Çağdaş Asur çivi yazılı kaynaklarında bu olaylar hakkında ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Asur casusluk örgütünün başında bulunan veliaht prens Sanherib, babası ünlü Asur kralı II. Sargon’a raporlar göndererek, Kimmerlerin Urartu topraklarına yayıldıklarını ve Urartuların ağır yenilgilere uğradıklarını bildirmektedir. Urartu kralları I. Argişti (yaklaşık olarak M.Ö. 785-760) ve II. Sarduri’ye (yaklaşık olarak M.Ö. 760- 730) ait bazı Urartu yazıtlarından anlaşıldığına göre, Kimmer göç ve istilasından takriben 50 yıl kadar önce –Çıldır ve Gökçe Göl arasındaki “İş-qi-gu-lu ülkesi”/Leninakan bölgesinde- Kimmerlerle Urartular komşu duruma gelmişlerdi. Özellikle II. Sarduri, Kuar havzasını koruyan “Guriania ülkesi”nden ve buradaki karışıklıklardan söz etmektedir. Söz edilen dönemin en güçlü devletlerinden olan Asur’un yanı sıra Anadolu’da Urartu, Frig ve Lidya devletleriyle İyonya şehirlerini dehşet içinde bırakan Kimmer akınları özelikle Anadolu’nun siyasi yapılanmasında büyük değişikliklere neden olmuştur. Urartu devleti, büyük sarsıntılar geçirmiştir. Bir
taraftan kuzeyden gelen Kimmer göç akınları, diğer taraftan Asur kralı II. Sargon’un (M.Ö.721-705) M.Ö. 714’teki ünlü VIII. seferinin ağır darbeleri karşısında Urartu kralı I. Rusa (yaklaşık olarak M.Ö. 730-714) başkent Tuşpa’da intihar eder45
.
Urartu kralı II. Argişti (yak. ol. M.Ö.714-685) kuzeye yönelerek Kimmer akınlarını önlemeye çalışır, ancak M.Ö.707’de ağır yenilgiye uğrar. Onu takip eden Urartu kralı II. Rusa (yak. ol. M.Ö.685-645) ise akıllıca bir politika izler, dalgalar halinde Urartu topraklarında ilerlemekte ve yayılmakta olan Kimmer boyları ile anlaşır, ezeli düşman Asur’a karşı ittifak yaparak bir kısım Kimmer boylarını Urartu topraklarında iskân ettirir ve bunların yerleşmelerini sağlar. Bu arada Asur sınırlarında Kimmerlerle yapılan bir savaşta ünlü kral II. Sargon hayatını kaybetmiştir. Urartu kralı II. Rusa’nın müttefiki olan Kimmerlerin ana göç kolu ise batıya doğru yönelmiş ve Frig devleti egemenliğindeki topraklara doğru ilerlemeye başlamıştır. Bu olayları takiben M.Ö. 677 civarında, Teuşpa adlı liderlerinin yönetimindeki Kimmer akıncıları –Konya Ereğlisi dolaylarındaki- Hubusna yöresinde yenilgiye uğratılır. Kral Asarhaddon’un (M.Ö.686-669) yönetimindeki Asur’un bu başarısı bir görüşe göre Kimmerlerin Toros geçitlerini aşarak Çukurova bölgesine yayılmalarını önlemiştir. Kral Asarhaddon, saltanatı süresince Kimmer tehlikesinin korkusu ve baskısı altında yaşamıştır. Bu ünlü Asur kralının güneş tanrısı Şamaş’a yönelttiği-politik kapsamlı- duaları ve yalvarışları bu duygularını açıkça yansıtmaktadır: Asarhaddon bu cengâver bozkır akıncılarından “cehennemin doğurduğu” diye söz eder, Kimmer lideri Teuşpa’yı da “kuzeyli düşman” “Umman Manda” adıyla tanımlar. Bu arada Kimmerlerin, Asur’un vasali olan –Toroslar ve Çukurova yöresindeki- Hilakku devletiyle anlaşma yaptıkları görülür46
. Fakat Asarhaddon Kimmerleri olduğu gibi, Hilakkuy’u da yenilgiye uğratmıştır. Asarhaddon devrindeki durum Asurbanipal zamanında da devam etmiştir. Asurbanipal tahta geçer geçmez Kimmerlere karşı ilk savunma tedbirleri alınmıştır. Anadolu’da Asur devletinin de dâhil olduğu bir koalisyon oluşturulmuştur. Bu durumda Kimmer gücünün fazlalığından dolayı Asur devletini çevresiyle ittifaka zorlamıştır47
.
