• Sonuç bulunamadı

HABÎBULLÂH OLUŞU / SEBEB-İ MEVCÛDÂT/ MAZHÂR-

6. Sabır ve Sebatta Öncü Olmaları

2.5.10. HABÎBULLÂH OLUŞU / SEBEB-İ MEVCÛDÂT/ MAZHÂR-

Arapça bir isim olan “habîb” sevgili anlamına gelmektedir. Bu kelime klasik şiirimizde daha çok “Habîbullâh (Allah’ın Sevgilisi)” şeklinde Hz. Peygamber’imiz (SAV) için kullanılmıştır. (Pala, 2003:190)

172 ...,inne haza le şey'un acib: “...,doğrusu bu çok şaşılacak bir şey!" dedi.” (Hûd, 11/74)

173 Bu beyitin alındığı “habîb-i kibriyâ” redifli kasîde çalışmamıza esas olan nüshada bulunmayıp Prof.

Dr. Muhsin Macit (2012). Nedîm Dîvânı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü-3371, Kültür Eserleri: 511 adlı çalışmadan alınmıştır.Yine yazarın bu kaside için dipnotta gösterdiği açıklama şöyledir: Dr. Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu, özel kütüphanesindeki bir mecmuada bulunan bu şiiri yayımlamıştır: “Kasîde-i Nedîm Çelebi Der-Na‘t-ı Resûl-i Ekrem”, Diriliş, 5 (Ocak 1975), 50-52.

Hz. Peygamber’in, 63 yıllık zamanla sınırlı cismâni varlığından ayrı olarak bir varlığı daha mevcuttur. Allah’tan başka hiçbir şey yokken yüce Allah ilk defa “hakîkat-i Muhammediyye”yi var etmiş, bütün mahlûklar bu hakikatten ve O’nun için yaratılmıştır. (Demirci, 1997:179-180)

Cenabıhakk’ın Hz. Muhammed (SAV)’e yönelik ezelî sevgisi olmasaydı hiçbir şeyin var olmayacağına inanan sûfîler için kudsî hadîs olarak kabul ettikleri: “Sen

olmasaydın, sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım!” ifadesi büyük bir önem taşır.

(Uludağ, 2005:448-450)

Hz. Muhammed (SAV)’in diğer nebîler gibi muhataplarının hak dini benimseyip ebedî mutluluğa erişmelerini gönülden arzulaması ve bunun gerçekleşmemesinden derin üzüntü duyması O’nun (SAV) insan sevgisinin bir göstergesidir. Resûl-i Ekrem insanların yüce Allah’ı tanımalarına ve sevmelerine aracı olduğuna göre (Âl-i İmrân, 3/31) hem yaratanı hem yaratılmışı seven bir insandır. Kendisi “Habîbullah” olduğunu, fakat bunu övünme vesilesi kılmadığını söylemiştir. “Habîbullah” nitelemesi müslümanların “Resûlullâh”tan sonra en çok tekrar ettikleri vasıf olmuştur.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber (SAV)’in müminlere kendi canlarından daha yakın olduğu (Ahzâb, 33/6), sıkıntıya düşmeleri hâlinde üzülüp üzerlerine titreyen, şefkat ve merhamet gösteren bir duyarlılığa sahip bulunduğu (Tevbe, 9/128-129) ifade edilmektedir. Ebû Hüreyre’nin rivâyet ettiği bir hadîste Resûl-i Ekrem’in muhatapları karşısındaki konumunu, “ateşe düşmekte ısrar edenleri bellerinden yakalayıp kurtarmaya çalışan kimsenin durumu”na benzetmiştir. (Topaloğlu, 2005:439-441) “O Levlâk padişahının eşiğine aczinle ulaş ki O (SAV)’in ihsânı, arzusuna ulaşamamış çok kişiyi muradına erdirir.”

Var âstâne-i şeh-i “levlâk”e èacz ile Çok nâ-murâdı lutfu anıñ kâmkâr eder (Esrâr Dede, 168, K.2/11) 175

“Ey âlemlerin kaynağı, cümle yaratılmışların varlık sebebi! Güzel ahlâk sahibi, ulu kişi! Sen’i övmeye insanoğlunun gücü hiç yeter mi? Çünkü Sen’in bu üstün niteliklerin için âyet inmiştir.”

Ey mebdeè-i âlem sebeb-i mevcûdât V’ey sâhib-i ahlâk-ı hasen èâlî zât Kâdir mi ola nevèi beşer meddâhuñ Vasfuñda nüzûl eyledi çün kim âyât (Fıtnat Hanım, 207, R.3) 176

Çünkü kimse Allah’ın kelâmından daha iyi ve üstün bir söz söyleyemez, bu imkânsızdır.

“Levlâk” hitabının muhâtabı olan Habîbullâh yedi iklimin sultânıdır. O (SAV), tüm yaratılmışların peygamberidir:

Ol pâdişeh-i tâc-âver-i hutbe-i “levlâk” Sultân-ı şeref-perver-i heft-kişver-i eflâk

175 Şairin bu konuyla ilgili benzer şiirleri için bk.: 168, K.2/13; 648, M.2/4. 176 Şairin bu konuyla ilgili benzer şiirleri için bk.: 207, R.2; 212, Tah.15.

(Haşmet, 157, Tb.23/75)

“Merhaba ey Allah’ın sevgilisi olan aşk güneşi! Sen’in can bağışlayan azcık bakışına (cümle) âlem (olur) fedâ.”

