• Sonuç bulunamadı

DEVġĠRME SĠSTEMĠ VE ENDERÛN

A. ENDERÛN’UN ÖĞRENCĠ KAYNAĞI: DEVġĠRMELER

Osmanlı klasik döneminde saray halkı, kapıkulu ordusu hemen hemen tamamıyla devşirme625 ve savaĢ esirlerinden oluĢuyordu.626 Nitekim Büyük Selçuklu, Türkiye Selçuklu ve Memlûklu Devletlerinde satın alınmıĢ kölelerden müteĢekkil kuvvetler mevcut olduğu gibi Osmanlılar da ilk Rumeli fütuhatında bu usulü uyguladılar.627 Çünkü Osmanlılar kendilerinden önceki Ġslâm devletlerinin çoğunda görüldüğü üzere iktidarlarına ortak olabilecek soylu bir sınıfın oluĢup kökleĢmesini istemiyorlardı. Bu yüzden devlet hizmetleri “kulluk düzeni” denilen esaslara göre yürütülmüĢtü.628 Kul statüsündeki bu devlet görevlileri bütün hayatları boyunca sultanın iradesine tabii idiler; sultanın onları yükseltmesi gibi azletmesi, idam etmesi ve mallarının müsadere etmesi de olağandı.629 Görevlerini yaptıkları müddetçe mevki, rütbe, Ģan, Ģöhret, mal, mülk sahibi olabiliyorlardı. Bu tür imkânlar, kapıkullarının Ģahsi menfaatlerini dünyalıklarını temin etmenin yanında, devlete-padiĢaha iyi hizmet vermeleri için de önemli bir teĢvik kaynağı oluyordu.630 SavaĢ esiri, köle veya devşirme kökeninden gelmeleri bu bakımdan bir değiĢikliğe yol açmazdı.631 Enderûn632da yetiĢmiĢ ve üst yönetici mevkilerine tayin edilmiĢ kapıkulu denen bu devşirmelerin padiĢaha ve saraya sadakatleri tamdı. Bu kiĢiler devlet güçlü iken Türk kültürüne ve

625 DevĢirme sistemi hakkında bilgi için bkz. Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları I, TTK Basımevi, Ankara 1988, s.13-30; Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri, OSAV, Ġstanbul 1990, II, s.123-127; Serdar Özdemir, Osmanlı Devleti’nde Devşirme Sistemi, Rağbet Yay., Ġstanbul 2008; Yavuz Ercan, "DevĢirme Sorunu, DevĢirmenin Anadolu ve Balkanlardaki TürkleĢme ve ĠslâmlaĢmaya Etkisi", Belleten, (1986), S.198, s. 679-722; Abdülkadir Özcan, "DevĢirme", DĠA, IX, Ġstanbul 1994, s. 254-257.

626 Halil Ġnalcık, Doğu Batı, Makaleler I, Doğu Batı Yay., Ankara 2006, s.203; Klasik dönemde devleti idare eden vezirler hemen hemen tamamıyla devşirme ve kul kökenlidir. Bkz. Ġnalcık, Doğu Batı, s.203; Öz, “Sosyal Hayat, Osmanlı Toplumu”, s.532.

627 Ġ. Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtından Kapıkulu Ocakları-I, TTK Basımevi, Ankara 1988, s.139.

628 Mitat Enç, Üstün Beyin Gücü, Gündüz Eğitim ve Yay., Ankara 2005, s.293; DevĢirmelerin hukuki durumları üzerine daha fazla bilgi için bkz. Gümeç Karamuk, “DevĢirmelerin Hukukî Durumları Üzerine”, Hacettepe Üniv.

Edebiyat Fakültesi Dergisi, Osmanlı Devleti‟nin KuruluĢu‟nun 700. Yılı Özel Sayısı, (Ekim 1999), s.19-32; Kulluk, genellikle yabancıların bu gibi hizmetler için yetiĢtirilmesi ve kullanılması anlamına gelmektedir. Bkz. Enç, Üstün Beyin Gücü, s.293.

