• Sonuç bulunamadı

NĠTELĠKLĠ ĠNSAN YETĠġTĠRME PRENSĠPLERĠ

C. GULÂM KÖKENLĠ DEVLET ADAMLARINDAN BAZILARI

7. BAHÂEDDÎN KUTLUĞCA (ö.631/1223)

I.Gıyaseddin Keyhüsrev, I.Ġzzeddin Keykavus ve I.Alâeddîn Keykubâd‟ı tahta çıkaran, nüfuz ve kudret sahibi gulâmlardan biri idi. 1020 I.Ġzzeddin Keykavus dönemine ait kitabelerde ismi büyük emir ve kumandanlar arasında geçmekte olup, Kayseri sübaşısı görevinde bulundu.1021 Anonim Selçuknâme‟ye göre I.Alâeddîn Keykubâd ile büyük emirler arasında cereyan eden nüfuz çatıĢması sırasında Bahâeddîn Kutluğca‟da Tokat‟ta bertaraf edilen 24 emir arasında bulunmaktadır (1223).1022

8. BALABAN HAN (ö.686/1287)1023

XIII. yüzyıl baĢlarında Aybek tarafından kurulan Delhi Sultanlığı‟nın ĠltutmıĢ‟tan sonraki en büyük hükümdarıdır.1024 ĠltutmıĢ‟ın memlûklerinden olan Balaban, Türkistan‟daki Kıpçak kabilelerinden olup, gençliğinde Moğollar‟a esir düĢmüĢ1025 Hoca Cemâleddin Basrî tarafından satın alınmıĢ, Talim ve terbiye gördükten sonra Delhi‟de Sultan ĠltutmıĢ‟a satılmıĢdı. Sarayda eğitimine devam eden Balaban, emîr-i şikâr, mîrâhur, emîr-i hâcib ve vezirlik gibi birçok makamda görev yaptı. Ordu ve halk nezdinde büyük bir itibar kazandı. 1266 yılında Delhi‟de tahta çıkan es-Sultânü‟l-a‟zam Gıyâsü‟d-dünyâ ve‟d-dîn Uluğ Han Ebü‟l-Muzaffer Balaban; tecrübeli bir devlet adamı, iyi bir diplomat, cesur bir kumandan olduğu gibi iyi bir haber alma teĢkilatı (berîd) kurdu. Âlim ve sanatkârları korudu. Halkına karĢı âdil davrandı.

Ortaçağ Türk tarihinin büyük hükümdarları arasında yer aldı.1026 Rivayete göre 80 yıldan fazla yaĢadığı halde, iradesinden ve çalıĢma kudretinden hiçbir Ģey kaybetmedi.1027 Kıpçak olarak dünyaya geldi. Moğollar tarafından esir olarak ele geçirildi. Köle olarak satıldı. Talim ve terbiye görerek yetiĢtirildi. Birçok makam ve mevkide görev yaptı. Ortaçağ Türk dünyasının büyük hükümdarlarından biri olarak vefat etti.

1020 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, s.339; Salim Koca, “Selçuklu Ġktidarının Belirlenmesinde Rol Oynayan Güçler ve Alâeddîn Keykubâd‟ın Türkiye Selçuklu Tahtına ÇıkıĢı”, GEFAD, IV, (2009), s.302.

1021 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, s.306.

1022 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, s.341.

1023 Daha fazla bilgi için bkz. Orhan F. Köprülü, “Balaban Han”, DĠA, V, 3.

1024 M.Fuat Köprülü, “Balaban”, ĠA, II, Ġstanbul 1944, s.263.

1025 Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, s.325.

