• Sonuç bulunamadı

Sarkel kalesinin inşası ile ilgili olarak, 833 yılında Hazarlar Sarkel kalesinin inşasında Bizans mühendislerinin yardımını istemek üzere Konstantinapol’e, imparator Theophilus’a elçi gönderdiler114

. İmparator projeye yardım etmeyi kabul etti. İmparator VII. Konstantin Porphyrogenitus’a göre, Yunanlı Perronas Kametoros Sarkel’in inşasında başmühendis olarak yer aldı. Arkeologlar Sarkel’in inşasında hem Türklerin, hem de Yunanlıların bulunduğuna işaret etmektedir. Ancak Sarkel’in tuğlaları üzerindeki Türk simgelerine ve bu tuğlalarının Bizans tuğlalarının ölçülerinden daha kalın ve küçük olmalarına dayanılarak kalenin inşasında Türklerin rolünün daha baskın olduğu söylenmektedir. Ayrıca kale, başka açılardan da diğer Türk yapılarla benzer özellikler taşımaktaydı. Böyle olmakla birlikte, yuvarlak sütunlar ve sütun başları Bizans yapılarının karakteristik özelliğiydi. Sarkel’in genel görünümü dikdörtgendi; dört kulesi, iki kapısı ve bir sığınağı vardı. Bu sınır kalesinin inşası 835 ile 838 yılları arasında sona erdi. Russian Primary Chronicle’a göre, Sarkel’in sınır kalesi ve onu çevreleyen kent (etkin ticaret merkezi) 965’te Rus prensi Svyatoslav tarafından ele geçirildi. Kent “Belaya Vyeja” (Beyaz Kale) adı altında nüfusunu Slavların oluşturduğu

113 a.g.m, s.476.

ve bu yeniden oluşum XII. yy’a kadar devam etti115. Bizans Hazarlar için önemli bir ticari ortaktı. Kemikten yapılmış taraklar Sarkel’e ithal edilirdi. Bizans-Hazar ticari trafiğinde yer alan başka mallar da vardı. Bu iki imparatorluk arasındaki gelişmiş ticaret ilişkilerinden Hasdai İbn Shaprut’un Hazar kralı Joseph’e yazmış olduğu mektupta da söz edilmektedir. Hasdai, Konstantinapol’den gelen habercilerin kendisine pek çok geminin Hazarya’dan Bizans’a balık, hayvan derisi ve başka mallar taşıdığını söylediklerini yazmaktadır116

.

3.1.1.2.4. 861-969 Dönemi Hazar-Bizans İlişkileri

Hazar-Bizans ilişkileri, İmparator Romanos Lekapenos (919-944) döneminde Bizans’ın Yahudileri takip ve tazyik etmeleri sonucunda bozulmuştur. Bu hadiseler sırasında Bizans’tan kovulan birçok Yahudi Hazar ülkesine sığınmış, Bizans’ta 932 yılında Yahudilerin yeniden takibe uğraması, Bizans ile Hazarların arasının açılmasına sebep olmuştur. Bunun üzerine Hazar hakanı Yusuf ülkesindeki Hıristiyanları takibe başlamış, bunu duyanlara karşı bir sefer düzenlemeye ikna etmiştir117

. Bir süre sonra Hazar-Bizans ilişkileri daha da bozulmuş ve Bizans, Uz (Oğuz), Peçenek, As ve Alan kabileleri ile anlaşarak onları Hazarlara karşı saldırtmış ise de Hazarlar bu saldırıları başarı ile püskürtmüşlerdir. Bu saldırıların geri püskürtülmesinde özellikle Oğuzlar büyük rol oynamışlardır118

. 948-951 yıllarında Bizans imparatoru Konstantin VII. Porphyrogenitus Hazarlara karşı Alanlarla ittifak kurmanın olanakları üzerine düşünüyordu. Bu dönem Konstantin Oğuzların veya Alanların Hazar komşularına karşı savaş yürütebilecek güçtedirler. Sözü edilen eserde şöyle bir bilgide yer alır: “Eğer Kherson Kalesi ve Boğaz uğruna mücadelede Alania hükümdarı Hazarlarla barış içerisinde olmak yerine Roma (Bizans) imparatorunun dostluğuna daha fazla değer verseydi ve de Hazarlar imparatorla dostluk ve barış ilişkisi kurmak istemeselerdi, Alanların hükümdarı Hazarları Sarkel’e ve Kherson’a yolculukları sırasında beklemedikleri bir anda pusuya düşürerek büyük zayiata uğratabilirdi. Eğer Alan hükümdarı onları denetleyebilmek için böyle bir yol izleseydi Kherson büyük ve uzun süreli bir barışa kavuşacaktı. Çünkü Hazarlar Alanların kendilerine saldırmalarından korktukları için ne Kherson’a saldırabilirlerdi, ne de Oğuzlar ile Alanların ikisine karşı

115

a.g.m, s.476; Bkz. M.İ. Artamonov, “Khazar-festningen Sarkel”, Viking, 19, (1955), s.118. 116 a.g.m, s.477.

