• Sonuç bulunamadı

A. TAHÂRET KONULARINDA DELÎLÜ’L-HITÂB

2. HAYVANLARIN ARTIKLARI

Âlimler Müslümanın artığıyla, hayvanlardan deve, sığır ve davarların artıklarının temiz olduğunda ittifak etmişlerdir. Fakat bunların dışında kalan hayvanların artığının temiz olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bazı fakihler, bütün hayvanların artığının temiz olduğunu iddia ederken; yine bazıları da sadece domuz artığını bundan istisna etmişlerdir. Her iki görüş de Đmam Mâlik’ten (179/795) rivâyet edilmiştir. Đmam Şâfiî (204/819) ise domuz artığına köpek artığını da ilave etmiştir. Đbnü’l-Kasım (191/806) ise bütün yırtıcı hayvanları bundan istisna etmiştir. Bazıları da artıkların temiz olup olmamasını hayvanların etine tâbi kılarak, etinin yenmesi haram olan hayvanların artıkları necis; etinin yenmesi mekruh olan hayvanların artıkları mekruh; etinin yenmesi mübah olan hayvanların artıkları ise temizdir görüşünü ileri sürmüşlerdir.

Müşriklerin artığına gelince, bazıları müşriklerin artığının necis olduğunu söylerken; Đbnü’l-Kasım’ın (191/806) da benimsediği görüşe göre, eğer müşrik içki kullanıyorsa artığı mekruhtur.

Đbnü’l-Kasım’a göre yine başıboş gezip pislik yiyen köpek, tavuk ve deve gibi hayvanların artıkları da mekruhtur.

Âlimler arasındaki bu görüş farklılıklarının üç farklı sebepten kaynaklandığını görüyoruz:

a) Kıyasın âyet-i kerîme’nin zâhirine muârız olması b) Kıyasın hadislerin zâhirine muârız olması c) Hadislerin bir kısmının diğerlerine muârız olması

Kıyasa gelince, kesilmeden ölmüş olan bir hayvanın, kendi kendine ölmesi şer’an necaset sebebidir. Hayvanların canlı olması ise bizzat temiz olmalarının sebebidir. O halde canlı olan her hayvan temizdir ve temiz olanın artığı da temizdir. Kur’an’ın zâhirine gelince o bu kıyasla çelişmektedir. Çünkü Allah (c.c.) Kur’an-ı

Kerim’de domuz hakkında (ٌ­ْِر ُGV‹ِ¤َK) “o necistir”271 buyurmaktadır. Yani domuz bizatihi pistir. Đşte bu yüzdendir ki canlı hayvanlardan sadece domuz istisna edilmiştir. Kıyasta domuzu istisna etmeyenler ise, Allah bu sözü, domuzu zemmetmek için söylemiştir diyerek görüşlerini delillendirmeye çalışmışlardır.

Allah (c.c.) müşrikler hakkında da şöyle buyurmuştur: ٌ­َ¦َ‹ َنBُآِ<ْªُMْHا EَMV‹ِإ “Müşrikler ancak necistir.”272 Bu âyetin zâhiri mânâsını benimseyenler, müşrikleri de yukarıdaki kıyasın kapsamından istisna etmişler; âyet-i kerîmeden müşrikleri zemmetme mânâsını benimseyenler ise, yukarıdaki kıyasın neticesini benimsemişlerdir.

Hadislere gelince kedi, köpek ve yırtıcı hayvanlar hakkındaki kıyasa muârızdır. Ebû Hureyre’den (r.a.) rivâyet edilen ve sıhhati üzerinde ittifak edilen hadisi şerifte Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: تاV<َQ zْ‘َr ُGْFِTْ›َPِH VgُD ُGْWِ<ُPْFَK ْgُآِfَNَأ ِءEَ‹ِإ SِK ُœْFَtْHا َ°َHَو اَذِإ “Herhangi birinizin kabını köpek yalarsa, o kabı yedi defa yıkasın.”273 Hadisin başka tarîkinde ise (ِباَ<jvHEِ^VOُهEَHوُأ) “birincisi toprakla olsun”274 ziyadesi vardır. Başka bir tarikte ise (ِباَ<jvHا SِK َ|َuِQEV³Hا ُ وُ<iqَRَو) “Sekizincisini toprakla ovalayın”275 ifadesi vardır.