Merhabâ ey afitâb-ı èışk Mahbûb-ı Hudâ Bir kemîne zerre-i cân-bahşuña èâlem fedâ (Nahîfî, Cilt: 2- 6, G.5/1) 177

“Âlemlerin övüncü olan o Resûl’e her an sonsuz salât eyle, her nefeste sayısız selâm kıl!”

Dem-be-dem eyle o fahr-ı èâleme bî-had salât Her nefes kıl ol resûl içün selâm-ı bî-şümâr (Nahîfî, Cilt: 2- 205, K.18/2)

“Bülbül-i gül-zâr-ı ev ednâ” tamlaması ile Resûl-i Ekrem’e hitapla “O’nun Cenabıhakk’a iki yay kadar veya daha yakın olduğu gül bahçesinin bülbülü.” (Hüseyin, 2014 :54) denmektedir:

Şâh-bâz-ı evc-i kurb-ârâ habîb-i kibriyâ Bülbül-i gülzâr-ı ev ednâ habîb-i kibriyâ (Nedîm, 20, K.1/1) 178

Hz. Peygamber (SAV) ; “zamanda, mekânda, nisbette, hatvede ve kuvvette 179 seçilmişlerin en sevgili olanı yani yüce Allah’a yaratılmışlar içinde en yakın olandır. “Sen O Resûl’sün ki yüce Allah, seni bizzat övmüşken şairlerin hangi şiiri seni övmeye yetsin?”

Nâ-sezâdır vasfına şi‘r olsa da sihr-i mübîn K 'oldu meddâhın senin Mevlâ habîb-i kibriyâ

(Nedîm, 21, K.1/22)

“Bu nimet yurduna girdi gireli cennet elbiseleri ile dolaşan Hz. Âdem, çırılçıplak kalmanın verdiği utanç içinde bulduğu yapraklarla edeb yerlerini örtmeye çalışırken "Ey

Rabb'imiz, biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhametle muamele etmezsen elbet perişanlığa düşenlerden oluruz." diye yalvarmaya başladı. Gözlerinden

akan yaşlar bu duayı en samimi duyguların eşliğinde yaptığını göstermekteydi. Hanımı Hz. Havvâ, bu mübarek sözleri aynen tekrarlıyordu.(A'râf, 7/ 23) Bu dua da Hz.

177 Şairin bu konuyla ilgili benzer şiirleri için bk.: Nahîfî, Cilt: 1- 162, K.5/11; Cilt: 1- 168, K.2/1; Cilt:

1- 184, K.9/1; Cilt: 1- 187, K.10/1; Cilt: 1- 196, K.13/1; Cilt: 1- 196, K.13/2; Cilt: 1- 203, K.17/13; Cilt: 1- 205, K.18/13; Cilt: 1- 174, K.8/28; Cilt: 2- 3, G.2/2; Cilt: 2- 8, G.7/1; Cilt: 2- 14, G.13/4; Cilt: 2- 14, G.13/5; Cilt: 2- 48, G.47/2; Cilt: 2- 64, G.64/2; Nahîfî, Cilt: 2- 80, G.79/4; Cilt: 2- 153, K.2/11; Cilt: 2, 263, G.260/3; Cilt: 2- 282, G.279/7; Cilt: 2- 417, G.414/2; Cilt: 2- 426, G.423/2; Cilt: 2- 428, G.425/3;Cilt: 2- 489, G.485/2; Cilt: 2- 538, Kıt’a 17; Cilt: 2- 545, Kıt’a 38; Cilt: 2- 631, R.288; Cilt: 2- 631, R.291; Cilt: 2- 631, R.289; Cilt: 2- 703, R.560; Cilt: 2- 727, Ebyât 252.

178 Şairin bu konuyla ilgili benzer şiirleri için bk.: 20-21, K.1/ 2 ve 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15,

16, 17, 18, 19, 20, 21, 23, 24, 25, 26, 28, 29, 30, 31; 22, K.1/27; 65, K.10/50.

Âdem'e, Rabbü'l-Âlemîn'den gelen bir ilhama dayanıyordu. (Bakara, 2/37) Kur'an-ı Kerim onların bu dua ile yalvardıklarını anlatıyor. Bunun haricinde olmak üzere Hz. Âdem'in, Arş-ı A'lâ'nın bir kenarında "Muhammed Rasûlullâh" ibaresini gördüğünü ve "Allah'ım, Muhammed Rasûlullah hürmetine bağışla!" 180 şeklinde dua ettiği rivâyeti de var." (Kazancı, 2017: 40-41)

Peygamber Efendimiz (SAV), Arş-ı Âlâ’da o kadar kıymetlidir ki insanların ilk atası Hz. Âdem O’nun hatrına af dilemiş ve yine O’nun hatrına bağışlanmıştır:

Vücûd-ı pâküñi teşrîf içün tâ levh-i èarş üzre Yazıldı resm-i èünvânı Muhammed yâ Resûlal’lâh (Nahîfî, Cilt:2- 420, G.417/2)

“Yüce Allah’ın beğenmiş olduğu sevgilisi uludur, kusursuz ahlakı ile eşsiz olan O’dur.”

O’dur hulk-ı èazîm ile muèazzam Pesendîde Habîbuéllâhi aèzam (Sünbülzâde Vehbî, 32, M.2/5)

“Ey (yaratılmışlara) şefaat eyleyen padişahlar padişahı! Sen gece ve gündüz “Levlak” mânâsına mazharsın. Bu nedenle güneş ve ay sana askerdir.”

Mihr ü meh leşker şehenşâhâ şefâat-perverâ Ey ki zâtıñ mâni-i “Levlâk”e mâzhar rûz u şeb (Şeyh Gâlib, 50, K.1/18)