629 Mehmet Öz, “Sosyal Hayat, Osmanlı Toplumu”, (Osmanlılar), DĠA, XXXIII, s.532.

630 Bayram Kodaman, “Osmanlı Devleti‟nin YükseliĢ ve ÇöküĢ Sebeplerine Genel BakıĢ”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.16, s.7.

631 Öz, “Sosyal Hayat, Osmanlı Toplumu”, s.532.

632 “Enderûn”,Farsça‟da bir Ģeyin dıĢ tarafı olup, “Birûn” kelimesinin zıddıdır. Bkz. Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi, Faisal Finans Kurumu Yay., Ġstanbul 1986, s.39; Ayrıca Enderûn (eğitim yapılan bölüm), Osmanlı saray teĢkilatının dört ana yapısından biridir. Diğerleri; Harem (özel yaĢam alanı), Birûn (hizmet ve koruma) ve Divan-ı Hümayûn (idari merkez)dur. Bkz. Zeynep Tarım Ertuğ, “Saray”, DĠA, XXXVI, s.120; Enderûn‟da padiĢahın kiĢisel hizmetleri ile gulâmların eğitimine yer verilmiĢtir. Enderûn, padiĢahın özel hayatının geçtiği bir yer olduğu kadar aynı zamanda bir okuldur. Bkz. H.Ġnalcık, Devlet-i’Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302–1606) Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yay., Ġstanbul 2009, s.210;

Daha fazla bilgi için bkz. Mehmet ĠpĢirli, “Enderûn”, DĠA, XI, s.185-187.

87

Türk devletine büyük hizmetler vermiĢlerdi.633 Efendisi olan sultana yerli Müslüman tebaadan daha itaatkâr olan, arzulu ve gayretli eğitimi sayesinde dirayetli bir asker ve yönetici haline gelen gulâmlar, Ģairin dilinde veciz bir hal alarak atasözü haline gelmiĢti: “Sadık bir hizmetkâr, yüz çocuktan daha iyidir, ikinciler babalarının ölümünü beklerken, ilki ise uzun yaĢamasını arzu eder.”634

Nitekim Osmanlı Hükümdarlarının uzun asırlar boyunca Ġmparatorluğun her tarafında salâhiyetlerini mutlak bir Ģekilde devam ettirebilmelerinin bir sebebi de Ģüphesiz bu köle kökenli yöneticilerdir. Çünkü bunlar ne asalete ve ne de köklü bir aileye sahip olamadıkları, aynı zamanda sık sık değiĢtirilerek, terfi ettirilerek veya nakledilmek suretiyle vazifelerinde de değiĢikliğe gidildiği için, hiçbir vakit Hükümdara karĢı gelebilecek nüfuzlu bir zümre teĢkil edememiĢ ve bu hal merkeziyetçi Osmanlı rejiminin ömrünün uzamasının sebeplerinden biri olmuĢtur.635

Gulâm (kul) sistemine dayanan klâsik Osmanlı idare sistemi XVI. yüzyılın ikinci yarısında son derece geliĢmiĢti.636 Osmanlı padiĢahları, yaklaĢık XV. yüzyıl ortalarından XVIII. yüzyıl baĢlarına kadar kendilerine sadık bir kul sınıfı oluĢturarak bunların bir kısmını sarayda ve bir kısmını da orduda eğitimden geçirdikten sonra istihdam etmiĢlerdir.637 Ġslâm dinine geçirilen Hıristiyan çocuklarından oluĢturulan Yeniçeri ordusu, Orta Avrupa‟nın düzenli ilk piyade ordusu oldu.638 DevĢirme kanunu, hem Yeniçeri Ocağı için önemli bir insan kaynağı sağlamıĢ, hem de ahalisi büyük oranda Hıristiyan olan Rumeli‟nin ĠslamlaĢtırılması sürecine bir nebze hizmet etmiĢtir.639

