• Sonuç bulunamadı

GULÂM SĠSTEMĠ VE GULÂMHÂNELER

D. GULÂMLARIN EĞĠTĠM ESASLARI

Dünya askerlik tarihi boyunca, Abbasilere gelinceye kadar, Ġlkçağlardan itibaren birçok devlet ve imparatorlukda yabancılardan meydana getirilen geçici ve daimi askeri birliklerin varlığı açıkça görülmektedir. Bu birlikler ya savaĢçı kavimlerden veya belirli bir askeri eğitimden geçirilen gençlerden meydana getiriliyor ve onlara muayyen bir ücret ödeniyordu.458 Abbasiler de aynı dinde fakat muhtelif milletlerden oluĢan bir Ortaçağ Ġmparatorluğu kurdukları zaman benzer imparatorluklarda olduğu gibi, mensup oldukları unsurundan daha ziyade önce Horasanlılara, Deylemilere ve daha sonra Türklere güvendiler, orduyu ve baĢlıca saray memurlarını onlar arasından seçtiler.459 Abbasilerin memlûk/gulâm kullanmalarının amacı, kendilerini, Arap ve Ġranlı unsurlara karĢı korumak istemeleridir.460 Bu amaçla gulâm/memlûk ihtiyaçlarını çoğunlukla Orta Asya‟dan ve kendilerine komĢu bölgelerden sağladılar.461 Bu bölgelerden çeĢitli yollarla temin edilen Türk köleleri, muhafız kıtaları ve askeri birliklerinde kullanarak kendi emniyetlerini sağlamaya çalıĢtılar.462

Abbasilerden itibaren Türk gulâmlar/memlûkler, profesyonel asker olarak Ġslam toplumuna girdiler.463 Zaman içinde ortaya çıkan siyasî ve sosyal geliĢmelerin de etkisiyle de büyük nüfuz kazandılar. Türklerin büyük nüfuz kazanmalarında Sünnî inancı benimsemiĢ olmaları, kahramanlıkları, yiğitlik, mertlik ve güvenirlikleri, idarî iĢlerdeki kabiliyetleri, devlet ve toprak kutsiyeti geleneği ile yetiĢmiĢ olup bu hususta her türlü fedakârlığı göstermeleri önemli bir etken olmuĢtu.464 Nitekim özellikle halife Mu‟tasım döneminde, Türk gulâmların/ memlûklerinin eğitimi amacıyla özel hocalar tutulmuĢ, bu sayede ibadet, Kur‟an ve ilmi konularda yetiĢmeleri sağlanmıĢtı.465 Claude

458 Hakkı Dursun Yıldız, “Ġslâm Devleti Hizmetinde Türkler”, DGBĠT, III, s.356.

459 M.Fuat Köprülü, Türkiye Tarihi, s.119.

460 Ġslâm dünyasında gulâm/memlûk kullanan ilk devletin Abbasiler olduğu bilinmektedir. Bkz. Kâzım YaĢar Kopraman, Mısır Memlukleri Tarihi, KB Yay., Ankara 1989, s.1; a.mlf., “ Mısır Memlukleri”, DGBĠT, VI, Ġstanbul 1990, s.434; Altan Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, Eren Yay., Ġstanbul 2007, s.46 (TeĢrîf Eyyâm ve el-Usûr fî Siret el-Melik el-Mansûr‟dan naklen); Bu durumun nedeni: Araplar, mevaliyi iktidar mevkiine getirerek Arapları hakir ve hor gören Abbasileri ötedenberi sevmediklerinden imparatorluk dâhilinde karıĢıklık meydana getirmeleridir. Bkz. M. ġemseddin Günaltay, “Selçukluların Horasan‟a Ġndikleri Zaman Ġslâm Dünyasının Siyasal, Sosyal, Ekonomik ve Dini Durumu”, Belleten, VII/25 (1943), s.61.

461 Süleyman Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, Türkler, V, s.325.

462 Laszlo Rasonyı, Tarihte Türklük, TKAE Yay., Ankara 1988, s.159.

463 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.334.

464 Selim Kaya, “Büyük Selçuklular Döneminde Bağdat”, Akademik BakıĢ (Uluslar arası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi), S.15, (Ekim 2008), s.1-2.

465 Mehmet Azimli, “Abbasiler Döneminde Türklerden OluĢturulan Ordu: Hassa Ordusu”, Türkler, IV, Yeni Türkiye Yay., (Ankara 2002), s.367.

