• Sonuç bulunamadı

BEDİR SAVAŞI HAZIRLIKLARININ PSİKOLOJİK ETKİSİ

Hz. Peygamber (s.a.v.) halası Hz. Atike binti Abdulmuttalib, Ebû Süfyanın yardım çağrısı için Mekke’ye gönderdiği Damdam’ın gelişinden üç gece önce bir rüya gördü. Kardeşi Hz. Abbas’a haber gönderip, onu yanına çağırdı ve: “Kardeşim! Vallahi, geceleyin gördüğüm rüya beni çok sarstı. Kavminin başına bir felaket ve musibet gelmesinden korkuyorum! Sana anlatacağım bu rüyayı gizli tut, kimseye söyleme!” dedi.

Hz. Abbas: “Ne gördün, anlat” dedi. Hz. Âtike: “Gördüm ki; deveye binmiş bir adam gelip Ebtahta378 durduktan sonra, yüksek sesle: “Ey vefasız cemaat! Üç

güne kadar, muharebe mahalline, vurulup düşeceğiniz yerlere yetişiniz!” diyerek üç kere bağırdı! Onu gören halk, onun başına toplandılar. Sonra o adam Mescid-i Haram’a girdi. Halk da kendisini takip ediyordu. Halk etrafını sarmış olduğu halde devesi Kâbe’nin arkasında durunca, o yine aynı şekilde yüksek sesle: “Ey vefasız cemaat! Üç güne kadar, muharebe mahalline, vurulup düşeceğiniz yerlere yetişiniz!” diyerek üç kere bağırdı. Sonra, devesi Ebû Kubeys dağının başında durup, orada da aynı sözlerleri tekrar etti. Sonra da, bir kaya tutup yuvarladı. Kaya yukarıdan aşağıya doğru yuvarlanarak, dağın dibinde parçalandı. Mekke evlerinden, o parçaların girip isabet etmediği ne bir ev, ne de bir yer kaldı!” dedi. Hz. Abbas: “Vallahi, bu çok mühim bir rüyadır! Sen onu gizli tut, hiç kimseye anlatma!” dedi. Hz. Abbas, Hz.Âtike'nin yanından ayrılınca, dostu Velid b. Utbe ile karşılaştı. Ona Atike ‘nin rüyasını anlattı. Bu rüya, Mekke’de yayıldı. Kureyşlilerin toplantılarında konuşulmaya başlandı.

Hz. Abbas: “Ertesi gün, Kâbe’yi tavaf ederken, Ebû Cehil b. Hişam Kureyşîlerden bir cemaatla oturup, Âtike'nin rüyasını konuşuyorlardı. Ebû Cehil,

377 Köksal, a.g.e, C. II-IV, s. 266-267.

100

beni görünce: “Ey Ebu’l-Fadl! Tavafını bitirince yanımıza gel”' dedi. Tavafı bitirince, varıp yanlarına oturdum. Ebû Cehil, bana: “Ey Abdulmuttalib oğulları! Sizin şu kadın peygamberiniz de ne zaman türedi?' dedi. Ona: “o ne demek?” dedim. “Âtike’nin gördüğü şu rüya meselesi!’ dedi. “O ne görmüş ki?” dedim. Ebû Cehil: “Siz, erkeklerinizin peygamberliklerine kanaat etmediniz de, kadınlarınız da mı peygamberliğe kalkıştı? Güya Âtike, birinin “Üç güne kadar, vurulup düşeceğiniz yerlere yetişiniz!” dediğini rüyasında gördüğünü söylüyormuş! Bu üç gün içinde, sizi bekleyeceğiz. Eğer söylemiş olduğu söz doğru ise, elbette birşey zuhur edecektir. Eğer üç gün dolarda birşey zuhur etmezse, Araplar arasında sizin kadınlarınızdan daha yalancı kadın bulunmadığını yayacağız” dedi. Vallahi, benim için, bunu inkâr etmemden daha ağır birşey olmamıştır. Onun herhangi birşey görmüş olduğunu inkâr ettim.379 Bundan sonra, birbirimizden ayrıldık. Akşam olunca Abdulmuttalib oğulları kadınlarından yanıma gelmedik hiçbir kadın kalmadı. Onlar: “'Demek, siz şu fâsık, pis herifin erkeklerinize dil uzatmasını hoş gördünüz! Sonra da, sen onun kadınlarınıza da dil uzattığını işittiğin halde, işittiğin şeylerden seni gayrete getirecek birşey bulamadın ha?” dediler. Onlara: “Vallahi, öyle yaptım. Benim için bundan daha ağır birşey olmamıştır. Allah’a andolsun ki, o sözünü tekrarlayacak olursa ona saldıracağım ve sizin hesabınıza onun hakkından geleceğim” dedim.

