• Sonuç bulunamadı

Temelleri Thorndike tarafından atılan davranışçı kuram, Pavlov’un görüşleri ile bir kimlik kazanmış, Watson sayesinde nesnel bir yaklaşıma yönelmiş, Hull’un görüşleri ile yüzeysellikten kurtulmuş, Gurthrie’nin katkısı ile yalnızca dış değişkenlere değil, bireysel değişkenlere de duyarlı hale gelmiş, Skinner’in edimsel koşullanma görüşü ile yeni bir döneme girmiş, Bandura’nın gözlem yoluyla öğrenme görüşü ile de bilişçi kuramlara yaklaşmıştır.154

Öğrenme kuramları psikodinamik kuramdan farklı olarak kişiliğin, küçük yaşta tespit edilmediğini, devamlı bir değişme süreci içinde bulunduğunu kabul eder. Sosyal öğrenme kuramcıları, öğrenme kuramını psikanalitik bir çerçevede ele alarak

151FEIST; s.232. 152

GANDER, Mary J. and GARDINER, Harry W.; Çocuk ve Ergen Gelişimi, (Yay. Haz.: Bekir ONUR), 4. Baskı, Đmge Kitabevi, Ankara, 2001, s.238-239.

153ATAMAN, Ayşegül; Gelişim ve Öğrenme, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara, 2004, s.36. 154ATAMAN; s.282.

öğrenme ile psikodinamik kuramı bir araya getirmişler ve yeni bir görüş ortaya çıkarmışlardır. Davranışın nedenleri hem içsel hem de çevresel nedenlerle açıklanabilir. Đçsel uyarıcılar tam anlamıyla açıklanamayacağı için bunları incelemenin gereksiz olduğunu kabul ederler. Öğrenme kuramcılarına göre kişilik eşittir davranış demektir.155

Davranışçı yaklaşım, bireyin gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlarının incelenebileceğine diğerlerinin bilimsel araştırmada ele alınamayacağını öne sürer. Ayrıca davranışçılar bireylerin içinde bulundukları durum ve koşullara göre ne yapacaklarına karar verdiklerine inanırlar. Onların nasıl davrandıkları kişilik özelliklerinin altında yatmaktadır. Davranışçılar çatışmanın kaçınılmaz olduğuna inanmaktalar ve eğilimlerin öğrenildiğini ileri sürerek insanlar hakkında hiçbir şeyin kaçınılmaz olduğu görüşünü savunmaktadırlar.156

Davranışçı yaklaşıma göre iki türlü öğrenme bulunmaktadır. Bunlardan ilki olan klasik şartlanma nötr bir uyarıcının şartsız bir uyarıcı ile eşleştirilmesi demektir. Pavlov’un meşhur deneyinde köpek zil sesine karşı salya tepkisi vermeyi zil etin sinyali haline geldiği için vermektedir. Klasik koşullanma ile ilgili olarak sönme, pekiştirme, kendiliğinden geri gelme, genelleme, ayırt etme, korku şartlanması, üst düzey şartlanma v.b. gibi kavram ve konular araştırılmıştır.157 Kişilik davranışçı kuram açısından bir davranış örüntüsüdür. Davranışçı kuramcılara göre, çocukluktan itibaren öğrenilen davranışlar bireyin kişiliğini oluşturmaktadır. Bu öğrenme süreci farklı şekillerde oluşur ve ortaya çıkar.

Watson, içebakışa karşı belirmeye başlayan uzaklaşma eğiliminin en kuvvetli sözcüsü olarak psikolojide metot ve terminolojiden “içe bakış” ı kaldırmıştır. Makine davranışları gibi birey davranışlarının da incelenebileceğini savunmuştur. Đçe bakış yerine davranışların araştırılması için; aletle ya da aletsiz gözlem, test yöntemi, sözlü ifade yöntemi ve şartlı tepki yöntemi gibi yöntemler öne sürmüştür.158 Dolayısıyla Watson psikoloji biliminin pozitif bir bilim olması için yöntem olarak deneysel yöntemi kullanması gerektiğini savunur. Bu yüzden de ölçülemeyen soyut kavramlarla uğraşmak yerine gözlenebilir davranışlar üzerinde yoğunlaşmanın önemi üzerinde durmaktadır. 155 AYTAÇ; s.185. 156PAWLIK v.d., s.288. 157BACANLI; s.175-176. 158ATAMAN; s.270.

