• Sonuç bulunamadı

EBÛ CEHİL’İN HZ PEYGAMBER’İ ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜSÜ

battıktan sonra Kâbe’nin arkasında konuşmaya davet ettiler. Allah Rasulü (s.a.v.) İslam’ı kabul edecekleri konusunda umutlanmıştı. Onlar orada toplanıp kendisini peygamberlikten vazgeçirmek için türlü hakaret ve yersiz tekliflerde bulunmuşlar hatta ölümle tehdit etmişlerdi. Bundan sonra Allah Rasulü (s.a.v.) meclislerinden kalkıp derin bir üzüntü içinde evine gitmişti.202 Kendisi ayrıldıktan sonra Ebû Cehil:

198 Tirmizî, Câmiu’l-Kebîr, Kur’an Tefsiri, 7 (3064) 199 En’am Sûresi, 6/33.

200 Enfal Sûresi, 8/33-34; Buhârî, Tefsir, 131 (169), Buhârî, Tefsir, 132 (170) 201 Yazır, a.g.e, C.IV, s. 227.

202 İbn Hişâm, es-Sîre, C. I, s. 289-290; Taberî, Camiu’l Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’an (Tefsir’üt-Taberî) (thk.

Abdullah bin Abdu’l-Muhsin et-Türkî), C. XV, Kahire 2001, s. 87-90; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkami’l-Kur’an, C. X, Beyrut 2006, s. 128 -130; İbn Kesîr, Tefsir-i Kur’an’il Azim, (thk. Komisyon), C. III, Kahire 2000, s. 62-63; Suyûtî, Dürru’l-Mensûr, C. IV, s. 202-203.

50

“Ey Kureyş cemaatı! Görüyorsunuz ki, Muhammed dininizi ayıplamaktan, baba ve atalarınıza dil uzatmaktan, ileri gelenlerinizi akılsız saymaktan, ilahlarınıza dil uzatmaktan başka bir şey yapmadı!203 Ben Allah’a söz veriyorum ki, yarın kolay

kolay taşıyamayacağım bir taş alıp oturacak, namazda secdeye kapandığı zaman, o taşla Muhammed’in başını ezeceğim!204 Bunun üzerine, siz beni ister koruyunuz,

ister Abdi Menafoğullarına teslim ediniz. Bundan sonra, Abdi Menafoğulları bana istediklerini yapsınlar” dedi. Kureyş müşrikleri: “Vallahi, biz seni hiçbir zaman onlara teslim etmeyiz! Git, istediğini yap!” dediler.

Ebû Cehil, ertesi gün tarif ettiği gibi, güçlükle taşıyabileceği iri bir taş aldı, oturup Peygamber (s.a.v.)’in gelmesini bekledi. Hz. Peygamber; her zaman olduğu gibi, sabahleyin Kâbe’ye geldi. Kendisinin, Mekke’de kıblesi, Şam’a doğru idi. Namaz kılacağı zaman, Yemen köşesiyle Hacerü’l-Esved arasında kılar, Kâbe’yi Şam ile kendi durduğu yer arasına alırdı. Hz. Peygamber (s.a.v.) durup namaz kılmaya başladı. Kureyş müşrikleri toplantı yerlerine gelip oturmuşlar, Ebû Cehil’in ne yapacağını merakla bekliyorlardı. Ebû Cehil taşı yüklendikten sonra Hz. Peygamber’e doğru ilerledi. Allah Rasûlünün yanına yaklaşır yaklaşmaz, yenilgiye uğramış, benzi sararmış, büyük bir korkuya tutulmuş, elleri taşı tutamaz olmuş, hatta taş elinden yere düşmüş olarak hemen geri döndü. Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri ona doğru vardılar. “Ey Ebâ’l-Hakem! Ne oldu sana?” dediler. Ebû Cehil: “Dün size söylediğim şeyi ona yapmak üzere kalkıp ona doğru vardım. Kendisinin yanına yaklaştığım zaman, önüme deve gibi bir canavar çıkıverdi! Hayır! Vallahi, o canavarın ne tepesi ve boyun kökü, ne de dişleri gibisini hiçbir canavarda görmedim. O beni hemen yemek istedi!” dedi.205

Başka bir rivayette de: “Rasûlullah namaza durdu. Kureyşliler de meclislerinde, olup bitenleri seyrediyorlardı. Rasûlullah (s.a.v.), secdeye vardığında Ebû Cehil taşı alıp ona doğru gitti. Yanına vardığında şaşkın, ürkek ve rengi sararmış halde geri döndü. Taş elinde dona kalmıştı. Nihayet taşı fırlatıp attı. Kureyşlilerden

203 İbn İshâk, es-Sîre, C. I, s. 319; Taberî, Tefsir, C. XV, s. 166; Ebû Nuaym el-Isbehâni, Delâilü’n-Nübüvve,

(thk. Muhammed Ravvas Kal’acı, Abdu’l-Berr Abbas), C. I, Beyrut 1986, s. 205, 206; el-Beyhakî, Delâil, C. II, s. 190; ez-Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 153-154.

