• Sonuç bulunamadı

GULÂM SĠSTEMĠ VE GULÂMHÂNELER

E. GULÂMLARIN GENEL NĠTELĠKLERĠ VE ĠSTĠHDAMI

Gulâm/memlûk sınıfı devĢirme veya satın alınarak asker yetiĢtirme usulü Bizans ve Sasanîlerde mevcut olduğu gibi Müslümanlar da bu geleneği devam ettirmiĢlerdi.546 Ġslâm dünyasında IX. yüzyılın ilk yarısından XIX. yüzyılın baĢlangıcına kadar yaklaĢık bin yıl süreyle uygulanan gulâm/memlûk sistemi Ġslâm ülkelerinin savunmasında ve Ġslâm dininin yayılmasında temel bir rol oynamıĢtır.547

Abbasi hükümdarı el-Mu‟tasım (833-842) döneminden itibaren ordu ve Ġslâm toplumunun bir parçası olan Türk gulâmlar/memlûkler zamanla güçlenerek iktidarı ele geçiren bir topluluk olmuĢlardır. Türklerin memlûk sınıfının ideal üyeleri olmasının sebeplerinden biri yakın bir coğrafyada yaĢamaları, diğeri ise Türklerin karakter bakımından üstün askeri nitelikleridir. Bozkır kültürünün bir özelliği olarak, ahlakî yönden mertlikleri, sözünde durmaları ve aldıkları görevi tamamlama ilkeleri kültürel açıdan da onlara bir üstünlük sağlıyordu 548

Ġslam Devletlerinin askeri yapılarına farklı Ģekillerle de olsa köle statüsüyle dâhil olan Türkler, dönemin genel köle anlayıĢına uygun bir muamele ile karĢılaĢmadıkları gibi, kendilerini de hiçbir zaman bu anlayıĢa layık görmemiĢlerdir.

Hatta kendilerini “memlûk olarak” üstün görmüĢlerdir. Bu düĢüncenin sonucu olarak, köle olarak dâhil oldukları bütün Ġslam devletlerinin askeri yapılarında kendi varlıklarını hissettirmiĢlerdir. Hatta bu devletlerin askeri ve siyasi kaderini belirleyebilecek bir güç haline geldikleri gibi, hükümdarlık makamlarına da ulaĢmıĢlardır.549

Türk memlûkleri Mısır‟da her Ģeye rağmen farklı devletler, halifeler, sultanlar, valiler ve emirler tarafından dört asrı aĢkın bir süre tercih edilen askeri birlikler olarak kullanılmıĢlardı. Bu ĢaĢırtıcı tercihin açıklamasının birinci sebebi, mevcut koĢullarda, memlûk sisteminin üstünlüğü ve güvenilirliği, diğeri ise, Türk memlûklerinin en iyi

546 Ramazan ġeĢen, Salâhaddîn Eyyûbî ve Devlet, Çağ Yayınları, Ġstanbul 1987,s.238.

547 D. Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, Çev. Samira Kortantamer, TĠD, IV, (1988), s.211.

548 Süleyman Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, Türkler, V, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s.334.

549 Zengin, Ortaçağ İslâm Devletlerinde Türk Memlûkleri, s.19.

77

askeri özelliklere sahip olmalarıdır.550 Tuğrul Bey‟in çağdaĢı olan Arap müellifi Ġbn Hassul:551

“Onların köle olanlarından hiçbiri, yeme içme, giyme ve binmede efendisinden aĢağı kalmaya razı olmaz. Bunlar baĢka kölelerin ve esirlerin kullanılmakta oldukları ev süpürmek, hayvanlara bakmak vs. iĢlerde kullanılamazlar.” Yine ona göre, “Türk kölelik bağı çözüldükten (azad edildikten) sonra askere baĢbuğ olmak ve bir grubun baĢına geçmek veya bir cemaate emr-ü nehiyde bulunmaktan baĢka bir iĢe razı olmaz.”

