• Sonuç bulunamadı

Haber Epistemolojisi’nin Kısa Tarihi

C. Eserleri

1.2. KÂDÎ DÖNEMİNDE “HABER” İLE İLGİLİ TARTIŞMALAR

1.2.1. Haber Epistemolojisi’nin Kısa Tarihi

Bilginin kaynağı meselesi ilkçağdan bu yana filozof ve bilginlerce tartışılmıştır. Sistematik olmasa da bilginin kaynağı ve değeriyle ilgili kafa yoran ilk filozof Herakleitos (M.Ö. 535-475) olmuştur.141 Onu, bilginin ne olduğu ve mahiyeti ile ilgili çalışmalarla, Elea Okulu’nun kurucusu Parmenides (M.Ö. 540) takip etmiştir.142 Ancak felsefe tarihinde epistemolojiyi müstakil bir başlık olarak ilk ele

138 Kâdî’nın ilmi açıdan muhatap aldığı çevrelerin bilgisine ulaşmak için; fırka, mezhep ve cemaatler

fihristine bkz. Kâdî, el-Muğnî, c. 20-2, s. 361-365.

139 Berâhime’nin Peygamberlik müessesesi ve diğer konularla ilgili görüşleri için Bkz. Kâdî, el-Muğnî,

c. 15, s. 25, 38, 40, 125, 398, c. 16, s. 85, 139, c. 11, s. 417, c. 12, s. 148, 276, c. 14, s. 161. Berâhime’nin peygamberlik müessesini kabul etmediklerine dair bkz. Kâdî, Muhtasar fî Usûli’d-

Dîn, s. 263; Kâdî, Şerhu’l-Usûli’l-Hamse, s. 380-381. Kâdî, Kitâbu’l-Mecmû’, c. 3, s. 445.

Berâhime’nin Epistemolojik açıdan nübüvvet müessesesine karşı itirazı için bkz. Metin Özdemir. “Mutezile’nin Nübüvvet Müdafaası”, Kelâm Araştırmaları Dergisi, yıl: 2007, sayı: 5:1, ss. 47-64, s. 49.

140 Kâdî, el-Muğnî, c. 12, s. 85, c. 15, s. 336-341, 397. 141 Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefe Tarihi, s. 115.

38

alan Demokritos (M.Ö. 460-400) olmuştur.143 Ona göre bilginin kaynağı duyulardır.144 “Sofistler ve Sokrates (M.Ö. 468-400), hem de Platon (M.Ö. 427-347) ve Aristo (M.Ö. 384-322) için de epistemolojik sorular son derece önem arz etmiştir. Antik çağın sonlarında epistemoloji, özellikle septikler için merkezi bir rol oynamıştır.”145 Akıl, duyu, deney ve sezgi başlıca bilgi kaynağı olarak kabul edilirken146 bu dönemde haber, geçmişin bilgisi veya vahyin bilgi kaynağı olması meselelerine dair malumata rastlamamaktayız.

Ortaçağ’a bakıldığında bu dönemde tanrıya dair bilgi, imkân dahilinde kabul görmüştür. Bilgi konularındaki değişimin yanı sıra bilgi kaynağıyla ilgili bazı değişimler de meydana gelmiştir. Bunlara vahiy ve iman konuları ilave edilmiştir. Bu dönemde ön plana çıkanlardan biri, Aquinolu Thomas (ö. 1274)’tır. O, bilginin duyularla başladığını, akıl, haber ve sezgiyle olgunlaştığını söyleyerek onun imkân dâhilinde olduğunu savunmuştur.147 Bu dönemde, iman-akıl ekseninde üç farklı temel yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi; iman ile aklın birbiriyle bağdaşmaz olduğunu öne süren “bağdaşmacılık” yaklaşımıdır. İkincisi; teoloji ya da dinin tamamen rasyonel olduğunu, akılla tam olarak anlaşılabileceğini öne süren “birlik” tezidir. Üçüncüsü ise, iman ile akılın ne birbiriyle çakıştığını ne de çatıştığını, ancak birbirini tamamladığını ileri süren “tamamlayıcılık” yaklaşımıdır.148

Yeniçağ’a (Modern Felsefe’ye) baktığımızda, bu dönemin epistemolojisini büyük ölçüde “modern felsefenin babası” ya da “modern bilimin babası” şeklinde nitelendirilen Descartes (ö. 1650) kurmuştur. O, gerçek bir doğruluğa ve bilgiye

143 Arda Denkel, Düşünceler ve Gerçekler, Doruk Yay. İstanbul 2003, s. 130. 144 Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefe Tarihi, s. 166.

145 G. Skırbekk ve N. Gılje, Antik Yunan’dan Modern Döneme Felsefe Tarihi, (Çev. Emrah Akbaş,

Şule Mutlu), Kesit Yayınları, İstanbul 2017, s. 159.