Kimmerlerin Urartu yerleşim merkezlerine saldırılarını ve bazı yerleri yakıp yıktıklarını gösteren arkeolojik buluntular mevcuttur. Patnos yakınlarında bulunan Giriktepe ya da Değirmentepe höyüğünde kazılar yapılmıştır. Burada bir Urartu sarayı
45
M. Taner Tarhan, a.g.m, s. 603-604. 46 a.g.m, s.604.
47 Yelda Demirağ, “Önasya Dünyasında Kimmer ve İskitler”, (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 2003, s.85.
bulunmuştur. Sarayın şiddetli bir yangın sonucunda tahrip olduğu, kerpiç duvarların pişerek, tuğlalaştığı ve günümüze kadar sağlam kaldığı anlaşılmaktadır. Sarayda savaş sırasında yanmış olan insanların iskeletleri bulunmuştur. Savaş anındaki şiddetli yangında cesetler yanarak kömürleşmiştir. M.Ö. VIII. yy’ın sonlarına doğru ani bir düşman saldırısı sonucunda saray ve eklentilerinin yanarak çöktüğü ve içindekilerin kurtulamadığı düşünülmektedir. Bu ani saldırıyı yapan düşmanın kuzeyden, Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerler olduğu sanılmaktadır48
. Urartu kralı II. Argişti’nin kuzeye doğru bu saldırıları durdurmak amacıyla harekete geçmesi Giriktepe sarayının Argişti’nin Urartu kralı olduğu dönemin ortalarına doğru Kimmerler tarafından yakılıp yıkıldığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. II. Argişti zamanında Kafkas ötesinden gelerek, Anadolu içlerine kadar inen Kimmerler Urartular için büyük tehlike oluşturmuştur. II. Argişti her ne kadar onlara karşı harekete geçtiyse, daha çok savunmaya yönelik kaleler inşa ettirmiştir. Bunlardan en önemlisi Erzincan yakınlarında bulunan Altıntepe’de çok korunaklı olarak yapılmış olan sınır kalesidir. Bu kale Erzincan ovasında yükselen doğal bir tepenin üzerine kurulmuş ve etrafı da surlarla çevrilmiştir. Altıntepe’nin bu korunaklı durumundan dolayı diğer Urartu merkezleri gibi bir yağmaya maruz kalmadığı anlaşılmaktadır49
.
Kimmerlerin Hubuşna yöresindeki yenilgiden fazlaca etkilenmedikleri anlaşılmaktadır. Doğu göç koluna mensup boylar, M.Ö. VII. yy’ın başlarında Frigya egemenliğindeki topraklara yayılarak, istila etmişlerdir. Frig başkenti ünlü Gordion kuşatılarak ele geçirilmiş, tahrip edilerek yağmalanmış ve efsanevi kral Midas Asur kaynaklarında: Midas boğa kanı içerek intihar etmiştir. Gordion’da, Midas’ın gömüldüğü en büyük kralı tümülüste –altın hariç- çok değerli ölü hediyeleri bulunmuştur. En görkemli ve güçlü çağını yaşayan Frig devletinin yıkılışı ve Anadolu’daki politik güç ve etkinliğini kaybedişi Kimmer göçünün ne çapta olduğunu açıkça yansıtmaktadır50
.
Frig gücünü yıkan Kimmerler Lidya sınırlarına dayanır; bu arada bazı boylar Paphlagonia üzerinden Karadeniz sahillerine ulaşırlar. Bozkır göçebe kültürü ve geleneklerinin gereği olarak at üzerinde savaşan Kimmer kadınları burada yaşamışlardır. Kimmerler Karadeniz bölgesinde, doğuda Trapezus’a (Trabzon), batıda
48
Oktay Belli, “Urartular”, Anadolu Uygarlıkları I, İstanbul, 1982, s.157-158; İlhami Durmuş, a.g.m, s.274.