Âtike’nin rüyasının üçüncü günü sabaha çıkınca, kaçırdığım fırsatı elde etmek arzusu ile çok kızgın ve hiddetli bir halde Mescid-i Haram’a girdim. Onu görünce, vallahi, ona doğru yürüdüm. Evvelce söylediklerinden bazılarını tekrarlayıp kendisine saldıracaktım. Ebû Cehil zayıf yapılı, asık suratlı, acı dilli, sert bakışlı bir adamdı. O Mescid-i Haram’ın Sehm oğulları kapısına doğru fırlayıp çıkınca, kendi kendime “Allah’ın lanetine uğrayasıca, benim kendisine hakaret edeceğimden korktu da, benden uzaklaşıyor” dedim. Ben Damdam b. Amr’ın çağrısını duymamıştım fakat o duymuştu. Damdam; devesinin burnunu kesmiş! Semerini tersine çevirmiş! Gömleğinin önünü, arkasını yırtmış! Mekke vadisinin ortasında, deve üzerinde, avazının çıktığı kadar bağırıyor: “Ey Kureyş cemaatı! Muhammed ve ashabı, ticaret kervanınızın, Ebû Süfyan’ın yanındaki mallarınızın önüne geçtiler! Ona

101

erişebileceğinizi sanmıyorum! İmdad! İmdad!” diyerek haykırıyordu. Başa gelen iş, beni de, onu da birbirimizle uğraşmaktan alıkoydu”380

Hakîm b. Hizam: “Beyzâ yokuşuna eriştiğimiz sırada, Addas’ın orada oturduğunu ve Utbe b. Rebia ile Şeybe b. Rebiayı görünce, sıçrayıp onların ayaklarına sarılarak: “Babam, anam sizlere feda olsun! Vallahi, o Resûlullah’tır! Siz ancak vurulup düşeceğiniz yerlere gidiyorsunuz! diyerek ağladığını ve gözyaşlarının yanaklarına döküldüğünü gördüm” demektedir. Addas’ın bu halinden etkilenen Utbe b. Rebia ve Şeybe b. Rebia, Hz. Atike’nin rüyasını konuşuyorlar; birbirlerine: “Âtike binti Abdulmuttalib’in rüyasını bilmiyor musun? Andolsun ki, ben o rüyadan korkuyorum!” diyorlardı. O sırada, Ebû Cehil onlara geldi ve: “Ne konuşuyorsunuz?” diye sordu. Onlar da: “Âtike’nin rüyasını!” dediler. Ebû Cehil: “Ne acayip şey! Abdulmuttalib oğullarının erkekleri bize peygamberlik taslamaları yetmedi de, kadınlarına mı sıra geldi! Vallahi, Mekke’ye dönünce biz onlara yapacağımızı biliyoruz!” dedi. Utbe: “Onlarla aradaki akrabalık ne olacak!” dedi. Sonra, biri diğerine: “Dönecek misin?” diye sordu. Ebû Cehil: “Siz yola çıktıktan sonra geri dönüp de kavminizi rezil mi edeceksiniz? Bari öcünüzün alındığını gözlerinizle gördükten sonra kavminizden ayrılın! Siz Muhammed’in ve ashabının sizinle karşılaşabileceğini mi sanıyorsunuz? Hayır! Vallahi, benim yanımda, kavmimden ve ailemden yüzseksen kişi var ki, onlar benim indiğim yerde inerler, bindiğim yerde binerler! Siz isterseniz dönün!” dedi. Utbe ve Şeybe, ona: “Vallahi sen kavmini helâka sürüklüyorsun!” dediler. Ebû Cehil çıkıp gidince, Utbe, kardeşi Şeybe’ye: “Bu, uğursuz bir adamdır! Onun Muhammed ile yakın bir akrabalığı yoktur. Fakat bizim Muhammed ile akrabalığımız vardır. Hem de, oğlum onun yanındadır. Sen onun lafını bırak! Hadi, biz dönelim?” dedi. Şeybe: “Ey Velid’in babası! Biz, hareket ettikten sonra geri dönecek olursak, vallahi âlemi kendimize sövdürürüz!” dedi. Cuhfeye kadar gittiler.381

