• Sonuç bulunamadı

HİCRET ESNASINDA EBÛ CEHİL’İN PSİKOLOJİK DURUMU

Kureyş müşrikleri Hz. Peygamber’le Hz. Ebû Bekir’i öldürene veya esir edene mükâfat olarak birer diyet363 vereceklerini ilan etmişlerdi.364

Müdliçoğullarından bir kişi Süraka’ya çölde iki- üç kişi gördüğünü onların Hz. Muhammed ve arkadaşları olabileceği haberini getirmişti. Süraka hemen peşlerine düştü ve bir müddet sonra onlara yetişti. Hz. Ebû Bekir dönüp bakınca, bir süvarinin kendilerine gelip yetiştiğini görünce “Yâ Rasûlallah! Bu, bizi arıyor. Bu süvari bize yetişti!” dedi ve ağladı. Hz. Peygamber: “Mahzun olma! Allah bizimledir!”365 dedi.

Hz. Muhammed neden ağladığını sorunca kendisi için değil Hz. Peygamber için ağladığını söyledi. Hz. Peygamber: “Ey Allahım! Şuna karşı, dilediğin şeyle bize kâfi ol! Onun şerrini üzerimizden defet. Düşür onu atından!” diyerek dua etti. At birden tökezleyip yere kapandı! Sürâka da atın üzerinden yere yuvarlandı! Hemen kalktı. Tekrar davrandığında Sürâka’nın atının iki ön ayağı birden kuma battı! Süraka Hz. Muhammed’in Allah tarafından korunduğunu görünce, af diledi ve hatta “Ey Muhammed! Anladım ki, bu başıma gelen şey, senin işindir! Dua et de, Allah beni şu içinde bulunduğum durumdan kurtarsın! Eğer beni kurtarırsan vallahi arkamdan gelenlere halinizi gizleyeceğim! dedi.

Sürâka: “Kavmin, senin öldürülmen veya esir edilmen için yüz deve vaad etti!” dedi. Kureyşlilerin yapmak istediklerini onlara haber verdi. Gelenlere engel oldu ve Hz. Peygamber’in kendisine has müjdelerine mazhar odu.366 Ebû Cehil

Sürâka’nın eli boş olarak döndüğünü görünce, Müslüman olmasından korktu, söylediği beyitlerle onu kötülemeye, halkın gözünden düşürmeye kalkıştı. Sürâka da, Ebû Cehil’e verdiği manzum cevabında: “Ey Hakem'in babası! Sen benim atımın ayakları yere battığı zamanki halini bir görmüş olsaydın, anlar ve hiç şüphe etmezdin ki, Muhammed delilli ve bürhanlı peygamberdir! Artık ona kim dayanabilir ki? Sana

363 Bir diyet: 100 devedir.

364 el-Beyhakî, Delâil, C. II, 486; Köksal, a.g.e, C, I-II, s. 692. 365 Tevbe Sûresi, 9/40.

96

yaraşan, Kureyş kavmini ona saldırmaya kışkırtmak değil, onlara engel olmaktır! Ben iyice kanaat getirdim ki; onun duyurmak ve yaymak istediği şey, muhakkak, bir gün yerleşecek ve gelişecektir! Öyle ki, bütün halk ona karşı koymayı değil, uymayı ve kendisiyle barış içinde yaşamayı isteyecektir” dedi.367

1.2. EBÛ CEHİL’İN ESMA BİNTİ EBİ BEKR’İ TOKATLAMASI

Esma Binti Ebi Bekir bizzat kendisi şunları anlatıyor: “Allah Rasulü ve Ebû Bekir hicret için yola çıktıklarında içlerinde Ebû Cehil’in de bulunduğu Kureyşten bir gurup gelerek kapının önünde durdular. Yanlarına çıktım. Baban nerde?” dediler. “Nerede olduğunu bilmiyorum” dedim. Ebû Cehil hışımla elini kaldırdı ve bana öyle bir vurdu ki. Kulağımdaki küpe yerefırladı”368 Belki de Ebû Cehil’in bu kadar