Kedi hakkında ise Kırre’nin Đbn Sîrin’den O’nunda Ebû Hureyre’den (r.a.) rivâyet etmiş olduğu bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a): kT¡ <>Hا GPK °Hو اذإ ءE‹´ا رB>£

وأ ة<Q

OP_<Q “Kedinin yalamış olduğu bir kabın temizlenmesi, bir veya iki defa yıkanmasıdır”276 buyurmuştur. Ehli Hadis nezdinde Kırre “sika” bir ravidir.

Đbn Ömer’in (r.a.) babasından rivâyet etmiş olduğu bir hadisi şerifte ise, ُلBُrَر َkِ¥ُr ُGVFHا [VFَŠ َلEَ‡َK ِعEَ‘iTHاَو iباَوVfHا ْOِQ ُGُ^Bُuَd EَQَو ِءEَMْHا ْOَR َgVFَrَو ِGْPَFَR ُGVFHا [VFَŠ ِGVFHا ِOْPَvVFُW ُءEَMْHا َنEَآ اَذِإ َgVFَrَو ِGْPَFَR

ْgَH

ََ‘َyْHا ْkِMْ~َd Hz. Peygamber’e (s.a.v.) yırtıcı ve diğer hayvanların artıkları hakkında sorulduğunda O (s.a.v.):“Eğer su iki kulle277 kadarsa necâset taşımaz”278 buyurmuştur.

Bu konuda birbirine muârız olan hadislere gelince onlardan birisi: [VFَŠ VSِ‘VuHا Vنَأ اَو ُبEَFِtْHاَو ُعEَ‘iTHا Eَهُدِ<َ_ ِ|َudِfَMْHاَو َ|VtَQ َOْPَ^ SِvVHا ِضEَPِ~ْHا ْOَR َkِ¥ُr َgVFَrَو ِGْPَFَR ُGVFHا َلEَ‡َK Eَ>ْuِQ ِةَرEَ>VxHا ْOَRَو ُ<ُMُ~ْH

271 En’am 6/145. 272 Tevbe 9/28.

273 Müslim, “Tahâret” 2/27, no: 89; Nesâî, “Miyâh” I/2, no: 335.

274 Müslim, “Tahâret” 2/27, no: 91; Ebû Dâvûd “Tâhâret” 1/37, no: 71.

275 Müslim, “Tahâret”, 2/27, no: 93; Ebû Dâvûd “Tâhâret”, 1/37, no: 74.

276 Tahâvî, Şerhu Müşkil Âsâr, V/2649.

277 “Kulle” 104 kg.lık bir su küpüdür. Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, s. 254.

SِK ْ{َFَMَN EَQ Eَ>َH ﺎﻬﹺﻧﻮﹸﻄﺑ ﺎﻨﹶﻟﻭ ﺎﻣ ﺮﺒﹶﻏ ﺎﺑﺍﺮﺷ

ﺭﻮﻬﹶﻃ “Peygamber (s.a.v.) Efendimize Mekke ile Medine

arasında bulunan su birikintilerinden köpekler, yırtıcı hayvanlar ve eşekler su içiyorlar (ne yapalım) diye sorulduğunda Efendimiz (s.a): Onlar kendi nasiplerini içerler, siz de geri kalanından içer ve yıkanırsınız”279 buyurdu.

Đmam Mâlik’in (179/795) Muvvatta’da rivâyet etmiş olduğu bir hadiste ise Hz. Peygamber (s.a.v.) EَuْPَFَR ُدِ<َ_َو ِعEَ‘iTHا [َFَR ُدِ<َ‹ EV‹ِ¤َK Eَ‹ْ<ِ‘ْyُ_ EَH ِضْBَ~ْHا َœِNEَŠ Eَd “Ey havuz sahibi, bize söyleme, zira biz ve yırtıcı hayvanlar birbirimizin ardından bu suya inip içiyoruz.”280

Đmam Mâlik’in (179/795) Katâde’den yapmış olduğu bir rivâyette de, Ebû Katâde’nin abdest aldığı su kabı, bir koyun tarafından devrilip yere dökülünce orada bulunan bir kedi de bu dökülen sudan içmeye çalışınca, O’da kabı kedinin önüne koyarak kedi suyunu içene kadar beklemiş, sonrada Hz. Peygamber’in (s.a.v.), ْ{َTْPَH Eَ>V‹ِإ ِتEَKاVBVxHا ْوَأ ْgُtْPَFَR َOPِKاVBVxHا ْOِQ َSِه EَMV‹ِإ ٍ­َ¦َuِ^ “Kedi necis değildir. Çünkü o devamlı aranızda dolaşıp duran bir hayvandır”281 buyurduğunu söylemiştir. Bundan dolayı müctehidler bu hadislerin, gerek tefsirinde ve gerekse yukarıdaki kıyasla te’lifinde ihtilaf etmişlerdir.