633 Kodaman, “Osmanlı Devleti‟nin YükseliĢ ve ÇöküĢ Sebeplerine Genel BakıĢ”, s.7.

634 Serdar Özdemir, Osmanlı Devleti’nde Devşirme Sistemi, Rağbet Yay., Ġstanbul 2008, s.19.

635 Mustafa Akdağ, “Osmanlı Müesseseleri Hakkında Notlar”, Ankara Üniv. DTCF Dergisi, C.13, S.1-2 Ankara 1955, s.35.

636 Ġnalcık, Devlet-i’Aliyye, s.215-216; Osmanlı devletinin ilk düzenli birlikleri olan yaya ve müsellemler gittikçe büyüyen devletin ihtiyacını karĢılayamaz hale gelince daha güçlü ve daimi bir ordunun kurulması kararlaĢtırıldı.

Bunun için savaĢ esirlerinden faydalanma yoluna gidildi. Bkz. Abdülkadir Özcan, “Osmanlılar-Askeri TeĢkilat”

(Osmanlılar), DĠA, XXXIII, s.509.

637 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, TTK Basımevi, Ankara 1988, s.298; Osman Bey‟in askeri maiyetinin kul ve nöker denilen üyeleri, XV. yüzyılda Osmanlı askeri teĢkilatının ana dayanağı haline gelecek olan maaĢlı kuvvetlerin (kapıkulu ordusu) öncüleriydi. Bkz. Gabor Agoston, “SavaĢ (Osmanlı Dönemi)”, DĠA, XXXVI, Ġstanbul 2009, s.196. Nökerlik hakkında daha fazla bilgi için bkz. Zerrin Günal, “Nöker”, DĠA, XXXIII, Ġstanbul 2007, s.216-217.

638 Gıacomo E. Carretto, Akdeniz’de Türkler, Çev.D. Kundakçı-G. Kuray, TTK.Yay., Ankara 2000, s.17-18.

639 Ülker Akkutay, Enderûn Mektebi, s.35.

88

Devşirme sistemi, Osmanlıların gulâm/kul sistemine getirdikleri önemli bir yeniliktir.640 Devşirme, devletin ihtiyaç duyduğu çeĢitli hizmetlerde kullanılmak üzere Osmanlı tebaası olan Hıristiyan çocuklarının bir kanun dâhilinde toplanmasıdır.641 Osmanlı devletinde kapıkulu ocakları olan sipahilerle, yeniçerilerin yenilenmesini temin etmek için ortaya çıkmıĢtır.642 Ġdris-i Bitlisî, devĢirme uygulamasının ortaya çıkıĢını Ģu Ģekilde açıklar:643

“Kefere topraklarının büyük bölümü zorla yani savaĢ sırasında fethedildiği için ve gerek kadın gerek erkek tüm o kâfirler esir edilerek köle yapıldığı ve hepsi birden Gaziler Sultanı‟nın kulu olduğu için, cihat sırasında hizmet etmelerini sağlamak çok iyi bir iĢ olacaktı ve idari buyrukların yerine getirilmesinde bu genç erkeklerden yararlanılması kabul edilebilir ve makul bir Ģeydi.”

DevĢirme iĢinde her türlü yolsuzluğu önlemek için her türlü tedbir de alınmıĢtı.

