• Sonuç bulunamadı

Hürriyet Gazetesinin 25 Şubat 2012 Tarihli Struma Gemisi Olayı Haberinin Çözümlenmes

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE MEDYASINDA STRUMA GEMİSİ OLAYI’NIN TEMSİLİ

3.3. Struma Gemisi Olayı’nın Haber Söylem Analiz

3.3.4. Hürriyet Gazetesinin 25 Şubat 2012 Tarihli Struma Gemisi Olayı Haberinin Çözümlenmes

Şekil.16: Hürriyet Gazetesi,

Hürriyet gazetesi, 1 Mayıs 1948’de yayın hayatına atılmıştır. Topuz’a göre, Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra karikatür yapmaya başlayan sonra da gazeteciliğe yönelen Sedat Simavi’nin Hürriyet gazetesi Babıâli’de çığır açmıştır (Topuz, 2003:186). Daha sonra Simavi ailesinden Sedat Simavi’nin uzun süre yönetiminde olan Hürriyet gazetesi 1994 yılında işadamı Aydın

95

Doğan’a satıldı. Zincirkıran, Erol Simavi’den Hürriyet’in neden başka bir işadamına değil de Aydın Doğan’a satıldığını şu şekilde aktarmaktadır:

“Karamehmet’ten, Ayhan Şahenk’e kadar birçok kimse. Aydın Doğan’ın seçişimin sebebi, hani 16-17 yıldan beri gazeteciliğin içinde bulunmasıdır. İşin yabancısı değil. Hürriyet’i bir bankacıya ya da bir müteahhide satacak değildim ya. Aydın Doğan ne de olsa gazeteci, öyle sayılır” (Zincirkıran, 1994:172)

Hürriyet gazetesinin logosunda Türk Bayrağı, Atatürk ve “Türkiye Türklerindir” ibaresi bulunmaktadır. Topuz’un aktarımına göre, Zaman gazetesinden Nuriye Akman’a verdiği bir röportajda Aydın Doğan, Hürriyet gazetesini, “daha çok devlet gazetesidir” diye tanımlamaktadır (Topuz, 2003:338).

Bir çok haber analizi çalışmasında merkez medya (mainstream media) olarak belirtilen, liberal ve popülist bir yayın çizgisi benimseyen Hürriyet gazetesinde, 24 Şubat 1942 tarihinde meydana gelen Struma Gemisi Olayı ile ilgili 24 Şubat 2012 tarihinde gerçekleşen anma toplantısına yönelik haber, gazetenin 25 Şubat 2012 tarihli nüshasının 30. sayfasında yayınlanmıştır. Olayın haberini, “Hocalı İçin Taksim’e Çağrı” başlıklı koyu siyah ve büyük puntolu bir haberin yanında yayınlayan Cumhuriyet gazetesi, “Hükümet Struma İçin Özür Dilesin” başlığıyla sayfasına taşımıştır. Hürriyet’in 30. sayfasının alt yarım sayfası reklama, üst yarım sayfasının dörtte üçü de Ermeni ordusunun Azerbaycan’ın Hocalı şehrinde uyguladığı katliamın anma programlarına ayrılmıştır. Struma Gemisi Anma olayına ayrılan bölümün başlığında, “enformasyon eksiltimi” yapılmıştır. Çünkü başlıkta yer, zaman ve dönem bilgisi yer almamıştır. Ayrıca haberde kullanılan, “Hükümet Struma İçin Özür Dilesin” ifadesinde hükümetten neden için özür beklenildiği anlaşılmamaktadır. Ayrıca Akşam ve Cumhuriyet gazetesinde olduğu gibi, özür meselesinin başlığa çekilmesi ile, Ermeni Diasporası’nın yıllardır talep ettiği “özür talebi”ni hemen akla gelmekte ve bu konuda “hassas” olan Türk kamuoyuna “tüm azınlıklar aynıdır” intibaını verecek bir kurgulama ile okuyucunun belli bir görüşe yönlendirildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, Ermeni Diasporası’nın talebine karşılık olarak, “Hocalı Soykırımı” meselesinin

96

aynı sayfada işlenmesi de, okuyucunun milliyetçi duygularını harekete geçirmeye yönelik bir çaba olarak öne çıkmaktadır.

