• Sonuç bulunamadı

AMBARGO YILLARINDA EBÛ CEHİL VE MÜŞRİKLER

Müşrikler Beni Muhassab vadisinde Beni Kinane yurdunda toplanıp Beni Haşim ve Beni Muttalib’e karşı birleşmek üzerine yemin ettiler. Bu yemini de bir metin haline getirdiler. Buna göre:

1) Benî Haşim ve Benî Muttalib ailelerinden kız alınmayacak ve kız verilmeyecektir.

2) Onlara hiçbir şey satılmayacak ve onlardan hiçbir şey satın alınmayacaktır. 3) Onlarla oturulup kalkılmayacak,

4) Onlarla aynı ortamda bulunulmayacak, 5) Evlerine girilmeyecek,

6) Onlarla kesinlikle konuşulmayacak, diyalog kurulmayacaktır.

81

7) Bu durum Hz. Muhammed öldürülmek üzere teslim edilinceye kadar devam edecektir.

Bütün bu maddeleri bir sayfaya yazıp, üzerine üç mühür vurdular. Altına da şöyle bir not eklediler: “Benî Haşim’in sulh teklifi kesinlikle kabul edilmeyecek ve Muhammed’i teslim edinceye kadar onlara hiçbir şekilde acınmayacaktır” Birlikte verilen bu sözün tutulması için Kâbe’nin içine astılar.299 Dışına, duvarına astılar

rivayeti de vardır.300 Bu sahifeyi yazan, Mansur b. İkrime vaya Nadrü’bnü’l-

Haris’ten biri idi.301 Sahifeyi yazdığı gün, Hz. Peygamber dua edince, Mansur’un eli

felç oldu, kurudu.302 Bunun üzerine, Kureyş müşrikleri aralarında: “Hâşim oğullarına zulmettik de, işte bakınız! Mansur b. İkrime musibete uğradı!” demeye başladılar. Bu zulüm vesikasının Ebû Cehil’in annesi veya halası Ümmü’l-Cülas’ın ve daha başkalarının yanında bulundurulduğu da rivayet edilir.303 Sahifenin şahıslar yanında

bulunduruluşu, Kâbe’nin içine veya dışına asılışından önce idi.304 Bu metni yazıya

döken kişinin; İkrime bin Amr bin Hâşim veya Nadrü’bnü’l-Haris’ten birisi olduğu konusunda ihtilaf olmakla beraber, yazanın elinin felç olduğu rivayeti nakledilir. Sonra sözleşme Kâbe’nin duvarına asılacaktır. Müşriklerin sözleşmeyi Kâbe duvarına asmak istemelerindeki amaçları, fiillerine kutsiyet katmaktı. Bütün bunlara rağmen Beni Haşim ve Beni Muttalip Hz. Peygamber’i teslime yanaşmayıp onu koruma altına aldılar. Bu korumada Ebû Talib’in Haşimoğullarına hitaben irâd ettiği uzunca şiirinin etkisi olmuştur.305

Dört hafta içerisinde belkide daha kısa bir süre içerisinde, müşriklere göre dört büyük olay gerçekleşmişti. Hamza Müslüman olmuş, Ömer Müslüman olmuş, Hz. Muhammed pazarlıklarını reddetmiş, Beni Hâşim, Benî Muttalib onu koruma altına almıştı.306 Bu da yetmiyormuş gibi Necaşi, kendi ülkesine hicret eden

Müslümanları müşriklere teslim etmeyi reddetmişti.307 Müşriklerin aklı karışmıştı.

Hz. Muhammed’i öldürmeyi düşündüler fakat Mekke’de karışıklık çıkmasından

299 İbn Hişâm, es-Sîre, C. I, s. 376; İbn Sa’d, Tabakât, C. I, s.173; Köksal, a.g.e, C. I-II, s. 430. 300 Fûri, a.g.e, s. 97-98; Lings, a.g.e, s. 94.

301 İbn Hişâm, es-Sîre, C. I, s. 376; İbn Sa’d, Tabakât, C. I, s. 209; Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 235; Yâ’kûbî, Târih,

C. II, s. 31.

302 Ya’kûbî, Târih, C. I, s. 350; Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 235. 303 Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 235.

