• Sonuç bulunamadı

GULÂM SĠSTEMĠNĠN ORTAYA ÇIKIġI VE ĠġLEYĠġĠ

GULÂM SĠSTEMĠ VE GULÂMHÂNELER

A. GULÂM SĠSTEMĠNĠN ORTAYA ÇIKIġI VE ĠġLEYĠġĠ

Gulâm, sözlükte “erkek çocuk81, delikanlı; âzat edilmiĢ köle, genç hizmetkâr;

efendisine bağlı muhafız” anlamlarına gelen Arapça bir isimdir. Kelimenin çoğulu ise gılmân, gılemân, gılme ve ağlime‟dir.82 Esir veya köle olarak hizmete alınan kimselerin, kabiliyetleri ve aldıkları eğitim neticesinde kazandıkları becerileri doğrultusunda baĢta ordu olmak üzere çeĢitli devlet hizmetlerinde istihdam edilmesi suretiyle iĢleyen mekanizmaya da Gulâm Sistemi83 denmektedir. Gulâm daha çok askeri bir terim olarak önem kazanmıĢ, bu kelimenin eĢdeğeri veya benzeri olarak abd84, rakîk85, memlûk86,

81 Çocuk manasında çok sayıda değiĢik kelime kullanılmıĢtır. Tıfl, sabî, ibn, veled, sagîr, zürriyyet, hafede, ehl, âl, yetîm, rebâib ve gulâm. Bu kelimelerle henüz bulûğ çağına ermemiĢ insan kastedilmektedir. Daha fazla bilgi için bkz.

Hayati Hökelekli, “Çocuk”, DĠA, VIII, s.355-359.

82 Mustafa Zeki Terzi , “Gulâm”, DĠA, XIV, Ġstanbul 1996, s.17; Gulâm “delikanlı, genç, hizmetçi, uĢak, köle”

anlamlarına gelmektedir. Bkz. Hakkı Dursun Yıldız, “Ġslâm Devleti Hizmetinde Türkler” , DGBĠT, Çağ Yay., III, Ġstanbul 1990, s.353

83 Gulâm sistemi (Military Slave System, Military Slavery) ve bu sistemin Ortaçağ Ġslam ve Türk devletlerinde uygulanması hakkında çeĢitli araĢtırmalar yapılmıĢtır. Bu tezin hazırlanmasında kullandığımız araĢtırmalardan baĢlıcaları Ģunlardır: Daniel Pipes, Slave Soldiers and Islam, The Genesis of a Military System, London 1981.; David Ayalon ,"Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi", Çev. Samira Kortantamer, TĠD, IV, (1988), s.211-248.; Speros Vryonis, "Selçuklu Gulâmları ve Osmanlı DevĢirmeleri", Çev. Tuncay Birkan, Cogito, S.29, (2001). s.94.; Kâzım YaĢar Kopraman, Mısır Memlûkleri Tarihi, Ankara 1989, s.l vd.; Altan Çetin, Memlûk Devletinde Askerî Teşkilât, Ġstanbul 2007, s.42-96.; Erkan Göksu,Türkiye Selçuklularında Ordu, GÜSBE Y.Doktora Tezi, Ankara, 2008, s.26-77;

E. Göksu,“Türkiye Selçuklu Devletinde Gulâm Eğitimi ve Gulâmhaneler”, Nüsha, Yıl 7, S.24, (Güz 2007), s.65-84.

84 Abd “kul, köle ve esir” manasında kullanılmıĢtır. Erkek köleye arapça “abd” (çoğulu abîd) yahut “memlûk”,kadın köleye de “ama” yahut “câriye” denilir. GeniĢ bilgi için bkz. Th. W. Juynboll, “Abid (Abd)”, ĠA, I, s.110-114; Ayrıca hür veya köle olan insan, kul. Kulluk ve itaat Allah‟a yapılıyorsa abd “hür insan”,kula itaat ediliyorsa “köle”

