• Sonuç bulunamadı

Jung, Freud’un kuramını belli noktalarda benimsemiş ancak belli noktalarda benimsememiştir. Freud’un ortaya koyduğu bazı kavramları kabul etmiş bazı kavramları reddetmiş ve bazı kavramları da geliştirmiştir. Jung’un da psikoloji literatürüne kazandırdığı çok önemli bilgiler ve kavramlar vardır. Kişiliği benlik, bilinç, kişisel bilinçdışı, ortak bilinçdışı, karmaşalar, arketipler gibi kavramlarla açıklamaya, anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır.

Jung cinsel dürtülerin psikoanalitik yaklaşımda fazla abartıldığını düşünmüştür. Kendisi, diğer dürtülerin de önemli olduğunu savunmuştur. Jung içedönük ve dışadönük kavramlarını ilk kullanan kişidir. Đçedönük kimsenin düşünceleri ve ilgileri iç dünyalarına doğru yönelmiştir; diğer kimselerle az birlikte olurlar. Diğer taraftan, dışadönük kimse sürekli başkalarıyla beraber olmak ister ve hiç yalnız kalmak istemez.112 Jung sekiz tür içe ve dışa dönük tip belirlemiştir. Bunlar düşünen içedönük, düşünen dışadönük, duygusal içedönük, duygusal dışadönük, duysal içedönük, duysal dışadönük, sezgisel içeönük, sezgisel dışadönüktür.

111AYTAÇ, Serpil; Đnsanı Anlama Çabası, Ezgi Kitabevi, Bursa, 2000, s.172. 112CÜCELOĞLU; s.415.

Jung’a göre kişilik, birbiriyle etkileşimde bulunan çok sayıda sistemden oluşur. Bu sistemlerden her birinin tek başına önemli bir fonksiyonunun olmamasının yanı sıra, birlikte birbirleriyle etkileşim halinde iken söz konusu olan bir kişilik yapısı vardır. Bu sistemler ego, kişisel bilinçaltı ve onun kompleksleri, kolektif bilinçaltı, arketipler, persona, anima, animus ve gölgedir.113

-Ego: Jung kişiliğin bilinçli olan yanını ego olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla

gerçeklerle ilişki halindedir ve gerçeklerle uyum içindedir. Egonun temel fonksiyonları algılama, hatırlama, duyumsama ve düşünmedir. Ego kişiliğin benlik kavramıdır.

-Kişisel Bilinçaltı: Egoya komşu olan bölgedir. Bireyin kendisine özgüdür.

Bireyin bastırılmış çocuksu dürtü ve arzularından, yüksek algılarından ve sayısız unutulmuş deneylerinden oluşur ve yalnızca ona aittir. Kişisel bilinçaltına ait anılar tümüyle istencin denetimi altında olmasa bile, baskının zayıfladığı zamanlarda hatırlanabilirler.114

-Kolektif (Ortak) Bilinçaltı: Bilinçte hiçbir zaman yaşanmamış olan birincil

imgelerden oluşur. Birincil imgeler, bireye atalarından aktarılan gizli imgelerdir. Ortak bilinçaltı, tarih boyunca birey bedeninin geçirdiği evrimle anı tarzda bir evrim geçirmiştir.115 Bir başka deyişle, kolektif bilinçaltı, bireyin daha önceki insanlığın duygularının, korkularının, kaygılarının ve çabalarının saklandığı ortak bir bilinçaltıdır.

-Arketipler: Arketip duygusal yönü güçlü, kalıtımla gelen evrensel bir

düşünme biçimidir. Bunlar türe ilişkindir. Deneyimlerden oluşmuşlardır. Arketip, semboller ile belli bir şekilde algılama ve bu algılamaya uygun bir

şekilde davranmadır.116 Kolektif bilinçaltında bulunan arketipleri şunlardır: Persona, gölge, anima, animus ve bendir.

