• Sonuç bulunamadı

3. LÜKSEMBURG ZĠRVESĠ’NDEN NĠCE ZĠRVESĠ’NE KADAR OLAN

3.6. Helsinki‟ye Doğru

Lüksemburg Zirvesi‟nde Türkiye ile ilgili alınan kararlar, Türkiye‟yi karamsarlığa itmiĢtir. Büyük bir üzüntü ve Ģok yaĢanmıĢtı. AB‟nin Türkiye‟yi, M. Ali Birand‟ın söylemiyle “bekleme salonuna” dahi almaması Avrupa açısından stratejik bir hata

149 Hakan Yavuz Erdoğan, Avrupa Birliği Genişleme Siyaseti ve Türkiye, Ġstanbul, YayınlanmamıĢ Yüksek

Lisans Tezi, 2003, s. 97.

150 Oktay, Avrupa Birliği’nin Lüksemburg, Cardiff, Viyana ve Köln Zirvelerinin Türkiye’deki Toplumsal Akıl

Tarafından Değerlendirilmesi, s. 34.

151 “Türkiye Avrupa Birliği ĠliĢkilerinin Tarihçesi”,http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=11181=1

(12.05.2007)

152 Oktay, Avrupa Birliği’nin Lüksemburg, Cardiff, Viyana ve Köln Zirvelerinin Türkiye’deki Toplumsal Akıl

oluĢturmuĢtur.153

Türkiye‟ye 1997‟de Lüksemburg Zirvesi‟nde kapılarını kapayan Avrupa, Helsinki 1999‟da kapılarını yeniden aralayıp aralamadığı temel sorun olmuĢtur. Türkiye‟nin gündem maddesinin ilk sıralarında yer alan bu konu, hem dünya basınında hem de Türkiye gündeminde büyük bir heyecan ve merak uyandırmıĢtır.

Bir yıldan fazla süren AB-Türkiye sessizliği 1999 yılı ortalarından itibaren yeniden canlanmaya baĢlamıĢtır. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin(DGM) askeri üyelerden arındırılması 1999 yazında Bülent Ecevit baĢbakanlığındaki Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Anavatan Partisi(ANAP) koalisyonunun AB ülkeleri tarafından alkıĢlanan ilk icraatı olmuĢtur.154

Türkiye‟nin tam üyeliği konusunu gündeme almayan AB‟nin, Helsinki Zirvesi‟nde yumuĢamasının sebebi Türkiye‟nin AB açısından jeopolitik konumunun önemini daha fazla fark etmesidir. Helsinki Zirvesi Türkiye AB iliĢkilerinde bir dönüm noktası olma özelliği kazanmıĢtır. Türkiye‟nin Kafkasya, Orta Asya ve Balkanlarla olan yakın bağı, bu bölgelere özel ilgi duyan AB‟yi Türkiye politikasını yumuĢatmaya itmiĢtir.155

3.6.1. Helsinki Zirvesi ve Türkiye

10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki‟de yapılan AB Devlet ve Hükümet BaĢkanları Zirvesi‟nde tam üyeliğe adaylığımız tescil edilmiĢtir.156

AB ile iliĢkilerimiz de yeni bir döneme girilmiĢtir.157

Zirvede; AB‟nin geniĢlemesine yönelik hazırlıklar, Avrupa Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (AOGSP), sürdürülebilir ekonomik büyüme, kamu sağlığı ve organize suçlarla savaĢ gibi sosyal konular ve AB‟nin dıĢ iliĢkileri gündemin baĢlıklarını oluĢturmuĢtur.158

Helsinki Zirvesi‟nde Türkiye‟nin adaylık sürecinde bir sorun çıkmaz ve müzakereler tarafları tatmin edecek Ģekilde cereyan ederse Türkiye‟nin aday ülke statüsü

153 Birand, Türkiye’nin Avrupa Macerası 1959-1999, s. 521.

154 Murat Yetkin, Avrupa Birliği Bekleme odasında Türkiye, Ankara, Ġmge Kitabevi, 2002, s. 23.

155 Ataer Demirel, Avrupa Basınında Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri, Ankara, YayınlanmamıĢ Yüksek

Lisans Tezi, 2002, s. 57.