Watson duygusal tepkilerin öğrenilmesinde içsel, kalıtsal, refleksler gibi içsel duygusal tepki örüntülerinden söz eder. Watson’a göre birey, doğumda öğrenilmeden elde ettiği üç duygusal tepkiye sahiptir. Bunlar; korku, öfke ve sevgidir. Watson’a göre davranışımız tüm bedenimizi ilgilendirir. Düşünürken kaşlarımızın duruşu düşüncelerimizi açıklarken; kollarımızın sözcüklere eşlik edişi bunun ifadesidir. Özetle düşüncelerimiz ve duygularımız tüm bedenin eylemleridir.159

Skinner’e göre, tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeşit davranış vardır. Tepkisel davranışa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, edimsel davranışa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir. Koşulsuz uyarıcının neden olduğu koşulsuz tepkiler birinci tür davranışa girer. Bunlar refleks türü davranışlardır. Tepkisel davranışlar klasik koşullanma ile öğrenilir. Günlük hayatımızda gösterdiğimiz davranışların büyük bir kısmı ise edimseldir. Edimsel davranışlar, davranışın sonucu ile kontrol edilebilir.160 Skinner ödülün davranışlar açısından çok önemli olduğunu düşünür ve bunun olumlu davranışlara yol açtığını bildirmektedir. Kişiliğinde öğrenilen, benimsenen ve pekiştirilen davranışlar sonucunda oluştuğunu düşünmektedir.

Dollard ve Miller’e göre kişilik basit bir davranış tarzıdır. Bireyler fizyolojik ihtiyaçları tarafından güdülenirler ve bu ihtiyaçlarını tatmin etmek için davranışta bulunurlar. Eğer bu davranışlar dürtünün yol açtığı ihtiyacı tatmin ederse birey daha sonra yine benzer davranışta bulunacaktır. Bir kişilik vasfının kazanılması ve gelişmesi bu tür öğrenme sürecinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.161 Dollard ve Miller öğrenme teorisi kurallarını oluştururken Freud’un teorisini büyük bir başarı ile bu teori içinde değerlendirmiş ve ele almışlardır. Freud’un teorisini daha dikkatli olarak incelemişler ve yeni teorilerini laboratuar ortamında test ederek oluşturmaya özen göstermişlerdir. Davranışların nedenlerini hayvan deneyleri yolu ile bilimselleştirmeye çalışmışlardır. Psikoanalitik teorinin temel fikirlerini geçerli kılmaya ve arttırmaya özen göstermişlerdir.162

159ÇELEN, Nermin; Öğrenme Psikolojisi, 1. Baskı, Đmge Kitabevi, Ankara, 1999, s.53-56-57. 160ERDEN v.d., s.136.

161

GENÇOĞLU, Cem; Üniversite Öğrencilerinin Đyimserlik Düzeyleri Đle Kişilik Özellikleri

Arasındaki Đlişkinin Đncelenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, T.C. Ondokuz Mayıs

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.27.

Albert Bandura, sosyal öğrenmelerimizi açıklayan bir kuram geliştirmiştir. Ona göre, birey davranışları sadece pekiştirme yoluyla biçimlendirme ile değil, bilişsel, davranışsal ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşimiyle açıklanabilir. Davranışlarımızın büyük bir kısmı, davranışçılara göre, zincirleme yoluyla pekiştirilerek öğrenilir. Ancak gündelik hayatta her aşama için uzun uzun uğraşmaz, ilgili davranış gösteren birini model alarak davranışı öğreniriz. Buna gözlem öğrenmesi ya da taklit de denir.163

Bandura kuramında bilişsel etkileşim kavramına yer vermiştir. Bilişsel etkileşim, bireylerin algılanmış anlamlı çevre ile etkileşimi anlamındadır. Bu anlayışta birey pasif değil etkileşimcidir. Birey ile çevresi arasında sürekli alışveriş söz konusudur. Bireyin içinde bulunduğu durumsal süreç, bireyin düşüncesini, gereksinimlerini ve güdülerini belirler. Bandura insanların “neden” ve “niçin” model aldıklarını açıklamaya çalışmıştır.164 Dolayısıyla bireylerin çevrelerindeki kişilerin davranışlarını gözlediklerini ve bu gözlemlerden sonuçlara çıkararak kendilerine göre yararlı olan durumlarda davranışları gösterdiklerini belirtmektedir.

1970’lere kadar oldukça etkili olan davranışçılık kuramı bu tarihten sonra sönmeye başlamış ve davranışçılara yöneltilen eleştiriler yoğunlaştırılmıştır. Bu eleştiriler; yalnızca gözlenebilir etkinlikler üzerinde durması, öğrenmeyi uyarıcı- tepki bağının oluşmasına indirgemesi, davranışı bağlamdan kopuk açıklamaya çalışması, öğrenme sürecinde öğreneni edilgin olarak görmesi ve hayvan deneylerinin sonuçlarının bireye genellenmesidir.165