Đmam Mâlik (179/795), köpekler artıkları arasında sadece suyun dökülmesinin gerekli/vâcib olduğunu söylemiştir. Onun bu görüşü hem yukarıda hadisin kıyasla çatışması hem de bu hadisten köpeğin necis olduğu mânâsı çıkarılırsa, Allah’ın (c.c.) (…ْgُtْPَFَR َOْtَTْQَأ EVMِQ اBُFُtَK…) “…Köpeklerin yakalarken yemeyip size bıraktıkları avlardan yiyiniz…”282 sözüyle çatışabileceği düşüncesinden ileri gelmiştir. Đmam Mâlik, eğer köpek necis olsaydı, avlandığında dokunduğu hayvanın da necis olması gerekirdi demiştir. Đmam Mâlik bu yorumunu, köpeğin ağzını soktuğu kabın yıkanmasına dair emrin verildiği hadiste geçen sayı ile de desteklemeye çalışarak yıkamada sayı şart olamaz; o halde bu, illeti bilinmeyen taabbudî bir husustur demiştir. Đmam Mâlik diğer hadisleri ise zayıf olarak addettiği için onları dikkate değer bulmamıştır.

279 Đbn Mâce, I/73, no: 519. 280 Muvatta, I/3, no: 14. 281 Muvatta, I/3, no: 13. 282 Mâide 5/4.

Đmam Şafiî (204/819) ise, canlı hayvanlardan domuz gibi köpeği de istisna etmiş ve hadisin zâhiri köpek artığının necis olduğunu ve köpeğin yakaladığı avı yıkamanın vücûbunu gerektirir demiş ve köpeğin kendisi değil de salyasının necis olduğu görüşünü benimsemiştir. Đmam Şafiî, yukarda geçen âyet-i kerîmeden283 dolayı domuzu da istisna etmiştir.

Đmam Ebû Hanîfe ise şu yorumu yapmıştır: Köpek, kedi ve yırtıcı hayvanların artıklarının necis olduğu hakkında vârid olan hadisler, bu hayvanların etini yemek haram olduğu içindir. Artıklarından maksat ise, kendileridir ve artıkların hükmü etlerin hükmüne tâbidir. Bazıları da bu hadislerin zâhir anlamlarını bırakarak bunları canlı hayvanlardan istisna etmişlerdir. Bir kısmı da köpek ve kedinin artığı temizdir diyerek, yalnız yırtıcıları istisna etmiştir. Çünkü köpeğin artığını yıkamada sayı şart koşulmuş, bir de artığının necis olması hem Kur’an-ı Kerîm’in zâhiri, hem de Ebû Katâde’nin hadisiyle teâruz arz etmektedir. Zira bu hadiste, kedinin kap kacaklar arasında çok dolaştığı için artığının necis olmadığı ifade edilmiştir. Bu hususta köpek de kedi gibidir. Kedi hususunda ise, bunlar Ebû Katâde’nin hadisini Kırre’nin Đbn Sirin’den rivâyet ettiği hadise ve Đbn Ömer’in hadisini de Hz. Ömer’in (r.a.) hadisiyle aynı paralelde anlam ifade eden hadislere tercih etmişlerdir. Çünkü Ebû Katâde’nin hadisinde kedinin necis olmadığına insanlar arasında dolaşması sebep olarak gösterildiğinden kap kacaklar arasında dolaşmayan yırtıcı hayvanların necis olması sonucu çıkar ki hadisteki bu delîl’ül- hıtâb, Hz. Ömer’in (r.a) hadisiyle teâruz arz etmektedir.