XVI. yüzyılda Türkiye‟ye gelen Avrupalı seyyahlardan biri olan Alman Hans Dernschwam, devşirme sisteminin uygulanması ile ilgili olarak izlenimleri Ģöyle anlatır:644

“Türklerin bir âdeti var: Üç senede bir idareleri altında bulundurdukları, Bosna, Hırvatistan, Sırbistan, Yunanistan, Arnavutluk, Eflak, Buğdan, Macaristan vd. gibi Hıristiyan memleketlerden ve krallıklardan, en seçme, en güzel, en yakıĢıklı ve en becerikli genç oğlanları Ģehir Ģehir, köy köy dolaĢıp gezerek beğendiklerini ihtiyaç nisbetinde devĢirirler…8, 9, 10, 12 yaĢlarında olan bu erkek çocuklara acemioğlan denir. Bunlar henüz eğitilmemiĢ, yetiĢmemiĢ toy oğlanlardır. Bunların hepsi padiĢahın parasıyla yeni baĢtan giydirilir. Acemioğlanları sürü halinde padiĢah saraylarının ve köĢklerinin bulunduğu yerlere götürülürler. En makbul yerler Bursa, Ġstanbul, Galata ve Edirne‟dir. Buralarda onlar sünnet edilir. Acemioğlanlar arasından en güzel ve en zekileri seçilerek padiĢahın sarayına, köĢklerine gönderilir. Bunlar orada Türkçe konuĢma, okuma yazma ve cirit oynamayı öğrenirler. PadiĢah yeniçerileri, kapucuları, çavuĢları, beyleri, paĢaları, sipahileri ve sancaktarları sarayda yetiĢen acemioğlanları arasından seçer. Bunlar sarayda ve Türk memleketlerinde en baĢta gelen kimseler olurlar. Her biri ünvanlarına göre görev yaparlar. Halkı idare ederler… ĠĢte böyle bir

640 Ġnalcık, Devlet-i’Aliyye, s.205;Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.80.

641 Abdülkadir Özcan, "DevĢirme", DĠA, IX, s.254.

642 Ġlber Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, TimaĢ Yay., Ġstanbul 2007,s.27.

643 Y.Hakan Erdem, Osmanlıda Köleliğin Sonu 1800-1909, Kitap Yayınevi, Ġstanbul 2004, s.20.

644 Dernschwam, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat günlüğü, s.88-89.

89

idare sonucu, bütün Hıristiyan memleketler eski yetenekli, itibarlı ve iyi halkını kaybetmiĢtir…”

ÇağdaĢ yerli ve yabancı gözlemcilerin açık ifadeleri, devşirme sisteminin Osmanlılar tarafından, beklenen sonuçları bilinerek uygulandığını kanıtlamaktadır. Zira bilinmektedir ki kullardan oluĢan kapıkulu (merkez ordusu), ilk devirde devlet içinde üstün nüfuzu olan kudretli uc beyleri karĢısında, Osmanlı padiĢahlarının merkezî otoritesinin kurulmasında baĢlıca destek olmuĢ ve zamanla Osmanlı padiĢahları kendi icra gücünü, yalnız kendi kullarına vermeyi bir prensip olarak kabul etmiĢlerdi.645 Osmanlı padiĢahları ve özellikle Fatih Sultan Mehmed kul (devşirme) sistemini çok geliĢtirmiĢ ve bunu devletin merkezî, askerî ve taĢra teĢkilâtlarında geniĢ ölçüde uygulamıĢtı.646 Devletin en önemli mevkilerine, talihin ve tesadüfün çıkardığı kimseleri değil de kabiliyetli ve zeki kimseleri çıkartmak bir hükümdarın en büyük bilgeliğidir.