Büyük Selçuklularda gulâm-ı saray, Türkiye Selçuklularında “müfred, gulâm, mülâzımân-ı yatak” isimleriyle adlandırılan gulâmlık müessesesi, memlûk sisteminin bir eĢ türü olduğu gibi, amaç ve görevleri bakımından Osmanlılardaki Kapıkulu (Yeniçeri) askeriyle de eĢ değerdedir.552 Gulâm sisteminin devĢirme sisteminden en önemli farkı çocuk veya gençlerin köle pazarlarından para ile satın alınmalarıdır. DevĢirme sisteminin sınırları kanun ile belirlenmekte, buna göre, devĢirilen çocuklar evlerinden, yurtlarından alınmaktadır.553

Memlûk sistemini en baĢarılı Ģekilde uygulayan devlet ise Memlûk Devleti‟dir.

Bu sistemin doğurduğu en büyük neticeler ise Haçlılar ve Moğollar karĢısında alınan galibiyetlerdir. Bu sistem sayesinde Ortadoğu‟da Haçlı varlığı sona erdirilmiĢ, Moğol istilası durdurulmuĢ idi. Mısır‟da bu sistem (gulâm/memlûk sistemi) IhĢidîler, Eyyûbîler, Memlûkler ve Osmanlılar döneminde uzun yıllar ayakta kalmıĢtır. Mısır bir anlamda, bütünlüğünü bu sisteme (gulâm/memlûk sistemi) borçludur.554 Küçük yaĢlarda Ġslâm topraklarına getirilerek efendileri tarafından terbiye edilen gulâm/memlûkler, yerli ahalide bulunan sosyal ve maddi bağlardan azade olarak büyük bir sadakatle efendilerine bağlanırlardı.555 Saray teĢkilatında ve eyalet teĢkilatında çeĢitli makamları iĢgal eden gulâmlar, devletin ve sultanın dayandığı baĢlıca kuvveti oluĢtururlardı.556

550 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.323.

551 Mehmet Altay Köymen, Tuğrul Bey, KTB Yay., Ankara 1986, s.104.

552 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.324.

553 Mehmet Nadir Özdemir, “Abbasi Halifesi Mu‟tasım‟ın Ordusunda Bulunan Türklerin “Köle” Olup Olmadığı Meselesi”, TAD, SÜTAE Yay., S.18 (Güz 2005), s.220-226.

554 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.334.

555 Güller Nuhoğlu, Beyhaki Tarihi’ne göre Gaznelilerde Devlet Teşkilatı ve Kültür, ĠÜSBE, Y.Doktora Tezi, Ġstanbul 1995, s.308.

556 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”,s.324.

78

Gulâmların statüleri, hizmetlerinin ölçüsü, sanatları ve liyakatlerine göre artırılıyordu.557 Fonksiyonu ne olursa olsun daima merkezde bulunan gulâmların asıl görevi, sultanı ve sarayı korumaktı.558 Efendilerine tam bağlı olan gulâmlar profesyonel asker idiler.559 XI. asır müelliflerince askeri hizmete yarar genç gulâm/memlûklerin temin edildiği belli baĢlı köle ticaret merkezleri güney-batı Avrupa‟da Ġtil, Kafkasya‟da Derbend ve Orta Asya‟da Ürgenç ve Ġsficâb idi. 560

Gulâmlar, bazen özel kiĢiden hükümdara, aynı devlet içinde bir hükümdardan ötekine, bir devlet yıkılınca da baĢka bir devletin hükümdarına geçmektedir. Fakat bu gulâmlar yeni hükümdarın esas gulâmlarına göre üvey evlât muamelesi gördüğü için her hükümdar, kendi hususî gulâmlarını sağlamaya çok ehemmiyet vermiĢtir. Gerek kumandanların, gerekse hükümdarların savaĢta elde ettikleri esirler, gulâm sağlanmasında önemli kaynaklardan biri idi. Gulâm sağlayan baĢka mühim bir kaynak ise köle pazarlarıdır. Çünkü gulâmlar, büyük ölçüde satın alınarak sağlanırdı. Yalnız hükümdarın değil, sivil veya asker bütün devlet erkânı, rütbe ve derecelerine göre değiĢen sayıda gulâma sahip idi. Saray gulâmlarıyla öteki gulâmlara göre imtiyazlı bir konuma sahipti. Nitekim büyük komutanlar saray gulâmları arasından yetiĢmiĢlerdi.

