• Sonuç bulunamadı

Hindistan 12.000 yıl önce atom bombasına sahipti

Belgede Sevgili Okuyucularım; (sayfa 185-188)

13. Bilimsel kaynaklar ve geçmişte ileri teknoloji

13.6. Hindistan 12.000 yıl önce atom bombasına sahipti

Asya kaynaklı çeşitli eski metinlerde uçan araçlardan bahsedilir. Bu Çin ve Hint kültürlerinde malzeme olarak kullanılmaktadır. Nitekim Hint ve Çin halk öykülerinde ve sanatçıların çizimlerinde göklerde seyahat etmek için yapılmış araçlar bulunmaktadır

Rama İmparatorluğu olarak bilinen devlet Hindistan’ın kuzeyi ve Pakistan’ı içerir. 15.000 yıldan daha önceye dayandığı tahmin edilmektedir. Yüksek bir medeniyete sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kalıntılara bu iki ülke sınırları içinde rastlanmaktadır. Ramalar yani, “Aydınlanmış Rahip Krallar” ülkeyi yönetiyordu. Rama´nın 7 büyük kenti bulunmaktaydı, sonraki klasik Hindu metinlerinde bu “7 Rishi Kenti” olarak geçmektedir.

“Vimanalar” Antik Hint metinlerinde iki katlı, daire biçiminde uçan araç lardır.

Kubbelerinde bir giriş kapısı vardır. Sanki bir uçan daireyi tarif etmektedir.

Vimanalar’ın dört çeşittir. Tabak veya uzun silindir şeklindedirler.

Mahabarata’nın bir bölümünde üzerinde özellikle durulan küre şeklinde bir Vimana vardır. Çok yüksek bir hızla uçmaktadır. Hızlı bir şekilde yön

değiştirmektedir. Antik Hindu şiirlerine Veda denir. En eski Hindu metinler olarak bilinirler. Ay’daki bir savaştan da bahsedilmektedir.

“Gece olmadığı halde savaş alanı birden bire karanlık olur, kimse çevreyi göremez. Çok sert vahşi bir rüzgâr esmeye başlar, bulutlar adeta kükrer, gökten toz ve çakıl taşları yağar, tabiatın dengesi bozulur. Güneş sanki gökte sallanmaktadır. Dünya titremekte, sarsılmaktadır. Atılan korkunç silahtan yayılan yakıcı sıcaklık her şeyi yakar. Filler alevler içinde, çılgın gibi etrafta koşuşturur. Diğer canlılar buruşarak yere düşer. Vahşi ışınlar gökten yağmur gibi yağar. Ateş fırtınasının yanı sıra Gurkha’nın silahının sesini duyanlar da ölürler”.

186

“Gurkha’nın evrenin tüm gücünü taşıyan çok hızlı ve güçlü savaş araçları vardır düşmanın üç kentine uçar ve saldırır. Duman ve ateş sütunları fışkırtır, on binlerce Güneş parlaklığında ışınlar yayarak yükselir. Vimana’nın “demir şimşek” diye tanımlanan süper bir silahı vardır, her iki aşiretten sayısız insanı ve kentlerini küle dönüştürür. Cesetler tanınmayacak kadar yanarlar,

ölmeyenlerin saçları ve tırnakları dökülür, çanaklar, çömlekler kendi kendilerine kırılırlar, yiyecekler zehirlenir. Kaçmaya çalışan savaşçılar ve eşyaları küllerle yıkanmaktadırlar”. Burada nükleer bir silah tarif

edilmektedir. Belki bizim bugün bilmediğimiz bir nükleer silah da olabilir.

Asya kaynaklı çeşitli eski metinlerde uçan araçlardan bahsedilir. Bu Çin ve Hint kültürlerinde malzeme olarak kullanılmaktadır. Nitekim Hint ve Çin halk öykülerinde ve sanatçıların çizimlerinde göklerde seyahat etmek için yapılmış araçlar bulunmaktadır

Rama İmparatorluğu olarak bilinen devlet Hindistan’ın kuzeyi ve Pakistan’ı içerir. 15.000 yıldan daha önceye dayandığı tahmin edilmektedir. Yüksek bir medeniyete sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kalıntılara bu iki ülke sınırları içinde rastlanmaktadır. Ramalar yani, “Aydınlanmış Rahip Krallar” ülkeyi yönetiyordu. Rama´nın 7 büyük kenti bulunmaktaydı, sonraki klasik Hindu metinlerinde bu “7 Rishi Kenti” olarak geçmektedir.

“Vimanalar” Antik Hint metinlerinde iki katlı, daire biçiminde uçan araçlardır.

Kubbelerinde bir giriş kapısı vardır. Sanki bir uçan daireyi tarif etmektedir.

Vimanalar’ın dört çeşittir. Tabak veya uzun silindir şeklindedirler.

Mahabharata’nın bir bölümünde üzerinde özellikle durulan küre şeklinde bir Vimana vardır. Çok yüksek bir hızla uçmaktadır. Hızlı bir şekilde yön

değiştirmektedir. Antik Hindu şiirlerine Veda denir. En eski Hindu metinler olarak bilinirler. Ay’daki bir savaştan da bahsedilmektedir.

Mahabharata ve Vimanalar

“Puspaku adlı araç Güneş’e benziyordu ve kardeşime aitti, onu güçlü

Ravan’dan almıştı, uçuyordu ve mükemmeldi, istenilen her yere gidiyordu, Lanka kentinin göklerinde uçarken parlak bir buluta benziyordu.”

