• Sonuç bulunamadı

5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesine kadar uygulanmış olan topluluk sigortası, isteğe bağlı sigortalılığın özel bir türünü oluşturmaktaydı113. Topluluk sigortası, tıpkı isteğe bağlı sigortalılıkta olduğu gibi, sosyal sigortaların uygulama alanının genişletilmesini amaçlamakta114 ve zorunlu sigortalılığın bir istisnasını oluşturmaktaydı115. İsteğe bağlı sigortada olduğu gibi, zorunlu sigortalı niteliğini taşımayanların tabi olabildikleri bir sosyal sigorta türü olan topluluk sigortası, başvurunun belli bir grup tarafından yapılması ve hükümlerinin bu grup hakkında

109Çolak, İsteğe Bağlı Sigorta Uygulaması,

http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/read_frame.asp?file_name=20090614693.htm. 110 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu ise, 506 ve 5434 sayılı Kanunlardan farklı olarak, daha önce belli bir süre prim ödemiş olmayı veya sigortalı sayılmayı ön koşul olarak aramamıştır. 5510 sayılı Kanun’un da isteğe bağlı sigortalıları 4/I, (b) (eski Bağ-Kur sigortalısı) kapsamına almış olması, bu hususta 1479 sayılı Kanun’un mantığının izlenmiş olduğu görüşünü desteklemektedir.

111 Kaynak, Zeki, Yeniden Yapılandırılan Sosyal Güvenlik Sistemimizde Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası, Ankara, Yaklaşım Yayıncılık, 2. baskı, 2007, s. 40.

112 Tuncay, Fiili Çalışma İlişkisine Dayanmayan Sigortalılık, s. 69.

113

Caniklioğlu, Nurşen, 5510 Sayılı Kanuna Göre Bağımsız Çalışan Avukatların Sosyal Güvenliği, Prof. Dr. Ali Güzel’e Armağan II, İstanbul, Beta Basım Yayım, 2010, s. 960.

114

Caniklioğlu, s. 959.

toplu olarak hüküm ifade etmesi bakımından, isteğe bağlı sigortadan ayrılmaktaydı116.

506 sayılı Kanun’un mülga 86. maddesi, aynı Kanun’un 2. ve 3. maddeleri kapsamında olunmaması koşuluyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından onanacak genel şartlar çerçevesinde, iş kazası ve meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından birine, birkaçına veya tümüne toplu olarak tabi tutulmaları için işverenlerle veya dernek, birlik, sendika veya başka teşekküllerle sözleşmeler yapılabileceği hükmünü içermekte idi. Hükümden de anlaşıldığı üzere topluluk sigortası, taraflardan birini mutlaka Sosyal Sigortalar Kurumunun oluşturduğu, karşı tarafı ise dernek, birlik, sendika veya başka bir teşekkül olan iki tüzel kişi arasında akdedilen ve içeriğinin Kurum tarafından belirlenip, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onandığı bir sözleşmeye dayanan sosyal sigorta türü idi117. Belirtelim ki, Kurum, topluluk sözleşmesinin tarafını oluşturan kuruluşla, kural olarak sözleşme yapıp yapmamakta serbestti118. Bunun sosyal sigorta sistemimizin kamu hukuku niteliği ile bağdaşmadığı haklı olarak belirtilmiştir119.

5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce topluluk sigortasından, avukatlar; noterler; elçilik, dernek ve birliklerde çalışan sigortalılar; sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri; gümrük komisyoncuları120; sigorta prodüktörleri; gazete dağıtıcıları yararlandırılmışlardı121.

116 Aslanköylü, Kanun Şerhi, s. 1623.

117 Tunçomağ, s. 207; Sözer, Sosyal Sigorta İlişkisi, s. 47 vd.

118 Ozanoğlu/Yalnızoğlu/Tümer, s. 1449; Cuhruk/Çolakoğlu/Bükey, s. 948; Duygulu, Ercan, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarında İsteğe Bağlı Sigorta, Manisa, Emek Matbaacılık, 1995, s. 33;

Başterzi, s. 62; Tuncay, Sosyal Güvenlik Dersleri, s. 67; Ankara Barosu Hukuk Kurultayı,

Avukatlık Mesleği ve Savunma Hakkı, 06-10.01.2004, Ankara, 2004, s. 265. 119 Tuncay, Sosyal Güvenlik Dersleri, s. 67.

