• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5. Hazır Bulunuşluk

Hazır bulunuşluk; kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucunda belli bir davranışı göstermeye hazır olmasıdır. Hazır bulunuşluk, öğrencilerin sahip olması gereken ön bilgilerin var olup olmadığını belirleme imkânı verir. Bu tür bilgiler öğretimi planlamada öğretmene yardımcı olur. Başaran (1998:24) hazır bulunuşluğu, insanın belli bir gelişim görevini olgunlaşma ve öğrenme yoluyla yapabilecek düzeye gelmesi olarak tanımlamakta, kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucunda belli bir davranışı göstermeye hazır olması olarak nitelendirmektedir. Her şeyden önce bir konunun, bir yaşantının istenen düzeyde öğrenilebilmesi için o konunun gerektirdiği temel ön yaşantılara, o konuyu öğrenecek kişinin mutlaka sahip olmasının gerekliliğini savunmaktadır. En basit tanımıyla, hazır bulunuşluk herhangi bir etkinliği yapmaya, bilişsel, duyuşsal, sosyal ve psiko-motor bakımlarından hazır olma olarak ifade edilebilir (Başaran, 1998). Öğrenme sürecinin ilk basamağını hazır bulunuşluk oluşturmaktadır. Güdülenme, eyleme girişme, sonucu değerlendirme, unutmayı önleme ve geçiş ise öğrenme sürecinin diğer aşamalarıdır. Eğitim bir davranış değiştirme süreci olduğu için, bu sürecin başı ile sonu arasındaki farkın niceliksel ve niteliksel olarak ölçülebilmesi gerekir. Bu bağlamda hazır bulunuşluk öğrencinin belli bir hedef davranışa ulaşması için kendine sunulan öğrenim görevini yapma yeterliğidir.

Thorndike, hazır bulunuşluk kavramını ilk defa “insanın orijinal doğası” (The Original Nature of Men–1913) adlı kitabında şu şekilde açıklamıştır (Akt: Arık, 1995: 256–257).

Bir kişi etkinlik yapmaya hazır ise, etkinliği yapması da mutluluk verir.

Bir kişi, etkinliği yapmaya hazır; fakat etkinliği yapmasına izin verilmezse, bu durum bireyde kızgınlık yaratır.

Bir kişi, etkinliği yapmaya hazır değil ve etkinliği yapmaya zorlanırsa, kızgınlık duyar.

Thorndike, hazır bulunuşluğu, sinir sisteminin öğrenmeye hazır hale gelmesi olarak betimlemiştir. Ancak günümüzde, hazır bulunuşluk daha geniş anlamda kullanılmaktadır. Hazır bulunuşluk, belli bir öğrenme faaliyetini gerçekleştirmek için, gerekli olan ön koşul davranışların kazanılması anlamına gelir (Yılmaz ve Sümbül, 2003: 28).

Öğrenme ortamında karşılaştığımız öğrenciler, birçok konuda olduğu gibi sahip oldukları ön öğrenmeler açısından da birbirlerinden farklıdırlar. “Eğitimciler gayet iyi bilirler ki; öğrencilerin belirli tür öğrenim uygulamalarından yararlanma düzeyleri, tercih ettikleri öğretme-öğrenme yaklaşımları ve her bir öğrencinin öğretim uygulamasına tepkisi sahip olduğu bireysel özelliklere göre farklılaşmaktadır” (Kuzgun ve Deryakulu 2004). Bu bireysel özellik hem bireyde zaman içinde değişiklik gösterebilen hem de toplumda bireyler arasında değişiklik gösterebilen hazır bulunuşluk düzeyidir. Öğrencinin belli bir konuyu öğrenebilmesi için gerekli olan ön öğrenmelere ve konunun öğrenilebilmesi için bireylerde olması gereken duyuşsal ve psikomotor özelliklere hazır bulunuşluk denilmektedir (Özbek 2005). Diğer taraftan giriş davranışlarına farklı bir bakış açısı getiren Thorndike, öğrenmeyle ilgili bazı kanunlar ileri sürmüştür. Bu kanunlar; hazır bulunuşluluk, tekrar ve etki kanunlarıdır (Senemoğlu, 2004:133).