manasına gelir. Daha fazla bilgi için bkz. M.Hamidullah, “Abd”, DĠA, I, s.57. "el-abd" (çoğulu: abîd) Siyahî köle, ev iĢlerine bağlı bir nevi köle demektir. Bkz. Kopraman, Mısır Memlûkleri Tarihi, s.l; Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.42; Kuzey Afrika‟da gulâm kelimesi yerine abîd kelimesi kullanılmıĢtır. Bkz. Terzi, “Gulâm”, s.178. Arap dilinde abd kelimesi bütün esirler için kullanılan ortak bir kelimedir. Abd kelimesi kulluk ve itaat anlamı taĢımaktadır. Sami menĢeli olduğu için Ġbrani ve diğer akraba dillerde de kullanılan abd, Arapçada bazı anlam farklılıklarıyla birlikte rakîk, rakabe, kın, vasîf, milk-i yemin ve sadece "kadın köle" anlamında câriye, eme kelimeleriyle de ifade edilmiĢtir. Bkz. S.Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, Türkler, V, s.320; Köle için asıl kelime olan “abd”, daha çok siyahî köleler için kullanılır. Bkz. Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar (Ġslâm Devletleri), I, KTB Yay., Ankara 2005, s.345; Kul, Köle. Bkz. TDK, Türkçe Sözlük, 10.Baskı, TDK Yay., Ankara, 2005, s. 2.

85 Rakîk köle veya cariye demektir. Bkz. Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara 1999, s.876; Arapçada, gerçek mânâsiyle köle (serf) karĢılığını veren iki kelime mevcuttur. Biri abd (çoğulu abîd) diğeri ise rakik kelimeleridir. Bkz. Yıldız, “Ġslâm Devleti Hizmetinde Türkler”, s.354

86 Memlûk, esir veya köleler arasından seçilip özel eğitimden geçirildikten sonra hükümdarın muhafız birliğine alınan ve zamanla aristokrat bir sınıf oluĢturan ücretli asker demektir. Bkz. Süleyman Kızıltoprak, “Memlûk”, DĠA, XXIX, s.87-90;Memlûk (çoğulu; memâlîk ve memlûkûn), Arapça “meleke” fiil kökünden türemiĢ bir “ism-i meful”

olup lügat manası “tasarruf edilen; sahip olunan; hizmetçi; hizmetli; beyaz köle” demektir. Memlûk kelimesi zamanla Ġslâm tarihinde ıstılahı bir mana kazanmıĢ ve gerek harplerde ve gerekse satın alma yolu ile esir düĢen beyaz adam ve bunların kurduğu devlet anlamına kullanılır olmuĢtur. Bkz. Kopraman, Mısır Memlûkleri Tarihi, s.l; Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.42; Memlûk “tasarruf edilen, sahip olunan, hizmetçi, hizmetli, beyaz köle” anlamına gelmektedir. Bkz. Yıldız, “Ġslâm Devleti Hizmetinde Türkler”, s.353; Memlûk, köle, Kölemenlerden olan kimse demektir. Bkz. Türkçe Sözlük, TDK, s.1366-1367. Askeri meziyetleri büyük takdir gören Türk kölelerine memlûk (bir Ģahsa ait) deniyordu. Bu dünya tarihi bakımından önemli bir ad‟dır. Memlûk, diğer tabirle basit bir köle olmalarına rağmen içlerinde „itk (azad etme) edildikten sonra çeĢitli askeri ve idari mertebelerden geçerek sultanlık rütbesine ulaĢanlar bulunabiliyordu. Nâdir olmakla beraber bunlar arasından edipler ve âlimler de yetiĢmiĢ ve Arap manevi hazinesini zenginleĢtirmiĢlerdir. Bkz. Laszlo Rasonyı, Tarihte Türklük, Ankara 1988, s.159-160; “Memlûk”

Arabca‟da “köle” demektir. Daha çok beyaz köleler için kullanılır. Kelimenin Arabca‟da çoğulu “memâlîk” tir. Bkz.

Öztuna, Devletler ve Hanedanlar (Ġslâm Devletleri), I, s.345; Memlûk; tutsak, köle ve ücretli asker demektir. Bkz.

