• Sonuç bulunamadı

DEVġĠRME SĠSTEMĠ VE ENDERÛN

C. ENDERÛN EĞĠTĠM SĠSTEMĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ

Yetenekli çocukların eğitimi için kurulan ve o zamanki dünya ülkelerinde bir benzeri bulunmayan Enderûn, medreselerin yanı baĢında devlete yönetici yetiĢtiren kurumlardan biri idi.809 Odalar halinde ve çeĢitli kademelerde eğitim ve öğretim verilen, öğrencileri devşirme oğlanları810 arasından seçilen Enderûn Osmanlı eğitim sisteminde elitler eğitimini meydana getirmekteydi.811 Hıristiyan tebaadan alınan yetenekli çocukları, gerçek müslüman, iyi ve güvenilir devlet adamı, asker yapma ve sanatkâr ruhlu olanların yeteneklerini geliĢtirme amacını güdüyordu.812 Enderûn‟un iki türlü fonksiyonu vardı. Birincisi padiĢahın özel hizmetlerini yapmak, ikincisi devlete yüksek yönetici yetiĢtirmekti. Dolayısıyla Enderûn, sarayda resmî ve özel hayatın iç içe bulunduğu bir bölümdü.813 Enderûn‟un öğrenci kaynağını oluĢturan gulâmlar Ġslâm dünyasında verilen en mükemmel eğitime tâbi tutulurlar ve imparatorluğun en üst makamları için hazırlanırlardı.814 Topkapı Sarayı için seçilenler, mutlaka seçilmelerine sebep olan bir meziyete sahip olup, devletin en yüksek makamlarına geçenler hep bunlar arasından çıkardı.815

Seçkinler (Elit) eğitimi, çeĢitli modeller içerisinde gerek doğu ve gerekse batıda kullanılmıĢ bir eğitim Ģeklidir. Osmanlıların geliĢtirdiği Enderûn‟daki elitler eğitimi, Platon‟daki “Filozoflar”ın yetiĢtirilmesine benzer. Enderûn‟daki seçkinler eğitimi özellikle batılılar tarafından çok iyi bir Ģekilde değerlendirilmektedir. Bunlara bir örnek olarak M. Baudier gösterilebilir. M. Baudier 1624 tarihinde Ģunları yazmıĢtır: 816

809 Mitat Enç, Üstün Beyin Gücü, Gündüz Eğitim ve Yay., Ankara 2005, s.287; XVI. yüzyıl ortalarından itibaren medrese dıĢında en köklü eğitim kurumu Enderûn‟du. Bkz. Mehmet ĠpĢirli, “Osmanlılar-Siyasi ve Ġdari TeĢkilat”, DĠA, XXXIII, s.502-503.

810 Enderûn‟da eğitimlerini sürdüren bu iç oğlanlarına Gılmânân-ı Enderûn, Gılmânân-ı Hâssa veya Gılmânân-ı Saray-ı Âmire de denirdi. Bkz. Ahmet ġimĢirgil , “Ġç Oğlanı” , DĠA, XXI, s.450.

811 Ülker Akkutay, “Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderûn Mektebi”, Osmanlı, V, (Ankara 1999), s.187.

812 Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982’ye), AÜEBF Yay., Ankara 1985, s.78; Cemil Öztürk,

“Osmanlılar-Eğitim ve Öğretim Kurumları”, DĠA, XXXIII, s.566.

813 Hafız Hızır Ġlyas Ağa, Tarih-i Enderun (Letaif-i Enderun) 1812-1830, Çev. Cahit Kayra, GüneĢ Yay., Ġstanbul 1987, s.21; Dündar Alikılıç, XVII. Yüzyıl Osmanlı Saray Teşrifatı ve Törenleri, Y.Doktora Tezi, Atatürk Üniv. SBE, Erzurum 2002, s.1;

814 Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.81-82.