1026 Orhan F. Köprülü, “Balaban Han”, DĠA, V, 3.

1027 M.Fuat Köprülü, “Balaban”, ĠA, II, s.267.

152

9. BAYBARS I (ö.676/1277)1028

Kıpçak olan Baybars, bir çapul esnasında yakalanarak, köle tüccarları tarafından Sivas‟a, oradan Halep‟e ve sonra ġam‟a götürüldü.1029 Esir olarak köle pazarında satıldı. Emir Alâeddin Aytekin Bundukdârî tarafından satın alındı. Kahire‟de el-Melikü‟s-Sâlih tarafından kurulan Bahriyye Memlükleri‟ne katıldı. 1030 Uzun boylu, mavi gözlü, gür sesli, güzel ve kuvvetli bir genç olan Baybars, zekâ ve kabiliyeti, faaliyeti ile az zamanda kendini gösterdi.1031 Muhafız taburu subaylığına yükseldi. Daha sonra Sultan Kutuz‟un baĢkomutanı olarak 1260‟da Ayn Calût‟da kazandığı zafer sonunda Hülagü Moğollarını Suriye‟den çıkardı. Ġhmal olunarak bir yana atılınca Sultanla hesaplaĢtı ve aynı yıl sonunda sultan seçildi (1260-1277).1032 “el-Melikü‟z-Zâhir” ünvanı ile tahta geçti. Yaptığı yenilikler ve kurduğu müesseselerle Memlük Devleti‟nin gerçek kurucusu oldu. Adalete, hak ve hukuka büyük önem verdi. Birçok hayır eserinin de sahibi olan Baybars, Ortaçağ Türk tarihinin büyük hükümdarlarından biri oldu. 1033 Haçlı savaĢlarında gösterdiği kahramanlığı dolayısıyla, bir destan kahramanı sayılmıĢtır.1034 Memlûk sultanlarının en seçkini ve asıl itibariyle bir Türkmen kölesidir, Memlûkler Hanedanının da gerçek kurucusudur. Adını Ģöhrete ulaĢtıran en önemli olay Haçlı Hıristiyanlarına karĢı tertiplediği sayısız seferler olmuĢtur.1035 Baybars bir asker ve kumandan olarak Ortaçağ Türk-Ġslâm tarihinin büyük simalarındandır. Düzenli ve çalıĢkan bir devlet adamı olarak adalete, hak ve hukuka büyük önem vermiĢtir.1036 Ġbn Ġyâs, (el-Melikü‟z-Zâhir) Baybars‟ın 4000 memlûkunun bulunduğunu, bunların sipehsâlâriyye, mefâride, dâhil ve hariç hasekiyyeleri ile dört gruba ayrıldığını belirtmektedir.1037 Baybars maddi ve manevi birçok meziyetleri kendinde toplamıĢ müstesna bir insandı. Sağlam bir bünyeye, sarsılmaz bir iradeye, emsalsiz bir cesarete, keskin bir zekâya sahipti.1038

1028 Daha fazla bilgi için bkz. Baypars Tarihi (Al-Melik-Al-Zahir (Baypars) Hakkındaki Tarihin Ġkinci Cildi) , Çev.M.ġerefüddin Yaltkaya, TTK Yay., Ankara, 2000; Kazım YaĢar Kopraman, “Baybars I”, DĠA, V, Ġstanbul 1992, s.221-223.

1029 M.Fuat Köprülü, “Baybars I”, ĠA, II, Ġstanbul 1944, s.357.

1030 Kopraman, “Baybars I”, DĠA, V, 221

1031 Köprülü, “Baybars I”, ĠA, s.357.

1032 Rasonyı, Tarihte Türklük, s.170.

1033 Kopraman, “Baybars I”, DĠA, V, 221-222.

1034 Toğan, Umumi Türk Tarihi’ne Giriş, Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1989, s.179.

1035 Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, IV, s.1091.

1036 Kopraman, “Baybars I”, DĠA, V, s.222-223; Köprülü, “Baybars I”, ĠA, s.360.

1037 Seyyid Muhammed es-Seyyid, “Hasekiyye”, DĠA, XVI, Ġstanbul 1997, s.373; Baypars Tarihi, s.121.

1038 Köprülü, “Baybars I”, ĠA, s.360.

153

10. BERKUK (ö.801/1399)1039

Çerkez olan Berkuk önce esir olarak Kırım‟a, sonra da Mısır‟a getirildi. Emir Seyfeddin Yelboga el-Ömerî el-Hassekî tarafında satın alındı ve yetiĢtirildi.