-Persona: Bireyin toplum içinde takındığı kimliğidir. Genellikle bu kimlik

maske olarak bilinir ve anılır. Jung bu maske için, bir zamanlar eski çağ

113YANBASTI; s.48. 114

FORDHAM, Frieda; Jung Psikolojisi, (Türk: Aslan YALÇINER), 4. Basım, Say Yayınları,

Đstanbul, 1997 s.24.

115KORKMAN; s.14. 116YANBASTI; s.49.

aktörlerinin oynadıkları rolü belirtmek için giydikleri maskenin adı olan “persona“ sözcüğünü kullanmaktadır. Jung’a göre herkes içinde bulundukları koşulların kendilerinden beklediği özelliklere uymaktadır. Persona kolektif bir olgu, kişiliğin aynı oranda bir başkasına ait olabilecek bir yönüdür. Dünya ile ilişkilerimizi sağladığımız bir gerekliliktir.117

-Gölge: Jung, bizim kişisel bilinçdışında bulunan diğer yüzümüzü gölge

olarak adlandırmaktadır. Gölge, içimizdeki engellediğimiz her şeyi yapmak isteyen bir varlıktır. Toplumsal standartlara ve bizim ideal kişiliğimize uymayan tüm vahşi istekler ve duygulardır. Utanç duyduğumuz ve kendimiz hakkında bilmek istemediğimiz her şeydir.118

-Anima ve Animus: Fizyolojik düzeyde, bir birey gerçekte iki cinsellidir.

Her iki cinsin hormonları birlikte bulunur. Ancak biri diğerinden daha baskın olarak salgılanmaktadır. Erkeğin dişi arketipi animadır. Erkekler içerisinde erkek cinsiyeti rolünü en fazla benimsemiş olanların zaman zaman kontrolsüz duygulara kapıldıkları, duygusal, ölçülü olmayan davranışlar gösterdikleri gözlenmektedir. Đşte bu animanın dışa yansımasıdır.119 Animus ise kadının erkek arketipidir. Kadın animus sayesinde bir erkeği anlayabilir. Bu durum tarih boyunca kadın ve erkek etkileşimleri sonucunda oluşmuş ve her iki cins arasındaki uyumu meydana getirmiştir.

-Ben: Bilinçdışındaki diğer arketipleri ve onların bilinç düzeyinde ortaya

çıkışlarını düzenler, örgütler ve kişiliğin bütünleşmesini sağlar. Her bireyin amacı kendini gerçekleştirmektir. Kendini gerçekleştirmek için egoyla işbirliği gerekir. Ego ne kadar çok duygu ve düşünceyi bilince getirirse, birey o denli kendini tanımış olur. Birey kendini ancak kendini tanıyarak gerçekleştirir.120

Jung birey gelişiminde amaç ve isteğe fazla önem verdiği için Freud’dan ayrılır. Freud’a göre yaşam, ölüm araya girinceye kadar tekrarlanan içgüdüsel faaliyetlerden ibarettir. Ama Jung, kişiliğin ırksal ve soygelişimsel yönlerine önem 117 FORDHAM, s.59-60. 118FORDHAM; s.61-62. 119YANBASTI; s.51. 120DEĞĐRMENCĐ; s.59.

vermesi nedeniyle de diğer psikanalitik kuramcılardan ayrılmaktadır. Jung’a göre birey davranışları, bireysel ve ırksal tarihin yanı sıra, amaçları tarafından da

şekillenir.121

Jung’un geliştirmiş olduğu Analitik Kuram birçok yönden eleştiriye maruz kalmıştır. Kuramın bazı yerlerinde yetersizlikler ve çelişkiler bulunduğu birçok araştırmacı tarafından söylenmektedir. Özellikle kavramsal boyutta getirdiği yeni kavramlar anlaşılması güç, garip kavramlar olarak nitelendirilmektedir. Her şeye rağmen, Jung hem psikoloji hemde psikiyatri alanına büyük katkılarda bulunmuş büyük bir kuramcı olarak yer etmiştir.