304 Halebî, İnsânu’l-Uyûn, C. II, s. 25; Köksal, a.g.e, C. I-II, s. 431-432. 305 Köksal, a.g.e, C. I-II, s. 431.

306 Köksal, a.g.e, C. I-II, s. 431-432; Fûri, a.g.e, s. 97. 307 Hamidullah, a.g.e, C. I, s. 89; Lings, a.g.e, s. 90.

82

korkuyorlardı. Bunu da istemiyorlardı. Başka bir çare düşünmeliydiler. O çareyi Ebû Cehil’in önerisiyle buldular. Müslümanlara şimdiye kadar görülmemiş bir eziyet yapmaya karar verdiler. Yapacakları zulüm boykot şeklinde olacaktı ve bunu da anlaşma metni ile taçlandıracaklardı. Boykotun fikir babası da Müslümanlara uygulanan her türlü zulümde ön safta olan Ebû Cehil idi.308

Muhasara ve boykot üç yıl sürdü. Müslümanların erzakı bitti. Onlar Müslümanların çarşıdan herhangi bir şey almasına haram aylar dışında izin vermiyorlar, bu aylarda da malların fiyatını arttırarak almalarına engel oluyorlardı. Dışardan gelen durumu bilmeyen tüccarları da tehdit edip onlara mal satmalarını engelliyorlardı. Ebû Leheb, Haşimoğullarından olmasına rağmen, öz kardeşlerinin, akrabalarının açlıktan ölmesini istiyor ve bu hususta elinden gelen her türlü gayreti gösteriyordu.

Bir seferinde Hz. Hâtice’nin yeğeni Hâkim bin Hizam, halasına muhtemelen buğday taşırken Ebû Cehil ona musallat oldu. Buğday’ı götürmesine engel olmaya çalıştı. Ebu’l-Bahterî ise Hâkim bin Hizam ile Ebû Cehil arasına girip buğdayı halasına götürebilmesini sağladı. İşte bütün bunlardan dolayı Hz. Peygamber hakkında endişeleniyordu. Tedbiri hiç elden bırakmıyordu. O kadar ki insanlar yataklarına yattıktan sonra Allah Rasulün’e yatmasını söylüyor, onun yattığını ona suikast düzenlemek isteyenler de görüyor, herkes uyuduktan sonra oğluna veya kardeşlerine ya da amcaoğluna Hz. Peygamber’in yatağına yatmalarını ve onun da bunlardan birinin yatağına yatmasını isteyerek Hz. Peygamber’i onlardan korumaya çalışıyordu.309

Kureyş müşrikleri; Hz. Peygamber’i ve Hâşim oğullarıyla Muttaliboğullarını, bi’setin yedinci yılının Muharrem ayından itibaren Şı’b denilen bölgede iki veya üç yıl310 başka bir rivayette de üç yıl311 kuşatıp gözaltında tuttular. Onlara ekonomik ve

toplumsal ambargo uyguladılar. Çarşı ve pazarların, Şı’b sakinlerine giden yollarını kestiler. Şı’b’a yiyecek gitmesini önlediler. Kureyş müşrikleri; Mekke’den gelen yiyecekleri veya satılan herhangi bir şeyi Şı’b’a bırakmamaktaydı. Hatta hemen kendileri satın almakta idiler. Şı’b sakinlerini açlıktan öldürüp, Hz. Peygamber’e

308 Lings, a.g.e, s. 95.

309 Köksal, a.g.e, C. I-II. s. 432; Fûri, a.g.e, s. 97-98. 310 Ebû Nuaym, Delâil, C. I, s. 274; Lings, a.g.e, s. 97. 311 Ya’kûbî, Târih, C. I, s. 350.

83

ualşıp onu öldürebileceklerini düşünüyorlardı. Hac mevsiminde ise alış veriş yapmalarına engel olmazlardı. Fakat Mekke çarşısına bir deve yükü yiyecek geldiği ve Şı’b sakinlerinden birisi bir şeyler almak istediğinde Ebû Leheb hemen erzak yüklerinin başına dikilir: “Ey tüccar topluluğu! Muhammed’in ashabına fiyatları o kadar yüksek söyleyin ki sizden bir şey alamasınlar! Siz benim zengin ve verdiği sözü yerine getirir bir kimse olduğumu bilirsiniz. Böyle yaparsanız zararınızı ben karşılarım!” derdi.312 Bu yüksek fiyatla kimse bir şey alamazdı. Ertesi gün, tüccarlar

Ebû Leheb’in yanına varırlar; o da kalan yiyecek ve giyecekleri onlardan yüksek fiyatla satın alırdı. Müslümanların ihtiyaçları için Hz. Muhammed bütün malını harcadı. Hz. Hatice de, Ebû Talib de, bu yolda bütün mallarını harcadılar. Hatta muhtaçlara yardım ederken kendileri ihtiyaç sahibi hale geldiler.313 Yiyecek birşey

bulamayıp açlıktan ölenler oldu. Açlıktan ağaç yapraklarını yemeye başladılar. Buldukları kuru deri parçalarını ıslatıp, ateşe tuttuktan sonra, onunla üç gün idare edenler oldu! Açlıktan ağlaşan çocukların feryatları, Şı’b’ın arkasından duyulmaya başladı. Müşriklerden bazısı durumdan sevinç duymakta, kimisi de üzülmekteydi.314