Yelboga‟nın öldürülmesi sonrasında Kahire‟ye gelerek sultanın hizmetine girdi.

Tablhâne emîrliği, Yüzler emîrliği ve atabegü’l-asâkirlik görevlerinde bulundu.

Çerkezleri kendi tarafına çekerek sadık bir memlûk grubu kurduğu gibi bütün hüküm ve nüfuzu da ele geçirmeyi baĢardı. 1382‟de Memlük tahtına çıktı. Devlet iĢlerini sıkı kontrol altında bulunduran Berkuk, adil ve vakar sahibi olduğu gibi zamanının ilimlerine de aĢina idi. Türkçe‟yi resmi dil ilan ettiği gibi birçok eserin Türkçeye çevrilmesine de vesile oldu. 1040

11. BOĞA el-KEBÎR (ö.248 /862)

Abbasi halifesi Me‟mun ve Mu‟tâsım dönemlerinde Türkler, Abbasi ordusunun en önemli kısmını teĢkil etmiĢler ve bunlar arasından birçok kumandanlar ve devlet adamları çıkmıĢtı.1041 ĠĢte bu Türk komutanlardan biri de Halife Mu‟tasım tarafından Haciplik görevine getirilen Boğa el-Kebîr‟dir.1042 Boğa el-Kebîr Abbasi devletinde etkin bir konuma yükselen Türklerden biriydi.

BaĢarılarla dolu bir geçmiĢe sahip olan Ebu Musa Boğa el-Kebîr et-Türkî, Halife Me‟mun döneminin ünlü veziri Hasan b. Sehl es-Serahsî‟nin memlûku idi. Babek, Mengüçur ve Hicaz isyanlarının bastırılmasında gösterdiği beceri, deneyim ve üstün yetenek ile devlet içindeki konumunu kuvvetlendirdi. Önemli fetihlere katıldı.

Korkusuz, kalender, peygamber sevgisiyle dolu ve halk tarafından sevilen bir kimseydi.1043

1039 Daha fazla bilgi için bkz. M.C. ġehabeddin Tekindağ, “Berkuk”, DĠA, V, 511-512.

1040 Tekindağ, “Berkuk”, DĠA, V, 511-512.

1041 el-Câhiz, Hilafet Ordusunun Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri, s.29.

1042 M.Nadir Özdemir, “Abbasi Halifesi Mu‟tasım‟ın Ordusunda Bulunan Türklerin “Köle” Olup Olmadığı Meselesi”, s.228.

1043 Osman Gürbüz, “Boğa el-Kebîr‟in Ermeniye Seferi”, AÜ. Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi, S.22, Erzurum 2003, s.233-237.

154

12. CELÂLEDDÎN KARATAY (ö.652/1254)1044

Liyakat ve sadakat sahibi bir gulâmın devlet hizmetindeki yükseliĢine Celâleddîn Karatay bin Abdullah‟ın kariyeri örnek olarak gösterilebilir.1045 Celâleddîn Karatay, Türkiye Selçuklularının en parlak devrini yaĢamıĢ, özellikle Kösedağ bozgunundan (1243) sonra, devletin iç ve dıĢ olaylar karĢısında uğradığı sarsıntıları yatıĢtırmak ve önlemek suretiyle kendini göstermiĢ önemli bir devlet adamıdır. Osman Turan Celâleddîn Karatay‟ın, Selçuk Türkiyesi‟nin birçok yerlerinde yaptırdığı hayır müesseseleri dolayısıyla da üzerinde durulması gereken bir Ģahsiyet olduğunu söyler.1046

Devrin vesikalarında, kendisine ait vakfiye ve kitabelerde adının Karatay bin Abdullah1047 olarak geçmesi Müslüman olmayan bir aileden geldiğini, kardeĢleri ve akrabası arasındaki ilgiyi unutmamıĢ olması da, köle olduğu vakit çok küçük bir yaĢta olmadığını gösterir.1048 I.Gıyâseddin Keyhüsrev (1204-1210) döneminde esir edilerek1049 bir müddet gulâmhânede yetiĢtirildikten sonra âzad edilerek sarayda1050 ve orduda1051 önemli görevlerde bulunmuĢtur. Ġbn Bibi‟nin rivayete göre Celâleddîn Karatay, on sekiz yıl, I.Alâeddîn Keykubâd‟ın tahta çıkıĢından ölümüne kadar, hazerde

