• Sonuç bulunamadı

Baigong boruları

Belgede Sevgili Okuyucularım; (sayfa 177-180)

13. Bilimsel kaynaklar ve geçmişte ileri teknoloji

13.2. Baigong boruları

Daha önce bahsettiğimiz Çin’in Quinghai bölgesinde Baigong Dağı’ndaki halk arasında “uzaylıların kalıntıları, Dünya dışı kalıntılar” olarak adlandırılan boruların yaşı insanlığın yaşı hakkında önemli bilgiler verebilir.

Dağdaki Piramit şeklindeki oluşumun ön kısmında girişi üçgen şeklinde olan üç mağara vardır. Merkezdeki mağara en büyüğüdür. Mağaranın girişinin yerden yüksekliği 2 m, iç kısım 8 m, uzunluğu ise 6 metredir. Mağaranın içinde 40 cm çapında tavandan zemine giden bir boru bulunmaktadır. Aynı çapta yeraltına giden ve sadece üst kısmı görülen diğer bir boru daha vardır.

Dağın üst kısmında dikey durumda uçları dışarda olan 10-40 cm arasında değişik çaplarda yeraltına giden düzinelerce boru bulunmaktadır. Bütün borular kayalarla çevrilmiş ve kırmızı kahverengindedir. Belki kayaların içi

178

oyularak borular yerleştirilmiştir. Diğer iki küçük mağara çöktüğü için girilememektedir.

Mağaranın ve tuzlu gölün etrafına pek çok paslı hurda, değişik çaplarda boru ve çok enteresan şekillerde taşlar bulunmaktadır. Bazı borular gölün içine doğru girmektedir.

Bu mağaralardan 40-80 metre mesafede yakındaki Toson tuzlu su gölüne doğru uzanan 2-4.5 cm çapında aynı renkte başka demir borular

bulunmuştur. Borular kıyıda ve göl tabanında da mevcuttur.

Yapılan kimyasal analizlerde boruların %30 demir oksit, büyük miktarda silisyum dioksit ve kalsiyum oksitten oluştuğu anlaşıldı. Borulardaki silisyum dioksit silisyumun oksitlenmesinden, demir oksit demirin paslanmasından, kalsiyum oksit kireçlenme ile daha sonradan oluşmuştur.

Çapı bir kaç mm ile yaklaşık 40 cm arsında değişen bu demir boruların hemen hemen 150.000 yıllık olduğu öne sürülmüştür. Tarihlendirme Pekin Jeoloji Enstitüsü tarafından termolüminesans (thermoluminescence) tekniği kullanılarak yapılmıştır. Bu teknikle cismin en son ne zaman Güneş ışığına maruz kaldığı veya ısıtıldığı anlaşılmaktadır. Bu boruları insanlar yaptı ise insanlığın yaşı için yeni bir sayfa açılacaktır.

Bilim insanları bu boruların niçin yapıldığını tartışmaktadırlar. Resimde görüldüğü gibi yüzlerce boru bölgede bulunmuştur. O halde insanlar bu

boruları bir maksat için kullanmışlardır. Bir maksat için temin ettikleri borular da toplu olarak bulunmaktadır.

Ancients-bg.com beforeitsnews.com

179

Bölge 3600 metre yüksekliktedir. Ancak 150.000 yıl önce bu bölgenin aynı yükseltide olduğunu iddia edemeyiz. Eğer bu bölge yükseliyorsa ve yılda sadece bir cm yükselse 150.000 yılda 1500 metre yükselir.

Tabi ki aşınmak faktörü olduğu gibi geçmişteki tektonik olaylardan dolayı kısa bir dönemde yılda bir metre yükselmesi de mümkündür. Yani boruların kullanıldığı tarihlerde burası belki 500-1000 metre arasında bir yükseltide idi.

Burada çok önemli bir durum da biri tatlı diğeri tuzlu iki gölün yan yana bulunmasıdır. Yani olacak şey değil. Borular tuzlu suyu tatlı suya çevirmek için kullanılmış olabilir.