Bahse konu haberde alt başlık ve spot bulunmamaktadır. van Dijk’in modeline göre spotu olmayan haberin girişi spot olarak alınmaktadır. Hürriyet gazetesinin haber girişi şu şekildedir;

“Romanya’dan kaçmak isterken, Rus denizaltısından atılan torpille Karadeniz açıklarında batırılan Sturma gemisinde ölen 760 Romen Yahudisi, dün Sarayburnu’nu sahilinde düzenlenen törenle anıldı” (Hürriyet, 25 Şubat 2012).

Haber başlığı ve spot, bir haberde okuyucunun en çok dikkatini çeken bölüm olması nedeniyle, bu bölümde verilen bilgiler çok önem arzetmektedir. Çünkü haberdeki yönlendirmeler başlık ve girişle tamamlanarak, okuyucu bu bölümde habere hazırlanmaktadır. Girişte verilen ön bilgilerde “Romanya’dan kaçmak isterken…” şeklindeki ifadede, söz konusu Yahudiler’in, ne zaman ve neden kaçtıkları belirtilmeyerek, enformasyon eksiltimine gidilmiştir.

Daha sonraki cümlelerde de neden kaçıldığı bilgisi uzun süre verilmemekte, haberin sonuna doğru, “antisemitizmin kol gezdiği Romanya’dan” şeklindeki bir ibare ile yine üzeri örtük bir şekilde söz konusu bilgilendirme gerçekleşmiştir. Oysa, Struma Gemisi’ndeki Yahudiler’in, Almanya’nın kontrolündeki Romanya’dan bir soykırıma uğramamak üzere kaçtıkları bilinmektedir. Logosunda “Türkiye Türkler’indir” şeklinde bir ibare ile yayınlanan Hürriyet gazetesindeki, söz konusu haberin devamı şu şekildedir:

“Panama bandıralı gemide 70 yıl önce, 24 Şubat 1942 tarihinde ölenler için yapılan anmaya, aralarında işadamı ishak Alaton, Struma faciasın anlatıldığı “Serenad” kitabını yazan sanatçı Zülfü Livaneli ve Türk Musevi Cemaati Baklanı Sami Herman’ın da bulunduğu 20 kişi katıldı. 1 dakikalık saygı duruşunun yapıldığı törende konuşan İshak Alaton, o dönem 15 yaşında olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kızılay göstermelik yardımda bulundu. Ekmek çuvallarını gemiye taşıdım. 2-3 gün boyunca. Esas yardımı İstanbul’da yaşayan Musevi cemaati organize etti. Babam da yardım komitesindeydi. 2 ay boyunca oradaki insanların hayatta kalması için çalıştık. Kimseye haber verilmeden geminin halatları kesilerek o günün hükümeti tarafında yüzlerce kişi ölüme terk edildi. Bilerek yaptılar. Bilinçli bir cinayetti. Ankara’nın emir verdiği bir cinayetti. Dün (önceki gün) Almanya’da Alman Başbakanı Angela Merkel, Neo-Naziler tarafından öldürülen 8 Türk için resmen özür diledi. Biz de bu trajedi nedeniyle Türk hükümetinin özür dilemesini bekliyoruz. Bu bir erdemdir. Ya Ankara’dan ya

97

da o dönemki hükümetin bugünkü temsilcilerinden biri çıkacak ve o gün adına özür dileyecek. Demeliler ki ‘Evet bu bizim omuzlarımızdaki bir cinayettir. Biz bunun yükü altında daha fazla ezilmek istemiyoruz. Ve özür diliyoruz.’ Türkiye’nin özür dileme cesaretini gösterebilmesi lazım artık. Bunu yapabildiği takdirde Türkiye arınacak ve yükselecek. Biz özür dilemeyi bilmeliyiz. Geçmişimizle artık barışmalıyız. İnsan olalım” (Hürriyet, 25 Şubat 2012).

Daha sonra haber, “Kadınlar ve Çocuklar” alt başlığı ile devam etmekte, söz konusu olayın tarihçesine yüzeysel olarak değinilmektedir. Haberin başlığı, girişi ve metni göz önünde bulundurulduğunda olayda neden- sonuç ilişkisi kurulamamaktadır. Struma Gemisi yolcu ve mürettebatını devlet neden “bilerek ölüme terk etmiştir?”, bir Rus denizaltısı nasıl “çoğunluğu kadın ve çocuktan oluşan” sivil bir gemiyi batırmıştır? gibi bir çok soru cevapsız kalmıştır.