815 Ricaut, Türklerin Siyasi Düsturları, s.51; Gönüllü devĢirmeler, sultanın ganimet olarak toplanan köleler üzerinde yüzde beĢlik (pençik) hakkını oluĢturan savaĢ esirleri, savaĢ sırasında (akıncı beylerince) toplanan çocuklar ve ancak devletten aldığı ruhsatla çalıĢan köle tüccarlarından köle pazarlarında alınan köleler arasından devletin en yüksek memurları, ordunun en iyi komutanları ve haremin en sevilen gözdeleri çıkıyordu. Bkz. Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, I, Yeditepe Yay., Ġstanbul 2009, s.413.

816 Sıkı bir eleyicilik olduğu gibi yetiĢen elitler, kendi anne ve babalarına olan bağlılıklarını büyük ölçüde kaybederler. Bkz. Ülker Akkutay, Enderûn Mektebi, s.158.

113

“Türk Milletinin baĢarılarına ĢaĢmamak lâzımdır. Çünkü onlar elit kadroları nasıl yetiĢtireceklerini, gençleri nasıl disipline edeceklerini biliyorlar. Onları mükemmel insanlar haline getirirken, kabiliyetlerine göre taltif etmesini biliyorlar.”

Enderûn bir yandan hükümdarın hizmetleri için çalıĢtırılan bir örgüt olmakla birlikte, bir yandan da devlete yüksek düzeyde yönetici yetiĢtiren bir eğitim kurumu niteliği ve fonksiyonunu taĢıyordu. Enderûn‟dan 60 Sadrazam çıkmıĢ olması bu durumu doğrulamaktadır.817 Osmanlı Devleti; dil, din, ırk, anane, bakımından farklı olan ülkeleri otoritesi altında tutabilmek için devletin çeĢitli görevlerini yerine getirebilecek bilgili ve kabiliyetli idarecilere ihtiyacı vardı. Ayrıca Saray halkının bütün iĢlerini idare edebilecek elemanlar da gerekmekteydi. Bu büyük ihtiyaç karĢısında kurulan Saray Okulları, Osmanlı Devleti‟nin bütün sivil memurlarını, devlet ileri gelenlerini ve askeri görevlilerini, Yeniçeri Ağasını, Sadrazamını, Defterdarını, Kubbe Vezirini, Divan ġairlerini, Tarihçilerini, Hattatlarını, Beylerbeylerini ve Valilerini yetiĢtirmiĢtir.818 Özellikle soyun çok önemli sayıldığı bir devrede, yalnız doğal yeteneklere ve bunlara sahip olanlara kapısını açan Enderûn yöneticileri, iltimas, nüfuz etkisiyle düĢük yeteneğin buraya sızmasını önlemenin yolunu bulmuĢlardı.819 Zira PadiĢah devlet gücünü yalnızca kendisine mutlak Ģekilde bağlı, sadık, aynı zamanda yetenekli kiĢilere bırakabilirdi. ĠĢte Enderûn böyle bir amacı sağlayabilecek kurumdu.820 Ayrıca burada verilen eğitim ile amaçlanan, fethedilen ülkelerden yetiĢtirilmek üzere seçilen gençlerle devletin yönetici kadro ihtiyacını karĢılamak idi. Yüksek vasıflı devlet memurları ile devlet müessesi daha güçlü olacak ve mükemmel bir iĢlerlik kazanacaktı. Bu sistem aynı zamanda bürokraside yığılmayı ve soya dayalı bir bürokrasiyi önlemekteydi. Bu eğitimden geçenler, kendilerine sunulan imkânlardan dolayı devlete daha çok hizmet ediyorlar ve daha sadık oluyorlardı.821 Zira devĢirme eğitimi milliyetlerin değiĢimini esas alan bir kültürleĢtirme ve belirli prensiplere göre devlet adamı yetiĢtirme yani disiplinleĢtirme anlamına gelmekteydi.822

817 Hafız Hızır Ġlyas Ağa, Tarih-i Enderun, s.44; Köle asıllı olduğu halde kabiliyet ve ehliyeti sayesinde askeri ve bürokratik alanda en yüksek kademeye çıkmıĢ pek çok kimse bulunuyordu. Dalmaçyalı bir devĢirme olan Ali PaĢa kabiliyet ve liyakati sayesinde,1561 yılında sadrazamlığa yükselmiĢti. Bkz. Akgündüz-Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, s.346.