Ali Sevim-YaĢar Yücel, Türkiye Tarihi, I, TTK Yay., Ankara 1990, s.15; Memlûk ; savaĢta esir düĢerek veya

19

mevlâ87, vasîf88, hadim89, uşak90, vuşâk91 ve kul92 tabirleri kullanılmıĢtır.93 Genellikle ayrıcalıklı ve eğitilmiĢ, daha çok sarayda istihdam edilen erkek köleler için kul, gulâm ve memlûk terimleri kullanılmıĢtır.94

Gulâm veya memlûk, her iki tabir de, birinci derecede, bugünkü mânâda köle karĢılığını vermemektedir. Bu iki tabir daha sonraki devirlerde (Abbasi halifeliği sonrasında) tarihi birer ıstılâh olarak kabul edilmiĢ, birincisi Selçuklular‟da bir askeri sınıfın, ikincisi ise Mısır‟da kurulmuĢ bir devletin adı olmuĢtur.95

“Gulâm-ı hâss, gulâmân-ı dergâh” gibi tabirlerle de ifade edilen gulâmlar, Samanîler‟de, Gazneliler‟de, Büyük Selçuklular‟da mevcut olan ve Memlûkler devletinde “memlûk” ismini alan zümredir. Sonraları Osmanlı teĢkilâtındaki “kul”

ıstılâhı da bundan alınmıĢtır.96 ÇeĢitli Ġslâm ülkelerinde gulâm yerine memlûk kelimesi kullanılırken, Kuzey Afrika‟da abîd kelimesi kullanılmıĢtır. Osmanlılar ise terim olarak gılmanı benimsemiĢlerdir.97 Bu kelimeler sözlükte erkek çocuk, delikanlı, azad edilmiĢ köle gibi anlamlar taĢımasının yanında memlûk kelimesinin sözlük anlamı gibi genç hizmetkâr, efendisine bağlı muhafız anlamlarını da taĢımaktadır.98

tüccarlardan satın alınarak; münhasıran hükümdar veya emirlerin muhafız birliklerinde görev yapan hususî, sosyal ve hukukî bir statüye sahip olan ücretli asker demektir. Bkz. Kopraman, “Mısır Memlukleri”, DGBĠT, VI, s.433-434.

87 Mevlâ Arapça azad edilmiĢ köle, Mevâli de bunun cemi olup azad edilmiĢ köleler demektir. Arap olmayan Müslümanlara bu isim verilmekle onların, Arapların azad edilmiĢ köleleri olduğu anlatılmak istenilmiĢtir. Bkz. M.

ġemseddin Günaltay, “Abbas Oğulları Ġmparatorluğu‟nun KuruluĢu ve YükseliĢinde Türklerin Rolü”, Belleten, VI/23-24, (1942), s.181; Ayrıca Ġslam hukukunda kölesini azat eden efendi, azat edilen köle. Arap olmayan müslüman halklar için kullanılan bir terim (Mevâli). Bkz. Ġsmail Yiğit, “Mevâli”, DĠA, XXIX, s.424-426; Efendi, sahip, malik. Bkz. TDK, Türkçe Sözlük, s.1384.

88 UĢak, hizmetçi, kul, hademe. Bkz. Pipes, Slave Soldiers and Islam, s.195

89 Genellikle harem hizmetlerinde çalıĢtırılan erkekliği giderilmiĢ kimse. Bkz. Aydın Taneri, “Hadım”, DĠA, XV, s.1-3; Hadım, harem ağası. Bkz. Pipes, Slave Soldiers and Islam, s.195; Hadım: KısırlaĢtırılmıĢ, enenmiĢ erkek.

Hadim: Hizmet eden, hizmet edici. Bkz. TDK, Türkçe Sözlük, s.826-827.