“Salva’nın uçan aracı çok gizemliydi, gökte bazen görünüyor, bazen de kayboluyordu. Yani görünmeme yeteneği vardı; Yadu Hanedanı´nın

savaşçıları bu garip aracı bir türlü tam olarak algılayamadılar; bazen yerde, bazen gökte beliriyor sonra birden bir tepeye veya bir ırmağın kıyısına konmuş olarak ortaya çıkıyordu. Bu uçan harikulade araç, gökte bir ateş fırıldağı gibi dönüyor ve bir an bile yerinde durmuyordu.” Bhaktivedanta, Swami Prabhupada, Krsna “Kralım; uçan araç mükemmeldi, şeytan Maya

187

tarafından yapılmış ve bir savaş için gereken tüm silahlarla donatılmıştı.

Hayal edilmesi ve anlatılması imkânsız bir araçtı; görünmezlik özelliğine sahipti. Oturulan yerde koruyucu bir şemsiye ve serinletici güç vardı. Mihrace Bai’nin çevresinde kaptanları ve kumandanları bulunuyordu; geceleyin gökte yükselen bir Ay gibi görünüyor, her yönü aydınlatıyordu.” Swami Prabhupada Bhaktivedanta, Srimad Bhagavatam

“Pushpaka bir gök arabasıydı, insanları Ayodhya kentine taşıyordu. Gök bu harika uçan araçlarla doluydu, gece karanlığında yaydıkları sarımtırak göz kamaştırıcı ışık göğü aydınlatıyordu.” Mahavira of Bhavabhuti (8. Yüzyıl’dan kalma bir Jain yazması)

“Vata’nın arabası ne görkemli. Gök gürültüsü gibi ses çıkarıyor, göklere

dokunuyor, parlak bir ışığı var, kırmızı göz kamaştırıcı ve alev gibi. Bir girdap gibi dönerken, Dünya’nın tozunu kaldırıyor.”

“Bir zamanlar Kral Citaketu, kendisine Tanrı Vişnu tarafından verilen parlak ve ihtişamlı bir uçan araçla dış uzaya yolculuk yapar ve Tanrı Şiva’yı görür.

Oklar “ışınlar” Şiva tarafından yollanır. Işınlar Güneş benzeri bir küreden fışkırır ve içinde yaşanan üç gök aracını kaplar ve o araçlar bir daha

görülmezler.” (Srimad Bhagasvatam, VI. Canto, Bölüm 3). İndus Vadisi’nde milattan önce 3000-2500 yılları arasında gelişmiş bir medeniyet olan İndus Uygarlığı bulunmaktaydı. Başlangıç tarihi bilinmeyen Dünya’nın en eski ve en büyük uygarlıklarından birisi olarak bilinmektedir.

Yapılan kazılarda yüksek planlama ile yapılmış yaklaşık 100 şehir, kasaba ve köy kalıntısı bulunmuştur. MÖ 2. Yüzyılda bu medeniyet çökmüştür.

Bölgedeki kalıntıların çok yüksek ısı altında kaldığı anlaşılmaktadır. Felaket çok ani gelmiş kadın elindeki eşya ile ölmüştür.

Hindistan’ın güneyindeki Kerala yakınlarında radyoaktif şua miktarı yıllık 1,3 raddır bu rakam Dünya ortalaması olan 0,1 radın çok üzerindedir. Bölgede monazit minerali bulunmaktadır. Bu mineralin içinde %19 civarında

radyoaktif toryum bulunmaktadır. Hindistan gelecekte enerjisini bu

toryumdan sağlamak için milyarlarca dolar harcama yapmaktadır. Radyoaktif küller bulunan Rajashan şehri ile Kerala arasında 2250 km mesafe vardır.

Mahabharata’nın bazı satırlarından geçmişte yüksek teknolojik silahların kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bunun nükleer bir silah olduğu anlaşılıyor. Klasik silahlar bu etkiyi yapamazlar.

Bu şiirde geçen itici gücü olan mermi bir füzedir. Şiirden anlaşıldığına göre atom bombası taşıyan bir füze olması muhtemeldir. Merminin çok yüksek miktarda enerji taşıdığını ikinci satırda vurgulamaktadır. Hatta bu nükleer silahın bugün bilinen nükleer silahlardan daha üstün, daha çok enerji yayan yani çok daha fazla yıkıcı bir etkiye sahip bir nükleer silah olabileceği

188

anlaşılabilir. Gıda maddelerinin bozulması sıcaktan olabileceği gibi radyasyon da olabilir.

İtici gücü olan tek bir mermi idi Evrenin bütün enerjisi ile dolu idi Duman ve alev akkor sütunu Bin Güneşler gibi parlak Tüm ihtişamıyla yükseldi

Bilinmeyen bir silah idi

(Erimiş) demirden bir yıldırımdı Ölümün bir dev habercisiydi

Her şeyi küle döndürdü.

Cesetler öyle yandı ki

Tanınmayacak hale geldi Saç ve tırnaklar düştü;

Çömlekler bilinmeyen bir sebepten kırıldı

Ve kuşlar beyaza döndü.

Bir kaç saat sonra

Tüm gıda maddeleri bozuldu Bu yangından kaçmak için

Askerler kendilerini nehirlere attılar Kendilerini ve donanımlarını

yıkamak için.

Belgede Sevgili Okuyucularım; (sayfa 185-188)