Hizmetine, tamamen kendisine bağlı, eğitimini ve nafakasını ona borçlu ve bu yüzden bütün kabiliyetlerini ve meziyetlerini onun hizmetinde kullanmak zorunda olanları seçerdi.647 Nitekim Fatih Ġstanbul‟un fethinden sonra iktidarını sınırlandıran kiĢileri ortadan kaldırarak, devlet idaresinde eski ailelerin nüfuzunu bertaraf etmiĢ ve padiĢahın emir ve arzusuna mutlak surette bağımlı kulları devletin baĢına getirmiĢtir.648 Bu kiĢiler (kullar) yüzyıllar boyunca Osmanlı ailesinin hizmetinde yaĢadılar. Bunlar savaĢta alınan Balkan tutsakları ya da “devşirme” idiler. Bunların bazıları Yeniçeri yapılmak üzere yetiĢtirilmiĢler, en iyileri imparatorluk sarayında “Enderûn”a ya da “Birûn”a alınmak için eğitilmiĢlerdi. Bunların tümü köleydi fakat imparatorluk emrinde çalıĢmak onlar için gurur nedeniydi.649 “Siyaseten katl” ve mallarının “müsadere” edilme korkusu, onları padiĢaha-devlete daha çok bağladı. Var oluĢlarını sadakatte, itaatte, hizmette baĢarı kazanmalarında görmüĢlerdi.650 Osmanlı Devleti‟nde devşirme (kul) sisteminin ilk zamanlardan itibaren uygulandığını zaman içerisinde planlı ve programlı bir Ģekle kavuĢtuğunu görüyoruz. Osmanlıların ihtiyaç duydukları kadroları kendi

645 Ġnalcık, Devlet-i’Aliyye, s.206-207.

646 Abdülkadir Özcan, “Gulâm” (Osmanlılar), DĠA, XIV, s.184; Fatih Sultan Mehmet‟in iktidarı kölelerinin teĢkilatına, yani uç beylerinin gücüne karĢı denge unsuru olarak gulâm sistemi aracılığıyla kurduğu kapıkullarının teĢkilatına dayanıyordu. Fatih bu teĢkilatın yapısını hazırladı ve Fatih Kanunnamesi denilen yasayla da her mevkie yükselmenin sırasını tarif etti. Bkz. Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.84.

647 Ricaut, Türklerin Siyasi Düsturları, Haz. M. ReĢat Uzmen, T.1001 T.E., Bsk.T.Y., s.49

648 Halil Ġnalcık, “Mehmed II”, DĠA, XXVIII, Ankara 2003, s.405.

649 Carretto, Akdeniz’de Türkler, s.26; II. Mehmet‟in düĢüncelerini biçimlendirmede iki önemli insandan biri olan Zağanos PaĢa‟da gulâmlardan biriydi ve Mehmet‟in Manisa‟da iken vasiliğini yapmıĢtı.Bkz. Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.47.

650 Kodaman, “Osmanlı Devleti‟nin YükseliĢ ve ÇöküĢ Sebeplerine Genel BakıĢ”, s.7.

90

kaynaklarından temin etme ve kendi dünya görüĢlerine uygun kadrolar yetiĢtirme imkânı veren bu sistem aynı zamanda hem TürkleĢme-ĠslamlaĢma sürecine hizmet etmiĢ, hem de devletinin azametini devam ettirecek kadroların oluĢumuna zemin hazırlamıĢtır.

Devşirme kanunu zamanla eski önemini kaybeden pençik kanunu651 nun yerini almıĢ, kuvvetli ve sürekli olarak iki buçuk asır kadar devam etmiĢ652 ancak devĢirme sistemi sistematik bir Ģekilde ancak XV. yüzyılda II. Murat zamanında (1421-1451) baĢlamıĢ,653 yasa ve düzenleri Kanuni Sultan Süleyman zamanında tamamlanmıĢtır.654 DevĢirme her yıl değil birkaç yılda bir veya askere ihtiyaç duyuldukça yapılmıĢtır.655 Bu kanun çıkarıldığında ilk yıl 1000 çocuk toplanmıĢ, ondan sonra bu iĢ geniĢletilerek H.1050/M.1640-1641 yılına dek sürdürülmüĢtür.656 XVI. yüzyılda her menĢeden toplanan kulların toplamı yılda 7-8 bine yükselirken, bunun ortalama 3000 kadarı devşirme idi.657 Ġlk olarak Rumeli‟de tatbik edilen bu uygulâmayla Arnavutluk, Yunanistan, Adalar ve Bulgaristan‟dan ve daha sonra da Sırbistan, Bosna-Hersek ve Macaristan‟daki Osmanlı arazisinden de devĢirmeler yapılmıĢtır. DevĢirme kanunu XV.

