• Sonuç bulunamadı

İSLÂM HUKUKUNDA HÜKÜMLERE TESİRİ BAKIMINDAN BEDENSEL ENGEL

1. İBADETLERDE BEDENSEL ENGELİN TESİRİ

1.1.2. Hadesten Taharet

Namazın altı şartından birisi hadesten tahârettir. Hades hükmî kirlilik, hadesten taharet de hükmî kirlilikten temizlenmedir. Namaz abdestinin olmayışı ve cünüplük hades yani hükmî kirlilik olarak nitelendirilir. Hadesten taharet namaz abdesti olmayanın abdest alması ve gusletmesidir. Bu da cünüp olma, adet görme ve loğusalıktır.1

Bu hükmî kirlilikten temizlenmek her namaz için şarttır. Bunu yerine getirmeden kılınan namaz sahih değildir. Bedensel engellerden görme ve ortopedik engel hükmî kirlilikten temizlenme konusunda etkilidir.

1.1.2.1. Abdest

Namaz kılmak, Kur’an-ı Kerim okumak, tilavet secdesi yapmak, Kâbe’yi tavaf etmek gibi bazı ibadetlerin yerine getirilmesi için abdestin alınması gerekir.2 Zira Allah Teâlâ Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,

1

İlmihal, DİA, I, 227. 2

dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın”1 buyurmuştur.

Yukarıda ayette geçtiği üzere dört mezhebe göre abdestin farzları: Yüzü yıkamak, kolları dirseklere kadar yıkamak, başa mesh etmek, ayakları topuklara kadar yıkamaktır. Şafiîler bu şartlara niyet ve tertibi de ilave ederler. Hanbelîler tertibi ve uzuvların ara verilmeden ardarda yıkanmasını, Malikîler niyet ve uzuvların ardarda yıkanması yanında, uzuvların yıkanırken ovulmasını da abdestin şartlarından sayarlar. Bunlar Hanefîlere göre sünnettir.2

Abdest konusu genel olarak düşünüldüğünde görme engelli olmanın ve el, ayak, parmak eksikliğinin, fazlalığının, elin, ayağın felçli ve kötürüm olmasının beden, elbise, namaz yerinin temizliğinde ve bunları temizlemekde ve abdest için kullanılacak suyun temizliğinde, konuşma engelli olmanın niyette tesiri olduğu görülmektedir. İşitme engelli olmanın ise bu konuda bir etkisi yoktur.

1.1.2.1.1. Görme Engeli

Görme engeli, abdestte kullanılacak suyun temizliğinin tespitinde tesirlidir. Bu konudaki görüşler taharet başlığı altında verilmiştir.

1.1.2.1.2. İşitme Engeli

Abdest konusunda işitme engelinin herhangi bir etkisi yoktur. İşitme engelli için diğer sağlam insanlar için olan hükümler geçerlidir.

1.1.2.1.3. Konuşma Engeli

Konuşma engeli, niyeti abdestin farzlarından sayanlar açısından tesirlidir. Konuşma engellinin niyetini söz ile ifade edemediği ve onun yerine dilini ve dudaklarını hareket ettirmesi gerektiği veya gerekmediği konusu klasik kaynaklarda abdest başlığında işlenmemiştir. Konuşma engellinin dilini hareket ettirmesi meselesi daha çok namazda tekbir bahsinde geçmektedir. Bununla birlikte niyetin yeri kalptir. Niyet kalbin amelidir, dilin ameli değildir. Dil kalbin maksadını açıklamaya yarar.3

1

Mâide, 5/6 (ﻦﻴﺒﻌﻜﻟﺍ ﻰﻟﺇ ﻢﻜﻠﺟﺭﺃﻭ ﻢﻜﺳﻭءﺮﺑ ﺍﻮﺤﺴﻣﺍﻭ ﻖﻓﺍﺮﻤﻟﺍ ﻰﻟﺇ ﻢﻜﻳﺪﻳﺃﻭ ﻢﻜﻫﻮﺟﻭ ﺍﻮﻠﺴﻏﺎﻓ ﺓﻼﺼﻟﺍ ﻰﻟﺇ ﻢﺘﻤﻗ ﺍﺫﺇِ ْ َْ َ ْ َِ َُْ ُ ََْ ُْ ِ ُ ُِ ُ َ ْ َ ِ ِ َ َْ َِ َََُِْْ َُْ ُ ُ ُِ ْ َ ِ َﱠ َِ ْ ُْ ُ َ ). ِ 2

Şener, “Abdest”, DİA, I, 69. 3

Kâsânî, Bedâ’i‘, II, 161; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 79; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 47; Derdîr, eş-

Dolayısıyla konuşma engelli, abdest için niyetini kalben yaptığı zaman bu vecibeyi yerine getirmiş sayılır ve bu noktada konuşabilenler gibi olur. Çünkü konuşma engelli yapabildiğinden sorumludur. Konuşma engelli niyetini diliyle söylemekten aciz olduğu için bu yükümlülük üzerinden düşer. Ama konuşma engelli kalben ve aklen niyetini yapabildiği için bundan mesul olur.

1.1.2.1.4. Ortopedik Engel

Ortopedik engelin abdestte tesiri, abdest mahalli olması açısındandır. Bu konuda fakihlerin görüşleri şöyledir:

Dirsekle birlikte kol ve ayak gibi yıkanması farz olan organların bir kısmı yoksa (kesilmiş veya kopmuş), bu organların kalan kısmının yıkanması gerekir. Abdestin bu şekilde sahih olacağı konusunda ittifak edilmiştir.1

Eli dirsekten kesilen kimsenin pazusunun kemik başını yıkaması gerekir çünkü orası dirsekten sayılır.2 Dirsekten yukarısı kesilenin, uzvunun taharetten uzak kalmaması için geri kalan pazusunu yıkaması menduptur.3

Fakihlerin Cumhuruna göre vacip olan topukların yokluğu halinde miktarlarının ayaklarla beraber bir defa yıkanmasıdır, dirseklerin yıkanması gibi. Gaye mugayyaya yani ayetteki “ilâ” dan sonrası öncesine dahil olması sebebiyle bu böyledir.4

Bir kimsenin eli veya parmağı kesilir, kesilen yer için altın madeninden veya başka bir madenden suni bir parmak veya el yapılırsa (protez) abdest ve gusülde onu çıkarmak zor olmadığı taktirde çıkarılarak yerini yıkamak icab eder. Yoksa eğer et ve deri içine yerleştiğinde onu çıkarmak zor olursa, yerleştiği yeri yıkamak icab etmediği gibi suni parmak ve eli yıkamak da icab etmez.5 Meshedilmesi de gerekmez

1

Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 17; Kâsânî, Bedâ’i‘, I, 4; İbn Kudâme el- Makdisî, eş-Şerhu’l-kebîr, I, 143; Remlî, Nihâyetü'l-muhtâc, I, 172; el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 5; Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 56; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 219.

2

Haskefî, ed-Dürrü’l-muhtâr, I, 102; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 219; Günenç, Büyük Şafiî İlmihali, s. 39.

3

Zekeriya el-Ensârî, Esna'l-metâlib, I, 32; İbn Âbidîn, Hâşiye ‘alâ Reddi’l-muhtâr, I, 102; Zuhaylî,

el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 219.

4

Kâsânî, Bedâ’i‘, I, 4; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 85, vd.; İbn Nüceym, el-Bahrü'r-râ'ik, I, 14; Şirbînî,

Muğni'l-muhtâc, I, 52; Derdîr, eş-Şerhu’s-sağîr, I, 107; el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 5; Zuhaylî, el- Fıkhu’l-İslâmî, I, 223.

5

temiz olmaları yeterlidir.1 Protezler insanların uzvu haline gelmez. Sadece bazı işleri yapmak için kullanılan araçlardır. Ayağının bir kısmı veya tümü kesilen kişinin hükmü, elinin bir kısmı veya tümü kesilen kişinin hükmü gibidir.2

Felçli ve kötürüm olanlar, hiçbir şey hissetmeseler de, uzuvları yok hükmünde olsa da abdest için gerekli olan yerleri yıkamaları gerekir.3

Yıkanması farz olan organlarda fazlalık varsa bunların yıkanması gerekir.4 Bir kişinin fazla bir kolu veya bacağı bulunsa ve bu fazla bacağını ve kolunu da kullanıyorsa her iki uzvunu da yıkar, şayet birini kullanıyorsa sadece kullandığı kol ve bacağını yıkar. Ancak fazla olan kol ve bacak, asıl olan kol ve bacak ile birleşikse o zaman her ikisini de yıkar.5 Yani fazla olan organ abdest alırken yıkanması gereken yerde ise onun da yıkanması gerekir.

Birisinin fazla bir parmağı varsa abdest alırken bunu da yıkaması farzdır. Ama fazla bir eli varsa bu el de aslî elin hizasındaysa onu yıkaması vacip olur. Ama bu el aslî elinden daha uzunsa, aslî elinin hizâsında olan kısmını yıkaması vacip, gerisini yıkaması vacip değildir. Ancak yıkarsa mendub olur.6

Yıkanması farz olan organlar hiç yok ise, farz mahalli olmadığı için (yıkanması gereken yer bulunmadığı için) bu kısımların yıkanması gerekmez.7 Eğer bir kişinin eli dirsekten veya ayağı topuktan itibaren kesikse, bunları yıkama farzı kendisinden düşer.8

Yıkanması farz olan uzuvlarda kesilme, kopma veya başka bir sebeple bir rahatsızlık olduğunda su ile yıkama bu rahatsızlığı artıracaksa o uzvu yıkama yükümlülüğü düşer. Sadece suyla mesh edilir. Mesh etmek de zararlı olacaksa veya

1

Döndüren, “İslâm’ın Engellilere Tanıdığı Kolaylık ve Ruhsat”, Ülkemizde Engelliler Gerçeği ve

İslâm Sempozyumu, s.107. 2 Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 56. 3 el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 5, 6. 4

Haskefî, ed-Dürrü’l-muhtâr, I, 102; Derdîr, eş-Şerhu’s-sağîr, I, 107; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 17; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 85; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 52; Remlî, Nihâyetü'l-muhtâc, I, 173; Zuhaylî,

el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 219. 5 İbn Nüceym, el-Bahrü'r-râ'ik, I, 14. 6 Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 56. 7

Şâfiî, el-Üm, I, 26; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 17; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 85; İbn Kudâme el- Makdisî, eş-Şerhu’l-kebîr, I, 143; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 52; Remlî, Nihâyetü'l-muhtâc, I, 72; Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 56.

8

İbn Nüceym, el-Bahrü'r-râ'ik, I, 14; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 85; İbn Kudâme el- Makdisî, eş-

bunu yapamayacak kadar aciz ise mesh etme yükümlülüğü de düşer. Sadece zarar vermeyecek yerler yıkanarak abdest alınır.1

Rahatsız olan uzvun yıkanması ile rahatsızlık artması, yeni bir rahatsızlık oluşması, iyileşmenin gecikmesi gibi durumlar söz konusu olduğunda yıkama farziyeti, su ile silmeye döner. Silme yani mesh de zarar verirse, rahatsız olan yere sargı bağlanır. Bu bağ (sargı) rahatsız olan yeri aşmamalıdır. Sargının tamamı bir defa mesh edilir.2 Bağ ve sargı bağlanmadan önce taharet üzere bulunmak (abdestli olarak sarmak) şart olmadığı gibi, belli bir zamanla da sınırlı değildir. Rahatsızlık devam ettiği sürece üzerine mesh edilir.3

Ayakların yıkanmasının yerine bazı durumlarda, birey için sıkıntılı olması nedeniyle, mest giyilmesi dinen meşrû kılınmıştır. Mest giyen kimse, ayağını yıkamak yerine mest üzerine mesh yapacaktır. Mestin giyilebilmesi için önce ayakların yıkanması ve ayağın fiziken bütün ve sağlam olması gerekmektedir.

Ayağının bir kısmı olmayan (kesilen veya kopan veya öyle doğan) birisinin mest giyip mesh yapması şöyledir: Mest üzerine mesh yapılabilmesi için ayağın ön tarafından elin küçük üç parmağı kadar bir miktarın kalması şarttır. Zira mesh yerinde meshi farz olan miktarın bulunması gerekir.

Topuktan aşağısı tamamen kopmuş ise ayağın yıkanması gerekmediği gibi meshe de gerek yoktur. Çünkü yıkanması farz olan kısım yoktur. Diğer sağlam ayak üzerine mesh edilir. Şayet topuktan aşağı üç parmaktan daha az kalmış ise yine mesh edilmez.4 Çünkü geriye kalan kısmın yıkanması farzdır.5

Ayağın ökçe kısmı dursa bile ayağının ön tarafını yitirmiş bir kimse mestin üzerini mesh etmez. Çünkü bu yer meshin farz kılındığı bir yer değildir. Ancak buranın yıkanması farzdır. Hanefî fukahâsı bu görüştedir.6 Diğer fakihlere göre ayağının herhangi bir parçası olmayan kişi, sağlam ayaklı birisi gibi mest giyip mesh

1

el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 5; Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 56. 2

Kâsânî, Bedâ’i‘, I, 13; Ahmed b. İbrâhim, Ahkâmü‘l-merdâ, s. 2-4; İlmihal, DİA, I, 203. 3

Kâsânî, Bedâ’i‘, I, 13; İbn Âbidîn, Hâşiye ‘alâ Reddi’l-muhtâr, I, 278, 279; Seyyid Sâbık, Fıkhu’s-

sünne, I, 81.

4

el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 32; Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 141; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 331; Ahmed b. İbrâhim, Ahkâmü‘l-merdâ, s. 4.7.

5

İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, I, 149; Ahmed b. İbrâhim, Ahkâmü‘l-merdâ, s. 7. 6

Tahtâvî, Hâşiye alâ merâkı’l felâh, I, 79; Molla Hüsrev, Dürerü'l-hükkâm, I, 150; Zuhaylî, el-

yapabilir. Eğer ayağın yıkanması gereken kısmından hiçbir şey kalmamış ve sadece bir ayağı kalmışsa, o vakit sadece sağlam ayağı üzerine mesh yapar.1

Başa mesh etmek abdestin farzlarından birisidir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’den nakledilen farklı uygulamalar sebebiyle abdest sırasında başa meshin nasıl yapılacağı konusunda fakihler arasında görüş ayrılığı vardır. Hanefîlere göre abdest esnasında başın dörtte birinin mesh edilmesi gerekli iken İmâm Şafiî (ö.204/820) elin başa değmiş olmasını yeterli görür. Malikîlere ve Hanbelîlere göre ise abdest sırasında başın tamamının mesh edilmesi gerekir.2

Elleri olmayan veya ellerini kullanamayan kişi abdestin farzlarından olan başı mesh etmeyi şu şekilde yerine getirebilir: Böyle bir kişinin bir şekilde başını ıslatması veya ıslak yere başını değdirmesi ile abdesti geçerli olur. Ayrıca, bir başkasından yardım alarak da bu farzı yapabilir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) hastalık gibi mazeretler sebebiyle ibadetlerde yardım almaya izin vermiştir.3

Aynı şekilde abdestin diğer farzlarını yerine getirmede yüzü, elleri dirseklere kadar ve ayakları topuklara kadar yıkamada zorluk çeken elleri kesilmiş veya doğuştan olmayan kişi yıkanması gereken yerleri suya tutma yoluyla veya başkasının yardımı ile abdestini alabilir.

Ebu Hanife’ye göre abdest aldırmak için bulunan kişi, abdest alacak kişinin kölesi, cariyesi veya karşılıksız abdest aldıran birisi olursa o kişinin teyemmüm etmesi caiz olmaz. Bunların dışında birisi olursa onun için teyyümmüm caiz olur.4

Abdest alırken özürsüz olarak başkasının yardımını almak mekruhtur. Çünkü İbn Abbas: “Peygamber (s.a.s.), abdest alırken başkasının yardımını almazdı”5 demiştir. Ancak bu durum özürlü olma halinde kaldırılmıştır. Çünkü zaruretler memnu‘ olan şeyleri mübah kılar.6

Bir kimse, eli kesik veya felçli olduğundan dolayı abdest alamayacak durumda olursa; ücretsiz veya parası varsa birisine ücret vermek suretiyle yardım alarak abdestini alabilir. Buna imkânı yoksa teyemmüm eder namazını kılar. Şayet

1

Zekeriya el-Ensârî, Haşiyetü’l-Cemel alâ şerhi’l-Minhâc, I, 136; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 332 2

Şâfiî, el-Üm, I, 26; Serahsî, el-Mebsût, I, 63; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 86; İbn Abdilber, el-Kâfî, I, 22; Erdoğan, “Mesh”, DİA, XXIX, 301.

3

Buhârî, “Vudû‘”, 35; İbn Mâce, “Tahâret”, 39. 4

Küçüker, Hastalar ve Engelliler İlmihali, s. 76. 5

İbn Mâce, “Tahâret”, 30; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, I, 219. 6

bunu da yapamaz ise vaktin hürmeti için abdestsiz, teyemmümsüz hali üzere namazını kılar. Bilahare gücü yettiğinde namazını iade eder. Bunun adı da teşebbühtür. Bu Ebu Yusuf’a göredir. Ebu Hanefi ve İmam Mıuhammed’e göre bu kişi namazı terk eder.1 Zira Allah Teâlâ “O halde gücünüz yettiğince Allah'a isyandan kaçının”2 “Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi”3 buyurmuştur.

Abdestsiz ve teyemmümsüz namaz kılmak zorunda olunca namaz en kısa haliyle sadece farzları yerine getirilerek kılınır. Sünnet ve vaciple meşgul olunmaz. Abdest ve teyemmüm yapamama durumu el ve ayakların kesikliği yanı sıra yüzün hastalıklı olması sebebiyle ise namaz iade edilmez. Bu görüş Malikîler dışındaki mezheplere aittir.4 Malikîlerde hakim olan görüşe göre böyle bir durumda namaz sakıt olur. Namaz sakıt olunca kaza da gerekmez. Dolayısıyla bu insan namaz borçlusu da olmaz.5

Malikî mezhebine göre uzuvlar yıkanırken onların ovulması abdestin şartlarındandır. Abdest alırken uzuvlar avuç içi ile ovulur.6 Bu fiili yerine getirmekte zorlanan elleri olmayan, kesilmiş veya felçli olan kişi, ovmayı başkasına yaptırabilir. Başkasından yardım alabilir. Aksi halde bu üzerinden düşer.

Görüldüğü üzere abdest konusunda ortopedik engelliler ile ilgili düzenlemeler onların güçlerine, engellerine, imkân ve şartlarına göre yapılmıştır. Hiçbir ortopedik engelli yapamadığından sorumlu değildir. İslâm hukukunda kolaylık genel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Bu Mecellede şu maddelerle ifade edilir: Bir iş zîk oldukta muttasi‘ olur,7 zaruretler memnu‘ olan şeyleri mübah kılar,8 zaruretler kendi miktarınca takdir olunur.9

1

Günenç, Büyük Şafiî İlmihali, s. 39; Küçüker, Hastalar ve Engelliler İlmihali, s. 77. 2

Teğâbun, 64/16 (ﻢﺘﻌﻄﺘﺳﺍ ﺎﻣ ﷲ ﺍﻮﻘﺗﺎﻓْ َُْ َْ َ َ ﱠ ُ َ ). ﱠ 3

Hac, 22/78 (ﺝﺮﺣ ﻦﻣ ٍ َ َ ْ ِ ﻦﻳﺪﻟﺍ ﻲﻓ ﻢﻜﻴﻠﻋ ﻞﻌﺟ ﺎﻣﻭِ ﱢ ِ ْ ُ ْ َ َ َ َ َ َ َ). 4

Şirbînî, el-İkna', I, 88; İbn Âbidîn, Hâşiye ‘alâ Reddi’l-muhtâr, II, 100; Çeker, “Fıkıhta Hasta”

SÜİFD, sy. 7, s. 34.

5

Derdîr, eş-Şerhu’s-sağîr, I, 200; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 451; Çeker, “Fıkıhta Hasta” SÜİFD, sy. 7, s. 34.

6

Derdîr, eş-Şerhu’s-sağîr, I, 110; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 235. 7

Mecelle, md.18; Ali Haydar, Dürerü'l-hükkâm, I, 32. 8

Mecelle, md.21; Ali Haydar, Dürerü'l-hükkâm, I, 33. 9

1.1.2.2. Gusül

Gusül, erginlik çağına gelmiş her Müslüman, cünüplük, hayız ve nifas gibi hükmî kirlilikten temizlenme niyetiyle bütün vücudunu su ile yıkamasını ifade eder. Gusülde bütün vücudun kuru bir yer kalmayacak şekilde tamamen yıkanması şarttır. Hanefî ve Hanbelîlere göre gusülde ağza su almak (mazmaza) ve burna su çekmek (istinşâk) suretiyle buraları yıkamak da farzdır. Mâlikî ve Şâfiîlere göre ise ağız ile burun içinin gusülde yıkanmaları farz değil, sünnettir. Gusülde niyet Hanefîlere göre sünnet, diğer mezheplere göre farzdır. Vücudu ovmak Mâlikîlere ve Şâfıî fakihlerinden Müzenî (ö. 266/879)’ye göre farzdır; ayrıca gusle besmele ile başlamak da Hanbelîlere göre farzdır.1

Gusülde bedensel engellerden daha çok ortopedik engel etkili olur. Görme engeli sadece suyun temizliğini bilmede, konuşma engeli de niyette tesirlidir.

1.1.2.2.1. Görme Engeli

Görme engeli gusülde kullanılacak suyun temizliğinin tespitinde etkilidir. Bu konudaki görüşler taharet başlığı altında verilmiştir.

1.1.2.2.2. İşitme Engeli

Gusül konusunda işitme engelinin herhangi bir etkisi yoktur. Gusülde işitme engelli diğer sağlam insanların tabi olduğu hükümlere tâbidir.

1.1.2.2.3. Konuşma Engeli

Niyette konuşma engeli, niyeti guslün farzlarından sayanlarca tesiri vardır. Konuşma engelli niyeti söz ile ifade edemez. Ama niyetin yeri kalptir. Dil kalbin tercümanıdır. Dil kalbin maksadını açıklamaya yarar.2 Dolayısıyla konuşma engelli niyetini kalben yaptığı zaman bu vecibeyi yerine getirmiş olur. Çünkü o yapabileceğinden sorumludur.

Konuşma engellinin niyeti söz ile söyleme yerine dilini ve dudağını oynatması gerekip gerekmediği konusunda fakihlerin görüşü şöyledir: Hanbelîlere

1

Şener, Mehmet, “Gusül”, DİA, XIV, 213. 2

Kâsânî, Bedâ’i‘, II, 161; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 79; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 47; Derdîr, eş-

göre bir konuşma engelliye besmele bilmiyorsa öğretilir. Sesi çıkmaz ama söyleyebildiği kadar dudaklarını hareket ettirir, onu da yapamazsa içinden geçirerek gusle başlaması sağlanır. Çünkü niyetin yeri kalptir.1 Şafiîlere göre de dilini hareket ettirir.2

Konuşma engelli gusül için niyeti sesi çıkmadığı halde söyleyebiliyorsa telaffuz eder. Eğer niyeti telaffuz edemiyorsa dilini ve dudağını oynatması abesle iştigal olur. Buna da gerek yoktur. Çünkü taât takâte göredir.

1.1.2.2.4. Ortopedik Engel

Ortopedik engelin gusülde tesiri vardır. Ortopedik engelin bulunduğu yerler aynı zamanda gusülde yıkanması gereken yerlerdir. Gusül konusunda ortopedik engelli ile ilgili hükümler şunlardır:

Gusülde bütün bedenin yıkanması farz olduğu halde kol, ayak gibi yıkanması farz olan organların bir kısmı veya tamamı olmadığı zaman farz mahalli kalmadığı için vücudun kalan kısmı yani bu organların dışındaki yerlerin yıkanması yeterlidir. Bu şekilde yapılan guslün sahih olacağı konusunda ittifak edilmiştir.3 Vücutta fazla organ bulunursa bu organların da yıkanması gerekir.4 Mesela fazla bir el, ayak veya parmak olabilir.

Ellerin olmaması veya felçten dolayı kullanılamama durumunda Hanefî ve Hanbelîlere göre farz olan ağıza ve buruna su verme, Malikîlere göre vücudu ovma şartları yerine getirilemez. Bu durumda farzlar yerine getirilemeyince gusül olmaz. Ellerini kullanamayan kişi bu farzı şu şekilde yerine getirmeye çalışır ya suyun içine girerek veya kendisini akan bir suyun altına tutarak ağzıyla ağzına su alır, burnuyla burnuna su çeker ya da birisinin yardımını alarak guslün farzlarını yerine getirir. Bütün vücudu felçli birisi de ancak başkasının yardımı ile gusledebilir.

Gusleden kişinin bedeninin herhangi bir yerinde rahatsızlık nedeniyle sargı varsa, yıkamak zarar vermeyecekse eğer; sargı açılır yıkanır, zarar verecekse diğer

1

İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 277, 79. 2

Suyûtî, el-Eşbâh ve'n-nezâ'ir, s. 314. 3

Şâfiî, el-Üm I, 26; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 17; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 144; İbn Kudâme el- Makdisî, eş-Şerhu’l-kebîr, I, 143; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 52; Remlî, Nihâyetü'l-muhtâc, I, 175; Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erba‘a, I, 56; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, I, 219.