Gulâm, sahibi tarafından yeniden satılabilir veya baĢkasına hediye edilebilirdi amma kendisine kötü muamele yapılamazdı. Hükümdar, bilhassa genç gulâmlara ihtimam gösterir, hattâ yaralı ve hasta olanları hastanelerde tedavi ettirirdi. Gulâmları efendisine bağlayan bağ, devlet ve hükümdara bağlayan bağdan çok daha kuvvetliydi Alınıp satılan gulâmların fiyatları zamana ve Ģartlara göre değiĢiyordu. Acemi bir gulâmın fiyatı 100 dinardı. Bu parayla oldukça iyi bir at almak mümkündü. 561

Kul562 statüsünden Bey563 statüsüne geçiĢi sağlayan gulâm sistemi, Ġslâm dünyasında Abbasi Devleti ile uygulanmaya baĢlanmıĢ olan bir sistemdir. Bu sistemde çocuk denecek yaĢta toplanan namzetler belirlenmiĢ merkezlerde (gulâmhâne) silah

557 Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Çev: Nurettin Bayburtlugil, Dergah Yay., Ġstanbul 2003, s.151.

558 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.324.

559 Merçil, “Gulâm”, s.180.

560 Nuhoğlu, Beyhaki Tarihi’ne göre Gaznelilerde Devlet Teşkilatı ve Kültür, s.309.

561 Ġ.Kayalı, C. Arslanoğlu, “ Selçuklularda Ordu, KuruluĢu, Silahları ve GeliĢmeler”, Türk Kültürü, Türk Kara Kuvvetleri Özel Sayısı, TKAE Yay., S.131, Yıl XI, (Eylül 1973), s.163-164.

562 Daha fazla bilgi için bkz. Abdülkadir Özcan, “Kul”, DĠA, XXVI, Ankara 2002, s.348-350; Muhammed Hamidullah, “Abd”, DĠA, I, Ġstanbul 1988, s.57.

563 Orhun kitabelerinde bu mefhum asiller sınıfını ifade etmektedir. Hükümdar ailesine mensup prensler bu zümreye girdikleri gibi herhangi bir nüfuz ve yetki sahibi olan memurlar da bu ünvanı kullanmıĢlardır. Daha fazla bilgi için bkz. Orhan F. Köprülü, “Bey”, DĠA, VI, Ġstanbul 1992, s.11-12.

79

kullanmayı ve saray hizmetlerini öğrenirler; dini, askeri ve idari alanlarda eğitim görürler, yetenekli oldukları alanlarda uzmanlaĢırlardı. Hükümdarın yakın çevresindeki devlet adamları ve kumandanlar, gulâm sistemi ile yetiĢen kullar arasından seçilirlerdi.

Gulâm sisteminde eğitim süresi namzedin yeteneklerine göre değiĢmesine rağmen bu süre yaklaĢık 15-20 yılı bulurdu. Her an savaĢa hazır olan merkez kuvvetleri (hassa ordusu) de bunlardan teĢkil edilirdi. Gulâm sisteminde yer alan kiĢiler; savaĢta ele geçirilmiĢ, satın alınmıĢ, devĢirilmiĢ, hediye edilmiĢ olsalar dahi köle muamelesi görmezler, tamamen özel statüde yetiĢtirilmiĢ askerlerdir. Devlet adamı, yönetici, asker, kumandan, vali, saray görevlisi vb. birçok alanda istihdam edilirlerdi. Ġstihdam edildikleri görev ve makamlara göre de (merkez, taĢra, kumandan, vali) nitelikleri farklılaĢırdı.