818 Bu Saray Okulları, tarihi silsileye göre, aĢağıdaki Ģekilde sıralanabilirler: Edirne sarayı, Galata Sarayı, Ġbrahim PaĢa Sarayı, Ġskender Çelebi Sarayı. Bkz. Akkutay, “Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderûn Mektebi”, s.188.

819 Enç, “Eğitimde Önder YetiĢtirme Sorunu”, s.81.

820 Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, s.79.

821 KöktaĢ, “Osmanlı Devleti‟nde Saray TeĢkilatı: Enderûn Mektebi”, s.720.

822 Akkutay, “Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderûn Mektebi”, s.187.

114

Tarihçi ġemdanîzâde‟nin anlatımıyla: “Reaya zimmîleri evlâdından beher sene biner nefer devĢirilip sınıf olup Acemi oğlan meyanında terbiye olunup bâdehu güzel yüzlüleri Enderûn-ı Hümayun‟a ve kuvvetlileri Bostancı, kalanı Yeniçeri” yazılan, aslen Türk ve müslüman olmayan gençlere, öncelikle milliyetleri unutturulur, hepsinin dindar birer Müslüman olmaları, Türkçe‟yi öğrenmeleri sağlanır, Türk görgü kuralları benimsetilirdi. Bunların “saray”dan baĢka vatan, “padiĢah”tan baĢka hâkim ve baba tanımamaları kuraldı. Tek doğru eylemin de “itaat” olduğuna inandırılıyorlardı.823

Enderûn, teĢkilat bakımından da orijinal idi.824 Ġdari ve askeri erkânı yetiĢtiren bu kurum; askerlikten, güzel sanatlara kadar devletin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte bir ilim, sanat ve idarecilik okuluydu.825 Ayrıca Türk musikisinin en büyük ve yüksek dereceli konservatuarı ve icra heyeti de burada idi.826 Enderûn, yalnız devleti idare eden yüksek dereceli sivil kadroyu yetiĢtirmesi bakımından değil, iĢle eğitimi birleĢtiren eğitim metotları bakımından da önemli bir kurumdu. Çünkü Enderûn‟a alınan içoğlanları, saray iĢlerini fiilen yaparak öğrenmek, Ġslami ve bazı müsbet bilimler alanında teorik bir öğrenim görmek ve beden ve sanat eğitimi gibi alanlarda yeteneğine göre bir eğitim-öğretim almak üzere yetiĢtiriliyorlardı.827

Fransız sarayının resmi temsilcisi olan Michel Boudier (1589-1645) Sarayın Genel Bir Tarihi adlı eserinde Enderûn eğitimi konusunda özellikle Ģunları belirtmektedir: 828

“Türklerin niçin varlıklı ve güçlü bir devlet olarak geliĢtiğine ĢaĢmamak gerekir.

Çünkü onlar, büyük sayıdaki gençler arasından en yeteneklilerini seçmesini ve onları dürüst insanlar haline getirecek disiplinli bir eğitim vermesini çok iyi bilmektedirler.

Böylece doğanın üstün bağıĢı ile üstün bir eğitim ve sanat kaynaĢmaktadır... Bu gençlerin eğitiminde izlenen düzen ve yöntem Türkler için ileri sürülen barbarlık sıfatının sözden öteye bir anlamı olmadığını göstermeye yeter.”

823 Sakaoğlu, Osmanlı’dan Günümüze Eğitim Tarihi, s.38-39.

824 Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, MEGSB Yay., Ġstanbul 1985, s.254.

825 Nurettin Sevin, Onüç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış, KB Yay., Ankara 1990, s.92-93.

826 Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi, Faisal Finans Kurumu Yay., Ġstanbul 1986, s.39.

