• Sonuç bulunamadı

Hat Sanatında Alevi-Bektaşi Temalı Eserler

6. ALEVİ-BEKTAŞİ İNANÇ SİSTEMİNİN TERMİNOLOJİK ÇERÇEVESİ

6.4. Alevi-Bektaşiliğin Hat ve Minyatür Sanatlarımızdaki Figüratif

6.4.1 Hat Sanatında Alevi-Bektaşi Temalı Eserler

Alevi-Bektaşi inanç sistemi içerisindeki temalara dair figüratif yaklaşımların evvela halk sanatında, İslami görsel kültür perspektifi içerisindeki hat sanatı ile icra edildiğini görmekteyiz. Alevi-Bektaşi inanç sistemine dair ilk figüratif yaklaşımları incelediğimizde temel olarak açıklayacak olursak; soyut kavramların alegorik çerçeve içerisinde yansıtıldığı figüratif bir yaklaşımdan söz edebiliriz. Çünkü bu eserler vasıtasıyla inanç sistemine dair sırların hem anlamlı bir bütünlük içerisinde yansıtıldığını, hem de inanç sisteminde belirli bir kültürel birikim oluşturulduğunu görmekteyiz.

Buradaki figüratif endişeyi Malik Aksel şu şekilde özetlemiştir:

‘’Burada sanatın amacı görüleni değil, duyulanı anlatmaktır; kusursuz güzellik ortaya çıkarmak değil. Burada her şey kendi öz biçimlerinden uzaklaşmıştır. Sembolleşmede güzellik arka planda kalınca eser soyut bir ulaşıma yönelir. Benzetme kaygısından uzak olan bu sanat, oluşumunu biraz da halk düşüncesine borçludur. Çünkü halk sanatında tabiat ilkel bir anlayış içinde yeşerir. Benzetmenin yerini duyarlık alır, sırlar eseri güçleştirir, anlamsızlık daha büyük bir anlam getirir.’’ 160

Eserlerin ihtiva ettikleri konuları kategorize etmek gerekirse üç başlık altında toparlayabiliriz. Bunlar; tamamen figüratif olan eserler, tamamen kaligrafik olan eserler ve hem kaligrafik hem de figüratif öğelerin bir potada eritilmesiyle oluşturulan eserlerdir.161 Ağırlıklı olarak eserlerde kaligrafinin ve figüratif öğelerin birlikte kullanıldıkları örneklere rastlamaktayız. İkonografik yaklaşım ve usulleri incelediğimizde, inanç sisteminde olduğu gibi figüratif düzlemde de Hak-

160 Malik Aksel; Türklerde Dini Resimler, Kapı Yayınları, İstanbul, 2015, s.110.

161 Frederick De Jong; Bektaşilik’te İkonografi, Tarihten Teolojiye: İslam İnançlarında Hz. Ali(yay. haz.

Muhammed-Ali üçlemesi, Ehl-i Beyt temasına vurgu, özellikle Bektaşilik içerisindeki birtakım inançsal göstergeler(taç, teslim taşı gibi), Hz. Ali’nin kılıcı Zülfikar ve Hacı Bektaş-i Veli’nin isminin yazılmış olduğu levhalar sıklıkla ilgili eserlerde kendilerine yer bulmuşlardır.

Resim 69: Papağan şekli ile stilize edilmiş yazı. ’’ Ya Hazreti Bektaş -i Veli Kaddesallahü Sirrehu’’ yazılıdır.

Ankara Etnografya Müzesi

Kaynak: Şemsettin Ziya Dağlı, (2012), s:47.

Resim 70: Taç şeklinde yazılmış ‘’Ya Hazreti Hacı Bektâş Veli’’

Ankara Etnografya Müzesi

Teknik olarak incelendiğine ise aynalı hat olarak da bildiğimiz müsenna hat, eserlerde sıklıkla kullanılmıştır. Müsenna hattın, en sık kullanıldığı kompozisyonlardan birisi çifte aynlarla oluşturulmuş çalışmalardır. Ayn harfi ayrıca, Alevi-Bektaşi inanç sisteminde Hz. Ali’nin ism-i şerifinin ilk harfi olması münasebetiyle bir anlamda Hz. Ali’yi temsil eden bir harftir. Bu sebeple de oluşturulan çalışmalarda ayn harfi ile sıklıkla karşılaşmaktayız.

Resim 71: Ali yazısının müsenna hat ile hakk edildiği bir eser. Ali yazısının üstüne nakşedilmiş olan on iki dilimli Hüseyni taç, tarikatın temelinin Hz. Ali olduğunu bizlere anlatır niteliktedir. Ayn harfi aynı zamanda insan gözünün dış hatlarına da benzer. Burada da sağ göze Hz. Hasan, sol göze ise Hz. Hüseyin çizilmiştir. Yine kompozisyonlarda sıklıkla karşımıza çıkan Zülfikar kılıcı ve aslan figürlerini de

burada görmekteyiz.