Hükümdarın en güvenliği ve itimat ettiği elemanlar olan gulâmlara çok çeĢitli vazifeler verilmiĢtir. Büyük Selçuklu Sultanlarının saraylarında hükümdar için satın alınıp terbiye görerek yetiĢen ve saray (Enderûn) hizmetlerine tayin edilen; Emîr-i Hâcib564 (Hâcibü‟lhüccâb), Emîr-i Candar565 (Candar), Emîr-i Silah566 (Silâhdâr), Emîri Âlem567, Câmedar568, Şarabdar-ı Hâs569 (ġarabdar), Taştdar570 (Âbdâr), Emîr-i Çaşnigir571 (ÇaĢnigir), Hansâlâr572, Emîr-i Ahur573, Serhenk (ÇavuĢ574) denilen vazife sahipleri muhtelif milletlerden ve bilhassa Türklerden alınıp yetiĢtirilen kölelerdi. Bu

564 Tuğrul Bey zamanında Abdurrahman Alb Zen isminde bir hacib bu görevde bulunuyordu. Bkz. Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, TTK Basımevi, Ankara 1984, s.33 (Rahatus-sudur‟dan naklen);

Alparslan‟ın hacibi Erdem, MelikĢah‟ın hacibi Kumac, Berkyaruk‟un hacibleri Toğayürek, Kumac ve Abdülmelik, Muhammed Tapar‟ın hacibleri Ömer Karatekin ve Ali Bâr, Senceer‟in hacibleri Kızoğlu, Hüseyin b. Davud, Nizameddin Mahmud-i KaĢani, Feleküddin Ali Çetri idi. Bkz. Aydın Taneri, “Hacib”, DĠA, XIV, s.509-510.

565 Atabey GümüĢtekin Candar gibi “Candar”ların içinden “Atabey” derecesine çıkanlarda olmuĢtur. Bkz.

UzunçarĢılı, Medhal, s.34 (Ahbarud-devletis-Selçukiyye‟den naklen); Çavlı Candar‟da atabeyliğe kadar yükselmiĢtir.

Bkz. Aydın Taneri, “Candar”, DĠA, VII, s.145.

566 Mukaddemülasâkir Silâhdar Emir Gozoğlu, bu isimle maruf olup kumandanlık mevkiine kadar çıkmıĢtır. Bkz.

UzunçarĢılı, Medhal, s.35 (Zübdetün-nusra‟dan naklen). Bazı Türk Ġslam devletlerinde sultanın silahları ile silahhanesinden sorumlu olan silahdar hakkında daha fazla bilgi için bkz. ġerafettin Turan, “Silâhdar”, DĠA, XXXVII, s.191-193.

567 Bilgi için bkz. Abdülkadir Özcan, “Alemdar”, DĠA, II, s.363-364.

568 Bilgi için bkz. Aydın Taneri, “Câmedar”, DĠA, VII, s.45.

569 ġarabdâr-ı Has‟ın emri altında Meclisi haslarda hükümdara ve davetlilere Ģarap sunan (sâki adı verilen) köleler bulunurdu. Selçuknâmelerde (Karaca Sâki) meĢhur olup sonra yüksek dereceye çıkarak Ġsfahan Selçukluları‟nda Sultan Mesud‟un oğlu Selçuk ġah‟a Atabey olmuĢtur. Sultanın sarayında tertip edilen Meclisi haslara devlet adamlarından muayyen ve mahdut kimseler gelirlerdi; bunların maiyyetlerinde yalnız bir köle ile gelmeleri lâzım olduğunu siyasetnâme yazmaktadır. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.35-36 ( Zübdetün-nusra‟dan naklen)

570 HarzemĢah Devleti‟nin müessisi AnûĢtekin, Selçuk Sultanı MelikĢah‟ın kölelerinden olup onun TaĢtdârı idi. Bkz.

UzunçarĢılı, Medhal, s.36 (Rahatus-sudur‟dan nakleden).

571 Bilgi için bkz. Aydın Taneri, “ÇaĢnigîr”, DĠA, VIII, s.232.

572 Bilgi için bkz. Aydın Taneri, “Hânsâlâr”, DĠA, XVI, s.47-48.

573 Selçuknâmelerde bir hayli emîrâhûrun ismine tesadüf etmekteyiz. Kızıl Emiri Ahur, AltıntaĢ Emiri Ahur, Ġnanc Yabgu bunlardandır. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.37.