117 M.Uydu Yücel, a.g.m, s.451; Z. Velidi Togan, “Hazarlar”, İA, C.5, İstanbul, 1970, s.400. 118 M.İ. Artamonov, a.g.e, s.198.

birden savaş yürütebilirlerdi. Dolayısıyla Hazarlarla Alanlar aralarındaki barışı sürdürmek zorunda kaldılar”. Aynı yıllarda Konstantin, Bizans halkı ile Hazar ülkesi arasındaki savaşı ve Karadeniz’in fırtınalı olmasını bahane ederek Yitzhak ben Nathan’ın (Hasdai ibn Shaprut’un Kral Joseph’e gönderdiği ilk elçi) Hazarya’ya varmasını engellemeye kalkıştı. Shephard şunları yazmaktadır: “Konstantin’in bu tutumu, potansiyel olarak birbirlerine düşman olan iki gücün (İspanya ve Hazarya) işbirliği içinde Bizans’ın etrafını sarmasından duyduğu korku ile açıklanabilir. Konstantin, Hasdai’nin imparatorluk sınırları içinde yaşayan Yahudilerin lehine aracılık yapmak istemesine kızdı. Romanos döneminde Yahudilere karşı alınan birtakım önlemlerin uzantısı olarak ortaya çıkabilecek Yahudi göçü Konstantin’i düşündürüyordu. 940’larda bölgede pek çok Yahudi mülteci bulunmaktaydı”119

. 940’larda Hasda İbn Shaprut Bizans imparatoriçesi Helena’ya bir mektup yazmıştı. Hasdai imparatoriçeden Hazarya’ya yolculuk yapmakta olan Yitzhak’ı ve Bizans Yahudilerini korumasını rica ediyordu. Yitzhak’ın yolculuk etmesine imparatorun rıza göstermemesi üzerine Hasdai’nin ayrıca İspanya’dan Joseph’e yazdığı mektup Macar, Rus ve Bulgar Yahudilerine sonra da Hazarlara gönderildi. 950’li yıllar boyunca Bizans imparatoru Konstantin Porphyrogenitus ile anlaşan bir grup Hazar, Kuzey Suriye hükümdarı Saifad-Daula’ya karşı savaşmak için Bizans ordusuna katıldı. X. yy’da Karadeniz bölgesi üzerine yapılan mücadelede/pazarlıkta Hazarlar büyük bir rol oynadılar. Bu dönemde Bizans imparatorları Hazar devletinin hükümdarlarına büyük önem vermekteydiler; imparatorluktan Hazarya’ya gönderilen mektuplar 3 solidi ağırlığındaydı. Bu, en azından biçimsel/simgesel olarak Hazarya’nın çevresindeki ülkelerin en değerlisi olduğunu göstermektedir. Ancak bu durum, Hazarlarla Bizans arasındaki ilişkilerin X. yy’da iyi olduğunu göstermemektedir120

.

3.1.1.3. Hazar-Rus İlişkileri

Ruslar, Kırım’dan Kerç boğazına geçerek Taman yarımadasına nüfuz ettiler ve ilk zamanlar Hazar hakanının otoritesini kabul ettiler. Hazar gücünün bir başka Arap hücumundan sonra zayıflamasından faydalanan İsveç-Rus komutanı, Hazar otoritesini kabul etmeyerek bağımsızlığını ilan etmiştir. Kendisine Rus çarı unvanı vererek, kumanda merkezini muhtemelen Taman yarımadasındaki Tmutorakan’a kurdu. İlk Rus

119 Kevın Alan Brook, a.g.m, s.478. 120 a.g.m, s.478.

çarlığı, uluslararası ticaretin bir kısmını aynı sosyolojik ve ekonomik işlevleri taahhüt eden, sürdüren ve ifa eden Hazarlar ve İdil Bulgarlarının ellerinden almıştır. Rusların politik bağımsızlıkları ve ticari rakip olmaları, Hazarlar tarafından iki yakın tehdit olarak kabul ediliyordu. Bu tehditlere karşı savunma hattı oluşturmak amacı ile Hazar hakanı, Aşağı Don ve Donets nehirleri boyunca sur inşasına karar verdi. Bunların yapımı için Bizans’tan destek istemiştir. Nitekim 835’te buraya gelen Bizanslı mimar ve mühendisler Sarkel’in inşasını gerçekleştirmeleri sonucu Hazarlar; sadece doğuya giden Rus ticaret yolunun kontrolünü ele geçirmekle kalmamışlar aynı zamanda Taman Rusları ile Kuzey Rusları arasındaki bağlantıyı kopararak bir pozisyona da sahip oluyorlardı. Sarkel istihkâmının sağladığı üstünlüğü büyük bir beceriyle kullanan Hazarlar, birkaç yıl içinde Oka bölgesindeki Slavları itaat altına aldılar ve Kiyef bölgesinin denetimini vasalları Macarlara havale ettiler. Hemen hemen dört koldan kuşatılmış görünen ve düşmanı Hazarların Bizans imparatoruyla yaptığı antlaşmaların sonuçlarını gören Rus çarı, 838’de kendi temsilcilerini Konstantinapol’e göndermeye karar verdi. Fakat imparator Rus kağanının bu girişimini görmezden gelen bir tutumla anlaşmayı kabul etmediği gibi gelen temsilcileri yakalatmıştır121