Đmam Ebû Hanîfe köpek artığının necis olduğunu söylemekle beraber köpeğin ağzını soktuğu kapı yıkamada belirli bir sayının şart olmasını makul görmemektedir. Çünkü ona göre bu kıyasa uymaz. Zira necâsetleri yıkamada sayıya değil, necâsetin izâle olmasına bakılır. Đmam Ebû Hanîfe, usûl ile çatışan böyle bir haber-i vâhidi kabul etmez.

Đbn Rüşd (595/1198): Đmam Ebû Hanîfe (150/767) köpek hakkındaki hadisin usûl ile çatışmayan kısmını almış, çatışan kısmını reddetmiştir ki bu, hadisin râvisi Ebû Hureyre’nin (r.a.) görüşüdür diyor.

Đşte bütün bu deliller müctehidleri bu konu da büyük ihtilafa itmiş ve onları görüş ayrılıklarına sevk etmiştir. Mesele sırf bir ictihad meselesi olduğundan, bu farklı görüşler arasında hangisinin diğerlerinden daha kuvvetli olduğunu bulmak zordur. Bununla beraber hayvanlar arasında köpek ve domuz ile müşriklerin artıkları necistir demek daha kuvvetli bir görüş olabilir. Çünkü köpek artığı hakkında gelen hadisler sıhhatlidir ve domuz ile müşrikin necis olmasında Kur’an-ı Kerîm’in zâhirine uymak kıyasa uymaktan evlâdır. Köpeğin artığının necis olmasında da hadisin zâhirine uymak evlâdır. Nitekim fukahânın çoğunluğu, köpek artığının necis olduğu görüşündedirler. Çünkü köpeğin ağzını soktuğu yemeklerin dökülmesinin emredilmesi taabbudî bir emir olmaktan ziyade, köpek artığının şer’an necis olduğunu akla getirir. Çünkü herhangi bir şeyin dökülmesinin emredilmesi, o şeyin necis olduğundan ileri geldiği şeriattan anlaşılmaktadır.

Eğer emir taabbudî olmayıp, kap necis olduğu için olsaydı onu yıkamada belirli bir sayı şart koşulamazdı şeklindeki itiraz da pek yerinde değildir. Çünkü şeriatın, bazı necasetleri daha ağır görerek ona, diğerlerinden ayrı ve daha ağır hükümler koyması aklın kabul edemeyeceği bir şey değildir. Đbn Rüşd (595/1198) diyor ki: “Benim büyük babam el-Mukaddimât adlı kitabında, bu hadiste düşünülen bir mânâ ve hikmet vardır. Kabı yıkama emri, kabın necis olduğundan dolayı değil; kaba ağzını sokan köpeğin kuduz hastalığının zehrini taşıyan bir köpek olma ihtimalinden ötürüdür. Yedi kere yıkama emri bunun içindir ki bu sayı, tedavi ve hastalık ilaçları ile ilgili olarak şeriatın birçok yerinde kullanılmakta olduğunu söylemiştir”.284

Đbn Rüşd devamla şu mütalaada bulunur: Bu buluş Mâlikî’lerin görüşüne yarayan iyi bir buluştur. Çünkü eğer köpeğin artığı necis değildir dersek onu dökmeye yönelik olan emir için bir illet bulmak, ona sebebi bulunmayan bir taabbüddür demekten evlâdır. Fakat işittiğimize göre bazı kimseler buna, köpek kuduz olduğu zaman hiçbir suya yanaşmaz diye itiraz etmişlerdir. Halbuki bunların dedikleri, bu hastalık köpekte iyice yerleştikten sonradır. Hastalığın başlangıcında köpekte böyle bir durum yoktur. O halde bu itiraz yersizdir. Kaldı ki, hadiste sudan bahsedilmiyor, sadece köpeğin ağzını soktuğu bir kaptan bahsediliyor ki gerçekten de köpeğin artığında, bu yönden zararlı bir özellik olabilir ve böyle şeylerin şeriatta bulunduğu gerçeği inkar edilemez. Nitekim

sinek bir şeye düştüğü zaman sineğin o şeye batırılmasına dair hadis de bu kabildendir.285 Hadiste buna, sineğin bir kanadında hastalık bir kanadında da şifa bulunması sebep olarak gösterilmiştir. Mâlikî mezhebinde, artığının dökülmesi emredilen köpeğin, beslenmesi yasaklanan veyahut başıboş gezen köpek olduğu şeklinde yapılan te’vil ise, zayıftır ve sebep bulmaktan uzaktır. 286