827 Recai Doğan, “Osmanlı Eğitim Kurumları ve Eğitimde Ġlk YenileĢme Hareketlerinin BatılılaĢma Açısından Tahlili”, AÜĠFD, XXXVII, (1998), s.416-417.

828 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.290-291.

115

Enderûn‟da verilen eğitimde bütünüyle ilgiye, kabiliyetlere ve bireysel farklılıklara öncelik veriliyor, iç oğlanlarının eğilimleri ve kabiliyetli oldukları alanlar titizlikle inceleniyordu.829 Öğretimin ilginç ve önemli olan bir yanı bu bireysel özelliklere verilen önceliktir. DevĢirme öğrenciler programın kapsamı içine giren bilgi ve beceri dallarından hangisinde olağanüstü yetenek gösteriyorlarsa o yönde geliĢmelerine dikkat edilirdi.830 Miller‟e göre, öğrencileri gayretli çalıĢmaya yöneltmek için en iyi yol onları, üzerinde çalıĢmak istedikleri alanda konu seçebilme hürriyetine sahip kılabilmekti. Genellikle dersler tamamen tercihe dayalıydı. Ancak Türk ve Arap dilleriyle Kur‟an-ı Kerim‟in öğretilmesi Ģarttı. Bu derslere ilaveten içoğlanlarından istenilen tek Ģey bir konu üzerinde derinlemesine ve hakkıyla çalıĢmasıydı. Tembellere yer yoktu.831 Her öğrenci ilgi ve yeteneklerine uygun düĢen bir beceri ya da sanat dalında yetiĢip geliĢmek için elinden gelen her türlü çabayı göstermek zorundaydı.

GevĢeklik ve tembellik hiç bir surette hoĢgörü ile karĢılanmazdı. Gerek okulda ve gerekse iĢ hayatında ilerlemek tamamen yeteneğe, çabaya ve baĢarıya dayanırdı.832 Devlet memuriyetine girmek baĢlı baĢına bir Ģans ve talih iĢi olduğundan bütün ön elemeleri geçerek saraya kabul edilmiĢ olan gençler aldıkları eğitimin etkisiyle iĢlerine dört elle sarılmaktaydılar. Sarayda alınan eğitimin mahiyeti ve meslek seçiminde tanınan serbestiyet daha mesleğin baĢından itibaren verimlilik esasının ön planda tutulduğu açıkça göstermektedir.833

Enderûn, kuramsal öğrenimin yanı baĢında, uygulâmaya geniĢ yer vermesi, el becerilerinin kazandırılmasına verdiği ağırlık, bireysel ilgi ve yetenekleri destekleyip geliĢtirmeğe elveriĢli esnekliği ile günümüzün eğitim anlayıĢının da önemli öğelerini

829 Arif KöktaĢ, “Osmanlı Devleti‟nde Saray TeĢkilatı: Enderûn Mektebi”, Yeni Türkiye, S.32 (Mart- Nisan 2000), (Osmanlı Özel Sayısı II), s.720; Akkutay, "Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderûn Mektebi", s.188.

830 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.308.

831 Ülker Akkutay, Enderûn Mektebi, s.138; Türklere göre mevki sahibi ve baĢarılı olmak, iyi hizmet göstermek ve kabiliyetli olmak Ģerefli bir Ģeydir. Tembel, iĢe yaramaz ve vasıfsız bir adam toplumun dibinde kalmaya mahkûmdur.

Batılı tarih araĢtırmacılarından Albert Howe Lybyer‟e göre, bu durum Türklerin görevlerinde baĢarılı olmasının, sınırlarını geniĢletmesinin ve diğerleri üzerinde hâkimiyet kurmasının sebebidir. Bkz. Akkutay, “Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderûn Mektebi”, s.191.