Hürriyet gazetesi, haberde törenden bir resim kullanmış, katılımcıların hiçbirinin görülmediği fotoğrafta sadece Alaton’a zoom yapılmış, Alaton’un ardındaki bir katılımcı da kadraja yarım olarak girmiştir. Hürriyet gazetesi, fotoğraf aracılığı ile olaya geniş açıdan bakmak yerine, çok dar bir alandan baktığı izlenimini vermiş, böylece kullandığı fotoğrafla haber başlıkları ve metnin tamamındaki tema bütünlük göstermiştir.

Bahse konu haberde, ardalan ve bağlam bilgisine yönelik eksikliğin, “Kadınlar ve Çocuklar” başlığı altında giderilmeye çalışıldığı izlenimi verilmek istense de sebep sonuç ilişkisi ve bir çok sorunun cevabı verilmeyerek okuyucuya sınırlı ve yüzeysel bir bilgi verilmiştir. İncelenen haber, Selçuk Yaşar tarafından yazılmış, böylece habere bir yandan muhabir göndererek gerekli ilgi gösterilmişken, bir yandan da haberin hem fotoğraf açısından hem de metin açısından dar tutulması dikkat çekmektedir.

Öte yandan, haberin başlığında geminin bir “Rus denizaltısından atılan torpille Karadeniz açıklarında” batırıldığı belirtirken, haberin sonunda “Başıboş Karadeniz’e bırakılan Struma, 24 Şubat 1942 günü 09:00 sıralarında bir denizaltından atılan torpille batırıldı,” şeklindeki ifade edilmesi haberde ciddi bir çelişki olarak tespit edilmiştir. Haber metninde olayın ana tarafları olarak, “İshak Alaton”, “Yahudiler” ve “Hükümet ve/veya CHP” gösterilmiştir.

98

Şekil.17: Hürriyet Gazetesi, 25 Şubat 2012

Haberin sentaktik çözülmesinde yer verilen cümlelerin yapılarına, öznenin etken mi edilgen mi olarak konumlandırıldığına bakılmaktadır. “…törenle anıldı” ifadesinin geçtiği cümlenin ardından sadece katılımcılardan yalnızca üç kişinin isimleri belirtilmiştir. Ayrıca söz konusu töreni kimin organize ettiği de haberden anlaşılmamaktadır. Ayrıca “Kadınlar ve Çocuklar” alt başlığı altındaki çoğu bilgi, yine edilgen cümle yapısı ile ifade edilmiş dolayısıyla haber genelinde edilgen cümle kurgusu egemen olmuştur. Edilgen cümle yapısı, okuyucuda bir genelleme algısı oluşturarak, olayın sorumlularının gizlenmesine yol açmakta ve ölümlere yol açan aktörleri görünmez kılmaktadır.

Haberde temel olarak şu sonuç çıkmaktadır, Romanya’dan kaçan Yahudileri taşıyan bir gemi, Karadeniz’de bir Rus denizaltısı torpidosuyla batırılmış, bu nedenle de Yahudi bir işadamı dönemin veya halihazırdaki Türk

99

hükümetinden özür beklemektedir. Haberin başlık, giriş ve kurgusu ile haberin hemen Hocalı Katliamı Anma haberlerinin yanı başında verilmesi, “biz/onlar” karşıtlığını yeniden üretmeye yönelik bir çaba olarak göze çarpmaktadır. Haberin retoriği, bir anlamda haberin inandırıcılığının artırılması için kullanılan ve okuyucunun ana konuyu içselleştirmesi adına yer verilen tüm unsurları kapsamaktadır. Hürriyet gazetesi, söz konusu programı, okuyucuların en çok dikkatlerini çeken manşet ve birinci sayfadan vermemiş, gazetenin 30. sayfasında küçük bir haber olarak yayınlamıştır. Böylece habere çok önem verilmediği gösterilmek istenmiştir.

3.3.5. Şalom Gazetesinin 29 Şubat 2012 Tarihli Struma Gemisi