90 Gulâmlar, Memlûk devletinde “memlûk” veya “uĢâkî, vuĢâkî” unvanını alan zümredir. Bkz. M.Fuad Köprülü, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, Ġstanbul 1986, s.134-135; Erkek hizmetçi, çocuk. Bkz.

http://www.tdk.org.tr

91 UĢak. Bkz. Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara 1999, s.1152; “VuĢâk” kelimesinin

“çocuk, gulâm” anlamına gelen Türkçe “uĢak” kelimesiyle alâkalı olduğu Ģüphesizdir. Bkz. Erkan Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, GÜSBE, Y.Doktora Tezi, Ankara 2008, s.282; Çocuk, Erkek hizmetçi. Bkz. TDK, Türkçe Sözlük, s.2039.

92 Osmanlı Devleti‟nin kapıkulu askerleriyle askeri ve mülki idarecileri için kullanılan terim. Bkz. Abdülkadir Özcan, “Kul” ,DĠA, XXVI, s.348-350.Ayrıca Osmanlılar gulam yerine terim olarak gılmanı benimsemiĢlerdir. Bkz.

Terzi, “Gulâm”, s.178; Tanrı‟ya göre insan, abd. Köle. KaravaĢ. Bkz. TDK, Türkçe Sözlük, s.1247.

93 Erkan Göksu,“Türkiye Selçuklu Devletinde Gulâm Eğitimi ve Gulâmhaneler”, Nüsha, Yıl 7, S.24, (Güz 2007), s.65; Ayrıca bkz. a.mlf., Türkiye Selçuklularında Ordu, s.26-77.

94 Madelıne C. Zılfı, “ Osmanlı‟da Kölelik ve Erken Modern Zamanda Kadın Köleler”, Osmanlı, V, s.476.

95 Yıldız, “Ġslâm Devleti Hizmetinde Türkler” , s.353-354.

96 Köprülü, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, s.134-135.

97 Terzi , “Gulâm” , s.178.

98 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.320.

20

Sakalibe99 Grekçe Slav isminin ArapçalaĢtırılmıĢ Ģeklidir. Ortaçağ‟da Avrupa‟ya göç eden kalabalık Slav kitlelerinin köleleĢtirilmesi sebebiyle zaman içerisinde köle anlamını kazanmıĢtır. BaĢta Endülüs olmak üzere Ortaçağ Ġslam dünyasına çok sayıda Avrupa menĢeli kölenin getirilmesi sonucunda sakalibe ismi genelde Slavlar, özellikle de orduda ve diğer hizmetlerde kullanılan Slav kökenli köleler için kullanılmıĢtır.100 Endülüs Ġspanyası‟nda memlûk ile aynı anlamı taĢıyan bir kelimedir.101 Gulâmın Ġngilizce karĢılığı olarak verilen “Slave” kelimesi, gulâm terimini tam olarak ifade etmemektedir. Zira “Slave”in karĢılığı (köle, esir) efendisinin kayıtsız Ģartsız her türlü hizmetini yapan Ģeklinde ifade edilebilir.102

Gulâm/memlûk kelimesi, zamanla Ġslâm tarihinde özel bir anlam kazanarak bir terim haline gelmiĢtir. Bir anlamda gulâm/memlûk, hükümdara ve ona bağlı emirlerin muhafız birliklerinde görev yapan, hususi, içtimai ve hukuki statüye sahip ücretli askerdir. Buna göre gulâmlar/memlûkler bir nevi profesyonel asker olarak Ġslâm toplumuna girmiĢler ve zamanla güçlenerek iktidarı ele geçiren oligarĢik bir topluluk olmuĢlardı.103 Meselâ Gaznelilerin kurucusu Alptegin ile hanedanın kurucusu Sebüktegin gibi gulâmlar, eğitim gördükten sonra hizmet ettiği kariyer içerisinde yükselmiĢler, hatta devlet dahi kurabilmiĢlerdi.104

Gulâm/memlûk sınıfı devĢirme veya satın alınarak asker yetiĢtirme usûlü çok eski bir gelenektir. Ortaçağın iki güçlü devleti olan Bizans ve Sasanî devletlerinde de bu gelenek vardı. Müslümanlar da aynı geleneği devam ettirdiler.105 Orta Asya Türklerinde ayaz adı verilen muhafız askerleri de kul olarak kabul edilirdi. Bunlar ile ilgili her Ģey ay bitiği denen bir deftere yazılırdı (Osmanlılardaki Kapıkulu gibi). Ġslami dönemde bu devĢirme Türk askerlerine tegin ünvanı da verilmiĢti (Alp Tegin, Sebük Tegin gibi).