574 Bilgi için bkz. Orhan F. Köprülü, “ÇavuĢ”, DĠA, VIII, s.236-238.

80

gulâmlar saray usul ve âdabına göre terbiye edilirler, ok talimine ve saray hizmetlerine alıĢtırılırlardı.575 Yukarıda sayılan belli baĢlı saray emîr ve hademelerinden baĢka

“Ġnak” denilen musâhiplerle, hâsekiler, hâdîmler576 de vardı. Sarayın bütün nâzır, müdür ve maiyyetlerinin hepsi Sultan gulâmlarından (memlûk) idi.577 Selçuk sultanları kendi kapıkulu sınıfları arasından yetiĢip büyük mevkilere çıkan kölelerini azad ettikten sonra onlardan liyakatli ve sadıklarını ya valiliklere göndermiĢler578 veya evlâtlarının yetiĢtirilmesine “atabey” ünvanı ile memur etmiĢlerdir.579 Selçuklularda devlet büyüklerinin birbirlerine verdiği hediyeler arasında gulâmlarda bulunmaktadır.580

XIII. yüzyıl Anadolusunda iĢlediği biçimiyle gulâm sistemi birçok açıdan bariz olarak baĢarılı bir sistemdi. Bu sistem, nispeten çok sayıda yetenekli ve becerikli general, idareci ve Ġslâm kültürünü besleyen birçok hami üretmiĢ, bunların hepsi de Selçuklu toplumuna kayda değer katkılarda bulunmuĢlardır. Bu köle gençlere iyi bir eğitim verilmesi bu sistem sayesinde mümkün olmuĢtur.581 Devlet hizmetine giren Türk, artık aile etkisine kayıtsız kalır, devletin menfaatini aile menfaatinin üstünde tutardı.

Gulâmhâne eğitimini tamamladıktan sonra önce küçük görevlerde tecrübe edilen gulâmlar, ardından saray hizmeti veya orduda görevlendirilir ve burada gösterdikleri liyakat ve sadakat nispetinde baĢta saray olmak üzere merkez ve taĢra teĢkilâtında önemli mevkilere kadar yükselebilirlerdi. Bunlara diğer Türk-Ġslâm devletlerinde olduğu gibi mevki ve makamlarına göre değiĢen belli bir ücret ödendiği muhakkaktır.

Muhtemelen üç ayda bir olmak üzere yılda dört defa bistegânî582, mevâcib583,

575 UzunçarĢılı, Medhal, s.32.

576 ġerefüddin hâdim, Cemalüddin hâdim, Rahatus-sudur‟da adı geçen hâdım gulâmlardandır. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.38.

577 UzunçarĢılı, Medhal, s.38.

578 Kölelikten yetiĢip MelikĢah‟ın ibriktarı (TaĢtdar) olan AnuĢtekin efendisi tarafından Hîve valisi tayin edilmiĢti;

keza ġemsüddin Ġldeniz de köle olup Gıyasüddin Mesud tarafından Azerbaycan valiliğine gönderilmiĢti. ġam, Elcezire, Suriye, Musul, Erbil ve Artuk, ErmenĢahlar ve diğer bazı küçük devletler hep bu suretle kurulmuĢlardı. Bkz.

UzunçarĢılı, Medhal, s.47.

579 UzunçarĢılı, Medhal, s.47.

580 Rükneddin Süleyman ġah‟ın Zahireddin Faryabi‟ye verdiği hediyeler arasında 5 nefer gulam da bulunmaktaydı.

Gıyaseddin Keyhüsrev‟e gurbette iken, kardeĢlerince verilen veya onun kardeĢlerine verdiği hediyeler arasında 20 nefer gulam da bulunmaktadır. Bkz. Tuncer Baykara, I.Gıyaseddin Keyhüsrev, TTK Yay., Ankara 1997, s.57-58.