1044 Daha fazla bilgi için bkz. Aydın Taneri, “Celâleddin Karatay”, DĠA, VII, Ġstanbul 1993, s.251-252; Turan,

“Selçuklu Devri Vakfiyeleri III., Celâlü‟d-dîn Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, s.17-171.

1045 Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.531-532; Turan, “Selçuklu Devri Vakfiyeleri III., Celâlü‟d-dîn Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, s.17-171.

1046 Turan , “Selçuklu Devri Vakfiyeleri III., Celâlü‟d-dîn Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, s.17; Ġbn Bibi( El-Hüseyin B.Muhammed B. Ali El-Ca‟feri Er-Rugadi), El-Evamirü’l-Ala’iyye fi’l-umuri’l-Ala’iyye (Selçukname), II, Haz.Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1996, s.125.

1047 Kaynaklarda kölelerin babalarının daima “Abdullah” adıyla zikredilmeleri ya onların gayri müslim adlarını zikretmemek veya küçük yaĢta alınıp satılan bu esir çocukların babalarını bilmemek keyfiyetiyle alâkadardır. Bkz.

Osman Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, ( Metin, Tercüme ve AraĢtırmalar), TTK Yay., Ankara 1988, s.184; Aydın Taneri, “Celâleddin Karatay”, DĠA, VII, s.251.

1048 Turan, “Selçuklu Devri Vakfiyeleri III., Celâlü‟d-dîn Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, s.19-21.

1049 Anadolulu olduğunda Ģüphe kalmayan Karatay‟ın Selçuk köleleri arasına nasıl girdiğini tayin etmek müĢküldür.

Ġhtimal ki o, Kilikya- Kayseri arasında bulunan bir yerden olup, I.Gıyâseddin Keyhüsrev‟in 605 de yaptığı Ermenistan seferi esnasında köle olarak elde edilmiĢtir. Bizi onun menĢeini bu tarafta aramağa sevk eden bir âmil de, akrabasının oturduğu yerin Selçuk hâkimiyetine yeni geçmiĢ olacağı kanaatidir. Böyle olmasa idi ailevî münasebetleri devam edemezdi. Diğer taraftan ona bu havalide köyler temlik edilmesi ve kervansarayını burada yaptırması belki böyle bir münasebet dolayısıyladır.Bkz. Turan, “Selçuklu Devri Vakfiyeleri III., Celâlü‟d-dîn Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, s.20-21.

1050 O, Alâeddin Keykubâd ve haleflerinin saltanatı sırasında çeĢitli zamanlarda naib (sultanın vekili), emir-i-devat (büyük vezirin kâtibi), emir-i-taĢthane (sultanın yıkanması iĢiyle ilgili görevli/leğencibaĢı) ve hazinedar-ı-hass (sultanın hazinesinin baĢ yöneticisi) gibi önemli makamlarda bulunmuĢtur. Bkz. Vryonis, “Selçuklu Gulamı ve Osmanlı DevĢirmesi”, Söğüt’ten İstanbul’a, s.531-532.

1051 Vakfiyelerinde kendisine Emirü‟l ümerâ id‟devât ve Sipehsâlâr gibi askerî unvanlar verilmesi bu münasebetle olup Keykubâd‟ın hizmetinde taĢthâne emîri olduktan sonra bu unvanları alacak bir mevkide bulunmadığı düĢünülürse bunları Keykûbâd‟dan önce ve kölelikten sonra aldığı anlaĢılır. Keykubâd‟ın cülûsundan (616-1219) önce devât emirliği ve sipehsâlâr mevkiinde dört yıl kadar görev yapmıĢtır. Bkz. Turan, “Selçuklu Devri Vakfiyeleri III., Celâlü‟d-dîn Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, s.22-23.