yüzyıl sonları veya XVI. yüzyıl baĢlarından itibaren Anadolu‟da yaĢayan hıristiyan tebaaya da uygulanarak, XVII. yüzyılda umumi bir Ģekil almıĢtır.658 DevĢirme sistemi IV. Murat zamanından itibaren zayıflamıĢtır.659 Düzenli olarak XVI. yüzyılın son çeyreğine kadar uygulanan devĢirme sistemi zamanla gevĢemiĢ, kapıkulu ocaklarının

651 Sözlükte “beĢte bir” anlamında kullanılan pençik (pencik) kelimesi, Osmanlı askeri sisteminde kara ve deniz seferlerinde ele geçirilen esirlerden beĢte birinin devlet hizmetine alınmasını ifade eder. Daha fazla bilgi için bkz;

Abdülkadir Özcan, “Pencik”, DĠA, XXIV, s.226; BeĢ esirden biri hazine için alınıyordu. Sayı tam beĢ değilse bedeli alınıyordu.(Her esirden yirmi beĢ akça).Pençik oğlanları Türkçe öğrenmek için Müslümanların yanlarına veriliyor, sonra da devĢirilip, Yeniçeri ordusuna katılıyor ve baĢlarına ak börk giydiriliyordu. Bkz. Ahmet Cevdet PaĢa, Kısas-ı Enbiya, VI, Haz.Mahir Ġz, KTB Yay., Ankara 1985, s.260; Devletinin elinde toplanan ve “pencik oğlanı” denilen bu esirlerin genç ve güçlü olanlarından yeni bir asker teĢkil etme fikri Çandarlı Kara Halil PaĢa‟ya aittir. Bkz. Özcan,

“Pencik”, s.227.Pencik Kanunu daha sonra teferruatlı Ģekle getirildi. Acemiliğe alınmayanlar “Ģîrhor” (meme emen),

“beççe” (3 yaĢından 8 yaĢına kadar, yavru), “gulâmçe” (8- 12 yaĢ arası küçük çocuk), “gulâm” (buluğa ermiĢ çocuk),

“sakallı” (traĢı gelmiĢ olanlar), ve “pîr” (ihtiyar) gibi isimler altında bir takım sınıflara ayrıldı. Bkz. Yusuf Halaçoğlu,

“Osmanlı Devlet TeĢkilatı”, DGBĠT, (Red. Hakkı Dursun Yıldız), XII, Çağ Yay., Ġstanbul 1989, s.339.

652 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.13-14; XV. yüzyıl ortalarından XVIII. yüzyıla kadar, yani iki yüzyılı biraz geçen bir süre devĢirme sistemi uygulanmıĢtır. Bkz. Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, s.34.

653 M.Fuat Köprülü, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu, Atay Kültür Yay., Ankara 1972, s.181.

654 Mustafa Nuri PaĢa, Netayic ül-Vukuat (Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi), C.I-II, SadeleĢtiren, notlar ve açıklamalar ekleyen NeĢet Çağatay, TTK Yay., Ankara 1987, s.153.

655 Özcan, “DevĢirme”, s.257.

656 Mustafa Nuri PaĢa, Netayic ül-Vukuat (Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi), C.I-II, SadeleĢtiren, notlar ve açıklamalar ekleyen NeĢet Çağatay, TTK Yay., Ankara 1987, s.18

657 Ġnalcık, Devlet-i’Aliyye, s.207.

658 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.14.

659 Nejat Göyünç, “KuruluĢ Devrinde Askeri TeĢkilat ve DevĢirme Düzeni”, Osmanlı, VI, s.560; Evliya Çelebi‟nin verdiği bilgilere göre IV. Murat zamanında 8.000, III. Ahmet zamanında 1.000 civarında devĢirilmiĢtir. Bkz. Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, s.33.

