• Sonuç bulunamadı

Hasmın Kendi Kabul Etmediği Bir Yolla İstidlal Ettiğini

BÖLÜM 3: ŞÎRÂZÎ’YE GÖRE DELİLLER VE İSTİDLALLER ÜZERİNDE

3.1. Ayet ve Hadis Metinleriyle İstidlale Yönelik İtirazlar

3.1.1. İtiraz

3.1.1.1. Hasmın Kendi Kabul Etmediği Bir Yolla İstidlal Ettiğini

Bu, hasmın delilini iptal etme hususunda geçerli bir itiraz olarak kabul edilmektedir. Zira kişinin, kendi kabul etmediği bir yolla bir hükmü ortaya koyması mümkün değildir. Bu noktada muteriz, müstedilin hükmü ispatlamak için kabul etmediği bir yola başvurduğunu söyleyebilir. Müstedile bu eleştirinin yöneltilebilmesi için, müstedilin ya usûlî açıdan kendi kabul etmediği bir yola başvurmuş olması ya da nassın varit olduğu meselede nassın hükmünü kabul etmemekle birlikte bu nassı başka meselelerde delil olarak kullanmış olması gerekir. Bu durumlarda yapılacak itirazlar iki kısımda ele alınmıştır:

3.1.1.1.1. Kabul Etmediği Bir Usulle İstidlal

Hanefî müstedilin zifafa girilmiş kadına müt’a550 verilmeyeceği hususunda “Kendilerine

el sürmeden ya da mehir belirlemeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur. (Bu durumda) -eli geniş olan gücüne göre, eli dar olan da gücüne göre olmak üzere- onlara, aklın ve dinin gereklerine uygun olarak müt’a verin”551 ayetiyle istidlal etmesi

550 Müt’a; boşanılan kadına iddeti süresince faydalanması için verilen mala verilen isimdir (Isfahânî, Hüseyin b.

Muhammed, el-Müfredât fî ğarîbi’l-Kur’ân, Dımeşk: Dâru’l-Kalem, 1412, s. 757).

durumunda muteriz, bunun delil-i hitab ile istidlal olduğunu ve bunun Hanefilere göre geçerli bir istidlal yöntemi olmadığını söyleyerek itiraz edebilir.

Bu itiraz karşısında müstedil hanefî iki yola başvurabilir:

- İtirazı düşürür: Ebû Hanife’den delil-i hitab konusunda açık bir ifade gelmediğini ve kendisinin bunu kabul ettiğini söyleyebilir. Ya da bu istidlalin delil-i hitab ile değil beraet-i zimmet istishâbıyla yapıldığını söyleyebilir.

- Bu istidlalin delil-i hitab ile değil delil-i şart ile yapıldığını ve mezhepte bunun ihtilaflı olduğunu ve kendisinin de bunu kabul ettiğini söyleyebilir.552

3.1.1.1.2. Varid Olduğu Konuda Amel Etmediği Bir Delille İstidlal Etme

Bu itiraz türünün en etkili olan şeklidir. Sâil, ileri sürülen nass ile bizzat müstedil tarafından nassın varit olduğu meselede istidlal edilmediğini söyleyerek itiraz etmektedir. Ancak bu itirazın geçerli olabilmesi için önemli bir husus vardır ki o da nassın varit olduğu konuda müstedilin amel etmediği söylenen lafzın bizzat kendisiyle başka bir meselede istidlal edilmiş olması gereğidir. Bunun dışında, müstedilin kullandığı nassın iki emir içerdiği ancak bunlardan biriyle amel etmediği ya da söz konusu nassın umum ifade ettiği ancak bazı meselelerde tahsis yapılarak bu nassın umumuyla amel edilmediği söylense, bunlar muğâlata olarak değerlendirilir.553

Bu itirazın geçerli kabul edilen haline örnek olarak Hanefîlerin, zimmîlerin kendi aralarındaki şahitlikleri konusunda “… sizin dışınızdan (dininizden olmayan) başka iki

kişi şahitlik eder”554 ayetiyle istidlâl etmeleri durumu verilebilir. Bu durumda sâil, “Bu ayet bir grup müslüman hakkında nazil olmuştur. Zimmîlerin Müslümanlar hakkında şahitlik yapamayacağı hususunda icmâ vardır. Dolayısıyla bu delille varid olduğu alan dışında istidlal edemezsiniz” diyerek itirazda bulunabilir. Şayet “Kâfirlerin

Müslümanlara şahitliği kabul edildiğinde bu, kâfirlerin kendi aralarındaki şahitliklerin evleviyetle kabul edileceğine delâlet eder. Ancak başka bir delil kâfirlerin Müslümanlar hakkında şahitliğinin kabul edilmeyeceğini gösterince, önceki hüküm yalnızca kâfirlerin kendi aralarındaki şahitlikler hakkında olduğu halde kalmıştır” şeklinde zorlama bir

552 Şîrâzî, el-Mülahhas, I, 142-143.