156

EU-Relations, http://ec.europa.eu/enlargement/candidate-countries/turkey/eu_turkey_relations_en.htm (14.05.2008)

157 Türkiye-AB ĠliĢkileri, http://www.mfa.gov.tr/MFA-tr/DisPolitika/AnaKonular/Turkiye-AB/trab.htm,

18.02.2007

158

bu zirvede on beĢ üye devlet tarafından karara bağlanacaktı.159

Bu süre içerisinde AB diğer aday ülkelere uyguladıkları, Kopenhag Kriterlerini Türkiye‟ye de uygulayacaktı.Bu kriterleri üç madde altında toplamak gerekirse;160

Aday ülkenin, demokrasi, hukukun üstünlüğü insan hakları, azınlıkların korunması ve kabul görmesini teminat altına alan kurumları istikrara kavuĢturmuĢ olmasını ister,

Aday ülkede iĢleyen bir piyasa ekonomisinin ve AB içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleri ile baĢ etme kapasitesinin mevcut olmasını ister,

Adayın, siyasi, iktisadi ve parasal birliklerin amaçlarını kabullenmesi de dahil olmak üzere üyeliğin getireceği yükümlülüklerin altından kalkabileceğini varsayar.161

10-11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi‟nde AB geliĢtirdiği bir planla Türkiye‟yi taviz yoluna sokmuĢtur. Türkiye‟ye Kıbrıs ve Ege Ģartlarını ihtiva eden bir belge ile adaylık teklif edilmiĢtir. Zamanın baĢbakanı Ecevit teklife sıcak bakmıyordu. Fakat hükümetin diğer iki ortağı teklifin kabul edilmesi konusunda ısrar etmiĢlerdir.Ecevit ikna edilmiĢtir ve iki bakanla Helsinki‟ye gitmiĢtir. Türkiye batının tuzağına düĢmüĢtür.162 ġöyle ki; Türk kamuoyuna Helsinki Zirvesi, “AB‟ye kesin alındık” imajı olarak yanımıĢtır. Halbuki ortada sadece bir davet ve Türkiye çok önceden verilmesi gereken adaylık statüsünden baĢka bir Ģey yoktur. AB‟nin 13 Ekim 1999 tarihli Türkiye ilerleme raporu ile;

MGK‟nun politik hayat üzerindeki etkisinin kaldırılması veya azaltılması suretiyle ordu üzerindeki gerçek sivil denetimin sağlanması ve otoritenin iĢleyiĢindeki anormalliğin düzeltilmesi,

Abdullah Öcalan lehinde beyanda veya eylemde bulunma dahil, ifade, toplanma ve dernekleĢme özgürlüklerinin kısıtlanmaması,

Ölüm cezasının kaldırılması ve Abdullah Öcalan‟ın idam edilmemesi,

Kürt kimliğinin bir Ģekilde tanınması ve bu kimliğin ifadesine daha fazla tolerans gösterilmesi,

Kürtçe televizyon yayınlarına izin verilmesi,

159 Cengiz Aktar, Avrupa Yol Ayrımında Türkiye, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayıncılık, 2001, s. 19. 160 a.g.y.

161 a.g.y. 162

Kürt kökenli vatandaĢların ve diğer grupların kendi doğal dillerini kullanması ve Avrupa Komisyonunun “Ulusal Azınlıkların Korunması SözleĢmesi ile Bölgesel veya Azınlık Dilleri Ġçin Avrupa ġartı”nda yer alan kültürel değerlerin muhafazası imkanlarının yaratılması,

Türkiye‟den talep edilmiĢtir.

13 Ekim 1999 tarihli Ġlerleme Raporunda; özellikle Güneydoğu sorunu hakkında AB‟nin ileri derecede ön yargıyla hareket ettiği hususu dikkati çekmektedir ve Türkiye‟nin kabul edemeyeceği birtakım öneriler sunulmaktadır.