99 Daha fazla bilgi için bkz. Ahmet TaĢağıl, “Sakalibe”, DĠA, XXXVI, Ġstanbul 2009, s.3-4; “Sakalibe” Müslüman ispanya‟da çok evvelden, Kurtuba Emevî halifelerinin yabancı menĢeli Ģahsî muhafızlarını ifade etmek için kullanılmıĢ bir terimdir. Aslında bu kelime Germen ordularının Ġslavlara karĢı yaptıkları seferlerden getirdikleri ve sonra Endülüs Müslümanlarına sattıkları bütün esirler için kullanılıyordu. Fakat daha seyyah Ġbn Havkal (X.yüzyıl) devrinde, Ġspanya „da sakâliba adı ile askere alınmıĢ veya muhtelif saray hizmetleri ile harem dairelerine me‟mûr edilmiĢ bütün yabancı esirler gösteriliyordu. Korsanlar tarafından Akdeniz Avrupa kıyılarındaki ani baskınlar ile elde edilen bu esirlerin çoğu Endülüs ülkesine ulaĢtıkları vakit henüz genç yaĢta bulunuyorlar; bunlara çok çabuk arapça öğretiliyor ve müslüman oluyorlardı. III. Abdurrahman zamanında bu esirlerin sayısı 13.750‟yi buluyordu. Bkz. E.

Levi Provençal, “Sakalibe”, ĠA, VI, s.89-90.

100 TaĢağıl, “Sakalibe”, s.3.

101 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.320.

102 Erdoğan Merçil, “Gazneli Ordusunda Görev Alan Hintliler”, Belleten, LXX, S.259, s.835.

103 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.320.

104 Merçil, “Gazneli Ordusunda Görev Alan Hintliler”, s.835.

105 Ramazan ġeĢen, Salâhaddîn Eyyûbî ve Devlet, Çağ Yay., Ġstanbul 1987, s.238.

21

Bunlara tegin denmesinin sebebi, belki de henüz daha küçükken alınmalarından ileri gelmekte idi.106

Gulâm/memlûk sistemi Müslümanlara has bir uygulâma olmamasına rağmen hiçbir düzende Ġslâm devletlerindeki gibi hayret edilecek baĢarılar gerçekleĢtiren ve uzun süre ayakta kalabilen bir askerî kurum olamadı.107 IX. yüzyılın baĢlarından XIX.

yüzyılın baĢlarına kadar (Hicri III.-XIII. yy) 1000 yıl boyunca Müslümanlar kölelerden asker olarak yararlanmıĢlardı. Bu durum Orta Afrika‟dan, Orta Asya‟ya, Ġspanya‟dan BangladeĢ‟e çok geniĢ bir coğrafyada neredeyse bütün Müslüman ülkelerde geçerli idi.

Bu uzun süre içinde bu kadar geniĢ bir coğrafyada askeri köleleri olmayan çok az hanedanlık vardı.108 Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu sultanlarının hizmetinde özel olarak yetiĢtirilmiĢ köleler bulunduğu gibi bu Türk devletlerininde merkez ordusunun önemli bir kısmını gulâmlar teĢkil ederdi. Sahipleri tarafından özel olarak yetiĢtirilen bu gulâmlar çeĢitli devlet hizmetlerinde de istihdam edilirlerdi.109

106 Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s.202.

107 Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, s. 211.

108 Pipes, Slave Soldiers and Islam, s.45.

109 Nihat Engin, “Köle”, DĠA, XXVI, Ankara 2002, s.246.

22

B. GULÂM TEDÂRĠKĠ: KÖLE TĠCARETĠ VE KÖLE