• Sonuç bulunamadı

Sosyal Sigortalar Kurumunun 2009/5 sayılı Genelgesinde, işçinin grevde olması sebebiyle iş sözleşmesinin askıda kalması halinde, bu sürenin isteğe bağlı sigortalı olarak doldurulabileceği belirtilmektedir. Kanaatimizce, her ne kadar anılan Genelge’de sadece grevde olan işçilerden söz edilmiş ise de, aynı düzenleme, lokavt kararının uygulandığı bir işyerinde çalışan işçiler bakımından da geçerli olmalıdır.

240

Süzek, Sarper, İş Akdinin Askıya Alınması ve Ücretsiz İzinler, Prof. Dr. Ünal Narmanlıoğlu’na

Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuku Fakültesi Dergisi, İzmir, C. 9, Özel Sayı, Ocak 2007, s. 116.

241

Zira lokavta uğramış olan işçilerin hizmet akitlerinden doğan hak ve borçları da lokavtın sona ermesine kadar askıda kalacaktır. Dolayısıyla, aşağıda yapacağımız açıklamalar hem grev hem de lokavtın uygulandığı işyerleri için geçerli olmalıdır.

2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun242 25. maddesi, genel anlamda grev ile kanuni grevin tanımını yapmıştır. Buna göre:

“İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denilir. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin iktisadi ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev denilir”. Ancak, grev kararı sadece toplu görüşmeye taraf işçi sendikası tarafından alınabilecek; işçilerin aralarında anlaşarak grev kararı almaları, kanuni bir grev yaratmayacaktır243.

2822 sayılı Kanun’un 26. maddesine göre: “işyerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi teşebbüsü ile veya bir işveren kuruluşunun verdiği karara uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasına lokavt denilir”. Lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavt, kanun dışı lokavt olarak nitelendirilecektir244.

Kanuni bir grev kararının alınmasına katılan, böyle bir kararın alınmasını teşvik eden, böyle bir greve katılan veya katılmaya teşvik eden işçilerin iş sözleşmeleri feshedilemeyecektir. Bununla birlikte, bu işçilerin iş sözleşmesinden doğan hak ve borçları, grevin sona ermesine kadar askıda kalacaktır (TSGLK. m. 42). Aynı şekilde kanuni lokavta uğramış olan işçilerin hizmet akitlerinden doğan

242

http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/.

243

Ayrıntılı bilgi için bkz. Çelik, N. s. 582 vd.

244

hak ve borçları da lokavtın sona ermesine kadar askıda kalacaktır (TSGLK. m. 42/3). Bu ise, anılan sürede işçilerin iş görme, işverenin de ücret ödeme borçlarını yerine getirme yükümlülüğünden kurtulmaları anlamına gelmektedir245.Diğer bir söyleyişle, tarafların temel hak ve borçları, askı süresinin sonuna kadar ertelenmiş olacaktır246. Bununla beraber, grev veya lokavt sebebiyle askıda kalan sürede çalışma gerçekleşmeyeceğinden, işverenin prim ödeme yükümlülüğü de bu süre için ortadan kalkacaktır247. Çalışma olmadığından ücret de söz konusu olmayacağından, işçinin payına düşen prim oranının kesilmesi de mümkün olmayacaktır248. Belirtelim ki, işyerinde grev veya lokavtın uygulandığı süre boyunca işverenin sigorta primlerini ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmasına rağmen, sigortalıların bu niteliği devam edecektir. Her ne kadar, grev süresince sosyal sigorta primlerinin ödenmesi ertelense de sigortadan yararlanma koşullarının tamamlanmış olması durumunda, grev veya lokavt halinin söz konusu olması, sigortalının sigorta yardımlarından yararlanmasına engel teşkil etmeyecektir249. 2822 sayılı Kanun’un 42. maddenin son fıkrası, askıda kalan bu süre boyunca işçilerin Sosyal Sigortalar Kanunu’nun ilgili hükümlerinden yararlanmaya devam edeceklerini öngörmektedir. Öncelikle hemen burada belirtilmesi gereken husus, “Sosyal Sigortalar Kanunu” ifadesinden, 5510 sayılı Kanun’un anlaşılması gerektiğidir. Zira 5510 sayılı Kanun’un “Diğer Kanunlardaki Atıflar” başlıklı 104. maddesi, 506 sayılı Kanun’a yapılmış olan atıfların, 5510 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine yapılmış sayılacağını hükme bağlamıştır (SSGSSK. m. 104/1).

Kanaatimizce, 2822 sayılı Kanun’un 42. maddesinin son fıkrası (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ilgili hükümleri şeklinde

245 Oğuzman, Kemal, Hukuki Yönden Grev ve Lokavt, İstanbul, Fakülteler Matbaası, 1964, s. 59- 60.

246 Akyol, Şener, Türk Hukukunda Grevin Hizmet Akdine Tesiri, İstanbul, Fakülteler Matbaası, 1967, s. 55.

247 Akyol, s. 74; Oğuzman, s. 60; Esener, Turhan, İş Hukuku, Ankara Üniversitesi Hukuku Fakültesi Yayınları No:432, Sevinç Matbaası, 3. Bası, 1978, s. 633.

248 Akyol, s. 74. 249 Esener, s. 633.

anlaşılmalı), sözü geçen işçilerin, kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasından yararlanabilecekleri şeklinde anlaşılması gerekir.

Yukarıda da belirtildiği üzere, işyerinde grev ve lokavtın uygulandığı süre boyunca, işverenin ücret ödeme borcu ortadan kalktığından, bu süreye ilişkin sigorta primlerini ödeme yükümlülüğü de söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla uzun vadede gerçekleşebilecek olan malullük, yaşlılık ve ölüm risklerine karşı koruma sağlamak amacıyla ödenen uzun vadeli sigorta primlerinin ödenmesine, askıda kalan anılan süre için ara verilecektir. Hâlbuki sözü geçen sigortalılar, ekonomik ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla Anayasal bir hak olarak grev hakkını kullanmaktadırlar. Bu durumda, bir Anayasal hak kullanılırken diğerinin gerçekleşmesinin engellenmesi gibi bir durum yaratılmış olacaktır ki; bunu, sosyal devlet anlayışını benimsemiş bir Anayasal düzen ile bağdaştırmak güç olacaktır.

Öte taraftan, grev veya lokavtın uygulandığı sürede sigortalılık niteliği yitirilmeyeceğinden, zorunlu sigorta ile isteğe bağlı sigortalılık niteliklerinin aynı anda gerçekleşmesinin, kural olarak mümkün olmaması sebebiyle, anılan kişilerin bu süre içinde isteğe bağlı sigortalı olamayacakları ileri sürülebilir. Sosyal sigorta tekniğine uygun olmamakla birlikte, askıda kalan sürede sigortalıya, isteğe bağlı sigortadan yararlanabilme olanağının tanınması, kanaatimizce, sigortalı yararına bir yorum biçimi olacaktır. Bunun yanında, 2009/5 sayılı Genelge’de, bu kişilere isteğe bağlı sigortalı olma imkânı tanınmış olması, savunduğumuz görüşü destekler niteliktedir250.

Son olarak belirtelim ki, grev ve lokavtta geçen sürelerin borçlanma yoluyla sigortalılık süresine dâhil edilmesi de mümkündür [SSGSSK.m. 41/I, (g)]. Bu yolun tercih edilmesi halinde de sigortalı veya hak sahipleri, prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerinin belirleyeceği günlük kazancın % 32'si üzerinden prim ödeyeceklerdir.