553 Şîrâzî, el-Mülahhas, I, 145, 146.

554 “Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik

cevap verilirse bu kabul edilmez. Zira zimmilerin birbirlerine şahitliği fer’, Müslümanlara şahitliği ise asıldır. Aslın ortadan kalkması durumunda fer’in kalması mümkün değildir.555

Muğalata olarak değerlendirilen kısma örnek olarak ise şu durumlar verilebilir:

Ayette kazif suçu işleyen kişinin hem had cezası alacağı hem de şahitliğinin kabul edilmeyeceği ifade edilmekte ancak tövbe edenler müstesna buyrulmaktadır.556 Şâfiîler bu ayetle istidlal ederek tövbe eden kâzifin şahitliğinin kabul edileceğini söylese ve sâil de ayete göre tövbe eden kişiden had cezasının da düşmesinin gerektiğini ancak müstedilin bunu kabul etmediğini, dolayısıyla bu nassla istidlalin sahih olmayacağını söylese bu muğalata olur. Zira burada müstedil delilin varid olduğu konunun tümünü değil yalnızca bir kısmını terk etmektedir ki bu terk de bir delile dayanmaktadır. Dolayısıyla delil sebebiyle terk edilmeyen hükümle istidlalin sıhhati geçerliliğini korur.557

Yine âmm nassın başka konularda tahsise tabi tutulduğunu ve amel edilmediğini söyleyerek bu şekilde itiraz da muğalatadır. Örneğin şâfiî müstedil zifafa girilen kadına müta verileceği hususunda “Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerinin sağlanması

onların hakkıdır.”558 ayetiyle istidlal etse; sâil bu ayetin umum ifade ettiğini ve dolayısıyla ayetin zifaftan önce boşanılan ve mehri belirlenen kadını da kapsayacağını ileri sürebilir. Buradan hareketle de müstedilin ilgili meselede bu ayetle amel etmediğini iddia ederek559 onun bu delille istidlalinin sahih olmayacağını söyleyebilir. Ancak bu da muğalatadır. Zira burada müstedil delili kabul etmiyor değildir. Bilakis o, ayetin umumunun gerektirdiği şeyi bir delil ile terk/tahsis etmekte, tahsis dışında kalan yerlerde nassla amel etmektedir.560

555 Şîrâzî, el-Mülahhas, I, 144-145.

556 “Namuslu kadınlara zina isnat edip de dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla

kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Nur, 24/4-5.

557 Şîrâzî, el-Mülahhas, I, 146.

558 Bakara, 2/241.

559 Zifaftan önce boşanılması durumunda şayet kadına bir mehir belirlenmişse, kadına müta değil, belirlenen mehrin

yarısı verilir (Şîrâzî, el-Mühezzeb, IV, 203).

Hadislerle istidlal edilmesi durumunda da Kitab ile istidlal için zikrettiğimiz aynı itirazlar yapılabilir. Bunun yanında rivâyetlere has olarak bu itiraz kapsamında değerlendirilecek bir diğer vecih daha bulunmaktadır ki o da söz konusu rivâyetin müstedil açısından sahih olmadığını ve dolayısıyla müstedilin bu rivâyetle ihticacının geçerli olmayacağını söylemektir. Örnek olarak Hanefî müstedilin yırtıcı hayvanların artığının necis olduğu hususunda, yırtıcı hayvanların uğradığı sular hakkında sorulduğunda kulleteyn miktarına ulaşan suyun necaset taşımayacağının ifade edildiği rivâyet ile istidlal etmesi zikredilebilir.561 Bu durumda sâil, Hanefîlerin bu rivâyetin sıhhatini kabul etmediklerini, dolayısıyla bu rivâyet ile yırtıcıların artığının necaseti için ihticâc etmelerinin sahih olmayacağını söyleyebilir. Bu itiraz karşısında müstedil itirazı düşürmek için, söz konusu rivâyetin sıhhatinin kabul edilmemesinin mezhebin genel kabulü olmadığını ve kendisinin bu hadisin sıhhatini kabul ettiğini söyleyebilir.562