• Sonuç bulunamadı

Hızlı Örgütlenmeyle Birlikte Artan Pasif Üye Sorunu

4.4. Özel Güvenlik Sendikalarının Başarılarını Etkileyen Unsurlar, Örgütlenme Taktik

4.3.4. Hızlı Örgütlenmeyle Birlikte Artan Pasif Üye Sorunu

Özel güvenlik sektöründe özellikle Öz-İş ve Güvenlik-İş sendikalarının büyük örgütlenme atılımları ve çeşitli faktörlerinde etkisiyle üye sayıları hızla artmıştır. Sendikalı işçi sayısının artmasına karşılık sendika üyelerinin aktif sendika üyeleri haline getirilmesi konusunda aynı başarı yakalanamamıştır.

“Bir miting yapmaya kalkıyoruz özel güvenlik sektörüyle ilgili. Arkadaşımızın hakkı için orada bir mücadele vereceğiz, herkesi çağırıyorsun, ama senin baş temsilcin bile oraya gelmekten, kameraya gözükmekten korkuyor.” (C. Gökyeşil,

Güvenlik-İş Sendikası Genel Teşkilat Sekreteri, Sözlü Görüşme, 26.05.2016)

“Genç arkadaşlarımızı sendikaya üye yapıyoruz. Ancak bunları aktif bir biçimde sendikal harekete, sendikal örgütlülüğe katmakta daha eksiklik çekiyoruz. Bu da özel güvenlik sektörünün hiyerarşik yapısından kaynaklı aslında. Diyorum arkadaşa sen geçsin, bekârsın daha rahat hareket edersin, daha çok örgütleme yapar daha çok koştururuz falan ama yok şu abi var o yapsın, o daha deneyimli. Şu kadar yıldır burada çalışıyor, daha önce bir sürü yerde çalışmış gibi. Genç arkadaşlar üye olmaktan değil ama sorumluluk almaktan, sendikal harekete, faaliyetlere katılmaktan çok korkuyorlar.” (E. Demir, Güvenlik-Sen Sendikası

Uzmanı, Sözlü Görüşme, 27.05.2016)

Biz sendikalı olduk. Ama sendikalı olmanın gereklerini yerine getiremiyoruz Çünkü sendikalı olmayı beceremedik, üye olduk sadece biz. Bir delege arkadaşımız işten çıkarıldı bizim Kadıköy’de. O dönem işte Başkan yardımcısından, ilçe başkanından siyasilere kadar her kapıyı çaldık. Ama o arkadaşla beraber iki kişiydik. Diğer hiçbir arkadaş, bırakın üyeyi delegeler bile korkularından gelemedi… Aslında kendilerini bu işten mesul hissetmiyorlar.” (S.

167 Bayrak, Güvenlik-Sen Sendikası İstanbul Örgütlenme Sorumlusu, Sözlü Görüşme, 19.05.2017)

Özel güvenlik görevlileri genellikle sendikaya üye olmakla yetinmekte, bazıları sendikalarının örgütlenme faaliyetlerine kısmen destek verse de özellikle sendikal faaliyetlere, basın açıklaması gibi etkinliklere katılım son derece sınırlı kalmaktadır. Hâlbuki bu tip etkinlikler üyelerin aktif üyeler haline getirilmesinde önem arz etmektedir. Eğitimler ve sendikal faaliyetlere katılımların arttırılmasıyla sağlanacak olan üye aktivizmi sayesinde üyelerin kendileri adına izlenen politikalarla özdeşleşmesi, bu politikaları sahiplenmesi kolaylaşacak ve böylece sendikanın örgüt içi ve örgüt dışı dayanışması geliştirilebilecektir (Hyman, 2012: 91). Güvenlik-Sen yetkilisi bu durumu şöyle ifade etmiştir;

