• Sonuç bulunamadı

Yurtdışında ikamet etmeye başlamak, ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalışmak üzere götürülen işçilerden aynı zamanda isteğe bağlı sigortalı olanların, yurt dışındaki işlerinin son bulması halleri, isteğe bağlı sigortalılığı sona erdirme nedenlerinden olup, Kanun’da yer almayan hallerdendir. Buna karşın belirtilen durumlar, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ile 2009/5 sayılı Genelge’de, isteğe bağlı sigortalılığın

333 Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Bası, s. 260. Zira 09.03.1983 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesi gereği kurulan sosyal yardım sandıklarının ayrı bir sosyal güvenlik kuruluşu olduğu kabul edilmiştir (Bkz. yukarıda s. 69, dn. 169). 5510 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesiyle, 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesi kapsamında bulunan sandıkların iştirakçilerinin, aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahiplerinin herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek bu Kanun kapsamına alınacakları ve devir tarihi itibariyle sandık iştirakçilerinin bu Kanunun 4/I, (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları hüküm altına alınmıştır.

334 Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Bası, s. 260; Şakar, Uygulama, s. 114; Çolak, İsteğe Bağlı Sigorta Uygulaması,

http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/read_frame.asp?file_name=20090614693.htm. 335 Aslanköylü, Kanun Şerhi, s. 1061.

sona erme sebepleri arasında gösterilmiştir. İlk olarak belirtelim ki, isteğe bağlı sigortaya tabi olabilmenin koşulları arasında Türkiye’de ikamet koşulu yer aldığından, sosyal güvenlik sözleşmeleri saklı kalmak kaydıyla, isteğe bağlı sigortalı olan bir kişinin, ikametini yurt dışına naklettiği tarihten itibaren isteğe bağlı sigortalılığı son bulacaktır [SSİY. m. 95/I, (c)]336.

İsteğe bağlı sigortalılık ilişkisinin kurulması bakımından, Türkiye’de ikamet etme koşulunun istisnasını teşkil eden ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalışmak üzere götürülen işçilerden aynı zamanda isteğe bağlı sigortalı olanların yurt dışındaki işlerinin son bulması halinde de isteğe bağlı sigortalılık hali sona erecektir337. Zira bu sigortalıların, anılan kuralı yerine getirmekten muaf tutulmalarının nedeni, bu kişilerin sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülmüş olmalarıdır. Bununla beraber bu sigortalılar, Türkiye’de ikamet etmeye başlamaları ve yeniden talepte bulunmaları koşuluyla isteğe bağlı sigortalılıklarını devam ettirebileceklerdir338.

336 Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Bası, s. 260; Şakar, Uygulama, s. 113; Arıkan, Yahya/Öksüzömer Yılmaz, Gülsüm, Mali Müşavirin Sosyal Güvenlik Mevzuatı El Kitabı, İSMMMO Mevzuat Serisi 8, İstanbul, Acar Basım, Kasım 2008, s. 107; Çolak, İsteğe Bağlı Sigorta Uygulaması,

http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/read_frame.asp?file_name=20090614693.htm; Tezel/Kurt, s. 219; Geçer, s. 74.

337 2009/5 sayılı Genelge, 3.2.6. Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Bası, s. 261.

338 Şakar, Uygulama, s. 115; Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Bası, s. 261.

II. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIĞIN SONUÇLARI A. GENEL OLARAK

İsteğe bağlı sigortalı olarak ödenmiş olan primlere ait sürenin, hangi sigorta türü/türleri için uygulama alanı bulacağı ve bu doğrultuda isteğe bağlı sigortalının ne tür yardımlara hak kazanacağı, isteğe bağlı sigortalılığın sonuçları kapsamında belirlenecek olan hususları oluşturmaktadırlar.

İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş olan süreler, daha önce belirtildiği gibi, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınacak olup, bu süreler 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilecektir (SSGSSK.m. 51/son). Bununla beraber, isteğe bağlı sigortalı, sigortalılık hizmet süresi içinde ve farklı zamanlarda bu sigortalılığı dışında başka bir sigorta türüne tabi olmuş ise, sigortalılık hallerinin birleşmesi durumu söz konusu olacaktır. Bu halde, Kanun’un 53. maddesinin son fıkrası göz önünde bulundurularak sonuca ulaşılacaktır.

Belirtelim ki, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, uzun vadeli sigorta kollarından olup, sürekli ve kalıcı bir etkisi olan bu tür olayların gerçekleşmesi durumunda, sigortalıya veya onun hak sahiplerine maddi destek sağlanmasını amaç edinir. Genel sağlık sigortası ise, kişilerin öncelikli olarak sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleriyle karşılaşmaları halinde de harcamaların finansmanını sağlama görevini yerine getiren sigortadır.

Kanun’un 53. maddesinin, 5754 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değiştirilen son fıkrasına göre; 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olanların yaşlılık aylığı bağlama taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit olması ile malûllük ve ölüm halleri ile yaş haddinden re'sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık halinin kanunla değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık hali esas alınacaktır. Buna göre Kanun,

yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanların yaşlılık aylığı ile malullük ve ölüm aylıklarının bağlanması hususlarını ikiye ayırarak hükme bağlamıştır. Zira 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak farklı zamanlarda çalışmış olanların yaşlılık aylığı bağlanma taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali; aynı durumda olan sigortalıların malûllük ve ölüm aylıklarının bağlanmasında ise son sigortalılık hali esas alınacaktır. Önemle yeniden belirtmek gerekir ki, bu hüküm, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı sayılanlar bakımından uygulama alanı bulacaktır.

Öte yandan, otuz günden az çalışan veya tam gün çalışmayan sigortalılara/hak sahiplerine bağlanacak olan malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklarının hangi sigorta hükümlerine göre bağlanacağının tespiti, bu hususta açık bir düzenleme olmaması itibariyle önem kazanmaktadır. Otuz günden az çalışan veya tam gün çalışmayan sigortalıların zorunlu sigortalılıkları, çoğunlukla iş sözleşmesine dayalı çalışmalarından kaynaklanabileceğinden, bu bakımdan 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında; isteğe bağlı sigortalı olarak geçirilen sürede ise, 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilecektir. Şu halde, anılan sigortalılar, aynı zamanda iki ayrı sigorta türüne göre sigortalı sayılacaklardır. Bu durum, yaşlılık aylığı bağlanması hususunda 53. maddenin son fıkrasında yer alan hükmün uygulanmasına engel değildir. Sözü geçen sigortalıların yaşlılık aylıklarının bağlanmasında yine, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınacaktır. Buna karşın, sözü geçen sigortalılara, son sigortalılık hali esas alınmak suretiyle malullük ve ölüm aylığının bağlanması söz konusu olmayacaktır. Zira otuz günden az çalışan veya tam gün çalışmayan sigortalılardan aynı zamanda isteğe bağlı sigortalı olanlar, aynı anda iki ayrı sigorta türüne tabi olduklarından, son sigortalılık halinin tespit edilmesi söz konusu değildir. Kanaatimizce burada, esas olan sigortalılığın zorunlu sigortalılık olduğu ilkesinden hareket edilerek, 4. maddenin

birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük veya ölüm sigortası aylığı bağlanmalıdır339.

Belirtilmeli ki, malullük, yaşlılık ve ölüm aylıkları ile genel sağlık sigortası burada, ayrıntılı olarak incelenmeyecektir. Zira amaç, malullük, yaşlılık ve ölüm aylıkları ile genel sağlık sigortasının, isteğe bağlı sigortalılık bakımından uygulama alanı bulacak olan hükümlerinin incelenmesidir.

B. MALULLÜK, YAŞLILIK VE ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANMASINDA