• Sonuç bulunamadı

ENGELLİ KAVRAMININ TANIMI, TESPİTİ VE GRUPLANDIRILMAS

6. ENGELLİLİK MODELLERİ

İki temel yaklaşım ve model ön plana çıkmıştır. Engelliliği nitelemek için kullanılan teorik modeller, aynı zamanda engelli haklarının gelişim tarihini de vermektedir.1 Bu konudaki gelişim süreçleri, insan haklarının gelişim tarihiyle de paralellik taşımaktadır. Engelli hareketleri2 ve uluslararası insan hakları kurumlarının çabalarıyla engellilik algısı, kaderci yaklaşımdan uzaklaşıp, evrensel bir olgu haline gelmiştir. Modellerin incelenmesiyle, engelli haklarıyla karşılıklı etkileşimi ve sonuçlarını görmek mümkün olabilecektir.

6.1. Tıbbi Model (Medikal Model)

Engelliliğe trajedi gözüyle bakıldığı, engellilerin de merhamet gösterilmesi gereken 'nesne' olarak değerlendirildiği dönemi niteleyen modeldir. Tıbbi modele göre engellilik, bir hastalık, anormallik durumudur. İlgi doğrudan kişinin vücut ve fonksiyonları üzerinedir. Kişilerin sağlık durumları, sağlık düzenindeki sapmalar gözlemlenerek tıbbi tedavi ve rehabilitasyon aracılığıyla düzeltilmeye çalışılır. Engelli birey, teşhis ve tedavinin ya da rehabilitasyonun konusu olarak bir yandan engelinin verdiği fiziksel zorluklarla başa çıkmaya çalışan, diğer yandan çevresel (tutumlar, önyargılar, fiziksel bariyerler) faktörlerden kaynaklanan güçlüklerle mücadele etmek zorunda kalan kişidir. Engelliler, toplumsal bir varlık olarak algılanmadığı için kişinin topluma katılımıyla ilgili kendi dışında oluşan engellere vurgu yapılmaz. Engelliler, sağlık kuruluşlarında, bakım evlerinde ya da rehabilitasyon merkezlerinde izole bir yaşam sürerler. Bunun yanı sıra, farklı ve özel

1

Çağlar, Selda, Uluslararası Hukuk ve Türk Hukuk Sisteminde Engellilerin Eğitim Hakkı ve Devlet

Yükümlülükleri, s. 15 (Mike Bury, Defining and Researching Disability: Challenges and Responses,

Chapter 2, in Exploring the Divide, Edited by Colin Barnes and Geof Mercer, Leeds: The Disability Press, 1996, s. 18-38; Colin Barnes, "A Legacy of Oppression: A History of Disability in Western Culture", Chapter 1, s.3-24, in Disability Studies: Past Present and Future, edited by Len Barton and Mike Oliver, Leeds: The Disability Press, 1997’den naklen).

2

Çağlar, Selda, Uluslararası Hukuk ve Türk Hukuk Sisteminde Engellilerin Eğitim Hakkı ve Devlet

Yükümlülükleri, s. 15 (Mike Oliver, & Gerry Zarb, "The Politics of Disability: a new approach",

Chapter 12, s. 195-216, in Disability Studies: Past Present and Future, Edited by Len Barton and Mike Oliver, Leeds: The Disability Press, 1997’den naklen).

ihtiyaçları olan insan grubu olarak algılandıkları için, sadece onlara özgü hizmetler verilir. Özel okullar, özel otobüsler, özel binalar, özel spor ve eğlence alanları hizmete sunulur.

Bu tür yaklaşım, iyi niyetli olmakla birlikte engellilerin haklarını ve özgürlüklerini hesaba katmadığı için engelliler tarafından olumsuz olarak değerlendirilmektedir. Çünkü bu yaklaşım ayrımcılık ve eşitsizlik doğurmakta, nihayetinde yalnızlaşmaya yol açmaktadır. Sürekli biçimde hasta-sağlıklı, normal- anormal, kendine yeten - yetmeyen karşıtlığı; engellileri marjinal bir grup haline getirmektedir. Bir süre sonra da, verilen özel hizmetler (eğitim, sağlık, sosyal güvence, rehabilitasyon vb.) nedeniyle toplumsal maliyeti arttıran, bunun karşılığında topluma fayda sunamayan bir "yük" olarak görülmektedirler.1 1960'lar döneminin engellilere ve engelliğe yaklaşımını temsil eden ve daha çok Merkez ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Eski Sovyetler Birliği'nde yaygın olarak uygulanan tıbbi model,2 çeşitli araştırma ve yazımlara konu olmuş ve eleştirilmiştir.3 Engellilik, toplumsal düzenin bir sapkınlığı, anomalisi veya aykırılığı şeklinde değerlendirilmiştir. Bunun sonucu olarak, sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan baskın grup ile alt sınıf olarak algılanan engelliler toplumu arasında bir karşıtlık ve çatışma alanı yaratıldığı ileri sürülmüştür. Türk hukuk mevzuatında kullanılan "özürlü-özür", "sakat ve sakatlık" terimleri, tıbbi modelin terminolojisidir.