Ebû Cehil Şı’b’ı sık sık gözetler dururdu. Hz. Abbas, bir gün, yiyecek satın almak için Şı’b’dan çıkmıştı. Ebû Cehil ona saldırmak istedi. Fakat Allah onu Ebû Cehil’den korudu.315 Hz. Hatice, Zem’a b. Esved’e: “Birisi çarşıdan bir şey almak istediğinde Ebû Cehil ona engel oluyor. Ona bir şey söyle.” diye haber gönderdi. O da Ebû Cehil’e bir şey söyledi.316 Ebû Cehil onun sözünü tuttu ve bu işten vazgeçti. Hakîm b. Hizam; bir ticaret kafilesiyle, Şam’dan buğday yükleyip getirmişti. Üzerine, buğday yüklediği bir deveyi, gizlice, Şı’b yoluna yöneltti, arkasına vurup Şı’b sakinlerinin yanına soktu.317 Onlarda, devenin üzerindeki buğdayı aldılar. Yine

Hakîm b. Hizam; başka bir gece, devenin üzerine un yükleyip Şı’b’ın içine saldı. Hişam b. Amr da; bir gece, deveye yiyecek yükleyip Şı’b’ın ağzına kadar götürdü. Devenin başından yularını çözdü. İki böğrüne vurup onu Şı’b’a soktu. Hişam b. Amr Şı’b sakinlerine böyle yardım etmekte devam etti. Başka bir gecede üç yük yiyecek gönderdi. Kureyş müşrikleri bunu öğrenince, sabahleyin ona bu hususta ihtarda

312 İbn Sa’d, Tabakât, C. I, s. 178.

313 Ya’kûbî, Târih, C. I, s. 350; Köksal, a.g.e, C. I-II, s. 433. 314 İbn Sa’d, Tabakât, C. I, s. 178

315 Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 235; Lings, a.g.e, s. 95.

316 Zem’a b. Esved’in Ebû Cehil’e söylediği sözün ne olduğunu kaynaklarımızda bulamadık. 317 Belâzurî, Ensâb, C. I, s. 235.

84

bulundular. Hişam da: “Ben artık böyle bir şeyi bir daha yapmam!” deyince müşrikler onu serbest bıraktılar.318

Fakat Hişam; bundan sonra, tekrar Şı’b sakinlerine geceleyin bir veya iki deve yükü daha yiyecek salınca, müşrikler ona ağır sözler söylediler. Hatta onu öldürmeye kalktılar! Ebû Süfyan b. Harb: “Bırakınız adamı! Şı’b’daki akrabalarına iyilik etmiş! Vallahi, keşke biz de onun yaptığı gibi yapaydık! Ne güzel olurdu!” diyerek, onu kayırdı. Hakîm b. Hizam; bir gün, kölesinin sırtına biraz buğday yükleyip Hz. Peygamber’in zevcesi Hz. Hatice’ye götürmek üzere Şı’b’a giderken, yolda Ebû Cehil’e rastladı. Ebû Cehil hemen Hakîm’in yakasına yapıştı. “Demek sen Haşim oğullarına yiyecek götürüyorsun ha! Vallahi, ben seni Mekke’de rezil etmedikçe, buradan ne sen ileri geçebilirsin, ne de yiyecek geçebilir!” dedi.319 O sırada, Ebu’l-Bahterî b. Hişam, yanlarına geldi. Ebû Cehil: “O, Hâşim oğullarına yiyecek taşıyor!” Ebu’l-Bahterî: “Halasına ait olup yanında bulunan bir yiyeceği ona götürmesine sen nasıl engel olursun! Çekil adamın yolundan, gideceği yere gitsin!” dedi. Ebû Cehil kabul etmedi ve hatta Hâkim’in veya kölesinin yakasına yapışınca, Ebu’l-Bahterî kızdı. Eline geçirdiği bir deve çenesi kemiği ile vurup Ebû Cehil’in başını yardı, kendisini yere yıktı, tepeledi, tekmeledi durdu. Hz. Hamza oraya yakın bir yerde bulunuyor ve onları seyrediyordu. Müşrikler ise, aralarında geçen bu gibi hadiseleri Hz. Peygamber’in ve ashabının görmelerini hiç istemiyorlardı.320

5. EBÛ CEHİL’İN BOYKOTUN KALKMASINA KARŞI ÇIKMASI