“İki şey çok önemli örgütlenmede. İlki, sınıfın örgütlenmesi yani sendika üyesi

olması. İkincisi ve daha önemlisi bilinçlenmesidir. Özel güvenlik görevlilerinin yalnız olmadığını, işçi sınıfının bir parçası olduğunu, ciddi anlamda örgütlü bir güç örgütlü bir alan olduğunu anlatabilme meselesidir. Bizim için önemli olan iki nokta bu.” (B. Bulduk, Güvenlik-Sen Sendikası Örgütlenme Uzmanı, Sözlü

Görüşme, 13.05.2017)

Güvenlik-Sen sendikasının özel güvenlik görevlilerinin işçi sınıfının bir parçası olduğuna, dolayısıyla diğer işçilerle dayanışma içerisinde olmaları gerektiğine ısrarla vurgu yapması üyelerinin diğer işkollarındaki işçilerin eylemlerine destek olmalarını sağlamıştır. Nitekim 2015 yılında metal işkolunda yapılan grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden anlaşma çıkmaması sonucunda Birleşik Metal-İş aldığı grev uygulama kararına destek olmak amacıyla Güvenlik-Sen üyeleri basın açıklamaları yapmışlardır. Diğer bir ilginç dayanışma olayını sendikanın örgütlenme daire başkanı şöyle ifade etmiştir;

“Hacettepe Üniversitesi'nde sağlıkçılar bir eylem yaptılar. Orada özel

güvenlikler müdahale ediyorlardı. Biz buraya yaklaşık 100 kişi falan gittik, oradaki özel güvenliklerin önüne kendi güvenlik arkadaşlarımız set kurdular mesela. Eyleme müdahale ettirmedik.” (İ. Karcıağa, Güvenlik-Sen Sendikası

Örgütlenme Daire Başkanı, Sözlü Görüşme, 17.05.2017)

Özel güvenlik görevlilerinin her ne kadar yetkileri olmasa da aldıkları emirler nedeniyle eylem yapan, hakkını arayan diğer işçi kitlelerine sık sık müdahale etmek

168 durumunda kaldıkları dikkate alınırsa söz konusu olayın önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Güvenlik-Sen sendikasının bu tutumunun, toplumsal muhalefetin özel güvenlik aygıtı kanalıyla bastırılması ihtimaline karşı diğer sendikalar tarafından da benimsenmesini gerektirmektedir.

Sendikalar arasında üyelerin eğitimi ve sendikal faaliyetlere katılımı konusunda önemli bir farklılık göze çarpmaktadır. Güvelik-İş ve Güvenlik-Sen sendikaları üyelerini bu tip etkinliklere dâhil etmeye çalışırken, Öz-İş sendikası yetkilileri bu tip faaliyetlerin herhangi bir sonuç getirmeyeceğini, gereksiz olduğunu düşünmektedirler.

“İşçinin bir tanesi telefonda görüşürken şöyle dedi, başkanım siz eylem

yapmıyorsunuz dedi. Şimdi dedim arkadaşlarınız orada bağırdı eylem yaptı kazancınız ne oldu? Sadece sesiniz kısıldı, bir simitçi kazandı birde sucu. Ne aldık? Hiçbir şey. Toplumsal örgüt baskı o değil. Ama siz ihale makamına müdahale etmiyorsunuz, dedim.” (K. Sağlam, Öz-İş Sendikası Genel Sekreteri,

Sözlü Görüşme, 25.05.2016)

Ancak bu tip etkinliklere katılımların sağlanması hem aktivist kadroların oluşmasını sağlayacak hem de üyelerin sendikanın işleyişine ve etkinliğine fayda sağlaması mümkün olacaktır. Bunun yanısıra Güvenlik-Sen sendikası örgütlenme anlayışı ve işçilere kazandırmaya çalıştığı bilinç açısından farklılaşmaktadır.