204 İbn Kesîr, el-Bidâye, C. III, s. 109-110; İbn İshâk, es-Sîre, C. I, s. 319; Ebû Nuaym, Delâil, C. I, s. 205- 206;

el-Beyhakî, Delâil, C. II, s. 1 90; ez-Zehebî, Megâzî, C. I, s. 153-154; Fûri, a.g.e, s. 88-89.

205 İbn İshâk, es-Sîre, C. I, s. 319-320; Ebû Nuaym, Delâil, C. I, s. 206; el-Beyhakî, Delâil, C. II, s. 190; İbn

Seyyid, Uyunu’l- Eser, C. I, s. 108; ez-Zehebî, Megâzî, C. I, s. 153-154; İbn Kesîr, el-Bidâye, C. III, s. 42-43; Köksal, a.g.e, C. I-II, s. 337 -338.

51

bazıları yanına gidip: “Ey Eba’l-Hakem! Sana ne oldu?” diye sordular. O da şöyle dedi: “Dün size söylediğimi yapmak için yanına yaklaştığımda bana damızlık bir deve göründü. Allah’a ant olsun ki onun gibi iri başlı, uzun boyunlu ve büyük dişli bir deve daha görmüş değilim. Beni yemeğe kastetti!” Bu durum, Rasûlullah (s.a.v.)’e anlatıldığında: “O Cebrail’di. Eğer Ebû Cehil ona yaklaşsaydı yakalanır, paramparça edilirdi”206 demiştir.

Yine bir gün Mahzum oğullarından Ebû Cehil ile Velid b. Mugîre ve üçüncü bir arkadaşları, Peygamber (s.a.v.)’i öldürmeyi aralarında tasarladılar. Ebû Cehil; Hz. Peygamber’i namaz kılarken görürse, başını taşla ezeceğine yemin etti. “Muhammed’i görecek olursam, şöyle şöyle yapacağım” dedi. Bir gün, Peygamber (s.a.v.) Kâbe’de namaz kıldığı bir sırada, Ebû Cehil’e: “İşte, Muhammed orada!” dediler. Ebû Cehil ise: “Nerede o?” diye sorup durdu. Peygamber (s.a.v.)’i göremedi.207

Allah Rasûlü Kâbe’de namaza başladığı ve Mahzum oğullarının da onun okuyuşunu işittikleri, Ebû Cehil’in de bu işi yapamayacağını anladıkları sırada onu öldürmek için, Velid b. Mugîre’yi gönderdiler. Velid Peygamber (s.a.v.)’in namaz kıldığı yere kadar ilerledi. O da, okuyuşunu duyuyor fakat kendisini göremiyordu! Arkadaşlarının yanına dönüp, bunu onlara anlattı. “Vallahi, sesini duyuyorum ama kendisini göremiyorum!” dedi.208

Bunun üzerine, arkadaşlarından üçüncüsü: “Vallahi, gidip onun başını ben ezeceğim!” dedi, eline bir taş alıp gitti. Gittiği gibi geri döndü ve bayılıp yere düştü. Kendisine: “Sana ne oldu?” dediklerinde: “Benim başımda büyük bir hal var. Bir adam gördüm. Onun yanına yaklaşınca bir deve ile karşılaştım ki, kulaklarını sallıyordu! Ben, bu ana kadar, ondan daha iri bir deve görmemişimdir! O Muhammed’le benim arama gerilmiş, duruyordu! Lât ve Uzzâya yemin ederim ki; eğer ona biraz daha yaklaşsaydım, o beni muhakkak yerdi!” dedi. 209

Bunun üzerine, Mahzumoğulları, Hz. Peygamber’in namaz kıldığı ve okuyuşunu duydukları yere kadar hep birlikte ilerlediler. Sese yaklaştıkları zaman,

206 İbn Kesîr, el-Bidâye, C. IV, s. 109-110; Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 125.

207 Taberî, Tefsir, C. XXII, s. 152; İbn Kesîr, Tefsir, C. II, s. 564; Köksal; a.g.e, C. I-II, s. 476.

208 el-Beyhakî, Delâil, C. II, s. 197; Suyûtî, Dürru’l-Mensûr, C. V, s. 258; Köksal; a.g.e, C. I-II, s. 476. 209 Kurtubî, Tefsir, C. XV, s.7.

52

ses arkadan gelmeye başladı! Arkadan geldiğini işittikleri yere doğru gidince de, bu sefer, ses tekrar eski yerinden gelmeye başladı! Ona bir şey yapamadan dönüp gittiler. “İşte, Biz, onların önlerinden bir set, arkalarından da bir set çektik. Böylece, onlar görmezler!”210 Mealindeki ayetin, Ebû Cehil ve arkadaşlarınca Peygamber

(s.a.v.)’e karşı girişilen bu suikast üzerine nazil olduğu söylenmektedir.211