• Sonuç bulunamadı

VII. Bellek Teorileri

VII.4. Negatif Bellek

1.5. Dengbêjlik Geleneğinde İcra Ortamları

Halkbilimi araştırmalarında anlatıların ve geleneğin tam olarak anlaşılmasında bağlam önemli bir yer tutmaktadır. Bir halkbilimi ürününün metin, doku ve anlatım ortamı olmak üzere üç aşamalı olarak incelenmesi mümkündür (Dundes 2003: 70). Dolayısıyla icra ortamının, anlatıcı ve anlatı üzerindeki etkisi çok önemli olduğu anlaşılmaktadır. Halkbilimi açısından bağlamdan anlaşılması gerekenler ise; dil, ses, hareket, edebi sanatsal özellikler, doku, içerik, edebi-tarihsel bağlam, kültürel bağlam, sosyal ve psikolojik bağlamdır (Jason, 2005: 439-444).

Halk anlatısının tam olarak anlaşılabilmesi için bağlamın yapısı, özellikleri ve icranın değerlendirilmesi önemli bir unsurdur. Neuman, bağlamı tarihsel ortamın temel etkilerini içeren önemli unsurlardan biri olarak kabul etmektedir (Neuman, 2007: 424).

Halk anlatıları; geleneği, anlatıcıyı, dinleyiciyi ve anlatım ortamını şekillendirir. Sosyal olarak doğan, değişen veya yok olan halk anlatısının bir icra mekânı vardır. Çeşitli sebeplerle bu mekânlar özellikle çağın gerektirdiği zorunluluklar ve teknolojik ilerlemeler doğrultusunda değişim geçirmektedir. Bu doğrultuda icra mekânı değişmeye başlamıştır. İcra ortamı plak, kaset, CD, DVD, hafıza kartı veya taşınabilir belekler gibi bilgi depolama ve taşıma aygıtlarının yanında; radyo, televizyon ve internet gibi teknolojik ürünler aracılığıyla çeşitlenmiştir.

Teknolojik gelişmelerin geleneksel anlatım ortamlarını değiştirdiği ve folklorun herhangi bir ürününün yüz yüze olma şartını ortadan kaldırıldığı günümüzde, herhangi bir folklor ürününe elektronik cihazlar aracılığıyla istenildiği zaman ulaşılabilmektedir. Buna bağlı olarak internet, televizyon, radyo vb. icra ortamları oluşmuştur.

Kültür ortamı bakımından birçok kültürde bulunan “sözlü-yazılı-elektronik” doğal oluşum sıralamasını dengbêjlik geleneği için söylemek çok zordur. Dengbêjlik geleneği çok uzun süre devam etmiş olan sözlü kültür ortamından sonra doğrudan elektronik kültür ortamı ile tanışmıştır. Elektronik kültür ortamının tüm ortamlarıyla tanışan dengbêjler ve dengbêjlik geleneği, son yıllarda özellikle televizyon kanallarında çeşitli programlara konu olmakta ve gündemde yer bulmaktadır. Günümüzde de dengbêjlerin büyük bir kısmı ümmidir [okuma yazmaları yok] dolayısıyla yazılı kültüre geçme gibi bir imkâna sahip değildirler. Çok az sayıda dengbêjlik ürünü araştırmacılar tarafından yazıya aktarılmıştır. Dengbêjlere ait ürünler ilk defa yazılı olarak Celadet Ali Bedirhan tarafından 1932’de Şam’da “Hawar”17

adlı dergide yayınlanmıştır. Şu ana kadar el yazmalarında veya arşiv belgeleri üzerinde ayrıntılı bir çalışma yapılmadığından dengbêjlerin yazılı ürünleri konusunda doyurucu bir bilgiye ulaşmak zorluk arz etmektedir.

Dengbêjlikte icra ortamı olarak başta gelen yer, herhangi bir mekânda oluşturulan “Dengbêj Divanı”dır. Divanın oluşturulduğu mekân yöreye özgü tarihsel ve kültürel ürünlerle donatılır. Örneğin yöreye özgü halı-kilim ve minderler serilir. Divanda dengbêjler başköşeye ve belli bir düzen içinde otururlar. Bu divanlar daha önceden bir yörenin ileri gelen beyi, miri gibi kişiler ile aşiret reisi, ağası vb. kişilerin evlerinde bir bölüm iken günümüzde kültür merkezlerinde, açıkhava konserlerinde ve müstakil olarak sadece dengbêjler için oluşturulan “Mala Dengbêjan” (Dengbêjler Evi) gibi özel bir alandır.