832 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.333; 1453 yılında gulâm sisteminin bir ürünü olan Mahmut PaĢa, II. Mehmet‟in vezir-i azamı mevkiine, Çandarlı Halil‟in yerini almak üzere tayin edildi. Bu zamandan XVIII. yüzyıla kadar gulâmlar imparatorlukta üstün idari hizmetleri denetimleri altında tuttular. Kanuni Sultan Süleyman‟ın vezir-i azamı olarak görev yapan Lütfi PaĢa‟nın kariyeri gulâm sisteminin nasıl iĢlediğini gösterecek bir örnektir. Lütfi II. Bayezid zamanında saraya girdi. Eğitiminin baĢlangıç döneminden sonra odalar vasıtasıyla hükümdarın hizmetine kadar yükseldi. I.Selim‟in 1512‟de tahta çıkmasıyla Ġç Hizmeti (Enderûn), bir zeamet‟le eĢdeğer günde 50 akça ücreti olan seçkin muhafızlık birliğinde DıĢ Hizmet‟te (Birûn) bulunmak üzere bıraktı. Birûn‟da Kapı Ağalığı da dâhil olmak üzere çeĢitli ağalıklarda bulunduktan sonra Anadolu‟da Kastamonu sancakbeyi oldu. Nihayet Anadolu beylerbeyi oldu ve vezirlik rütbesine yükseldi.1539‟da gücünün doruğuna Kanuni Sultan Süleyman‟a vezir-i azam olarak ulaĢtı.

Bkz. Itzkowıtz, Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmi Gelenek, s.85.

833 Birol Çetin, “Osmanlı Devlet Yönetiminde TeĢvik ve Ödüllendirme”, Osmanlı, VI, Ankara 1999, s. 272.

116

içermektedir.834 Bunlardan hareketle, Enderûn‟un temel eğitim felsefesi Ģu Ģekilde belirlenebilir: KiĢisel ilgi ve rehberlik, ceza ve özellikle ödül sistemidir; gerek saray düzeni içinde ve gerekse devlet hizmetlerinde ilerleyip yükselebilmenin kabiliyet ve tecrübenin yanı baĢında karakter ve kiĢilik niteliklerine dayandığı da hatırdan çıkarılmamalıdır. Enderûn sadece savaĢ ve barıĢ becerilerinde üstün eğitim vermekle kalmadığı; dürüstlük, güvenirlik, nezaket, kibarlık, çalıĢkanlık gibi niteliklerin geliĢtirilmesine de önem verdiği bilinmelidir. Elbette Enderûn bütün imparatorluktan seçilen en yetenekli öğrencileri yetiĢtirmek için her olanağı bulunan, kitleye dönük eğitim yapan günün eğitim kurumları ile her hangi bir açıdan kıyaslamak doğru görülmeyebilir. Fakat dikkate alınacak önemli sonuç Ģudur: Karakter ve kiĢiliğin geliĢimi örgün eğitim programlarında tesadüflerin etkisine bırakılarak gerçekleĢtirilebilecek bir sonuç değildir. Kurumun tüm eğitim programı ve uygulâmaları bu amaçları gerçekleĢtirmeğe dönük olmalıdır. Aksi takdirde günümüzün gerekli bilgi ve becerileri ile donatılmıĢ fakat karakter ve kiĢilik özelliklerinin geliĢimi tesadüflere bırakılan bir kuĢağın yetiĢtirilmesi gibi bir durumla karĢı karĢıya kalınacaktır.835 Kabiliyetleri, eğilimleri ve istekleri doğrultusunda yönlendirilenler, isteyerek zevkle çalıĢıp, verilen görevleri tam manasıyla ve hakkıyla yapmıĢlardır.

Enderûn‟da yaparak ve yaĢayarak öğrenme ilkelerinin büyük bir titizlikle uygulandığı söylenebilir.