49 Oktay Belli, a.g.m, s.172. 50 M. Taner Tarhan, a.g.m, s. 604.
Herakleia Pontika’ya (Karadeniz Ereğlisi) kadar yayılırlar. Trabzon yakınındaki Ağırmış dağın antik çağda «Kimmerius Dağı» adını taşıması bunun bir kanıtıdır. Antik kaynaklara göre Herakleia Pontika «Mariandynoi» topraklarında kurulmuş bir Megara kolonisidir. Kimmerler bu yörede yaşamışlar buradaki Grek kolonistlerle de savaşmışlardır. Ayrıca, Batı Karadeniz bölgesinde yaşamış olan Trak kökenli «Mariandynoi» kabilesi –Amazonlar’da olduğu gibi- mitolojik bir anlatımla Kimmerlerle bağıntılı gösterilmiştir. Bu mitosla ilgili olarak, ünlü «François vazosu» üzerinde, «Mariandynoi» kabilesinin atası Heros Kimmeros, ok atan bir bozkır savaşçısı şeklinde resmedilmiştir51
.
Frig devletini yıkarak gücünü gösteren, ana göç kolunu oluşturan Kimmer boyları, Kapadokia bölgesine yerleşerek bozkır göçebe geleneklerini devam ettiren bir devlet kurarlar. Kimmer bozkır devletinin varlığı en çok Lidya’yı huzursuz etmiştir. Bu devrede Gyges (Asur kaynaklarında: Gugu) Kimmer tehlikesine karşı Assur devletiyle yakınlaşma politikası gütmüş ve Assurbanipal’den yardım istemiştir. M.Ö. 657 dolaylarındaki ilk Kimmer akınlarına karşı koyabilen Lidya kralı, bu arada esir aldığı iki Kimmer beyini zincire vurarak Ninova’ya göndermiş ve Assurbanipal’e olan şükran borcunu ödemiştir. Assur kaynakları Gyges’in bu zaferini, Assur yardımına bağlamaktadır, ancak bu yardımın nasıl olduğu bilinmemektedir. Kimmerler karşısında kendini güçlü hisseden Gyges, Assur’la olan bağlantılarını keser ve hatta Assurbanipal’e karşı cephe alır. Sonuçta Assur kralının «bedduası» yerini bulur ve Kimmerler ikinci kez Lidya topraklarına saldırırlar. M.Ö. 652’de Sardes ele geçirilir, tahrip edilerek yağmalanır ve Gyges öldürülür. Bu sıralarda, güney Rusya bozkırlarında İskitler tarafından sürülmeye devam edilen Kimmerlerin batı göç kolu Avrupa içlerine kadar yayılmıştır52
.
Batı göç kolundan ayrılan bazı boylar, güneye yönelirler ve Romanya- Bulgaristan ovalarına yayılırlar. Ancak İskitlerin Tuna bölgesine sarkmaları Kimmerleri yeniden göçe zorlar. M.Ö. VII. yy’ın ortalarında –Trak boylarından Thyeer, Bithynler ve Trerlerle birlikte- boğazları geçerek Anadolu topraklarına girerler. Abydos kuşatılır, bazı kentler haraca bağlanır ve Edremit körfezindeki Antandros ele geçirilir. Bu kent antik çağda uzun süre «Kimmeris» adıyla anılmıştır. Batı Anadolu’ya inmeye başlayan yeni göç dalgası, Lidya üzerinden gelen ve İonya’ya yönelen Kimmer kuvvetleriyle
51 M.Taner Tarhan, “Eski Anadolu Tarihinde Kimmerler”, s.112-113.
birleşir. Assur ve Grek kaynaklarına göre, bu sıralarda Kimmer bozkır devletinin başında Dugdamme/Lygdamis bulunmaktadır. Gyges’den sonra Lidya tahtına çıkan Ardys, babasının ölümüne neden olan Kimmer akınlarını yaşamıştır. Bu nedenle babası gibi Assur’a yakınlaşma politikasıyla yardım ister; ancak Assurbanipal’in yardım edip etmediği bilinmemektedir. Sardes, M.Ö. 645 dolaylarında ikinci kez kuşatılarak tahrip edilmiş, yağmalanmış ve Ardys güç durumda kalmıştır. M.Ö. 644/643 dolaylarında Efel kuşatılır ve ünlü Artemiss tapınağı yakılarak tahrip edilip, Magnesia zapt edilerek yağmalanmıştır. Bu akınlar İonya kentlerinin kültürel gelişimlerini bir süre geriletmiş, ancak Kimmer tehlikesinden sonra güçlenmelerine neden olmuştur. Lidya’nın tehditlerine karşı koyabilecek duruma gelmişler ve kolonizasyon hareketlerini hızlandırmışlardır53
.
Kimmerlerin bilinen en son ve en güçlü akınları Kilikya üzerinedir; ancak bu akınlardan önce, Dugdamme’nin Assurbanipal’le bir saldırmazlık anlaşması yaptığı bilinir. Ancak bir süre sonra, M.Ö. 630 dolaylarında Tarsos ve Anchiale’ye saldırmışlardır. Dugdamme’nin ölümü Kimmerler arasında kargaşalık yaratır ve yenilgilerine neden olur. Dugdamme’nin yerine oğlu Sandaksatru geçer daha sonra zayıflayan Kimmerleri güçlü Lidya kralı Alyattes yenerek Kızılırmak’ın ötesine sürer. Bu sıralarda Ön Asya’daki güç dengesi bozulmuş, Kyaxares’in önderliğinde Medler Assur imparatorluğunu yıkmıştır (M.Ö. 612). Urartu devletini de yıkan bu yeni güç, M.Ö. 591 yılında Kızılırmak’a dayanır. Lidya ile Medler arasındaki savaş beş sene sürer, M.Ö. 585’de yapılan anlaşma ile Kızılırmak her iki devlet arasında sınır kabul edilir. Bu süre içinde iki süper gücün arasında kalan Kimmerler etkinliklerini yitirerek, tarih sahnesinden çekilirler54
.
1.2.1.1. Arkeolojik Veriler Işığında Kimmer Bozkır Kültürü
XIX. yy’da ve çağımızda yapılan ve çeşitli aralıklarla süregelen araştırmalar Kimmerleri Güney Rusya ve Kafkasya bronz çağı kültürlerinin bir temsilcisi ve taşıyıcısı olduğunu ortaya koymaktadır. M. Taner Tarhan, Kimmerleri etnik bakımdan Orta Asya kökenine dayanan Ural-Altay kökenli bir toplum olarak nitelendirmektedir. Kimmerler Orta Asya kökenine dayanan “kurgan kültürleri”nin tipik bir temsilcisidir.
53 M.Taner Tarhan, a.g.m, s.114-115.
Bozkırların geniş sahasına yayılmış olan “atlı kavimler medeniyeti”nin batı kolunu oluşturmuşlardır55
.
Kimmerler öncesinde bozkır kuşağının kültürel durumunu bozkır göçebelerinin bıraktığı kurgan adı verilen mezarlardan tanımak mümkündür. Bu mezarlarda ölülerin yanına bırakılan değerli eşyalar o dönemin kültürü açısından önemli ipuçları vermektedir. Bu dönemi takiben bakır ve bronz çağlarına ait Kimmerlere dayandırılan kurganlar tespit edilmiştir. Bu kültürler Rusya’da Kiev civarından batıda Podolia bölgesi ve doğuda Urallara kadar uzanan geniş bozkır kuşağına yayılmışlardır56
. Anadolu’da yapılan kazılar sonucu Kimmer bozkır kültürünün Kafkasya’dan Anadolu’ya taşındığı ortaya çıkmıştır. Kimmerlere ait arkeolojik materyal «bozkır hayvan üslûbu»nun en seçkin örneklerini oluşturmuştur. Ayrıca geleneksel «at gömütleri», ortaya çıkarılan bazı «kurganlar» ve içindeki gömü hediyeleri dikkati çekmektedir57
. Norşun Tepe’deki at gömütleri, özellikle stilize kartal başı motifli gem dikkat çekicidir. Kimmer-İskit sanatında sık görülen ve çok sevilen motiflerden biridir. Gordion’daki at gömütleri: Küçük Yassıhüyük’de, ahşap mezar odası içinde bulunmuştur. Dövme tekniği ile yapılmış olan, geometrik bezekli tunç at- koşum süsleri ilginçtir. Stil ve bezeklerde Kafkas yöresinin izleri görülmektedir. Gordion’da bulunan başka bir önemli eserde ise, göçebelerin doğayla olan yakın ilişkilerinden bir sahne tasvir edilmiştir: «tavşanı kaçıran kartal» motifi, tüm duygusal ayrıntıları ile kemik plâket üzerine işlenmiş, doğadaki güçlünün güçsüze olan değişmez yasası dile getirilmiştir. Amasya’da Gümüşhacıköy’deki kurgan, rastlantı sonucunda bulunmuştur. Bu kurganda insan ve at gömüsü duvarları örülü mezar odasında yer almaktadır. Ölü hediyesi olarak uzun demir kılıç, tunç balta, gem parçaları ve mahmuzlu tipik ok uçları geleneksel mezar envanterini oluşturmaktadır. Sardes’deki buluntular: kartal başı motifi tunç at koşum parçasının yanı sıra, oturan dağ keçisi motifli plâket ve kemik üzerine işlenmiş «embryonik» tarzda hayvan motifi belli başlı bir grubu oluşturmaktadır. Ayrıca Efel ve Boğazköy’de bulunan kemik plâketler «hayvan uslûbu»nun ilginç örneklerini yansıtırlar. Ünye’de bulunan, phiale tipindeki bir gümüş kap ise Kimmerlerin son eserlerinden biri olarak M.Ö. VI. yy’ın ikinci yarısına tarihlendirilmektedir. Badem şeklindeki beş tümseğin arasına beş dağ keçisi motifi kabartma olarak işlenmiştir.