Dengbêjlerin oluşturduğu divanlarda kilam söylenirken dinleyiciler de belli durumlarda, dengbêjlerin konsantresini sağlamak, teşvik etmek ve onu adapte etmek için helal olsun, sesinle yaşa, sağlıklı yaşa, erittin, yaktın , o sese kurban olayım18

vb. nidalara sık sık rastlanmaktadır. Bu durum dengbêjler tarafından doldurulan kasetlerde de göze çarpmaktadır. Bu nidaları özellikle Miradê Kinê, Kawîs Axa, Karapetê Xaço,

17 Botan Mirliğinin son miri Bedirhan Bey’in torunu Celadet Ali Bedirhan tarafından 1932-1943 yılları

arasında Şamda “Hawar” adıyla dergi yayınlamıştır. Bu dergide her sayıda halk edebiyatı ürünlerine yer verilmiş özellikle dengbêjlik ürünlerinin yazıya aktarılmasında ilk olma özelliğini taşımaktadır.

18 helal bê [helal olsun], deng li ser dinê bê [sesinle yaşa], sihet xweş [sağlıklı yaşa], te heland [erittin], te

Seidê Hemo, Hesen Cizîrî, Şakiro, M. Arif Cizrawî vb. dengbêjlerin plak ve kasetlerinde görmek mümkündür.

1.5.1. Divanhane

Dengbêjliğin toplumdaki asıl icra mekânı divanhanedir. Divanhaneler ya bir askeri komutanın sarayı, ya bir mirin sarayında bir bölüm, ya bir aşiret reisinin evinde bir bölüm ya da amaca uygun bir çadırdır. Bu divanlarda bulunma, oturma, kalkma, konuşma gibi faaliyetler belli bir kurala göre yapılmaktadır. Divanhane bir nevi toplumsal sorunların konuşulduğu küçük bir meclis havası taşıdığından belli kural ve kaideler oluşmuştur. Eski divanhane oturma düzeninde divan sahibi başköşede, sağ ile sola göre biraz yüksekçe bir yerde oturmaktaydırlar. Konuklar sağ tarafta, mir veya beyin [aşiret ağası-köyün ileri gelenleri vb.] danışmanları ile dengbêjler de sol tarafta oturmaktaydılar.

Günümüzde divan düzeninde bazı değişikliklere gidilmiştir. En usta dengbêj başa oturtulur ve genel olarak divanı o dengbêj yönetir bu durum tüm konukların dengbêj olduğu durumlarda geçerlidir (k-6).

Van’ın Erciş ilçesindeki divanhaneler üzerine bir incelemede bulunan Kasımoğlu, divanhanelerin fonksiyonlarını şu şekilde sıralamıştır:

- Toplumda iletişim ortamını oluşturarak ilişkilerde kolaylık sağlar. - Toplumda kollektif hareket etme bilinci oluşturur.

- Oluşturduğu kültürel ortam sayesinde kültürel gelişim olanağı sağlar.

- Tüm sorunların konuşulduğu mekân olması vesilesiyle yardımlaşma kültürü yaratır.

- Bireysel yeteneklerin ortaya çıkarılması ve geliştirmesi için uygun imkân sunar.

- Toplumsal örgütlenmeyi sağlar.

- Konukların divanhanelerde karşılanması ile farklı yörelere ait kültürel kaynaşma/tanıma imkânı tanır (Kasımoğlu, 2011: 177).

Tüm bu fonksiyonlara bakıldığında aslında tüm toplumsal konuların konuşulduğu mekânların benzer fonksiyonlara sahip olduğu görülmektedir.

Yakın tarihe kadar köylerde özellikle ekonomik bakımdan durumu uygun olan ailelere ait evlerde büyük bir oda ya da evin dışında bir yerde oda oluşturularak belli sayıda divan görevi gören odalar bulunmaktadır.

“Oda Kültürü” olarak adlandırılan bu divanhanelere sahip olmak aynı zamanda büyük bir onur olarak kabul edilmektedir. Bunun için oda sahibinin hem ekonomik durumunun iyi olması hem de toplum tarafından saygın bir yere sahip olması gerekmektedir. Divanların kurulduğu bu odalar birçok işleve sahiptir. Taziyelerin yapıldığı, kalabalık misafir grupların karşılandığı, toplumsal sorunların tartışıldığı ve bir çözümün bulunduğu (kız kaçırma, kan davası vb.), gelenek göreneklerin devamının sorgulandığı mekânlar olarak karşımıza çıkmaktadır (Baği, 2007: 88).

Dengbêj divanı için oluşturulan odalarda bir nostalji oluşturulmaya çalışılır. Oda el yapımı halılar ile döşenip, burada minder ve yastıklar serilir. Dengbêjler sanatlarını icra ederken dinleyicilerin istekli olması, dikkatli bir şekilde dinlemeleri, çerez, çay vb. şeylerle oyalanmaması gerekmektedir. Divanın oluşturulduğu yer geçmişi hatırlatan çeşitli eşyalarla dekorize edilir.

