• Sonuç bulunamadı

VII. Bellek Teorileri

VII.4. Negatif Bellek

1.7. Dengbêjlik Geleneğinin Oluşumu ve Tarihi Seyri

1.7.4. Günümüzde Dengbêjlik

Dengbêjlik geleneği 20. yüzyılın sonlarında açılmaya başlanan ve 21. yüzyılın başlarında birçok şehre yayılan kültür merkezlerinden dolayı dengbêjlerin sanatlarını

icra etmeleri için onlara özel ilgi gösterilmiştir. Bu ilgi dengbêjlerin mesleklerini devam ettirmelerini önemli oranda teşvik etmiş, aynı zamanda toplumda saygınlığının artmasını sağlamıştır. 2000’li yıllardan sonra özellikle Diyarbakır, Van, Batman gibi kimi şehirlerde açılan Mala Dengbêjan “Dengbêj Evi20” onlar için önemli bir sığınak

olmuştur. Bu mekânlar vasıtasıyla hevesli dengbêj adayları, farklı yörelerden gelmiş dengbêjleri bir arada görme bulduklarından kendilerini geliştirmeleri için fırsatlar sunmaktadır. Bunların dışında yerel yönetimlerce senenin belli dönemlerinde düzenlenen festival21, şölen vb. kutlamalarda dengbêjlere yer verilmesi, onlara toplumda yeniden önemli bir yer kazandırmıştır.

Dengbêjlik geleneği birçok yörede canlı bir şekilde devam etmekte, sözlü kültür ile gelenekleri aktarma işlevleri devam etmektedir. Geleneğin canlı olarak devam ettiği yörelerde en önemli etken olarak yüzyıllarca devam edegelen anlatıcı/söyleyici- dinleyici arasındaki iletişimin diri olması geleneğin yaşamasında ve yaşatılmasında önem arz etmektedir.

Dengbêjler genel olarak yarı profesyonel olarak sanatlarını icra etmektedirler. Geçimini sağlamak için her dengbêjin ikinci bir işi bulunmaktadır. Ekonomik kaygılar dengbêjliğin profesyonel olarak yapılmasını kısıtlamaktadır.

Dengbêjlik geleneğinin yaşatılmasının önündeki engellerin başında sosyal ve ekonomik kaygılar gelmektedir. Dengbêjin usta bir sanatçı durumuna gelmesi için mutlaka sürekli sanatını icra etmesi gerekmekte, ancak onları destekleyecek bir program olmadığından bu mümkün olmamakta ve dengbêjlik ikincil bir uğraş durumuna düşmektedir. Bu da dengbêjin kendini geliştirmesi, yeni ürünler vermesi ve sanatını icra etmesinde çeşitli zorlukları beraberinde getirmektedir.

Dengbêjlik geleneğinin günümüze kadar canlı bir şekilde ulaşmasının temelinde iki önemli işlev göze çarpmaktadır. Birincisi toplumun oturmuş yazılı bir kültüre sahip

20 AB projeleri desteği ile kurulmuş olan “Diyarbakır Dengbêj Evi”, Diyarbakır’da bulunan dengbêjlerin

haftanın altı günü bulunduğu bir mekândır. Haftada bir gün düzenli olarak dengbêj divanı oluşturulmakta ve bu divanda geleneksel elbiseler giyilerek fasıl oluşturulmaktadır. Divan saati dışında her gelen konuk talebi olması durumunda herhangi bir dengbêj eser seslendirmektedir. Aynı şekilde Batman, Van, Hakkâri, Iğdır, Erzurum vb. yerlerde bulunan kültür merkezlerinde divanlar kurulmakta ve gelenek yaşatılmaktadır.

21

2011, 2012, 2013 yıllarında Cizre’de “Cizre Kültür ve Sanat Festivali” adıyla düzenlenen festivalde oluşturulan dengbêj divanı tarafımızdan gözlemlenmiştir. 2011 yılında kapalı bir mekânda ve az sayıda (yaklâşık beşyüz kişi) dinleyici tarafından izlenmiş; 2012 yılında talebin artması ile divan şehir parkının bir köşesinde kurulmuş bir önceki yıla göre çok fazla sayıda katılım olmuş (ortalam beş bin kişi), 2013 yılında ise dengbêj divanı stadda oluşturulmuş ve dinleyici/seyirci miktarı on bin civarında olduğu tahmin edilmiştir. Bu periyoddaki düzenli artış da dengbêjliğe olan merak ve saygıyı göstermesi açısından önemli ipuçları vermektedir. Benzer artışların Diyarbakır, Batman, Van vb. şehirlerde düzenlenen festivallerde de olduğunu söylemek mümkündür.

olmaması/olamamasından dolayı toplumsal hafıza taşıyıcısı görevini yürüterek ağa/mir/aşiret reisinin divanında bulunmasıdır. Bu görev toplumda dengbêjlere saygın bir yer kazandırmıştır22

. Dengbêjler sayesinde toplumu ilgilendiren birçok olay, sözlü ürünler aracılığıyla günümüze ulaşmıştır. Bu sözlü ürünler incelenerek son iki yüz yıl içerisindeki birçok tarihi olay aydınlatılabilir. İkinci önemli işlev ise eğlence ihtiyacını karşılamalarıdır. Hem düğün ve eğlencelerde hem de aile toplantıları, köy sohbetlerinde (civatlarda) vazgeçilmez unsurlar olarak kabul edilmektedir.

