• Sonuç bulunamadı

VII. Bellek Teorileri

VII.4. Negatif Bellek

3.1. Âşık Edebiyatında Tür ve Şekil

3.1.6. Âşık Şiirinde Şekil

Bir şiirin dize veya dizelerinin belirli bir ölçü ve uyak düzeninde alt alta sıralanmasıyla oluşturulan kümelere birim denilmektedir (Aslan, 2008: 101). Kıta veya bent olarak adlandırılan bu birimler iki, üç, dört, beş ve daha fazla dizeden oluşabilmektedir. Bu kadar farklı birim kullanılmasına rağmen Türk halk şiirinde kullanılan temel birim dörtlüktür.

3.1.6.2. Ana kafiye (Ayak)

Âşık şiirinde genellikle ilk dörtlüğün ikinci mısra ve bütün mısraların dördüncü mısralarında tamamen veya yarım, tam, zengin, cinaslı kafiyelerle oluşturulan dörtlüklerin mihengi durumundaki kafiyeye ayak denilmektedir (Kaya, 2000: 36).

Ayaklar, kafiyelere göre tek ayak ve döner ayak olarak ikiye ayrılmaktadır. Tek ayak, bütün dörtlüklerin sonunda aynen kullanılan ayaktır. Âşık İhsanî’nin oğluma adlı lirizm yüklü şiiri tek ayak için güzel bir örnek teşkil etmektedir.

Oğluma

Sana oğlum demem hayatta çiysen İstemem başına altın taç giysen, Yetiştirip iki ağaç diktiysen

İşte sen o zaman benim oğlumsun.

Zalimin önünde boyun eymezsen Haram malı helâl deyip yemezsen Ben İslâmım o gâvurdur demezsen, İşte sen o zaman benim oğlumsun.

İyilik etmeyi az çok sezdin mi, Kötüyü gördüğün yerde ezdin mi, Şerefinle gurur duyup dezdin mi, İşte sen o zaman benim oğlumsun.

İhsanî’yem benim idi giden dün, Yarınlar senindir iyice düşün, İnsan olduğunu öğrendiğin gün,

İşte sen o zaman benim oğlumsun. Âşık İhsanî (İhsanî, 1967: 9)

Döner ayak aynı sesin oluşturduğu farklı kelimelerden oluşan ayak çeşitleridir. Döner ayak, geniş, dar ve kapanık olmak üzere üç çeşittir. Geniş ayak, aynı sesten oluşan ve kelime sayısının çok olduğu ayaktır. Genel olarak en çok tercih edilen ayaktır. Kapanık ayak, birbirleriyle kafiye oluşturabilecek kelime sayısının az olduğu ayaklardır. Kapanık ayakta kelime sayısı beşi geçmez bundan dolayı âşıklar kapanık ayaktan kaçınırlar. Huzurî’nin aşağıdaki şiiri kapanık ayak için güzel bir örnektir.

Olan oldu gitti iş işten geçti Şimdi gaflet uykusundan ayıldım Kâh tiken bitirdim kâh da gül açtı Sular gibi her tarafa yayıldım

Başımı hırkaya çekip büzüldüm

Düştüm, kalktım, üzdüm hem de üzüldüm Yüz haddeden geçtim kaptan süzüldüm Bir yarım yamalak adam sayıldım

Huzûrî biçmez mi kim ki eker Bazen zehir çıktı bildiğim şeker Açmış sarığın ufaktan çeker

Sofiy(i) meyhanede gördüm bayıldım. Âşık Huzûrî (Dizdaroğlu, 1969: 35)

Dar ayak, aynı sesi taşıyan ve kelime sayısı az olan ayaktır. Âşık karşılaşmalarında rakibi alt etmenin en kestirme yoludur. Dar ayak genel olarak çok kafiyeli şiirlerde “Târ’de, ter’de, tîr’de tor’da mana var”, yabancı kökenli sözcüklerin kullanımında, tecnislerde uygulanır.

Geniş ayak aynı sesi taşıyıp ve çok sayıda kelime bulunabilen ayaktır. Kolay bulunması sebebiyle âşıklar bu ayağı çok kullanır. Kolay bulunma özelliğinden dolayı destanlarda da kullanılır.

3.1.6.3. Kafiye ve Redif

Kafiye, dizelerin başı, sonu veya ortasında bulunan, yazılışları ve okunuşları aynı anlamları farklı olan kelime ve seslerin kullanılmasına denir. Kafiyelerin yarım, tam, zengin ve cinaslı çeşitleri vardır. Genel olarak ilk üç mısra kendi aralarında kafiyeli iken, dördüncü mısra ise şiirin ana kafiyesini oluşturmaktadır. İlk dörtlük bazen serbest bazen de 1. ve 3. mısraları kendi içinde kafiyelidir. Redif ise kafiyeden sonra yazılışları ve görevleri aynı olan ek ya da yazılışları ve anlamları aynı olan kelimelerdir.

Âşık şiirinde kafiye sağlam bir yer tutar. Âsıklar kafiyede fazla titiz davranmazlar. Gelenekte doğmaca olarak icra edilen türlerde kafiye açısından çeşitli kusurlar göze çarpar ancak sazın etkisi ve sözlü olarak ifade edilmesi sonucu dikkat çekmezler.