581 Speros Vryonis , "Selçuklu Gulâmları ve Osmanlı DevĢirmeleri", Çev. T.Birkan, Cogito, S.29, (Güz 2001), s.103.

582 Özellikle Gazneli ve Selçuklu dönemi kaynaklarında, orduya ödenen maaĢ anlamında kullanıldığı anlaĢılmakla beraber üç ayda bir mi, yirmi günde bir mi yoksa senelik veya aylık olarak mı ödendiğine dair kesin bir hüküm çıkarmak mümkün değildir. Bkz. Erkan Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, GÜSBE, Y. Doktora Tezi, Ankara 2008, s.288 (Hasan Enverî‟den naklen).

81

müsâhere584, ulûfe veya câmegî585 adı verilen belirli bir maaĢ ödenirdi. “Dîvân-ı „Arz”ın uhdesinde olan bu iĢ, belli bir düzen ve denetime tâbi idi. Yüksek makamlarda bulunan gulâm kökenli devlet adamlarına ise maaĢ yerine ıktâlar tevcih edilir, bazen de hem maaĢ hem de ıktâ verilirdi.586 Büyük Selçuklularda devletin muhtelif mıntıkalarına ya hükümdar ailelerinden biri tayin edilir, bulunmadığı takdirde sultanın azadlı kölelerinden olup yetiĢmiĢ bulunan mutemet Ģahıslar, vali tayin olunurlardı. ġehzâde veya mutemet kölelikten azadlı vali587 nereye vali tayin edilmiĢ ise orasının hâsılatı öşüriye ve resmiyesi kendisine iktâ yani dirlik olarak verilirdi.588

Gulâmlar, Türkiye Selçuklu Devleti‟nde ise hâcîb589, atabey590, üstâdüddâr591, emîr-i ahur592, taştdar593, hazinedar594, emîr-i devât595, melikü’l-ümerâ596, iğdişbaşı597,

583 Aylık veya senelik anlamlarında kullanılan “mevâcib”, Büyük Selçuklularda sivil hizmetkârlara (hadem), tercihen askerî hizmetkârlara (hasem) ve bundan baĢka bir melike, bir yüksek emîre ve diğer devlet ricaline verilen maaĢlardır. Bu kelime ordu mensupları (mütecennide) ve köle askerlere (gılmân) ödenen ücret nevini gösterir.

Mevâcib, ekseriya ıktâ‟ ile münasebettar olarak geçer. Öyle ki, bu takdirde mevâcib ile ıktâ‟ Ģeklinde tahsis edilmiĢ maaĢ kastedildiği farzedilebilir. Bkz. Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, s.288-289.(Ferheng-i Fârisî-i „Amîd‟den naklen)

584 Aylık ücret anlamına gelen “müsâhere” kelimesi, Gazneli ve Büyük Selçuklularda kullanılmıĢtır. Bkz. Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, s.289 (Beyhakî ve Nizamü‟l-mülk‟den naklen)

585 “Câme (elbise) kelimesinden gelen “câmegî/câmegiyât/cevâmik” tabiri, Büyük Selçuklu, Eyyûbî ve Memlûk devletlerinde maaĢ anlamında kullanılmakla beraber, Türkiye Selçuklularında günlük ücret anlamında kullanıldığı, bazı yüksek rütbeli devlet ricâline ödenen ücretin “câmegî” ile ifade edildiği görülmektedir. Bkz. Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, s.289 (Ġbn Bibi ve Aksarayî‟den naklen)

586 Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, s.288-289.

587 MelikĢah “Bendegânıhas” denilen en yakın mutemet kölelerine geniĢ mıntıkaların valiliklerini vermiĢti; meselâ Kasımüddevle Aksungur‟u Haleb, Ġmadüddevle Bozan‟ı Urfa, ÇekermiĢ‟i ise Musul eyaletine tayin etmiĢ ve oraları da kendilerine iktâ olarak vermiĢti. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.49. (Rahatus-sudur‟dan naklen)

588 UzunçarĢılı, Medhal, s.49.

589 Gıyâseddin Keyhüsrev‟in ilk saltanatında hâcîblik görevinde bulunan Hâcîb Zekeriya, çok becerikli olup, o dönemde Anadolu‟da konuĢulan beĢ dili de anadili gibi biliyordu. Bkz. Baykara, I.Gıyaseddin Keyhüsrev, s.50.

