• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Döneminde Öğretmen Yetiştirme Politikaları

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. Öğretmenlik Mesleğinin Önemi ve Etkili Öğretmen Nitelikler

2.3.2. Cumhuriyet Döneminde Öğretmen Yetiştirme Politikaları

Cumhuriyet’in ilanından sonra öğretmenliğin bir meslek haline getirilmesine dönük ilk yasal düzenleme olan 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanununda öğretmenlik, “devletin kamu hizmetlerinden öğretim ve eğitim görevini üzerine alan ve müstakil sınıf ve derecelere ayrılan bir meslek” olarak kabul edilmiştir. 22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanunda “maarif hizmetlerinde aslolan muallimliktir” hükmü getirilmiştir. Böylece Tevhid-i Tedrisat Kanunu ülkede yüzyıllardır devam eden ve modern okullar yanında yer alan geleneksel eğitim kurumlarına son vermiş ve Millî Eğitim Bakanlığının sorumluluğu altında lâik bir eğitim sistemi kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, öğretim birliğinin ve harf devriminin sağlanmasından sonra, en öncelikli eğitim sorunu, öğretmen yetiştirme işi olmuştur. (Âdem, 2000:118). 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanununu esas itibariyle ülkede dağınık bir program ve idari yapı arz eden eğitim sisteminin bir kurum altında toparlanmasını hedeflemiştir. Köy okulları için öğretmen yetiştirmek amacıyla 1926’da Köy Öğretmen Okullarının kurulmuştur. Öğretmen Okulu, Eğitim Enstitüsü ve Yüksek Öğretmen Okulu modelleri, eğitim sistemimiz için değişik kademelerde öğretmen yetiştiren güzel örneklerdir.1982 yılına kadar öğretmen yetiştiren yüksek öğrenim kurumlarının tamamına yakını yatılı olup, hepsi de Milli Eğitim Bakanlığına bağlıydı. Bu kurumlara öğrenciler, öğretmenlerinin tavsiyesi dikkate alınarak, öğretmende bulunması gereken fiziksel ve kişilik özellikleri yönünden seçiliyor, öğretmen adaylarına öğretmenlik meslek ruhu en iyi şekilde aşılanıyor, mezunların tamamı, hemen istihdam ediliyordu.

Millî Eğitim Bakanlığı, Osmanlı İmparatorluğu Döneminde 17 Mart 1857 yılında "Maarif-i Umumiye Nezareti" adıyla kurulmuştur. Bakanlık düzeyinde ilk eğitim örgütüdür. Daha sonra "Millî Eğitim Bakanlığı" adıyla çalışmalarını sürdürmüştür. Cumhuriyet döneminin öğretmen yetiştiren kurumları incelendiğinde kuruluşundan bugüne kadar, örgün öğretimin değişik kademelerine öğretmen yetiştirme görevinin, değişik tip ve düzeydeki öğretim kurumları tarafından yürütüldüğü görülmektedir. Her düzeyde öğretmen adaylarının yükseköğrenim görmesini öngören, 1973 yılında yürürlüğe giren 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na kadar

Türkiye’de ilkokullara öğretmen yetiştirmenin temel kaynağı ilk öğretmen okulları ve köy enstitüleri olmuştur (Başkan, 2001: 21).

1982 yılına kadar öğretmen yetiştirme görevi Milli Eğitim Bakanlığı’na verilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde, üç ayrı okul türü bulunuyordu. Bunlar: Yüksek Öğretmen Okulları, Yabancı Diller Yüksek Okulları, Eğitim Enstitüleridir (YÖK, 2007a). 1982 yılında çıkarılan Yüksek Öğretim Kanunu (2547 sayı ve 6 Kasım 1982 tarih) ve bunu tamamlayan Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (41 sayı ve 20 Temmuz 1982 tarih) ile Türk yüksek Öğretimde kapsamlı düzenlemelere gidilmiştir. Bu düzenlemelerden biri de tüm yüksek öğretim kurumlarının üniversitelere bağlanmasıdır. 1989-1990 öğretim yılından itibaren öğretmen yetiştiren bütün yükseköğretim kurumlarının öğretim süresi en az dört yıllık lisans düzeyine çıkarılmıştır. 3 Temmuz 1992’de çıkan 3837 sayılı kanunla da bu okullar da Eğitim Fakültesi adını almıştır (YÖK,1999). Günümüzde öğretmen yetiştiren kurumlar bir düzenleme çabası ile yeniden yapılanmıştır. Bu yapılandırma yükseköğretim kurulu yürütme kurulunun 4. 11. 1997 tarih ve 97. 37. 2761 sayılı kararı ile kabul edilmiş ve uygulamaya 1998-1999 eğitim ve öğretim yılından itibaren başlamıştır (Gündüz ve Sunay, 2007: 29).