Enderûn, sıkı bir disiplin uygulaması, kimseye ayrıcalık tanımaması, baĢarı ve mahareti yükselmenin temel prensibi yapması gibi nedenlerden dolayı klasik dönemde Osmanlı devletinin en baĢarılı kurumu haline gelmiĢti. Ayrıca kendine has teĢkilatı ile yani diploma vermesi, belli bir amaç için belli bir programa göre eğitim-öğretim yapması, eğitilenlerin devlet içerisinde üstleneceği görevlerin belli olması açısından yüksek bir eğitim kurumu olma özelliklerine sahipti.836 Enderûn‟da gençler

834 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.289.

835 Enç, Üstün Beyin Gücü, s.328-329.

836 Doğan, “Osmanlı Eğitim Kurumları ve Eğitimde Ġlk YenileĢme Hareketlerinin BatılılaĢma Açısından Tahlili”, s.417; Hafız Hızır Ġlyas Ağa, Tarih-i Enderun, s.36; Ancak, XVII. yüzyılda, medrese de olduğu gibi, mevcut usullere aykırı olarak öğrenci alımında birtakım kayırmaların baĢlaması, eğitim sisteminin geliĢen yeni ihtiyaçlara cevap verememesi, kapıkulu askerinin iktidarı belirleyici büyük nüfuz ve gücü, okuldaki disiplinin ve eğitim kalitesinin düĢmesine yol açmıĢtı. Bkz. Doğan, “Osmanlı Eğitim Kurumları ve Eğitimde Ġlk YenileĢme Hareketlerinin BatılılaĢma Açısından Tahlili”, s.418; Ayrıca döneminin bir yüksek öğretim kurumu özelliklerine sahip olan Enderûn‟da öğretmenliğin uzmanlaĢmıĢ olmaması ve akademik otoritenin yapılanmaması gibi hususlar da bir eksiklik olarak kabul edilebilir. Bkz. Doğan, “Osmanlı Eğitim Kurumları ve Eğitimde Ġlk YenileĢme Hareketlerinin BatılılaĢma Açısından Tahlili”, s.422.

117

(içoğlanları837) üç biçimde yetiĢtirilirdi: Saray hizmetlerini fiilen yaparak saray iĢlerini öğrenmek; kuramsal bir öğrenim görerek Ġslami bilgi sahibi olmak; beden eğitimi yapmak ve yeteneğini gösterebileceği bir sanatı en iyi biçimde öğrenmek.838

Enderûn öğrencisi bir yandan pratik olarak saray ve padiĢah hizmeti görürken diğer taraftan talim, tahsil ve terbiye görürdü.839 PadiĢahın hususi hizmetinde bulunmakla mükellef olduklarından bunlar çeĢitli ünvanlarla anılmıĢlardır: Gulâman, İçoğlanı, İçağası, Enderûn Ağası vb.840 Saray‟da içoğlanı olarak hizmetçilik görevlerini yerine getirirken eksiksiz bir Türkçe eğitimi yanında Kuran dili olarak Arapça, Ģiir ve edebiyat dili olarak Farsça öğretilir ve ayrıca tarih, hukuk ve din alanlarında da mükemmel bir eğitim görürlerdi. Gelecekte olası iĢsizlik durumuna karĢı bir çeĢit önlem olarak, belki de sultanların da paylaĢtıkları bir geleneğin bir parçası olarak, her oğlana ayrıca bir zanaat ya da meslek öğretilirdi. Bunlara ilaveten silah kullanma, ata binme ve askeri strateji eğitimi de alırlardı.841 Enderûnlular okuyup yazmak ve saray terbiye sistemini öğrendikten baĢka, daima savaĢlarda hükümdarla birlikte bulunacakları göz önünde tutularak, okçuluk, süvarilik, mızrak talimi, tüfek kullanıp atmak ve silaha ait bütün iĢleri öğrenmek ve çevik olarak iyi ata binebilmek ve at üzerinde iyi mızrak kullanmağı öğrenmek, bunlardan baĢka musikiye çalıĢıp öğrenmek ve bilhassa edebiyata çalıĢıp Ģiirle meĢgul olmak ve yazı dersi alarak hattatlar derecesinde yazı yazmak, cilt, tezhip, oymacılık ve hatta resim gibi sanatları öğrenmek velhasıl bütün vakitlerini boĢa geçirmeyerek devamlı bir çalıĢmaya tabi tutulurlardı.842