6.2. Sosyal Model (İnsan Hakları Modeli)

Sosyal model,4 sosyal yaşama tam katılım ve kendi yaşamları üzerinde söz sahibi olma hakları açısından engellilerin dışlandıklarını, dikkate alınmadıklarını öne

1

Çağlar, Selda, Uluslararası Hukuk ve Türk Hukuk Sisteminde Engellilerin Eğitim Hakkı ve Devlet

Yükümlülükleri, s. 17 (Manual on Disabilities and Inclusive Development for the Media and Social

Communications Professionals, Escola de Gente, The World s. 6’dan naklen). 2

Çağlar, Selda, Uluslararası Hukuk ve Türk Hukuk Sisteminde Engellilerin Eğitim Hakkı ve Devlet

Yükümlülükleri, s. 17 (Bu ülkelerin o dönemden bu yana engellilik uygulamalarında gösterdiği

gelişmeler için bkz. Elayn Sammon, Defying Prejudice, Advancing Equality 2, Children and Disability in the Context of Family Breakdown in Central and South Eastern Europe and the Former Soviet Union, Every Child, London, 2001, s. 3-16’dan naklen).

3

Dönemsel literatür için bkz. Colin Barnes, / Geof Mercer, Disability, Polity Press, 2004, s.1-10. 4

Çağlar, Selda, Uluslararası Hukuk ve Türk Hukuk Sisteminde Engellilerin Eğitim Hakkı ve Devlet

Yükümlülükleri, s. 17 (Tom Shakespeare & Nicholas Watson, "Defending the Social Model",

Chapter 18, in Disability Studies: Past Present and Future, Edited by Len barton and Mike Oliver, Leeds: The Disability Press, 1997, s. 263273’den naklen).

sürerek, engelliler bakımından asıl engelin çevrelerinden kaynaklandığını iddia eden görüşleri temsil eder. Sosyal modelde, temelde tıbbi modelin ileri sürdüğü tıbbi hizmetler, rehabilitasyon, diğer yardım ve destekler reddedilmemekle birlikte, engelli olmayanlarla aynı haklara sahip olma talebi, "ayrımcılık karşıtlığı" ve "eşitlik" üzerinden dile getirilmektedir. Modelin teorik altyapısını hazırlayan argümanlar, 1970'lerde İngiltere'de açıklanmıştır. Ayrımcılığa Karşı Fiziksel Özürlüler Birliği (Union of Physically Impared Against Segregation, UPIAS), engellilerin işlev ve yapı bozukluğu ya da diğer engellerinin ön plana çıkarılması nedeniyle toplumdan soyutlandıklarını, deneyim ve taleplerinin görmezden gelindiğini ifade ederek, söylemlerini kişisel alandan toplumsal alana taşımışlardır.1

Sosyal model, engellilerin toplumsal hayata ve aktivitelere katılımının önündeki engelleri 'çevresel etmenler' çatısı altında fiziksel, kurumsal ve tutumsal faktörler olarak başlıkta ele almaktadır. Fiziksel faktörlerden kasıt, insan eliyle oluşturulan ya da doğal biçimde bulunan fiziki çevrede yer alan engellerdir. Engelli olmayanlar için inşa edilen ve engellilerin toplumsal yaşama katılmasına elvermeyen yollar, binalar, evler ve ulaşım araçlarının, engellilerin erişebileceği ve yararlanabileceği biçimde uyarlanmadığı ya da yeniden yapılandırılmadığı sürece, engellilerin bu düzenin aktif bir parçası olamayacağı iddia edilmektedir. Modelin teorisyenleri ve aktivistlerine göre, engelliler kurumsal sistem içinde de dışlanmaktadırlar. Toplumsal, eğitimsel, yasal, dinsel ya da politik kurumların ihmali ya da sistematik dışlamaları nedeniyle engelli bireyler, bu kurumlara erişim sorununun yanı sıra çeşitli ayrımcılık uygulamalarına tabi olmaktadırlar. Bütün bunlara ek olarak, insan çevresine ilişkin yerleşmiş kişisel ya da toplumsal önyargılar ve klişeler nedeniyle toplumsal düzenin bir parçası olarak algılanmamaktadırlar.2

1

Engelliler hareketi ve Birliğin çalışmaları için bkz. Mark Priestley, Disability A Life Course

Approach, Polity Press, United Kingdom, 2003, s. 11-14.

2

Sosyal model teorisi için bkz. Alison Harris/ Sue Enfield, Disability, Equality and Human Rights A

Training Manual for Development and Humanitarian Organisations, Oxfam GB, 2003, s.17-18; MJ

Oliver, "The Disability Movement and the Professions", International Journal of Theraph and

Rehabilitation, Vol.6, Iss.8, 1 August 1999, s.377-379; Jenny Morris, "İmpairment and Disability:

Sosyal modele göre; kişinin engelli olarak kabul edilmesine neden olan bedensel farklılıkları, çoğu zaman uygun fiziksel çevre ve yapılandırmalarla, sorun yaratan bir farklılık olarak değerlendirilmeyebilir. Kişilerin vücuduna ilişkin işlev ve yapı bozuklukları ya da yetersizlikleri, tedavi ve rehabilitasyon süreçleriyle, uygun kurumsal, fiziksel ve toplumsal tutumlarla desteklenerek, bu kişilerin hayatın içinde diğerleri gibi yaşamını sürdürmesi sağlanabilir.