146 Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefe Tarihi, Hü-Er yayınları, Konya 2000, s. 42; Atay, tarih boyunca

ilim yapanları, şüpheciler ve inanışçılar diye iki kısma ayırmış ve bunların bilgi konusuna yaklaşımlarını ele almıştır. Hüseyin Atay, “Bilgi Teorisi”, AÜİFD, (1968), c. 16, sayı: 1, s. 9, ss. 155-176

147 Metin Yıldız, “Aquinoslu Thomas’ın Felsefesinde Bilginin İmkânı ve Değeri”, YYÜİFD, c. 5, sayı

7, yıl 2017, s. 2, ss. 1-19.

148 Ahmet Cevizci, Bilgi Felsefesi, s. 112-116. Bu dönemin diğer bir önemli konusu ise, “tümeller”

konusudur. Ortaçağ Hıristiyan teolojisinin önde gelen düşünürlerinden biri, Thomas Aquinas (ö. 1274) olmuştur. Ahmet Cevizci, Bilgi Felsefesi, s. 117; ayrıca bkz. Gülcan Palo, “Bilginin Toplumsallaşması ve Sosyal Epistemoloji”, AÜEFSBD, sayı: 51, Aralık, 2013, ss. 75-84.

39

ulaşmak için, kuşkucu yaklaşımı bir araç olarak kullanmıştır.149 Ona göre, bilgi kuramının varoluş nedeni, kuşkuculuktur. Ancak bilgi konusunu gerçekçi yönden ve bütün kapsamıyla ele alan ilk düşünür, modern dönemde İngiliz Amprizmi’nin temsilcilerinden J. Locke (ö. 1704) olmuştur.150 O, bilginin kökenini deneyime bağlamıştır.151 Locke’un halefi olan David Hume (ö. 1776)’e göre de bilginin kaynağı, izlenimler ve idealardır. Dolayısıyla David Hume de epistemolojik anlamda empristtir.152

Batı dünyasında epistemolojiyle ilgili durumu özetle ifade ettikten sonra, Müslüman alimlerin konuyla ilgili görüşlerine de göz atmak istiyoruz. Mâturîdî, (ö. 333/944) Cehm b. Sefvân (ö. 128/745), Ebû Bekir el-Esam (ö. 200/816), Ca’fer b. Mübeşşîr, Ca’fer b. Harb (ö. 236/850), Ebû Alî el-Cübbâî (ö. 303/915) gibi alimlerden sıklıkla söz eder. Bu da bilgi konusunda onlardan etkilendiğini düşündürmektedir.153 el-Askerî (ö. 400/1009), haberi epistemoloji açısından ele alan, aktarılması, doğruluğu ve yanlışlığı hakkında söz söyleyen ilk kelâm aliminin Vâsıl b. Atâ (ö. 131/ 748) olduğunu nakletmektedir.154 Ancak, günümüze ulaşan eserler arasında haber konusuna yer veren en eski kaynak Şâfi’î (ö. 204/820)’nin er-Risâle’sidir.155 Şafiî, ilim konusunu işlerken, Hz. Peygamber’den aktarılan ve insanların genelinin bildiği haberle ilmin meydana geleceğine vurgu yapmıştır. Bu tür bilgilerin herkesçe (tartışmasız) kabul edildiğine değinen Şafiî’nin bu yaklaşımı epistemolojiktir. Şâfiî’nin kullandığı (ةماعلا رابخا) kavramı da bilgi epistemolojisiyle alakalıdır. Özellikle Şâfiî’nin genelin, genelden duyduğu haber ile mütevâtir haberin hüccet değerinden söz etmesi, kayda değer bir husustur.156

149 Arda Denkel, Düşünceler ve Gerçekler, s, 452; ayrıca bkz. Sara Çelik, Yeni Çağda Bilgi Felsefesi,

Doruk Yay. İstanbul 2015, s. 17.

150 Vehbi Hacıkadiroğlu, İnsan Felsefi, Cem Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul 2000, s. 103; Ayrıca bkz.

Ahmet Cevizci, Bilgi Felsefesi, s. 151.

151 G. Skırbekk ve N. Gılje, Antik Yunan’dan Modern Döneme Felsefe Tarihi, s. 279. 152 G. Skırbekk ve N. Gılje, Antik Yunan’dan Modern Döneme Felsefe Tarihi, s. 298.

153 Hanifi Özcan, Mâtürîdî’de Bilgi Problemi, İFAV. Yay., İstanbul 1998, s. 31; ayrıca bkz. Mâturîdî,

Kitâbu’t-Tevhîd, s. 70 vd.

154 Ebu Hilal el-Askerî, el-Evâîl, Dâru’l-Ulûm, (thk. Velîd Kassâb, Muhammed el-Mısrî), Riyâd 1981,

c. 2, s. 119; Yusuf Şevki Yavuz, “Haber”, c. 14, s. 347.