Divanda usul; davet, ortam, dinlenme ve son söz19 olarak dört bölümden oluşmaktadır. Hazırlıkta, davetli dengbêjler ve diğer konuklar divan kurallarına göre otururlar. Başlangıç kısmı en yaşlı dengbêjin işaretiyle başlanır. Dinleme kısmında her dengbêj belli sayıda ve istediği kilamı söyledikten sonra dinleyicilerin isteklerine geçilir. Kimi dengbêj her isteği yerine getirebiliyorken, kimi dengbêj kibarca reddetmekte, kimi ise gönlüne uygun olanını söylemekte, olmayanı ise reddetmektedir (Marûf, 201: 18).

Divanlarda eserler icra edilirken eserlerin içeriği konuklara göre değişebilmektedir. Divanda kadın dengbêj bulunuyorsa aşırı müstehcen ürünlerden kaçınılır. Divan sadece erkek dengbêjlerden oluşuyorsa bu ayrıntıya fazla dikkat edilmez (k-7).

Ürünler icra edilirken hem dinleyiciler hem de diğer dengbêjler müdahale etmeden dinlemektedirler. Sadece her bendin sonunda ve kilamın sonunda “hay hay hayîîî” uzatarak diğer dengbêjlerin eşlik etmesi adettendir.

1.5.2. Şevbuhêrk/Şevbêrk

Sözcük “geceyi birlikte geçirmek” anlamında kullanılmaktadır. Şevbêrk ya da şevbuhêrk bir mekân değil, sadece geceleri toplanıp çeşitli konularda görüşme ve eğlenme amacıyla yapılan işlemin adıdır. Kısaca geceleri oluşturulan divanın adıdır. “Elektronik Kültür”ün henüz yaygılaşmadığı dönemlerde mir, aşiret ağası veya köyün ileri gelen ailesinin evinde şevbêrk kurulurdu. Şevbêrkin yapılacağı ev mutlaka varlıklı bir ailedir. Şevbêrklerde öncelikle sorunlar konuşulur daha sonra beylerin dengbêjleri ya da gezgin olan dengbêjler bulunuyorsa sabahlara kadar ürünlerini dile getirirlerdi. Bayezîdî toplanılan bu gecelere “gerelawij” adını vermektedir. Bayezîdî “Gerelawij”ı birkaç kişinin geceleri bir araya gelerek oturup sırayla bir şarkıyı söylemesi olarak açıklamaktadır (Bayezîdî, 2010: 127).

Günümüzde şevbêrkler genel olarak kültür merkezlerinde, festivallerde, eğlencelerde yapılmaktadır.

1.5.3. Tarihin Yeniden Canlandırıldığı Mekânlar: Dengbêjler Evi (Mala Dengbêjan)

Günümüzde dengbêjlik geleneği yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldiğinden çeşitli kültür merkezleri ve yerel yönetimler bu geleneğin yok olmasını engellemek için yeni mekânlar düzenlemeye başlamışlardır. Dengbêjler evi “Mala Dengbêjan” olarak adlandırılan bu mekânlar çağın gerektirdiği koşullara göre yeniden düzenlenmiştir. Buna göre bu mekânlarda divan oluşturulurken dengbêjler için bir sahne kurulur, tam karşılarına ise onları dinlemeleri için dinleyici/seyirci düzenlemeleri yapılmaktadır. Bu divanın tamamı dengbêjlerden oluşmakta ve divanı yöneten kişi de bir dengbêj olmaktadır. Buna göre divanlarda, dengbêjler arasında zaten mevcut olan, bazı kurallar/ilkeler dikkate alınmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

-Divanhanede yaşı en büyük olan dengbêje öncelik verilir.

-Ustası divanda olan bir dengbêjin ondan izin almadan söylemesi edebe aykırı bir davranış olarak kabul edilmektedir. Bunun için mutlaka ustasının herhangi bir yolla (gözle işaret veya sözle belirtme gibi) müsaade etmesi gerekir.

-Divanda bir dengbêjin söylediği stranı başka bir dengbêjin söylemesi ayıp bir davranış olarak kabul edilmektedir. Mutlaka her dengbêjin farklı bir ürün söylemesi

gerekmektedir. Özellikle birbirlerine üstünlük taslamalarının önüne geçmek ve kırıcı olabilecek davranışları engellemek için bu kural uygulanmaktadır.

-Bir ürün seslendirilirken ne kadar uzun sürerse sürsün yarıda kestirilmez ancak dengbêj önceden uyarılarak süreye göre kendini hazırlaması gerekmektedir.

Dengbêjlikte asıl icra mekânı “Divanhaneler” olmakla birlikte bir dengbêj talep olması durumunda herhangi bir mekânda sanatını icra edebilmektedir. Bu mekân bir düğün, tören, festival, yarışma alanı olabileceği gibi mevsime bağlı olarak da yazın yayla “zozan” kışın ise herhangi bir misafirlik olabilir.