Enderûn‟da biri manevi onurlandırma, öteki maddi olmak üzere iki ödüllendirme yöntemi vardı. Manevi onurlandırma mesela Enderûn‟da bir sınıftan ötekine yükseltmek ve en yetenekli ve uygun Ģartlarda olanların sultanın Ģahsi hizmetinden geçerek Has Oda‟ya terfi ettirilmesiyle gerçekleĢirdi. Maddi ödüllendirme ise içoğlanlarının Enderûn‟a girdiği anda baĢlardı. Bu para her yıl artırılır ve Has Oda kademesine

837 DevĢirme olarak saraya alınıp çeĢitli devlet hizmetleri için yetiĢtirilen kimse. Daha fazla bilgi için bkz: Ahmet ġimĢirgil , “Ġç Oğlanı” , DĠA, XXI, s.449-450; 1537‟de Yunus Bey‟e göre, padiĢahın sarayında 8 ila 20 yaĢ arasında 700 içoğlanı vardı. Bkz. Ġnalcık, Devlet-i’Aliyye, s.207.

838 Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, s.79.

839 Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi, s.40.

840 Ali Seydi Bey, Teşrifat ve Teşkilatımız, s.129.

841 Raphaela Lewis, Osmanlıda Günlük Yaşam, Çev.Adile Runa Orhunsoy, Alter Yay., Ankara 2009, s.22-23.

842 H. Baykal, Enderun Mektebi Tarihi, s.78; Enderûn Saray Okulu öğrencileri vücutlarını kuvvetlendirmek için saray bahçelerinde cirit, çomak oynarlar, kılıç kullanmak top ve tüfek atabilmek için gerekli bilgiyi de alırlardı.

Kendilerine bu hususta tatbikat da yaptırılırdı. Bkz. Ali Seydi Bey, Teşrifat ve Teşkilatımız, s.132.

118

gelindiğinde yüklü bir ücret tutarında olurdu. Ġlk aĢamada acemi oğlanlarının ödülleri yanlarında çalıĢtıkları geçici efendileri tarafından belirlenirdi. Bu aĢamadan sonra yavaĢ yavaĢ artan ve sultan tarafından verilen bir ücret alırlardı.843 Osmanlı idari yapısında yükselme ve kıdem sistemi, çalıĢanları motive etmek açısından yeteri kadar teĢvik edicidir. Zira yükselme ile elde edilecek bir üst makam maddi açıdan oldukça tatminkâr olduğundan çalıĢanlar buralara gelebilmek için bütün gayretlerini ortaya koymaktadırlar. Bunda yönetici sınıf ve alt kademede görev alanların maaĢ farklılıkları da oldukça etkilidir. Ġstanbul sarayına ait 1555-1556 tarihli muhasebe defterlerinde Darü’s-saâde ağasının yevmiyesi 45 kuruĢ iken onun altında vazife yapan 24 tane ağanın yevmiyesi 5‟er kuruĢtur.844

Enderûn gılmanları bilhassa devlet ve millet iĢlerinde kullanılmak üzere yetiĢtirildiklerinden, Osmanlı hükümdarları bunlara çok kıymet verip, yakından ilgilenirler, mahiyetlerine alırlar, uzun tecrübelerden geçirdikten sonra kabiliyetlerine göre devlet iĢlerine tayin ederlerdi.845 PadiĢah‟ın çok özel bir teveccühü olmadan hiçbir saray subayı Ġmparatorluk içindeki mevkilere kırk yaĢından önce ulaĢamazdı. Zira o yaĢa geldiklerinde ağır görevleri yüklenebilecek olgunluğu eriĢmiĢ olurlardı.846 II.