590 Mubârizeddin ErtokuĢ, II. Gıyâseddin Keyhüsrev‟in, Mübârizeddin ArmağanĢah ise II. Ġzzeddin Keykavus‟un atabeyi olmuĢ gulâmlardan idi. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.78-79; Speros Vryonis Jr., “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, Der. Oktay Özel, Mehmet Öz, Ġmge Kitabevi, Ankara 2005, s.524; Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Ġzzeddin Keykavus‟un atabeyliğine ise Üstadüddâr ArmağanĢah tayin edilmiĢti.

Bkz. Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, II, s.27.

591 Saraya ait masraflarla ilgilenen kiĢi. Selçuk ricalinden meĢhur Ferruh Atabey I.Alâeddin Keykubad zamanında

“Üstâdüddâr” vazifesinde idi. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.80.

592 Saltanat ahırlarının yöneticisidir. Zeyneddin BaĢara (Sultan I.Ġzzeddin Keykavus), Esededdin (I.Gıyaseddin Keyhüsrev), Fahreddin ArslandoğmuĢ ve Necmeddin Ferruh bu görevde bulunmuĢ Selçuklu gulamlardandır. Bkz.

Vryonis,“Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt‟ten Ġstanbul‟a, s.524; Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, I, s.135,218,254; Ġbn Bibi, II, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, s.123.

593 Sultanın yıkanmasına nezaret eden kiĢi.(LeğencibaĢı) Celâleddin Karatay bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524.

594 Hazinenin baĢı. Celâleddin Karatay bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524.

595 Büyük vezirin kâtibi.(BaĢvezirin sekreteri) Celâleddin Karatay bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz.

Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524; Asri Çubukçu, “Devâtdâr”, DĠA,

82

şarabsalar 598, emîr-i candar599, emîr-i silah600, emîr-i sipehsalar601, emîrü’l-kebir602, çaşnigir603, emîr-i meclis604, emîr-i şikâr605, emîr-i câmedar606, emîr-i dâd607, naibü’l-hadre608 gibi önemli mevkilere getiriliyor, ayrıca büyük Ģehirlere askeri vali olarak tayin ediliyorlardı.Sultanlar gibi nüfuzlu emirlerin de hatırı sayılır miktarda gulâmları vardı.

Gulâmlar ordu dıĢında temizlik hizmetlerinde, hazinede, divanda, adliyede, tercüme odalarında, tuğrahânede, haremde ve maliyede görevlendirilmiĢtir.609 Saray erkânı, Aksarayî‟de genel olarak, “zümre-i havâss ve hadem” veya “ümerâ-i hâss” Ģeklinde zikredilmiĢdir. “Havâs” tâbiri de hükümdarın maiyetindeki saray vazifelilerine tekabül eder. Genel olarak Türk-Ġslâm devletlerinde bunların hepsi, “Gulâm Sistemi”ne göre yetiĢtirilmiĢ askerî sınıf mensupları olup, emîr rütbesini taĢırlardı.610

597 ĠğdiĢ, Türkiye Selçuklu devrinde Ģehirlerdeki vergi memurlarına verilen ad. Bkz. Faruk Sümer, “ĠğdiĢ”, DĠA, XXI, s.524.

598 Saray kileri yöneticisi. Fahreddin Ayaz bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524; Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, I, s.312.

599 Sultanın muhafızlarının baĢı. Türkiye Selçuklu taht kavgasında I. Ġzzeddîn Keykavus‟un yanında yer alan Necmeddîn BehrâmĢâh ile kardeĢi Alâeddîn Keykubâd‟ın yanında yer alan Mübârizeddîn Ġsa bu görevde bulunmuĢ gulâmlardandır. Bkz. Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, I, s.156; Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524; Ayrıca I.Alâeddin Keykubat tahta çıktığında 120 candardan oluĢan bir muhafız birliğine sahipti. Bkz. Aydın Taneri, “Candar”, DĠA, VII, s.145.

