• Sonuç bulunamadı

VII. Bellek Teorileri

VII.4. Negatif Bellek

1.3. Dengbêjlik Geleneği ve Dengbêjlik Geleneğini Besleyen Kaynaklar

1.3.10. Hikâye Anlatma Geleneği

Sözlü kültürün özelliğinden dolayı Kürtlerin yazı diliyle günümüzde bile tam anlamıyla tanışmadığı, daha doğrusu içselleştirememelerinden edebi ihtiyaçlarını sözlü geleneklerde yer alan ürünlerle gidermişlerdir. Sözlü gelenekler temel olarak dengbêjler aracılığıyla aktarılmaktadır. Dengbêjler hikâye ve masalları toplumda eğlendirme işlevini yerine getirmek amacıyla yaparlar. Ancak halk hikâyesi ve masalların asıl anlatıcısı konumunda olan çîrokbêj/çîrokvanlardır15

[masalcı-hikâye anlatıcısı]. Çîrokbêjler tamamen ezgisiz olan halk hikâyelerle beraber içinde ezgi barındıran hikâyeleri de icra ederler.

Dengbêjlerin anlattığı hikâyeler temel olarak aşk ve kahramanlık konuludur. Kahramanlık konulu hikâyeler genel olarak yaşanmış gerçek olaylardan oluşmaktadır. Günümüze kadar anlatılarak ulaşan hikâyelerin önemli bir kısmı 20. yüzyılda yaşanılan olaylar ile ilgilidir. Bunun sonucunda bellek bir kesintiye uğramış ancak 20. yüzyılda yaşanan ve toplumu etkileyen olayların etkisiyle savaş/kavga/kahramanlık olaylarını konu edinen hikâyeler yeniden oluşturulmuştur. 20. yüzyılda oluşturulan kahramanlık konulu stranlarda kişiler, olayların geçtiği yerler ve sonuçlar tüm yönleri ile verilir. Örneğin Dengbêj Miradê Kinê; “Alîkê Battê, Mala Aliyê Ûnis, Cemîlê Çeto, Bişarê

Çeto, Emê Gozê” gibi kişileri olayların merkezine koyarak olayları hikâyeleştirmiştir.

Benzer şekilde Şakiro da, “Bişarê Çeto, Gelîyê Zîlan, Şerê Melazgirê, Xalid Beg,

Ferzende Beg [Bışare Çeto, Zilan Vadisi, Malazgirt Kavgası, Halit Bey, Ferzende Bey]”

gibi kişi ve olayları merkeze koyarak hikâyeleştirmiştir. Farklı bakış açıları ile aynı olay ve kişiler üzerine çok sayıda stran yapılmıştır. Ağrı olayları çerçevesinde Şakiro’nun “Ferzende Beg ve Geliye Zîlan [Ferzende Bey ve Zilan Vadisi]”, Resoyê Gopala’nın “Şerê Seyîdxanê Kerr, Nemînim, Şerê Bişarê Seydo[Sağır Seyithanın Kavgası, Kalmayayım, Seydo oğlu Bişar’ın kavgası]”, Nûroyê Agirî’nin “Edoyê Ezîzî, Elîcanê

Emerê Eso”, Hiseynê Farê’nin “Şerê Seyîdxanê Kerr [Sağır Seyithanın Kavgası]”

14

“Herba Misqof [Rus Harbi]”, “Şerê Xelatê [Ahlat Savaşı Osmanlı-Rus harbi]”, “Şerê Mala Eliyê Ûnis [Yunus’un Oğlu Eli’nin Kavgası/savaşı]”, “Şerê Elikê Bettê [Bettê’nin Oğlu Eli’nin Kavgası/savaşı]” ya da “Wextê Evdilhemîd [Abdülhamid Dönemi]”

Keremê Kor’ın “Biroyê Hesikê Têlî”, Nesoyê Agirî’nin “Kuştina Medenî [Medeni’nin Kavgası]”, Ahmedê Agirî’nın “Şêx Zahir [Şeyh Zahir]”, Evdilbariye Panosî’nin “Seyîdxan û Elîce [Seyithan ve Alice]” adlı kilamlar yüzlercesinden sadece bir kaçıdır. Bunun gibi herhangi bir olay üzerine çok sayıda kilam yapılabilmektedir. Bu kilamlar/hikâyelerde, kahramanı merkeze alarak onur, namus, bağlılık gibi kavramlar dikkate alınarak anlatılır. Olayların tamamı kahraman etrafında örüldüğü için hikâyeler de kahramanın adıyla anılmaktadır.