AB Komisyonu Türkiye‟nin adaylığının tescil edilmesi gerektiği kararına varmıĢ ve 10 Aralık 1999 tarihinde yayınlanan Helsinki Zirvesinde, 36 yıllık uzun maratonda bir dönüm noktasına ulaĢılarak, Türkiye‟ye tam üyeliğe giden yolda diğer (12) aday ülke ile eĢit koĢullarda adaylık statüsü tanınmıĢtır. Helsinki‟de ayrıca; altı ülke (Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Estonya, Slovenya ve Kıbrıs) ile sürdürülmekte olan üyelik müzakerelerine devam edilmesine ve ilave olarak diğer altı ülke (Litvanya, Letonya, Romanya, Bulgaristan, Slovakya ve Malta) ile üyelik müzakerelerine ġubat 2000‟de baĢlanmasına karar verilmiĢtir. Üyelik müzakerelerini tamamlayan ülkeler 2002 sonundan itibaren AB‟ne alınmaya baĢlanacaklardır. Zira, AB 2002‟ye kadar iç düzenlemelerini yapacak, daha önce kriterleri karĢılayan olsa bile tam üyeliğe kabul etmeme kararı almıĢtır.163

Helsinki Zirvesi BaĢkanlık Sonuç Belgesine göre Türkiye Aralık 1999‟da Helsinki‟de yapılan oybirliği ile AB‟ye aday ülke olarak kabul edilmiĢtir. Helsinki Zirvesi kararlarına göre Türkiye, diğer aday ülkeler gibi, katılım öncesi stratejisinden yararlanacaktır. Türkiye topluluk programları ajansları ile aday ülkeler ile birlik arasında katılım süreci çerçevesinde yapılan toplantılara katılma imkanına sahip olacaktır.164

Helsinki sonrası Ankara‟dan beklenen, hızla reformlara ağırlık vermek ve üyelik müzakerelerine baĢlamak için gerekli olan Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmekti.

163 Atilla Sandıklı, Türkiye’nin Dış Politikasında Avrupa Birliği ve Alternatifleri, Ġstanbul, Harp Akademileri

Basımevi, 2001, s. 238-239.

164 “Helsinki Zirvesi BaĢkanlık Sonuç Belgesi”, http://www.belgenet.com/arsiv/ab/helsinki_sonuc.html,

Kopenhag Siyasi Kriterleri, tüm devletin , en küçük idari biriminden baĢlayıp , anayasal kurumları ve hatta anayasanın kendiside dahil olmak üzere, köklü, yasal ve siyasi düzenlemeleri içine almaktadır.165

AB‟nin 1993 Kopenhag Zirvesi‟nde kabul edilen bu ölçütler, aslında Sovyetler Birliği‟nin dağılmasının ardından Doğu Avrupa ülkelerini kademeli olarak Birliğe dahil etmek amacıyla hazırlanmıĢtır. Helsinki Zirvesi‟nde Türkiye‟nin de üye adaylığı için ehil kabul edilmesi, Türkiye‟nin de bu ölçütleri yerine getirmesi durumunda üyelik müzakerelerine baĢlayacağı anlamını taĢımaktadır.166

Helsinki dönemecinden sonra, Finlandiya‟nın baĢkanlığı döneminde Türkiye‟nin adaylık statüsü konusu hayli zorlu geçmiĢtir. Özellikle Kıbrıs sorunu ve Türk-Yunan sorunları Helsinki Zirvesi sonrası yaĢanan en büyük sıkıntıları kapsamıĢtır.167