600 Emîr-i Silah silâhhanenin muhafız ve kumandanı olup, merasim ve alaylarda hükümdarın silahını taĢıyan görevlidir. Bedreddîn GühertaĢ Emîr-i silah vazifesinde bulunmuĢ gulâmlardan idi. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.82.

601 Ortaçağ Ġslam devletlerinde baĢkumandan hakkında kullanılan bir terim. Büyük Selçuklular‟da bütün kuvvetlerin baĢkumandanı idi. Ordunun eğitiminden, savaĢa hazır bulunmasından, sevk ve idaresinden sorumlu idi. Nizamülmülk sultanın büyüklerle, sipehsâlârla ve amîdler ile oturup kalkmamasını bunun hükümdarın haĢmetine zarar vereceğini, ayrıca sipehsâlârlık görevinin gençlere değil tecrübeli yaĢlılara verilmesi gerektiğini kaydeder. Bkz. Erdoğan Merçil,

“Sipehsâlâr”, DĠA, XXXVII, Ġstanbul 2009, s.259; SipahibaĢı (Sipahilerin baĢı) Seyfeddin Karasungur bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524.

602 Kemâleddin RumtaĢ bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.524;Kumandan, vali ve bey anlamına gelen terim. Ġslâm tarihinde emir kelimesiyle teĢkil edilen birçok tabir mevcuttur. Bkz.Abdülazîz ed-Dûri, “Emîr”, DĠA, XI, s.121-123.

603 Hükümdar sofralarına nezaret edip yemekleri kontrol eden, sultanın zehirlenme ihtimalini önleyen saray görevlisidir. ġemseddin Altunaba, Siracaddin Sarıca, Seyfeddin Ayaba, Seyfeddin Tergeri, Mübârizeddin Çavlı bu görevde bulunmuĢ gulâmlardandır. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.80-8;Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.525.

604 Bazı Ġslam devletlerinde sultanla devlet adamlarının katıldığı önemli meclisleri tertip etmekle görevli kimse. Bkz.

Asri Çubukçu, “Emir-i Meclis”, DĠA, XI, Ġstanbul 1995, s.141-142; MeĢhur emîrlerden Mübarizeddin BehramĢah, Emîr-i meclislikten yetiĢerek en yüksek dereceye ve kumandanlığa kadar çıkmıĢtı.Bkz. Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, I, s.185-187; UzunçarĢılı, Medhal, s.82.

605 ġikâr “av” demektir. Hükümdarın av köpeklerini ve kuĢlarını yetiĢtirenlerin reisine “emîr-i Ģikâr” denirdi.

I.Alaeddin Keykubat zamanında Sadeddin Köpek , III.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Kılavuzoğlu emîr-i Ģikâr (Av iĢleri bakanı) idi. Bkz. R. Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beyliklerinde TeĢkilât”, s.153; Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, I, s.363; Ġbn Bibi, El-El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, II, s.185; Osman Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, ( Metin, Tercüme ve AraĢtırmalar), TTK Yay., Ankara 1988, s.28-29.

606 Bazı Ġslam devletlerinde hükümdarın elbiselerine nezaret eden saray görevlisi. Seyfeddin Ebu Bekir, Sencer, Samsamüddin Kaymaz, Esededdin Ruzbeh, câmedârlık görevinde bulunan gulâmlardandır. Bkz. UzunçarĢılı, Medhal, s.84; Ġbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye, II, s.73,94,95.

607 Adalet teĢkilatının baĢı. Seyfeddin Kayı-Aba bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Speros Vryonis Jr.“Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.525.

608 Sultanın Konya‟daki naibi. Eminüddin Mikail bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu

608 Sultanın Konya‟daki naibi. Eminüddin Mikail bu görevde bulunmuĢ gulâmlardan biridir. Bkz. Vryonis, “Selçuklu