3.1.6.3.1. Yarım kafiye

Halk şiirinde en çok kullanılan kafiye türü yarım kafiyedir. Tek ses benzerliği ile oluşturulan uyaktır.

Bizim elin menekşesi mor olur Güzeli âşıka sitemkâr olur

Her çiçeğin bir mevsimde yer olur

Bu sırları tabiata soralım Âşık Veysel (Kaya, 2000: 398)

3.1.6.3.2. Tam kafiye

Dize sonlarında redif dışında bir ünlü ve bir ünsüzün ses benzerliğine dayanan kafiyedir. Halk şiirinde en çok kullanılan uyak çeşitlerinden biridir. Bayburtlu Celalî’nin “Gitti” ayaklı şiirinde tam kafiye bulunduran bir dörtlük aşağıda gösterilmiştir.

Bülbül tutsak olmuş hicran elinden Yedi derya iki çeşme selinden Goncalar hep soldu baykuş elinden

Ömrünün gülşeni bozuldu gitti Bayburtlu Celalî (Alptekin-Sakaoğlu: 2006, 174)

Âşık Veysel’e ait bir dörtlük ve iki sesten oluşan kafiye aşağıda gösterilmiştir. Yezit nedir ne kızılbaş

Değil miyiz hep bir kardaş Bizi yakar, bizim ataş

Söndürmektir tek çaresi Âşık Veysel (Kaya, 2000: 398)

3.1.6.3.3. Zengin kafiye

İkiden fazla ses benzerliğine dayalı kafiye çeşidine denmektedir. Yani zengin kafiye olabilmesi için en az üç ses benzerliği olması gerekmektedir. Âşık Ömer’in

“değildir ya nedir gönül” ayaklı koşmasının bir dörtlüğündeki zengin kafiye aşağıda gösterilmiştir.

Hudâ kemâl üzre vermiş kemâli Gönlümden gider mi hüsnün hayâli Şöyle senden ayrı Ya’kub misâli

Giryânın değildir ya nedir gönül Âşık Ömer (Elçin, 1987: 24)

3.1.6.3.4. Tunç kafiye

Mısranın sonundaki sözcük diğer mısraların sonundaki sözcüklerin içinde yer almasıyla oluşan kafiyedir. Tunç kafiye bir zengin kafiye çeşidi olduğu için en az üç sesten oluşmak zorundadır. Âşık Levni’nin atasözlerinin öneminden ve birçok atasözünü de dâhil ettiği destanında tunç kafiye bulunduran bir dörtlük aşağıda gösterilmiştir.

Kestim bu arsada ben de bir koyun Meydan-ı hünerde gel sen de soyun Feleğin zoruna dayanmaz oyun

Katı zor oyunu bozar demişler Âşık Levni (Artun, 2001: 266)

3.1.6.3.5. Redif

Halk şiirinin en önemli ve en eski öğelerinden birini redif oluşturmaktadır. Âşıklar redife uyaktan daha çok önem vermişlerdir. Halk şiirinde redif çok çeşitli biçimlerde görülür. Genellikle redif dizenin sonundadır. Kimi zaman dizenin ilk sözcüğü uyak, geri kalan sözcükler redif olabilir. Redifler sadece bir ses ya da ek hâlinde de bulunabilir. Halk şairleri rediflerde dilin çeşitli özelliklerinden yararlanmışlar, çeşitli söz oyunları ve deyimleri çok çekici biçimlerde kullanmışlardır (Dilçin, 2000: 80-81).

Âşık Davut Sulari’nin “Belliydi” ayaklı şiirinden bir dörtlükte iki kelimeden oluşan redif bulunmaktadır.

Karaçalı gül olamaz demiştim Üç beş kadeh sel olamaz demiştim Elin kızı kul olamaz demiştim

Benim mahzun kalacağım belliydi Âşık Davut Sulari (Alptekin-Sakaoğlu: 2006, 174)

Âşık Seyranî’nin rüşveti, kayırmayı işlediği bir şiirindeki bir dörtlükte bulunan ek hâlindeki redif aşağıda gösterilmiştir.

Asıl sermaye-i niyabetleri Emval-i eytamdır ticaretleri Davet-i rüşvete icabetleri Sıdk ile gönlünün alçaklığından

3.1.6.3.6. Ölçü

Âşık edebiyatında kullanılan esas ölçü hece ölçüsüdür. Hece ölçüsü, şiirlerin dizelerindeki hece sayısının eşitliğine dayalı olan ölçü sistemidir. Hece ölçüsünün 5-16 arasında değişen kalıpları bulunmaktadır. Halk şiirinde en çok 7, 8 ve 11’lik kalıplar kullanılmıştır. Hece ölçüsünün tuturulasında durak da önemli bir unsurdur. Hece ölçüsü dizeyi ikiye böler, eşit değil ise ilk kısım çok heceli, ikinci kısım ise az hecelidir. Kimi kısa dizeli şiirlerde ise durak bulunmakmaktadır.

Ancak divan edebiyatının etkisi ile hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Aruz ölçüsüne bağlı olarak farklı biçimler oluşmuştur.