Helsinki Zirvesi‟nde Türkiye‟nin diğer aday ülkelerle eĢit konumda olacağı da açık bir dille ifade edilmiĢtir. Zirve‟de alınan kararlara göre, diğer aday ülkeler gibi Türkiye de Katılım Öncesi Stratejisi‟nden yararlanacak. Zirve Sonuç Bildirisi ayrıca, önceki AB Konseyi kararları çerçevesinde bir katılım ortaklığı hazırlanmasını öngörmekteydi. Bu ortaklığın aynı zamanda, siyasi ve ekonomik kriterleri ile, üye ülke olmanın gerektirdiği yükümlülükler ıĢığında ve AB müktesebatının üstlenilmesine iliĢkin Ulusal Program ile bir arada, katılım hazırlıkları üzerinde yoğunlaĢacağı belirtilmiĢti. Komisyon ayrıca, Türk mevzuatının Topluluk müktesebatıyla uyumlaĢtırılması amacıyla, müktesebatın analitik incelenmesi sürecini hazırlamakla görevlendirilirken, katılım öncesine yönelik mali kaynakların eĢgüdümü için tek bir çerçeve sunmaya çağrılmaktaydı.168

Helsinki Zirvesi sonrasında ülkemizin adaylığının tescil edilmesi ile adaylık sürecinde mevcut Akdeniz iĢbirliği programlarına ilave yeni kaynakların tahsisi çalıĢmalarına gidilmiĢtir. Türkiye‟nin diğer adayların faydalanmakta olduğu yardım programlarına (Phare, Ispa, Sapard) dahil edilmesi talebi, bu programların bütçelerinin 2000-2006 tarihleri için kesinleĢtirilmiĢ olması ve bu konuda değiĢikliğin yapılmasının mümkün olmaması gerekçesiyle kabul görmemiĢtir. Bunun yerine Katılım Stratejisine

165

ġaban H. ÇalıĢ, Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri Kimlik Arayışı, Politik Aktörler ve Değişim, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 4. baskı, 2008, s. 369

166 Yetkin, Avrupa Birliği Bekleme Odasında Türkiye, s. 41. 167 Gümrükçü, Türkiye-AB İlişkileri Son Gelişmeler, s. 104. 168

uygun olarak ilave kaynak yaratılmıĢtır. Bu dönemde Türkiye Akdeniz ülkesi olarak Avrupa-Akdeniz iĢbirliği programının 2000-2006 dönemine dahil edilmiĢtir.169

Helsinki Zirvesi baĢlamadan Türkiye‟nin adaylığını etkileyecek tek ülke Yunanistan gibi görülmüĢse de Avrupa Komisyonu‟nun Türkiye‟yi dıĢlamamak isteği Yunanistan‟a izin verilmeyeceği beklentisini güçlendirmiĢtir. Abdullah Öcalan‟ın yakalanmasının ardından Yunanistan‟da ki kabine değiĢikliği ile DıĢiĢleri Bakanı olan Yorgo Papandreu‟nun Türkiye‟ye karĢı ılımlı politikasını da gözardı etmemek gerekmektedir. Bunun yanısıra, Yunanistan ile Türkiye arasında yıllardır süren Ege ve Kıbrıs sorunlarının çözümünün AB içindeki dengelerle kolaylaĢması mümkün olabilecektir.

Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde 10-11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesinde Türkiye‟nin adaylığı kabul edilmiĢtir.Ancak, söz konusu bildirgede “komĢularıyla sınır sorunu olan ülkelerin bu sorunu 2004 yılına kadar çözmeleri aksi halde Lahey Adalet Divanı dahil uluslararası mahkemelere gidilebileceği” belirtilmiĢtir. Ayrıca Kıbrıs‟ın üyeliğine bölünmüĢlüğünün engel olamayacağı ancak, AB Bakanlar Konseyi‟nin konuyu tam üyelik aĢamasında ilgili faktörlere göre değerlendireceği Ģeklinde bir karar daha alınmıĢtır.170

Helsinki kararından sonra 2000 yılında Türkiye ile tarama sürecine geçilmesi gerekmekteydi. Bu amaçla 11 Nisan 2000‟de Türkiye AB Ortaklık Konseyi toplanmıĢtır. Toplantıda 31 baĢlıktan oluĢan AB mevzuatının analitik incelenmesi için sekiz alt komisyon oluĢturulması karara bağlanmıĢtır.171