91

nefer ihtiyacı daha ziyade “kuloğlu” ve “ağa çırağı” denilen kimselerden karĢılanmıĢtır.660

DevĢirme kanununda nereden ve kimlerden oğlan alınacağı ve alınmayacağı tespit edilmiĢti.661 DevĢirilen çocukların çoğunluğu Yeniçeri ocağına alındığı için devĢirme kanunlarında Yeniçeri için oğlan alınmak tabiri kullanılmıĢtır.662 Bu nedenle devĢirme teĢkilatını “yeniçeri ocağı” ve “saray için oğlan devĢirmek” suretiyle ikiye ayırmak lazımdır. Ocak için oğlan devĢirilmesi XVII. yüzyıldaki Köprülüler zamanından itibaren tedrici surette terk edilmiĢ ise de saray için devĢirme bir müddet daha devam etmiĢtir.663

DevĢirme kanununda toplanacak çocukların nitelikleri belirtilmiĢtir. DevĢirme öncelikle kırsal bölgelerde yaĢayan ailelerin çocukları arasından seçilirdi. Soylu ve ruhban çocuklarına öncelik verilirdi. Bu öncelikte amaç belki çevrenin nüfuzlu ailelerinin çocuklarını padiĢah kulu yaparak itaatlerini kolaylaĢtırmaktı. Seçimde gürbüzlük ve yakıĢıklılığa birinci derecede önem verilirdi Osmanlı sarayında sureti güzel olanın ahlâkının da güzel olacağına inanılırdı. En ufak bir beden ya da sağlık kusuru olan çocuk ve gençler devĢirme dıĢı bırakılırdı.664 Annesi ve babası ölmüĢ bir çocuk, terbiyesi kıt ve aç gözlü olabilir düĢüncesiyle devĢirilmezdi. Sığırtmaç ve çoban çocuklarıyla kel, köse, doğuĢtan sünnetli, ayrıca Türkçe bilenler ve sanatkâr çocuklar ocağa alınmazdı.665 Hıristiyan çocuklarının asilleri, papaz oğulları, iki çocuktan sadece biri, birçok çocuğu bulunan ailenin en sağlıklı çocuğu seçilir, tek oğlu olanın çocuğu alınmazdı666 Hıristiyan çocuklarının en güzelleri ve en sıhhatlileri seçilirdi. Alınan çocukların orta boylu olmasına dikkat edilirdi. Uzun boylu ve görünüĢü güzel olanlar saray için seçilirlerdi.667 Yahudi çocukları alıĢveriĢe alıĢkın ve paraya düĢkün oldukları için alınmazdı. Müslüman çocukların ise aile etki ve nüfuzundan yararlanacakları

660 Özcan, "DevĢirme", s.257.

661 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.20; Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.80.

662 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.13; Esir ve devĢirmelerin yeniçeri yapılmasında zaman içerisinde üç aĢama gözlenir: Birinci aĢama savaĢta elde edilen esirlerin beĢte birinin (pençik oğlan) padiĢah adına alınıp kısa bir süre eğitim ve öğretimden sonra ihtiyaç üzerine hemen yeniçeri yapılması; Ġkinci aĢama esirlerin Anadolu‟da Türk çiftçilerin hizmetlerine verilip beĢ ile sekiz yıl orada hizmetten ve Türkçeyi, Türk-Ġslam adetlerini öğrendikten sonra yeniçeri yapılması; Üçüncü aĢama ise esirlerle devĢirmelerin Anadolu‟da hizmetten sonra Acemi Ocağı‟na verilerek orada da yetiĢtikten sonra yeniçeri yapılması. Bkz. a.mlf., Kapıkulu Ocakları-I, s.151.

663 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.69.

664 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.305.

665 Mücteba Ġlgürel, “Acemi Oğlanı” , DĠA, I, s.324.

666 Özcan, "DevĢirme", s.255.

667 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.17.

92

düĢünüldüğünden devĢirmesi yapılmazdı. Kent görenlerin kötü alıĢkanlıklar kazanmıĢ olduklarına inanılırdı. 668

DevĢirme iĢi, XVI. yüzyılın ilk yarısına kadar Beylerbeyi, Sancakbeyi ve Kadılar tarafından yapılmakta iken; iltimas, rüĢvet ve suiistimal olduğu görülünce bu iĢ Yeniçeri ocağına bırakılmıĢtır.669 Yeniçeri Ağası, Ocak ağalarından, bu tür iĢlerde tecrübeli olan bir devĢirme ağası ile bir kâtip atardı. Bunların eline, uygulâmanın ne biçimde ve hangi yollardan yapılacağını gösteren yönetmelik niteliğinde bir ağa buyruğu ile devĢirmenin yerini ve zamanını belirten bir de sultan fermanı verilirdi.670 DevĢirme memuru hangi bölgeye memur edilmiĢse elindeki talimatnameye göre hareket ederdi. Fermanda, her bölgeden alınacak oğlan âdeti kazalara göre tespit edilmiĢti. DevĢirme memuru, tayin olunduğu bölgede kazaları bizzat gezip görerek kanuni vasıfları uygun olmak Ģartıyla kırk hanede bir oğlan hesabı üzere çocuk devĢirirdi.671 Gürbüz ve eğitilebilir uyruklarını bulma kastıyla davranan Osmanlılar yalnızca sekizle onsekiz yaĢ arası bekâr köylü gençlerini alırlardı. (XVII. yüzyılda bu sınırlar on beĢ yaĢla yirmi yaĢ olarak belirlendi.)672 Her kazada köylere kadar yapılan duyurular gereğince Hıristiyan çocukları baĢta papazları olarak, babaları ve vaftiz defterleriyle toplanma mahalline gelirlerdi. DevĢirme memuru vaftiz kâğıtlarını inceleyerek yaĢları müsait olanları ayırırdı. DevĢirme olarak alınan çocuğun; köyü, kazası, sancağı, baba ve anasının ve sipahisinin isimleri, doğum tarihi ve bütün eĢkâli ile bir deftere yazılır ve bu defter iki nüsha olarak düzenlenir; biri devĢirme memurunda kalır, diğeri çocukları sevk eden sürücüye verilirdi.673 DevĢirme memuru görevini yaparken sancak beyi, kadı, tımar sahibi gibi mahallî görevliler devĢirme memurunun iĢini kolaylaĢtırmakla yükümlü idiler.674 DevĢirme memurları tarafından bizzat görülerek kanuna uygun Ģekilde toplanılan çocuklar “sürü” denilen yüzer, yüz elliĢer veya iki yüz kiĢilik kafileler halinde ve sürücülerle muhafızların nezaretleri altında, “kızıl aba” ve “külahlar”

668 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.304.

669 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.14-15.

670 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.304.

671 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.16.

672 Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.80; Bu konuda da kaynaklarda farklı bilgiler verilmektedir. DevĢirilecek çocukların on-yirmi yaĢ arasında olanları öncelikle seçilirdi. Bkz. Ġlgürel, “Acemi Oğlanı”, s.324; DevĢirme memuru vaftiz kâğıtlarını inceleyerek yaĢları müsait olanları ayırırdı. Bunların içinden on dört ile on sekiz yaĢ arasındakiler tercihan alınırlardı. Bkz. UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.16-17.

673 UzunçarĢılı, Kapıkulu Ocakları-I, s.16-17.

674 Özcan, "DevĢirme", s.255.

93

giydirilerek hükümet merkezine sevk edilirlerdi.675 Sürü içinde kanuna muhalif oğlan bulunursa o sürü umumen Tophaneye veya Cebehaneye verilip, Acemi oğlan

giydirilerek hükümet merkezine sevk edilirlerdi.675 Sürü içinde kanuna muhalif oğlan bulunursa o sürü umumen Tophaneye veya Cebehaneye verilip, Acemi oğlan