Cumhuriyetin başlangıcından günümüze Türkiye’nin hem eğitim hem de öğretmen yetiştirme politikalarına yön veren iki temel girişimden söz edilebilir. Bunlar; millî eğitim şûraları ve kalkınma planlarıdır. Her iki girişim ve bunlar sonucunda oluşturulan politikalar ve ortaya konan belgeler tarihsel gelişim içerisinde öğretmen yetiştirme politika ve uygulamalarını etkilemiştir. Türk Millî Eğitim Sistemi açısından Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren düzenlenen millî eğitim şûralarının önemi herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. İlk kez, 1921 yılında Maarif Kongresi adıyla Ankara’da düzenlenen millî eğitim şûraları; 1923,1924 ve 1925 yıllarında toplanan Heyet-i İlmiye çalışmaları ile devam etmiştir. Bugünkü adıyla millî eğitim şûralarının ilki ise 1939 yılında yapılmıştır. Hemen hemen tüm Millî Eğitim Şûralarındaki ortak nokta “öğretmen niteliğinin arttırılmasıdır (YÖK, 2007b). Niteliğin artmasından kasıt; genel kültürü yüksek, gerekli pedagojiye sahip, araştırma yapabilen ve öğretim materyallerini ve teknolojilerini kullanabilen bireylerdir. Özellikle son Millî Eğitim Şûralarında (15. ve 17.) “çağı yakalamak” ve “AB standartlarına ulaşmak” kavramları vurgulanmaktadır. Eğitimde 2023 Vizyonu” ile ele alınması istenen 18.Milli Eğitim Şurası içinde Temmuz 2010’da ön çalışmalar yapılmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı, ülkemizin hızlı bir şekilde kalkınmasını sağlamak, birçok alanda kalkınmayı planlı

olarak yürütmek ve dönemlik kalkınma planları hazırlamakla yükümlüdür. Kalkınmada önemli yeri olan eğitimin vazgeçilmezi öğretmen dolayısıyla öğretmen yeterlikleri 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planında ele alınmıştır. Türkiye’de coğrafyacılar, coğrafya eğitiminin tarihi sürecini farklı aşamalarda değerlendirmektedir. Türkiye'de coğrafya öğretmeni yetiştirmeye yönelik eğitim sisteminin gelişmesine tarihî açıdan yaklaşılırsa; Cumhuriyet Öncesi Dönem ve Cumhuriyet Dönemi, olarak bir sınıflandırma yapılabilir. Coğrafya bilimi, 19. yüzyıl baslarına kadar tasvirle uğraşılan; neden ve sonuçlara ağırlık verilmeyen bir bilim olarak bilinmektedir. Osmanlı döneminde coğrafya ilmi ve bunun eğitim ve öğretimi ile ilgili gelişmeler, esas itibariyle, 17.yüzyıl başlarından itibaren başlamıştır (Özey, 1996).Yükseköğretimde coğrafya eğitimi ise Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde başlamıştır. İlk olarak 1915 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak Coğrafya Enstitüsü’nün kurulmasıyla modern anlamda coğrafya eğitimi sürecine geçilmiştir.

Yükseköğrenimin koordine edilmesi ve denetlenmesi için Yükseköğrenim Kurumu’nun kurulmasıyla yeni bir dönem başlamıştır. Coğrafya Öğretmenliği lisans programları da şüphesiz bu değişimlerden etkilenmiştir. Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı da bu süreç içerisinde Orta Öğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü içerisinde yapılandırılarak eğitim süresi 5 yıla çıkartılmıştır. Böylece ortaöğretime yönelik olarak öğretmen yetiştiren programlar; “Lisanla Birleştirilmiş Tezsiz Yüksek Lisans Programları” olarak uygulamaya konulmuştur.2007–2008 akademik yılından itibaren ise sözü edilen programdan da vazgeçilerek yerini 5 yıllık Coğrafya Öğretmenliği lisans programı almıştır (YÖK, 2007b). Coğrafya Öğretmenliği programlarının sayısı Eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılma tarihi olan 1997/1998 dönemi öncesinde 12 adet iken, 1999 yılında 8 adet, 2000 yılında 9 adet ve günümüzde ise 8 adettir. Bunlar, Gazi Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, On Sekiz Mart Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültelerindeki coğrafya bölümleridir (2009-2010 ÖSYM Tercih Klavuzu). Bu programların sadece birinci öğretimlerine öğrenci alınmaktadır. Coğrafya öğretmenliği programlarında, bütün üniversitelerde ortak bir müfredatın uygulanmaya başlanmış olması, oldukça olumlu bir gelişmedir. Böylece, değişik üniversitelerin benzer programlarında farklı derslerin okutulması sorunu, çözümlenmiş olmaktadır. Coğrafya öğretmenleri, öğretmenlik formasyonu kazanmış olan coğrafyacılar olup, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olan resmi ve özel liseler,

dershaneler ve diğer resmi kurumlara bağlı liselerde coğrafya öğretmenliği yapan kişilerdir. Coğrafya öğretmenliği bir meslek olmakla birlikte, bu unvanı alanlar MEB'in belirlediği müfredat çerçevesinde ortaöğretimdeki öğrencilere coğrafya öğretmenliği yapmaktadır (Özçağlar, 2002).