120 Gümrük komisyoncuları ile işlerini yaptıkları kimseler arasındaki hukukî ilişkinin hizmet akdi değil, vekâlet akdi niteliğinde olduğu Yargıtayca da benimsenmiş ve bu husus Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün 16 sayılı Genelgesinde yer almıştır. Bu kişiler 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılamayacaklarından, topluluk sigortasına dâhil olabileceklerdir.

121 Güzel, Ali/Okur, Ali Rıza/Caniklioğlu, Nurşen, Sosyal Güvenlik Hukuku, İstanbul, Beta Basım Yayım, 11. Bası, 2008, s. 163; Güzel, Ali/Okur, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Basım

Topluluk sigortası sözleşmesinin yapılması esas itibariyle ihtiyari olmakla birlikte, mesleki kanunlarınca öngörülmesi sebebiyle bazı meslek grupları için topluluk sigortasına tabi olmak zorunluydu122. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile 1512 sayılı Noterlik Kanunu, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bakımından avukat ve noterlerin topluluk sigortasına dâhil olmalarını zorunlu kılmıştı. Ayrıca belirtelim ki, SSK. veya diğer bir sosyal güvenlik kanunu kapsamında sigortalı olunması, topluluk sigortasından yararlanmayı engellemekteydi123.

İşte anılan sigortalıların, 506 sayılı Kanun’un mülga 86. maddesi hükmüne göre topluluk sigortasına tabi olarak ödemiş oldukları iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, genel sağlık sigortası dâhil 5510 sayılı Kanun’a göre ödenmiş sayılacaktır. 01.10.2008124 tarihinden sonra bu sigortalılıklarına devam edenler, Kanun’un 4. maddesi kapsamında durumlarına uygun düşen bende göre sigortalı sayılacaklardır (SSGSSK. geç. m. 6/5).

Yayım, 9. Bası, İstanbul, Ekim, 2003, s. 126; Tunçomağ, s. 207-208; Duygulu, s. 33; Tuncay, Sosyal Güvenlik Dersleri, s. 67.

122 Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 1. Bası, s. 172.

123 Sözer, Sosyal Sigorta İlişkisi, s. 47; Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 1. Bası, s. 172; Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, s. 594; Alper, Sosyal Sigortalar, s. 124;

Başterzi, s. 62; Ankara Barosu Hukuk Kurultayı, Avukatlık Mesleği ve Savunma Hakkı, s. 265.

Yarg. 10. HD. , 16.12.1982, E. 1982/5094, K. 1982/5753.

124

Belirtelim ki, Kanun’un farklı maddelerine göre muhtelif tarihlerde, genel itibariyle de Ekim ayının başında yürürlüğe girmiştir. Ekim ayı başından ne anlaşılması gerektiği tam bir açıklıkla Kanun’da yer almamakla birlikte, bunun 1 Ekim 2008 biçiminde anlaşılması gerektiği belirtilmiştir (Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Bası, s. 414; Sözer, Ali Nazım, Genel Sağlık Sigortasından Sunulan Edimler: Kapsam ve Yararlanma Koşulları, Mess Sicil İş Hukuku Dergisi, Hanlar Matbaacılık, S. 10, Haziran 2008, s. 146). Diğer yandan, Kanun’un belirli bir gün belirtmek yerine, Ekim ayı başı ifadesini kullanmış olması, Kanun’u 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olan kamu görevlileri sebebiyledir (Uşan, Fatih, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Başlangıcına İlişkin Tespitler, Mess Sicil İş Hukuku Dergisi, Hanlar Matbaacılık, S. 14, Haziran 2009, s. 240).