Dünya’da pek çok millet, başta Avrupa milletleri olmak üzere folklor ürünlerini politik bir araç olarak kullanmıştır. Türkiye’de de cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan halkevleri, folklor ürünlerini politik bir araç olarak kullanmaya başlamış ve günümüzde bu çalışmalar farklı kurumlarla devam etmektedir. Günümüzde benzer amaçlar için festivallerde ve kültür merkezleri bünyesinde oluşturulan “Dengbêj Divanı” ve belediye bünyelerinde kurulan “Mala Dengbêjan”23

adları ile icra ortamları oluşturulmakta ve dengbêjler için doğal ortamlar yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu mekânlar birer hafıza merkezi işlevini görmektedir. Bu amaçla folklor ürünleri derlenmekte, arşivlenmekte ve sözlü tarih çalışmaları esas alınarak tarihsel olaylar halkın gözünde anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmalar dengbêjlere toplumda yeniden saygın bir yer kazandırmakta ve değerlerini artırmaktadır. Tüm bu çalışmalar dengbêjlik geleneğinin yeniden bir üretim sürecine girdiğini göstermektedir.

Allison’ın da belirttiği gibi sözlü gelenekler tümüyle ölmüyor; kalıp değiştiriyorlar ve çeşitlilikleri azalıyor, ama etkili ve duygulandırıcı olmaya devam ediyorlar (Allison, 2007: 44).

Dengbêjliğin canlı bir şekilde devam ettiğinin başka bir ıspatı da toplumu ilgilendiren doğal afetler ve siyasi olaylar ile ilgili eserler üretmiş olmalarıdır. Dengbêjlik geleneğinin her döneme göre olayları eserlerine nasıl konu edindiklerini bir fikir vermesi açısından aşağıda gösterilen tarihi sıranın önemli ipuçları verdiğini düşünmekteyiz. “Şerê Xelatê [Ahlat Savaşı-Osmanlı Rus harbi-]”, “Şerê Xozanê [Osmanlı merkezi yönetimin Kozanoğulları yaptığı savaş]”, “Şerê Balqanê [Balkan savaşı]”, “Şerê Elîkê Bettê [Ali Battı Savaşı-1919], “Şêx Seîd Efendi [Şeyh Sait Efendi- 1925]”, “Şerê Seyîdxanê Kerr [Sağır Seyithanın Savaşı-1927]”, “Şerê Qorê [Kore

22 Bir ailenin veya mirin anılarını, geçmişini veya savaşlarını anlatan dengbêjler bu biçimiyle Batı Afrika

kabilelerinin sözlü tarihçileri olan griotlarla benzerlik arz etmektedir. Bu açıdan karşılaştırmalı inceleme yapılarak benzer/ortak ve farklı yanları tespit edilerek sözlü kültür taşıyıcılığı formlarında önemli sonuçlara varılabilir.

savaşı-1953]”, “Bavê Feqîra Yûsiv Ezîzoxlî [Fakir Babası Yusuf Azizoğlu-Eski Sağlık Bakanı 1970]”, “Erdeheja Licê [Lice Depremi-1974]”, “Erdeheja Wanê [Van depremi- 2011]” günümüz siyasi/politik olayları ile ilgili yüzlerce stran eklenebilir. Geleneğin bu kadar kolay bir şekilde ürün verebilmesi, irtical yeteneğinin olmazsa olmaz olarak kabul edilmesidir. Bunun dışında eser üretilirken şekilden ziyade ezgi ve konunun önemli olması eser üretimini kolaylaştırmaktadır.

Dengbêjlik geleneği nitelikçe 20. yüzyıl gibi olmasa da varlığını halen devam ettirmektedir. Günümüzde Bekirê Îdirî, Salihê Qubînî, Zahiro, Seyîdxanê Boyaxçi, Kerem Oqçiya, Marûf, Kazoyê Garisî, Silêmanê Şirnexî, Fadilê Kufragî, Keremê Kor, Fadilê Cizîrî, Dengbêj Gazin, Cemil Horo, Eliyê Qerejdaxi, Elicanê Pasuri, Cemalê Nenyasi, Cahido, Cemalê Mihê, Silêmanê Şırnexi, Tehsinê Pasurî, Şemsedinê Gimgimi, Mihemedê Nenyasi, Mihemedê Dêrikî, Kazo, Qudbedinê Farqini, Mıhemedê Tepê, Mistefayê Bohti, Mehme Reşidê Dengbêj, Henifeya Şirnexi, Hediya Dengbêj, Ehmedê Şilyani, Tehsinê Pasuri, Feleknas vb. (Dengbêj Antolojisi, 2007: C.I-II; Karasu vd., 2007; Bingöl, 2008; Bayrak, 2002) birçok dengbêj sanatlarını icra etmeye devam etmektedirler.