Daha önemlisi bölgede bulunan ve belki şimdi tuzlu suda bulunan bir mineral belki radyoaktif mineralden uranyum, toryum veya başka bir metali elde etmek için kullanılmış olabilir. Nitekim boruların radyoaktif olduğu

belirtilmektedir. Akla en yatkın sebep budur.

Bir zamanlar burada uranyum veya başka bir radyoaktif atom

saflaştırılmıştır. Bu kadar çok boru bu maksatla kullanılmıştır. Nitekim günümüzde maddeleri birbirlerinden ayırmak için cihazların içinde kolonlar kullanırız. Bir karışımda bulunan maddeler bu kolonlardan geçerken bazıları daha hızlı bazıları daha yavaş hareket ederler.

Bu hareket farklılıklarından istifade ederek maddeler saf olarak elde edilir.

Bölgede radyoaktif minerallerin bulunması yüksek ihtimaldir. Çin hükumeti bunu açıklamıyor olabilir. Ancak uydularla uzaydan bunu tespit etmek çok kolaydır. Fakat radyoaktif mineraller yeraltında ise durum farklıdır.

Analizlerde boruların %8 kısmının ne olduğu anlaşılamamıştır denmektedir.

Bu tamamen örtbastır, çok önemli bir şeyleri saklamaktır. Bu zamanda bir maddenin içindekini Çin gibi gelişmiş bir devletin anlamaması mümkün değildir.

Açıklamak istemedikleri %8’lik kısmın elbette ne olduğunu biliyorlar. Fakat başkalarının bilmesini istemiyorlar. Bu yüzde kısım muhakkak radyoaktif maddedir. Göller suni göl olabilir. Burada madeni işlemek için suni olarak oluşturulmuş olabilir. Nitekim günümüzde özellikle alüminyum işletmelerinin yakınında suni birer göl olan kızıl çamur atık merkezleri vardır.

Borular en son 150.000 yıl önce Güneş görmüşlerdir veya eritilip

kullanılmışlardır. Ancak o tarihlerde boruların yeraltında olması gerekmezdi.

Zamanla toprak altında kaldılar.

Yüksek teknolojinin kullanıldığı bir devirde mağaraya ne ihtiyaç vardı. O devirde orada mağara yoktu. Orası da işletmenin bir kısmı idi. Mağara aşınmalarla sonradan oluştu. Asıl işletme merkezi başka bir yerdi. Belki şu anda yeraltında kalmış bir bölgededir.

180

Bu boruların yaşının en az 150.000 yıl olduğu anlaşılmaktadır. Yani bilim insanları tarafından verilen tarih ışığı son gördükleri tarihtir. Bundan çok daha eski de olabilir.

Peki, mevcut nükleer santrallerinde enerji kaynağı olarak kullandıkları

radyoaktif maddeleri temin etmek için kurdukları bu işletmenin Tufan’da altı üstüne gelmiş olabilir mi. Veya Tufan’dan çok daha sonra buna benzer fakat daha küçük bir boyuttaki bir olayla yıkılmış olabilir mi. Neden olmasın.

Dünya insanlık tarihinden sonrada o kadar çok jeolojik değişimlere

uğramıştır ki denizler çöl, çöller deniz olmuş, adalar denizin altını boylamış, dağlar aşınıp ufalanıp ova olmuştur. 3600 metre yükseklikte bulunan

boruların ne maksatla kullanıldığını anlamak için bu değişimleri göz önünde bulundurmak lazımdır. O zaman anlaşılır fikirler doğar.

Çin’de sadece burası değil daha yüzlerce belki binlerce yerde bunun gibi gizemli kalıntılar vardır. Çin ve Hindistan insanlık tarihi için birer muamma ülkelerdir. Gelecek yüzyıllarda bu ülkelerde açığa çıkacak kalıntılarla geçmişi daha iyi anlayacağız83-86.

Belgede Sevgili Okuyucularım; (sayfa 177-180)