Kureyş müşrikleri Cuhfe’de konakladıkları zaman, Cüheym b. Salt b. Mahreme b. Muttalib b. Abdi Menaf, bir rüya gördü ve: “Ben, bir rüya gördüm. Uyku ile uyanıklık arasında idim. Bir adam gördüm ki, at üzerinde gelip durdu, yanında da bir devesi vardı. Sonra da: “Utbe b. Rebia, Şeybe b. Rebia, Ebu’l-Hakem

380 Vâkıdî, Megâzi, C. I, s. 31; İbn Hişâm, es-Sîre, C. II, s. 252; Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 290; Köksal, a.g.e, C. III-

IV, s. 270.

102

b. Hişam, Ümeyye b. Halef, filan filan... Öldürüldü! diyerek Bedir gününde Kureyş eşrafından öldürülen kimselerin isimlerini birer birer saydı. Sonra, gördüm ki, o adam, devesinin göğsüne vurduktan sonra, onu ordunun içine saldı. Çadırlardan, onun kanından bulaşmadık hiçbir çadır kalmadı!” dedi. Bu haber Ebû Cehil’e ulaşınca: “Al sana! Bir başka peygamber de Muttalib oğullarından! Biz yarın sabah karşılaşırsak, kimlerin öldürüleceği görülecektir!” dedi.382

Bazı müşrikler de, Cüheym’e: “Şeytan uykunda seninle oynamış! Sen yarın sabah rüyada gördüğünün tersini, Muhammed’in ashabının en şereflilerinin öldürüldüklerini ve esir edildiklerini göreceksin!” dediler. Utbe b. Rebia, ortalık tenhalaşınca, kardeşi Şeybe’ye: “Sen geri dönmek hususunda ne dersin? Bu rüya da Âtike’nin rüyasına benziyor! Addas’ın sözüne benziyor! Vallahi, Addas bize yalan söylemez! Vallahi, eğer Muhammed davasında yalancı ise, Araplar içinde bizim adımıza onun hakkından bir gelen bulunur. Eğer davasında sadıksa, biz, onun akrabası olduğumuz için, onun sayesinde Arapların en mutlusu oluruz!” dedi. Şeybe’nin: “Peki! Askerler arasından ne diyerek geri dönelim?” dediği sırada, Ebû Cehil çıkageldi ve: “Ne yapmak istiyorsunuz?” diye sordu. “Geri dönmek istiyoruz! Sen Âtike’nin rüyasını ve Cüheym b. Saltın rüyasını ve bunlarla birlikte Addas’ın bize söylediği sözü bilmiyor musun?” dediler. Ebû Cehil: “Vallahi, siz geri dönecek olursanız, kavminizle ilginizi kesmiş, onları rezil etmiş olursunuz!” dedi. Utbe ve Şeybe de: “Vallahi, sen de helak olacak ve kavmini de helak edeceksin!” dediler ve yollarına devam ettiler”383