“Özel güvenlik görevlileri bir işçi sınıfının bir parçası, işçi sınıfının bir parçası

olduğundan kaynaklı işçi olduğundan kaynaklı ülkedeki işçi politikalarından kaynaklı olarak ezilmemesi gerektiğini kendi emeği ve demokratik hakları ile için mücadele etmesini gerektiğini anlatıyoruz. Ama her şeyden önemlisi bu alanın tamamıyla militaristleştirilmesinin önüne geçilmesi noktasında yoğunlaşıyoruz. Bizim Öz-iş ve Güvenlik-iş’ten farklı olarak bu üç temel anlayışta sendikal mücadele anlayışımız var bu noktada.” (B. Bulduk, Güvenlik-

Sen Sendikası Örgütlenme Uzmanı, Sözlü Görüşme, 13.05.2017)

Üçüncü bölümde irdelendiği gibi özel güvenlik görevlileri neoliberal dönemde sermaye ve devletin baskı aygıtı işlevini görmektedir. Bu bağlamda, sayıları her geçen artan bu işçilere sınıf bilinci kazandırılması özel güvenlik görevlilerinin toplumsal muhalefetin bastırılması konusunda kullanılmasının önüne geçilmesinin önüne geçilmesi son derece önemlidir. Buna karşın Güvenlik-Sen sendikası dışında hiçbir

169 sendika özel güvenlik görevlilerinin örgütlenmesinin diğer işkollarındaki işçiler açısından taşıdığı öneme vurgu yapmaması dikkat çekicidir.

4.3.5. 6552 sayılı Kanunun Örgütlenme Üzerine Etkileri

Özel güvenlik görevlileri 5188 sayılı yasasıyla yetkilendirilerek, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunuyla (kamu sektöründe) istihdam edilmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’yla özlük haklarını kullanan özel güvenlik görevlileri alt işveren işçisi olarak asıl işverene iş görmektedir.

6552 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun” da yer alan

düzenlemeler kamu sektöründe çalışan alt işveren firma işçilerinin sendika ve toplu sözleşmesi hakkını kullanabilmelerini kolaylaştıran bazı düzenlemeler içermektedir. 6552 sayılı kanunun 13. maddesine göre, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca ihale edilen işlerde, asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından bu kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri, alt işverenin yetki vermesi şartıyla kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülecek ve sonuçlandırılacaktır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu şekilde sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenecektir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için ise fiyat farkı ödenmeyecektir.

Böylece kamu sektörüne ait alt işveren firma işçilerinin örgütlenerek toplu iş sözleşmesi yapılması halinde (alt işveren firmanın kamu işveren sendikalarından birisine yetki vermesi şartıyla) toplu sözleşmeden doğan farkları alt işveren firma devlete yükleyebilmektedir. Gene toplu iş sözleşmesi yetki tespit işlemlerinde 4734 sayılı kanunun 62. maddesinin birinci fıkrasının “e” bendi uyarınca ihale alan alt işverenlere ait her bir ihale sözleşmesi ayrı bir işyeri olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanında gene 6552 sayılı kanunun 14. maddesinde kamuda ihale sürelerinin 3 yıl olarak belirlenmesi sendikal örgütlenmeyi olumlu yönde etkilemiştir.

170

“Temelde bu kadar hızlı büyümesinin nedeni kamuda toplu iş sözleşmesi yapma şeklinin değiştirilmesi oldu. Taşeron firmanın Türkiye genelinde yüzde 40 yerine sadece ihaleyi aldığı yerde %50 den bir fazlasını örgütlemek tis yapmaya yeterli hale geldi. Kamu işverenleri sendikasının da devreye sokulmasıyla birlikte, taşeron firmalar tis den doğacak farkları ödeme yükümlülüklerinden kurtulup devlete devretme hakkına sahip oldu. Tabi bu da özel güvenlikçilerin hızlıca örgütlenebilmesinin önünü açtı. Böyle bir esneklik getirilmesinin özel güvenlik sektörünün hızlıca büyümesi ve örgütlenmesinin önünü açtı.” (G. Keskin,