155 Şâfi’î, er-Risâle, s. 245, 267.

156 Ebû Abdillâh Muhammed b. İdrîs eş-Şafiî, Cimâu’l-İlm, Dâru’l-Âsâr, 2002, s. 33-34; er-Risâle,

245; Ayrıca bkz. Bayram Kanarya, İhtilaflı Hadîsler (İmam Şâfi’î’nin Yaklaşımı), İz Yay., İstanbul 2017, s. 62-63.

40

İslâm filozoflarından Kindî (ö. 252/866)157 ve onunla aynı dönemde yaşan Câhız (ö. 255/869)’da aynı doğrultuda haberin bilgi değeriyle ilgilenmiştir.158 Her ne kadar bazı çalışmalarda “Bilgi” konusunun Ebû Mansûr el-Mâturîdî (ö. 333/944)’den itibaren bağımsız bir başlık altında ele alınıp incelendiği159 iddia edilse de bunun tarihi gökenleri hicri birinci asra kadar uzanmaktadır. Bu konuda Özcan, şu kanaate varmıştır: “Hemen hemen her din bilgini, bilgiden söz etmesine rağmen, İslam’da bilginin bir teori olarak klasik dini eserlere ne zaman girdiği konusunda kesin bir tarih ve bir şahıs belirtmek çok zordur.”160

Kelâm alimlerine göre duyular, akıl ve haber üç temel bilgi kaynağıdır. Bu konuda kelâm alimleri ittifak halindedirler.161 Pezdevî (ö. 493/1099)’nin de ifade ettiğine göre insanlar tarafından eşyanın tanınması ve bilinmesini sağlayan sebepler, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat’in geneline göre üç çeşittir. Bunlar; duyular, haber ve istidlâldir.162 Nesefî (ö. 508/1115) de “bilginin kaynağı, duyular, sadık haber ve akıldır”163 ifadesiyle aynı doğrultuda görüş bildirmiştir.

Klasik hadis usûlü alanında epistemolojiye son derece sınırlı bir düzeyde yer verilmiştir. Buna mukabil fıkıh usûlünde her türlü rivayeti içeren “haber” konusu, epistemolojik açıdan son derece geniş bir yelpazede ele alınmıştır.164

İslam bilginlerine göre haber, bir bilgi kaynağı olarak kabul görürken, aynı coğrafyda yaşayan ve bunu kabul etmeyen bazı kesimler de var olmuştur. Haberi bilgi kaynağı olarak kabul etmeyenlerle, bunu kabul eden Müslüman alimler arasında haber ile ilgili pek çok tartışma meydana gelmiştir. İslam alimleri, eserlerinde bu tartışmalara

157 Mahmut Kaya, Kindî: İslâm Dünyasının Felsefeyle Tanışması, İslam Felsefesi Tarih ve

Problemler, (91-118), (ed. M. Cüneyt Kaya), İSAM Yay. İstanbul 2017, s. 109; Adem Yıgın, Klasik Fıkıh Usûlünde Bilgi Anlayısı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2013, s. 1.

158 Bkz. Amr b. Bahr b. Mahbûb el-Kenânî el-Leysî el-Câhız, Resâilu’l-Câhız, (thk. Abdüsselâm

Muhammed Hârûn), Mektebetü’l-Hânicî, Kâhire 1964, c. 1, s. 120.

159 Emrullah Yüksel, “Âmidî ve Bazı Kelâmcılarda Bilgi Teorisi”, Kelâm’da Bilgi Problemi

Sempozyumu, Bursa, (ed. Orhan Şener Koloğlu, U. Murat Kılavuz, Kadir Gömbeyaz), 2003, 15-

17 Eylül, 2000, s. 3; Necip Taylan, “Bilgi” DİA, TDVY, İstanbul 1992, c. 6, s. 159.

160 Hanifi Özcan, Mâtürîdî’de Bilgi Problemi, s. 36. 161 Yusuf Şevki Yavuz, “Haber”, c. 14, s. 347.

162 Ebu’l-Yüsr Muhammed el-Bezdevî, Usûlü’d-Dîn, (thk. Hans Piter Lens), el-Mektebetu’l-Ezheriyye

li’t-Türâs, Kâhire 2003, s. 18.

163 Nesefî, Tabsîretu’l-Edille fî Usûli’d-Dîn, s. 24; Halife Keskin, İslam Düşüncesinde Bilgi Teorisi,

Beyan Yay., İstanbul 1997, s. 74.

41

sıkça yer vermişlerdir. Bu fırkaların başında Berâhime ve Sümeniyye gelmektedir. Kâdî Abdülcebbâr’ın haberle ilgili tartışmalarının arka planınında bu fırkanın görüşleri yer aldığından, kısaca bunların kimliği ve haberle ilgili görüşlerine yer vermek istiyoruz.

1.2.2. Haberle İlgili Tartışmalara Katılan Çevreler