Kahramanlık konulu destan, hikâye ve kilamların kahramanlarının mutlaka atlarının da adları da belirtilmektedir. Atın hem olaylardaki işlevi hem de sürekli kahramanla beraber anılması, onu önemli bir motif hâline getirmektedir.

Memê Alan: Kurriyê Behrê Bozê Rewan Siyamedê Silîvî: Demir Qîrê li Sûrê Dewrêşê Evdî: Hedbanê Nêr

Hesenê Elî Begê: Bûqulê Şamê Hisenê Dêmez: Lûman

Teyar Axa: Şervan (Uluçay, 2013: 14) Ferzende Beg: Aznavûr

Her dengbêj hem ezgili hem de ezgisiz olarak hikâye anlatabilmektedir. Ancak sadece ezgisiz olarak hikâye anlatabilenlere çîrokbêj denilmektedir. Çîrokbêjler sadece masal ve halk hikâyelerini anlatmaktadırlar. Yöreye göre hem kendi kültürü olan hem de başka kültürde geçen hikâyeler anlatılmaktadır. “Mem û Zîn[Mem ile Zin]”, “Mîrze

Miheme [Mirze Mehmet]”, “Seyrê”, “Melîk Darav”, “Metran Îsa [Piskopos İsa]”, “Koçero”, “Feqiyê Tayran”, “Sînem Xanim [Sinem Hanım]”, “Derwêşê Evdî”, “Feyrûz Şah”, “Rustemê Zal”, “Elf-Leylê”, “Enter û Hewranê Ereb[Anter ve Arap

Hevran]”, “Şahmaran”, “Cembeliyê Hekarî û Binevşa Narîn[Hakkari Miri Cembeli ve Narin Binevş]”, “Zembîlfiroş[Sepet Satıcısı]”, “Hiso û Nûrê [Hıso ve Nure]”, “Şêx

Simayîl [Şah İsmail]” gibi uzun hikâyeler başta olmak üzere daha kısa olan pek çok

hikâye ve fabl da anlatılmaktadır. Çîrokbêjlerin sadece hikâye anlatmaları, belli bir düzen hâlinde ve teatral olarak canlandırmaları, hikâye repertuarlarının çok geniş olması açısından meddahlar ile benzer özellikler taşırlar. Çîrokbêjler kış ayları başta olmak üzere özellikle ramazan aylarında her akşam farklı bir evde, hikâyeleri en heyecanlı olduğu yerde bırakıp, sonraki akşam başka evde hikâyeyi sürdürürler. 2012 yılının

mart-nisan aylarında Cizre’de Çîrokbêj Abdullah Cavıldak “Feyrûz Şah” adlı hikâyeyi yaklâşık kırk şevbuhêrk [gece sohbeti] anlatımın sonunda bitirebilmiştir. Anlatım bir tiyatro havasında olmuş, çîrokbêj hikâyede geçen çeşitli kişi ve olayları günümüz olay ve kişilerle özdeşleştirerek dinleyicilerin daha kolay anlamaları için çabalamıştır. Çîrokbêj hikâye anlatımı sırasında dinleyicilerin hikâyeden uzaklaşmamaları için onları sürekli sınayan sorular sormakta ve dikkati sürekli üzerine toplamadan dinleyicileri de bir şekilde hikâyeye dâhil etmektedir. Çîrokbêj dinleyicilerin arzularına göre hikâyeleri uzatıp kısaltabilir. Kahramana yeni başarılar kazandırıp hikâyeyi istediği kadar uzatır veya tam tersi hikâyenin ana iskeletini bozmadan kısaltarak da anlatabilir.

Dengbêjlerin anlattığı hikâyelerin bir kısmını da komşu halklardan aldıkları hikâyelerden oluşturmaktadır. Levi-Straus da bu doğrultuda “Hiçbir kültür tek başına değildir; diğer kültürlerle sürekli koalisyon hâlindedir (Levi-Straus, 1997: 54)” diyerek komşu ya da iç içe bulunan kültürlerin birbirinden etkilenebileceğini, sözlü kültür ürünlerinin birbirinden alabileceği ve geliştirebileceklerini belirtmektedir. Her ne kadar bir kültüre ait sözlü bir ürün diğer bir kültüre geçse de geçtiği kültürün koşullarına göre şekillendiği için her iki kültürün da özelliklerini yansıtır.

Halk hikâyesi ve masal anlatan çîrokbêjler, üretim-tüketim bağlamında dengbêjlere göre daha az taleb görmektedir. Kimi hikâyelerin çok uzun sürmesi (30-40 gece sohbeti) dinleyici bulmasını zorlaştırmaktadır. Özellikle ramazan ayında her akşam bir bölüm16 anlatılır ve zaman geçirmenin en güzel yollarından biri olarak sayılabilir.