sinirlenmesinin sebebi övünerek açıkladığı suikast planın ammacına ulaşamamasıdır. 1.3. EBÛ CEHİL’İN AYYÂŞ B. EBİ REBİA’YI MEKKE’YE GÖTÜRMESİ Ayyaş b. Ebi Rebia ve Hz. Ömer beraber hicret etmişlerdi. Kuba’ya vardıkları zaman, Ebû Cehil Amr b. Hişam ve kardeşi Haris b. Hişam, Ayyaş b. Ebi Rebia’nın arkasından gittiler. Ayyaş b. Ebi Rebia, bunların hem amcalarının oğlu, hem de bir anneden doğma kardeşi idi.369 Bunlar, Ayyaş b. Ebi Rebia’yı buldular ve ona: “Ey

Ayyaş! Anan hastalandı. Anan, seni görünceye kadar, başına tarak değdirmemeye, yağ sürmemeye; seni görünceye kadar, güneşten gölge altına gitmemeye, birşey yememeye, içmemeye yemin etti. Ona acı! Sen ananın sevgili oğlusun! Senin dininde anaya babaya iyilik etmek var! Mekke’ye dön! Medine’de Rabbine ibadet ettiğin gibi, Mekke’de de ibadet et!” dediler.

Hz. Ömer: “Ey Ayyaş! Vallahi, kavmin seni aldatmak, dininden döndürmek istiyorlar. Onlardan kork! Vallahi, senin anan, bitten rahatsız olacak olursa, muhakkak başını tarar. Mekke’nin sıcağı kendisinin üzerinde şiddetlenecek olursa, muhakkak gölgelenmek ister de!” dedi. Ayyaş b. Ebi Rebia: “Ben anamın yeminini yerine getireceğim! Hem, benim orada biraz malım da var. Gider, onu da alırım” dedi. Hz. Ömer: “Vallahi, sen de bilirsin ki, ben Kureyşîlerin malı en çok olan kişilerindenim. Malımın yarısı senin olsun! Tek, sen onlarla gitme!” dedi. Ayyaş b. Ebi Rebia Hz. Ömer’in teklifine yanaşmayıp ille de onlarla gitmeye kalkınca, Hz.

367 el-Beyhakî, Delâil, C. II, s. 484. 368 İbn Hişâm, es-Sîre, C. II, s. 129.

97

Ömer: “Artık, sen yapmak istediğin şeyi yapacaksın! Bari şu devemi al! Bu, soylu ve uysal bir devedir. Sen daima onun üzerinde bulun. Kavminden şüphelenirsen, onun üzerinde olarak kaç, kurtul!” dedi. Ayyaş b. Ebi Rebia deveye binip onlarla birlikte gitti. Nihayet, yolun bir kısmında bulundukları sırada, Ebû Cehil ona: “Ey kardeşim! Vallahi, bu devem artık beni taşıyamıyor! Sen beni şu devenin üzerine, terkine alamaz mısın?” dedi. Ayyaş b. Ebi Rebia: “Olur!” deyip devesini çöktürdü. Yere indiği zaman, onlar, üzerine atılıp onu sımsıkı bağladılar.370 Öylece Mekke’ye

götürdüler. Gündüzün Mekke’ye girdiklerinde: “Ey Mekkeliler! Bizim bu beyinsizimize yaptığımız gibi, siz de kendi beyinsizlerinize böyle yapınız!” dediler.371

Ayyaş b. Ebi Rebiayı hapsettiler. Ebû Cehil ile Haris, ona yüzer sopa vurdular!372 Ona çok işkence ettiler. 373 Ayyâş Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına bu yüzden katılamadı. Onun ve onun vaziyetinde olan bazı müslümanların durumuna çok üzülen Hz. Peygamber uzunca bir müddet sabah namazlarında rükûdan doğrulduktan sonra, “Allahım! Velîd b. Velîd, Seleme b. Hişâm, Ayyâş b. Ebû Rebîa ve Mekke’deki diğer güçsüzleri kâfirlerin elinden kurtar” diye dua etmiştir.374

(Müslim, “Mesâcid”, 294-295).