Ara Güler Fotoğraf Koleksiyonu

Kaynak: Ekrem Işın, Bektaşilik, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C:2, s:131

Hz. Ali’nin hat sanatı ile ilgili söylemiş olduğu şu sözü de hüsn-i hat sanatına dair eserlerin üretilmesini ve inanç sistemi içerisindeki avamdan saklanması gereken sırların stilize bir düsturla oluşturulması prensibini, Alevi-Bektaşi İnanç sisteminde

önemli bir yere koymaktadır:“Evlatlarınıza hüsn-i hat öğretiniz. Çünkü o, işlerin en

mühimi, sevinçlerin en büyüğüdür; yazı üstadın öğretisinde gizlidir, çok yazmakla gelişir; İslam dini üzere olmakla da devam eder.”162

Resim 72: Harfler ile icra edilmiş olan İnsan-ı Kâmil motifi. 1880 tarihli Ahmet Ketebeli eseri. Baş kısmı çifte ‘’Allah’’ adıyla çevrelenmiştir. Sol tarafta Hasan, sağ tarafta Hüseyin isimleri okunmaktadır. Bu iki ismin arasında ‘’Hu Ali’’ yazmaktadır.Omuz hizasında Muhammed, aşağı taraflara doğru ise Fatıma isimleri yazılıdır ki Ehl-i Beyt’in insan-ı kâmil motifindeki işlenişini bizlere sunmaktadır.

Kaynak: Malik Aksel; a.g.e. , s:93

162 Serpil Bağcı; “Metinlerden Resimlere: Elyazma Tasvirlerinde Hz. Ali”, Tarihten Teolojiye: İslam

Resim 73: Ya Ali yazısı. İnsan başlı arslan ve Zülfikar ile oluşturulmuş bir kompozisyon. Hz. Ali’nin yiğitliğine vurgu yapılarak ‘’Allah’ın arslanı Hz. Ali’’

temasının kompozisyondaki ana fikri oluşturduğu kanısındayız. Kaynak: Malik Aksel; a.g.e. , s:76.

Resim 74: Hz. Ali’nin kendi cenazesini taşıması hadisesinin işlendiği figüratif bir çalışma.

Ankara Etnografya Müzesi

Resim 75: Ehl-i Beyt’in insan suretindeki nakşı Kaynak: Malik Aksel; a.g.e. , s:92

Bu hususta bir iki konuya değinmemiz gerekmektedir. Öncelikli olarak şunu bildirmekte fayda var. İslam tarihi içerisinde farklı görüşlerin dillendirilip, din içerisinde çeşitli fırkaların meydana geldiğini bilmekteyiz. Bunun yanı sıra özellikle Alevi-Bektaşi inanç sisteminin bir anlamda ‘’bâtıni’’ diyebileceğimiz derin ve grift bir yanı vardır. Tarihsel süreç içerisinde Alevi-Bektaşi inanç sistemine mensup olan güruhların çeşitli baskılara maruz kalmaları, çeşitli iftiralarla karşı karşıya gelmeleri ister istemez, korumacı bir güdü edinmelerini gerektirmiş ve bu minval üzerine de birtakım tedbirler alınmıştır. İşte yukarıda vermiş olduğumuz eserler; avam tarafından kimselerin anlam veremeyeceği, yolun ehli olan kimseler vasıtasıyla anlam kazanabilecek figüratif çalışmalardır. Çünkü bazı sırlar vardır ki her kişinin değil er kişinin kaldırabileceği bir içerik yüklüdür.

Diğer bahsetmemiz gereken hususlardan birisi de İslam dini içerisindeki kaligrafik çalışmalardaki Hurufilik akımının etkisidir. Hurufilik; Fazlullah-ı Hurûfî tarafından XIV. yüzyılda kurulmuş bir akımdır. Hurufilik; harflere batını bir mahiyet verir ve bu mahiyetten çeşitli haritalar çıkarır. Hurûfî kavramı harf’ in çoğulu olan

huruftan türemiştir ve harflere tabi olan harflerle uğraşan anlamı taşımaktadır.163

Harflerin anlamlı bir bütünlük oluşturduğu ve harflere çeşitli anlamlar yüklenerek gizli ve herkesin anlayamayacağı betimlemelerin meydana geldiği Hurûfîlik, hiç kuşkusuz İslam’daki figüratif eğilimleri etkilemiş ve şekillendirmiştir.