Mehmet‟in ilk veziri Zağanos PaĢa ve aynı dönemin bir diğer veziri Saruca PaĢa, Rumlar arasında doğmuĢlardı. Bu devĢirmeler, inançları ile birlikte düĢüncelerini de değiĢtirmiĢlerdi. Sadece dillerini unutmamıĢlardı ve kullanmaya devam ediyorlardı.

Yabancı bir dil konuĢan yeni Osmanlıların sayısı o kadar artmıĢtı ki, Türkiye‟de uzun zaman kaldıktan sonra 1458 yılında ayrılan bir savaĢ esiri:847

“Sultan‟ın etrafında Türkçe neredeyse hiç duyulmuyor, zira saray görevlilerinin tamamı ve ileri gelenlerin büyük bir kısmı devĢirmelerden oluĢuyor” demiĢti. Bu ifadeler Fatih Sultan Mehmet ile beraber devĢirmelerin istihdamında önemli bir mesafe alındığını göstermektedir.

Enderûn eğitim sisteminde baĢından sonuna kadar titizlikle riayet edilen bir takım ilkeler bulunmaktadır. Bunlar; çıkma usulü, Ġslâm Türk kültürünün benimsenmesi

843 Akgündüz-Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, s.346-347.

844 Çetin, “Osmanlı Devlet Yönetiminde TeĢvik ve Ödüllendirme”, s. 272; Enderûn‟da terfi, yatay ve dikey olmak üzere iki türlü idi. Ağalar alt odadan üst odaya geçmek suretiyle yükseldikleri gibi, görev bakımından da yükselirlerdi. Sözgelimi Çuhadar Ağa, Silahdar Ağa olabilirdi. Bkz. Hafız Hızır Ġlyas Ağa, Tarih-i Enderun, s.21.

845 H. Baykal, Enderun Mektebi Tarihi, s.77.

846 Ricaut, Türklerin Siyasi Düsturları, s.56-57.

847 Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, I, s.413-414.

119

ve disiplin idi. Hazırlık sınıflarından Enderûn eğitiminin sonuna kadar geçen süre içinde baĢarı ve ilerleme gösteremeyenler buradan alınıp ordunun çeĢitli kademelerine verilirdi. Ancak fevkalâde baĢarı gösterenler eğitim süresini tamamlayabilirdi.

Kabiliyetli yeni elemanlara yer açmak için de çıkma usulüne848 baĢvurulmuĢtur. Çok değiĢik ırk ve dinî kökenlerden gelen gençler Türk-Ġslâm kültürü içerisinde yetiĢtiriliyordu. Hazırlık ve Enderûn eğitimine devam eden gencin her hareketinin ölçülü olması gerekiyordu. Özellikle Enderûn‟da akağalar kurallara uyma konusunda son derece sertti.En küçük kusur bile cezalandırılırdı. Verilen belli baĢlı cezalar falaka, uykusuz bırakma, yemeği kesme idi. Bu disiplin gençlerin sabırlı, her türlü meĢakkate dayanıklı, saygılı, alçak gönüllü olmalarını sağlardı. Ayrıca içinde bulundukları çevre de onların bilgi ve görgülerinin artmasına yardımcı oluyordu. Topkapı Sarayı asırlarca

Kabiliyetli yeni elemanlara yer açmak için de çıkma usulüne848 baĢvurulmuĢtur. Çok değiĢik ırk ve dinî kökenlerden gelen gençler Türk-Ġslâm kültürü içerisinde yetiĢtiriliyordu. Hazırlık ve Enderûn eğitimine devam eden gencin her hareketinin ölçülü olması gerekiyordu. Özellikle Enderûn‟da akağalar kurallara uyma konusunda son derece sertti.En küçük kusur bile cezalandırılırdı. Verilen belli baĢlı cezalar falaka, uykusuz bırakma, yemeği kesme idi. Bu disiplin gençlerin sabırlı, her türlü meĢakkate dayanıklı, saygılı, alçak gönüllü olmalarını sağlardı. Ayrıca içinde bulundukları çevre de onların bilgi ve görgülerinin artmasına yardımcı oluyordu. Topkapı Sarayı asırlarca