Güvenlik-İş Sendikası Uzmanı, Sözlü Görüşme, 27.05.2016)

Öz-İş sendikası Genel Sekreteri de 6552 sayılı kanunda yer alan ilgili düzenlemelerin örgütlenmeyi büyük ölçüde rahatlattığını, kanunun yürürlüğe girmesiyle üye sayılarını hızla arttırdıklarını ifade etmiştir. Özel güvenlik sektöründe örgütlü olan sendikalar bu düzenlemeden çok etkin biçimde yararlanmışlardır ve bunun örgütlenmelerine olumlu etkileri olmuştur. Ancak 6552 sayılı kanunda yer alan düzenlemelerin özel sektör işyerlerini kapsamaması sektörde örgütlü sendikaların adeta kolaycılığa kaçan bir şekilde tamamen kamuya yönelmesine neden olmuştur. Öyle ki, pratikte son derece zor olan özel sektör işyerlerinde örgütlenmenin yasal olarak da imkânsız olduğu iddia edilmektedir.

“Kamu kuruluşlarında toplu iş sözleşmesi yapabiliyorsunuz özel kuruluşlarda

yapamıyorsunuz, yasal olarak yapamıyorsunuz. Yasal olarak yetki belgesi alamıyorsunuz.” (B. Bulduk, Güvenlik-Sen Sendikası Örgütlenme Uzmanı, Sözlü

Görüşme, 13.05.2017)

Bu ifadeler adeta öğrenilmiş çaresizliğin kanıksanmasının açığa vurumudur. Zira özel sektör işyerlerinde faaliyet gösteren bir firmadaki işçilerin %40’ının üye kaydedilmesi halinde toplu iş sözleşmesi yetki belgesi alınmasının önünde hiçbir yasal engel yoktur. Bu tip bir örgütlenme her ne kadar son derece zor olsa da bir sendika uzmanının bu durumun yasal olarak mümkün olmadığını iddia etmesi 6552 sayılı kanunun işkolundaki örgütlenme üzerinde bir takım olumsuz etkiler yarattığını da göstermektedir.

6552 sayılı kanunun yarattığı diğer bir olumsuz etki ise, sektördeki sendikaların kolaycılığa kaçan bir şekilde örgütlenme faaliyetlerinin tamamını kamu işyerlerinde yoğunlaştırmasına neden olmasıdır. Gerçekten Güvenlik-İş sendikası hariç görüşme

171 yapılan sendika yetkilileri örgütlenme faaliyetlerinin tamamen kamu işyerlerinde olduğunu, özel sektör işyerlerinde herhangi bir örgütlenme faaliyeti içerisinde olmadıklarını ifade etmişlerdir.

“Özel sektörde çok ciddi bir örgütlenmenin içerisindeydik. Yani sendikamızın

kurulduğu yıllardan 2013 yılına kadar ki iki yıllık süreçte özel sektörde Securitas firmasından yaklaşık 4 bin üyemiz vardı bizim. Bu ciddi bir rakam, neredeyse Türkiye genelinde %40’ı yakalamıştık yani.” (K. Karabulut, Güvenlik-İş Sendikası Marmara

Örgütlenme Sorumlusu, Sözlü Görüşme, 16.05.2017)

6552 sayılı kanunun çıkmasının ardından Güvenlik-İş sendikasının da büyük ölçüde kamu işyerlerinde örgütlenmeye yöneldiği görülmektedir. Nitekim sendikanın sitesinde yada yerel/ulusal medyada Securitas firmasındaki örgütlenme faaliyetlerine ilişkin güncel hiçbir habere rastlanmamıştır. Görüldüğü gibi 6552 sayılı kanun bu açıdan özel sektör işyerlerinin sendikal mücadelenin dışına itilmesine neden olmuştur.

4.3.6. Örgütlenme Çalışması Yürütülecek İşyerinin Belirlenmesi, Pilot Bölge