4

Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 17; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 52; Remlî, Nihâyetü'l-muhtâc, I, 173; Zuhaylî,

yerler yıkanır veya ıslak bezle silinir. Sargı üzerine mesh yapılarak gusül tamamlanır. Mesh veya silmede zarar verecekse teyemmüm abdesti alınır. Ancak suyu kullanma imkânı doğduğundan itibaren, su ile gusleder.1 Ortopedik engelliye teyemmüm de zarar verecekse gusletme imkânı buluncaya kadar hali üzere ibadetlerini yapar. Ortopedik engellilerin hepsi için aynı hüküm geçerli olmaz, verilecek hüküm ortopedik engele göre değişir. Ortopedik engelliler yapabildiklerinden sorumlu olurlar.

1.1.2.3. Teyemmüm

Teyemmüm, suyun hakikaten veya hükmen bulunmadığı hallerde temiz toprak cinsinden bir şeyle hadesi (abdest almak veya gusl gerektiren hal) gidermek amacıyla yapılan temizliktir.2

Teyemmümün farzları; niyet ve elleri toprağa vurup yüzü ve kolları mesh etmekten ibarettir.3 Teyemmümde bedensel engelin etkisi toprağın temizliği ve teyemmümün yerine getirilmesindedir.

1.1.2.3.1. Görme Engeli

Görme engelinin teyemmümde tesiri vardır. Toprak, taş, kum veya kerpiç gibi teyemmüm edilen maddenin temiz olması teyemmümün sıhhat şartlarındandır. Görme engelli, teyemmüm yapılacak maddenin temiz olduğunu göremez. Ama gören birilerine sorarak, dokunarak veya koklayarak temiz olduğunu tespit edebilir ve bu şartı yerine getirebilir.

Görme engelinin teyemmümde etkili olduğu diğer bir konu; teyemmümü gerektiren hallerden suyun üç kilometre uzakta olması sağlam insanlar içindir. Görme engelliye bu mesafe daha da azaltılabilir. Çünkü görme engelliler göremedikleri ve bilemedikleri için o kadar mesafede su aramaları onlar için tehlikeli olabilir, başlarına bir şey gelebilir, kaybolabilirler. Bu kişiler 3 km mesafe içinde bulunan su yerine; ulaşabildikleri, bilebildikleri bir yerde su varsa veya suyu

1

Kâsânî, Bedâ’i‘, I, 13; İlmihal, DİA, I, 203; Döndüren, “İslâm’ın Engellilere Tanıdığı Kolaylık ve Ruhsat”, Ülkemizde Engelliler Gerçeği ve İslâm Sempozyumu, s. 107.

2

Komisyon, “Teyemmüm”, ŞİA, VIII, 83; İlmihal, DİA, I, 208. 3

ulaştırabilecek birisi varsa bu su ile abdest alabilir veya gusül yapabilir. Aksi halde teyemmüm yaparlar ve ibadetlerini yerine getirirler.

1.1.2.3.2. İşitme Engeli

Teyemmüm konusunda işitme engelinin herhangi bir etkisi yoktur. İşitme engelli teyemmümde diğer sağlam insanlar için geçerli olan hükümlere tâbidir.

1.1.2.3.3. Konuşma Engeli

Konuşma engelinin sadece teyemmüme niyet konusunda tesiri olur. Konuşma engelli bu konuda diğer insanlardan niyetin dil ile söylendiği yerde ayrılır. Niyetin kalben yapılması açısından bütün insanlar birdir. Konuşma engelli niyetini kalben yaparken biraz daha dikkatli ve ne yaptığının farkında olarak yaparsa ihtiyata daha uygun olur. Konuşma engellinin niyetini söz ile ifade edemediği ve onun yerine dilini ve dudaklarını hareket ettirmesi meselesine gelince bu konu klasik kaynaklarda teyemmüm başlığında işlenmemiştir. Konuşma engellinin dilini hareket ettirmesi meselesi daha çok namazda tekbir bahsinde geçmektedir. O konuda ifade edilen görüşler bu konu için de geçerlidir.