Öğrenci hangi düzeyde eğitim sürecine girmiş olursa olsun kazanması gereken davranışlar için hazır olma durumunda bulunması gerekir. Hazır olma durumu öğrencinin, bazı öğretim hedeflerine göre yeterlik durumudur. Bazı kaynaklar hazır olma terimi yerine hazır bulunuşluk terimini kullanırlar. Hazır olma ya da hazır bulunuşluk çoğu kez olgunlaşma terimi ile karşılanmaktadır. Olgunlaşma genel anlamda biyolojik gelişmeyi işaret etmektedir. Halbuki hazır olma bir davranışın kazanılabilmesi için gerekli biyolojik büyümenin yani olgunlaşmanın yanı sıra öğrencinin o davranışlarının gerektirdiği ön bilgiye, beceriye, alışkanlığa, ilgiye ve tutuma da sahip olmasını gerektirir. Öğrencinin öğrenmeye hazır olma durumu Bloom’un “tam öğrenme” modelinde giriş davranışları olarak ele alınmaktadır. Bloom bunları, bilişsel giriş davranışları ve duyuşsal giriş özellikleri olarak iki ana grupta ele almıştır. Ancak

hazır olma kavramı tam öğrenme modelindeki iki öğrenme niteliğini içine aldığı gibi, bireyin fiziksel biyolojik gelişimini de içine alır (Bloom, 1995).Eğitim bir davranış değiştirme süreci olduğu için, bu sürecin başı ile sonu arasındaki farkın niceliksel ve niteliksel olarak ölçülebilmesi gerekir.

Hazır bulunuşluk, belli bir öğrenme faaliyetini gerçekleştirmek için gerekli olan ön koşul davranışların kazanılmış olmasıdır. Hazır bulunuşluk seviyesi, öğrencinin belirli bir konuya giriş seviyesidir ve konuyla ilgili ön bilgi ve tutumunu içerir. Hazır bulunuşluk dört başlık altında toplanabilir. Bilişsel Hazır bulunuşluk, Duyuşsal ve Sosyal Hazır Bulunuşluk, Dil Gelişimi Açısından Hazır Bulunuşluk, Fiziksel Hazır Bulunuşluk. Ayrıca Hazır bulunuşlukla ilgili çeşitli araştırmalar çok sayıda etmen sıralansa da çoğunda ortak olan dört temel öğe özellikle dikkati çekmektedir. Bunlar: Fiziksel faktörler - Zihinsel faktörler - Duygusal faktörler - Sosyal ve çevresel faktörlerdir. Bugün gelinen noktada, sözü edilen bu faktörlerin hepsi de aynı önem derecesine sahip olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu öğelerin birbirinden bağımsız olmadığı, birindeki eksiklik veya yetersizliğin diğerlerini de etkilediği bilinmektedir (Unutkan, 2003: 42). Bir öğrenim görevini, beklenen edim düzeyinde gerçekleştirebilmesi için öğrencinin, öğrenim görevinin gerektirdiği olgunluk düzeyine ulaşmış ve ön yaşantıları kazanmış olması gerekir. Başka bir deyişle, hazır bulunuşluk, öğrencinin, belli bir hedef davranışa ulaşması için kendine sunulan öğrenim görevini yapma yeterliğidir. Hazır bulunuşluk, bir öğrenim görevinin bir kesimine karşı değil, bütününedir.

Koşullu Öğrenme Kuramları’na göre hazır bulunuşluk, öğrencinin, uyaranlara uygun tepkileri yapma ve bu tepkileri kendinde yerleştirme yeterliliğidir. Bilişsel Öğrenme Kuramları’na göre hazır bulunuşluk, öğrencinin yeni bir konuyu algılaması için gerekli olan, bilişsel örüntüyü geliştirmiş olmasıdır. Öğrencinin geliştirdiği bilişsel örüntüsü, öğrenmesinin temelidir. Güdüsel Öğrenme Kuramları’na göre hazır bulunuşluk ise öğrencinin gelişiminin sonucudur.

Çilenti (1983), herhangi bir konu alanında öğretmenlik yapmak isteyen bir kimsede bulunması gereken özelliklerden söz ederken, bunları üç boyutta dile getirmektedir. Öğreteceği konu alanıyla ilgili bilişsel, duyuşsal ve psikomotor davranışları, en az öğretmenlik yapacağı öğretim düzeyine yetecek derecede edinmiş olma, öğreteceği konu alanıyla diğer konu alanları arasındaki ilişkileri kavrayacak ve gerektiğinde onlardan yararlanabilecek kadar genel kültüre sahip olma, kendi konu alanıyla ilgili bilişsel, duyuşsal ve psikomotor davranışları, hangi özelliklere sahip

öğrencilere hangi şartlarda, hangi araç ve yöntemleri kullanarak nasıl daha iyi öğretebileceğini öğrenmiş olmadır. Nitekim Tetenbaum ve Mulkeen (1986), 2000 yılının öğretmenlerinin yetiştirilmesine yönelik olarak bir çekirdek model ortaya koyarken, öğretmen adaylarının, zekâ, eleştirel düşünme ve sorun çözme yeteneklerini de kapsayacak biçimde, bilişsel davranışların geliştirilmesindeki gerekliliği vurgulamaktadır. Adaylara, sürekli artan bilginin genel bir çerçevede kazandırılması yanında öğretim etkinliklerinde önemli yararlar sağlayacak meslek bilgileri yönünde de bir gelişme süreci içinde eğitilmelerini zorunlu görmektedir.