. Rusların, bölgede yayılma çabaları Hazar-Bizans ittifakı ile engellenmeye çalışılmıştır.

Hazarların girişimci siyaseti, Taman Rusları ile kuzeydeki üretim bölgeleri arasındaki ticari ilişkilerin kesilmesine sebebiyet vererek Rus çarlığını da zayıflatmıştır. Rus devletinin asıl yayılma süreci, Olga’nın oğlu Svyatoslav’ın çarlığı döneminde başlamıştır. 964-967 yılları arasında çar olan Svyatoslav devletin başkentinde kalmaktansa seferler düzenlemiştir. Svyatoslav, ilk seferini Hazarlara karşı düzenlemiştir. Hazarların Oka nehri boyunca yaşayan Slav kökenli halklarını itaat altına aldı ve sonrasında Hazarlar üzerine yürüdü. 965’te Hazar imparatorluğunu yağmaladı ve asıl önemli iki şehirlerini de hâkimiyetine aldı. (Don kıyısındaki Sarkel ve Volga üzerindeki İtil). Ruslar tarafından yüzyılın erken dönemleri boyunca öncelikle ganimet elde etmek için yağma seferlerinin aksine, Svyatoslav’ın seferleri ise aslen siyasi amaçlıydı. Hazar İmparatorluğunu harap ettikten sonra kendini Aşağı Volga bölgesine sağlam bir şekilde yerleştirerek, eskisinin yıkıntıları üzerinde yeni bir imparatorluk inşa etmeye, eski imparatorluktan geride kalanları, hoşnut etmek ve bağlamak için ise Hazarların varisiymiş gibi davranmıştır122.

121 George Vsernadsky, Rusya Tarihi, (Çev. D. Mızrak-Egemen Ç. Mızrak), İstanbul, 2009, s.48-49. 122 a.g.e, s.50-53.

3.2. Hazar Devletinin Sonu

Hazarlar, IX. yy’dan itibaren siyasi bakımdan zayıflamaya başlamışlardı. Aral’daki Oğuz Türkleri Emba bölgesi ve Ural nehri Peçeneklerini batıya doğru sürüyorlardı. Peçenek Türkleri Hazar hakanlığına bağlı toprakları aşarlarken 850-860 yıllarında, Hazarlara bağlı Macarları Azak denizinin kuzey kıyılarından kovmuşlar, Dinyeper ile aşağı Tuna arasındaki Atelkuzu’ya gelmişlerdi. 889 ile 893 yılları arasında ise Macarlara o bölgede de saldıran Peçenekler, onları oradan da çıkarmışlar ve kendileri Don’un ağzından Boğdan’a kadar Rus bozkırının batı kısmını işgal ederek oraya yerleşmişlerdi. Hazarlar ise Don’un aşağı kısmını; aşağı Volga’yı ve Kafkasya’yı ellerinde tutabilmişlerdi123

. 965’de Kiev Rus Çarı Svyatoslav Hazarlara saldırmış124 ve bu Rus seferinden sonra eski kuvvetlerini kazanamayan Hazar devletinin çökmesine birinci derecede tesir edenler Ruslar olmuşlardır. Ruslardan sonra ise en büyük darbeyi Peçenekler, Uzlar ve Kuman-Kıpçaklar indirmişlerdir. Özellikle Peçenekler, IX. yy’ın ortalarında İdil-Harezm yolunu ele geçirerek Don’dan Dnyester’e kadar olan Karadeniz bozkırlarını da Hazarlar’dan almışlardır125

. Hem Peçenek, Uz, Kuman-Kıpçak gibi Türk kabilelerinin saldırıları hem de 970 yılından itibaren Hazarlar’ın hâkimiyeti altında yaşayan kabilelerin birer birer kopmaya başlamaları üzerine büyük bir kargaşanın ortaya çıkması Hazarları tamamen güçsüz bir duruma getirmiştir126

.

123 René Grousset, Bozkır İmparatorluğu, İstanbul, 2006, s.210. 124

George Vsernadsky, a.g.e, s.53, Şaban Kuzgun, a.g.e, s.65.

125 M.Uydu Yücel, a.g.m, s.451; A. Nimet Kurat, “Hazar Kağanlığı”, Türk Dünyası El Kitabı, Anakara, 1976, s.744-745.