55
M. Taner Tarhan, “Eskiçağda Kimmerler Problemi”, VIII. Türk Tarih Kongresi 11-15 Ekim 1976, Ankara, 1979, s.356-357.
56 a.g.m, s.359.
Ortada ise yıldız motifinin uçlarına tomurcuklar yerleştirilmiştir. M.Ö. VIII-VII. yy’lar arasındaki Kimmer bozkır hayvan üslûbu İskitler, Hunlar ve diğer Türk toplumlarında kesintisiz devam etmiştir58.
1.2.2. İskitler
İskitler doğuda Çin seddinden batıda Tuna nehrine kadar, 40. ve 50. paraleller arasında yaklaşık 7000 kilometreden geniş bir alana yayılmışlardır59
. M.Ö. VIII. yy’dan sonra İskitlere “Skudai” adıyla rastlanılmıştır60
. Grek kaynaklarında İskit adı ve İskitler hakkındaki bilgilere M.Ö. VIII. yy’dan sonra değinilmiştir. Kaynaklarda İskit adı “Skythai” olarak geçmektedir61
. Assur kaynaklarında İskitlerin adı ilk defa Asarxaddon’un (M.Ö. 669-633) kitabelerinde geçer. Assur dilinde yazılmış kaynaklarda onların adı aşquzay, asquzay; Babil kitabelerinde ise –işquzay- isquzaca, işquza ülkesi biçiminde verilir. Yunan kayaklarında bu ad “skuyhai” gibi verilir62
.
Pers kaynaklarında da adı geçen İskitlerin “Saka” olarak adlandırıldığı görülmektedir. İskitler hakkında bilgi veren ve onları üç grupta ele alan en önemli kaynak Pers Kralı Darius’a ait olan Behistun kitabesidir63. Bu üç Saka grubu “Saka humavarkalar”, “Saka tigrahaudalar”, “Saka taradravalar” olarak adlandırılmıştır. Bunların yaşadıkları coğrafyaya göre: 1- Saka humavarkalar Fergana ve Kaşkar’ın etraflarında yerleşmişlerdir. 2- Saka tigrahaudalar Aral bölgesinde Siriderya’nın aşağılarında yerleşmişlerdi. 3-Saka taradravalar Kuzey Karadeniz’deki topraklarda, Ural ve İdil bölgesinde yaşarlardı. Onlar İskitlerdir. Adları ise “denizin öte yanındaki Sakalar” olarak çevrilmiştir64
.
58
a.g.m, s. 116, 118.
59 B. B. Piotrovsky, “İskitlerin Dünyası”, UNESCO’dan Görüş, XII, İstanbul, 1976, s.6.
60 A. Ayda, “Etrüsklerle İskitler Arasındaki Benzerlikler”, VIII. Türk Tarih Kongresi Bildiriler, Ankara, 1979, s.288.
61
K. Kretchmer, “Scythae”, RE, II, A1, (1921), s.923. 62 Solmaz M. Kaşkay, a.g.m, s.5.
63 Ekrem Memiş, İskitlerin Tarihi, Konya, 1987, s.3. 64 Zaur Hasanov, Çar İskitler, İstanbul, 2009, s.41.
Harita 6. Saka Humavarkalar-Saka Tigrahaudalar- Saka Taradravalar