64

Cahen yeni memleketlerindeki yeni değerleri, yeni yaĢam tarzını benimseyebilmeleri için Türklerin alabildiğince küçük yaĢta ve köle olarak alındıklarını savunur. Askerî ve ahlakî yetenekleri esas alınarak itina ile seçilen Türk gulâmlar atlı okçu olarak olağanüstü beceriye sahip, disiplinli, tokgözlü, sabırlı ve sebatlıydılar. Onlar efendileri olan halifeye savaĢçı diğer unsurlardan çok daha fazla bağlıydılar. 466

Gulâm eğitimi konusunda Samanoğulları Devleti‟nde, yedi aĢamalı bir eğitim metodu uygulanmıĢtı. Her bir aĢaması bir yıl sürmekle birlikte, gulâm/memlûk adayının her bir aĢamayı geçmesi, onun hizmeti, liyakati ve baĢarısı ile doğru orantılıydı. Bu konuyla ilgili olarak Nizâmü‟l-mülk; “Tedricen, gulâmın hizmeti, maharet ve liyakati nisbetinde derecesi artıyordu. Öyle ki, gulâmı satın alırlardı; onu bir yıl yaya olarak alay (rikâb) da; Zendenecî kaftan ve hafif bir çizme ile hizmet ederdi. Bu gulâmın bu bir yıl içinde gizli veya açık ata binmesine emir yoktu. (Bindiği) öğrenilirse kendisini iyice cezalandırırlardı. (Gulâm) bir yıl çizme ile hizmet edince, visâkbaşı hâcîbe söylerdi;

hâcîb de padiĢaha bildirirdi. O zaman, ona ham deri kaplı eyerciği, sade deri yuları olan küçük bir Türk atı verirlerdi. Bir yıl at ve kamçı ile hizmet edince, ikinci yıl ona, beline bağladığı bir kılıç (Karaçur) verirlerdi. Üçüncü yıl ise, atlanma vaktinde bağladığı yay kab (kırban)ı ve okluk (kîĢ) verirlerdi. Dördüncü yıl, daha iyi bir eyer, yıldız (kevkeb)lı bir gem, bir kaftan, üstüne bir halka asmıĢ olduğu bir çomak. BeĢinci yıl, bir sâkî ve beline bir kadeh asmıĢ olan bir ab-dâr olurdu. Altıncı yıl câmedârlık yapardı. Yedinci yıl, ona tek tepeli ve 16 kazıklı bir çadırcık verirlerdi; 3 yeni satın alınmıĢ gulâmcığı, onun kıta (hayl)sı yaparlardı; kendisine de visâkbaşı lakabı verirlerdi. GümüĢ (iplik) çekilmiĢ siyah külahcık ile gence kaftanı giydirirlerdi; mevkiini, haĢmetini, (atlı) maiyet (hayl)ini, rütbesini artırırlardı ki, nihayet haylbaşı olurlardı. Sonra, böylece liyakatleri, hünerleri, Ģecaatleri bütün herkese malum olurdu; elinden büyük iĢler gelirdi; insan (merdum) tutucu ve hudavendigâr sevici idi. O vakit, 30, 35 ve 40 yaĢına varmadıkça, (kendisine) emirlik ve valilik (vilayet) (rütbesi) vermezler ve hiçbir iĢe tayin etmezlerdi.” demektedir.467

466 Mehmet Nadir Özdemir, “Abbasi Halifesi Mu‟tasım‟ın Ordusunda Bulunan Türklerin “Köle” Olup Olmadığı Meselesi”, TAD, SÜTAE Yay., S.18 (Güz 2005), s.220.

467 Nizâmü‟l-mülk, Siyâsetnâme, Haz. Mehmet Altay Köymen, TTK Yay., Ankara 1999, s.74; Nizamü‟l-Mülk, Siyasetname, Çev. Nurettin Bayburtlugil, Dergah Yay., Ġstanbul 2003, s.151-152.

65

Büyük Selçuklu Devleti veziri Nizâmü‟l-Mülk‟ün Siyâsetnâme adlı eserinde ifade ettiği gibi, gulâm sistemi Samanoğulları zamanında önemli bir geliĢme derecesine ulaĢmıĢtı.468 Yine o, Samanoğulları Devleti‟nde genç gulâmların yedi yıllık temel eğitime tabii olduklarını, bu eğitim sonucunda muhtelif iĢlerde tecrübe edilen bir gulâmın 30‟lu yaĢlara ulaĢmadan emîrlik makamına gelemeyeceğini söyler. Bununla beraber liyakat ve sadakatiyle kendini ispat etmiĢ bazı gulâmların, daha erken yaĢlarda önemli görevlere getirildiğinden de bahseder.469

Sâmânîler gulâm adını verdikleri Türkmen çocuklarını daha çok çıraklık müessesesi niteliğinde bir sistemle saray içi hizmetler için yetiĢtirip kullanmıĢlardı.

Otuz beĢ yaĢlarına kadar bu hizmetlerde baĢarı ile çalıĢanların saray dıĢındaki sivil ve askeri görevlere atanması yoluna gidilmiĢti.470 Mesela Alptegin, Samanoğulları Devleti‟nin yetiĢtirdiği kölelerden biri olarak, en yüksek idari makamı olan Horasan komutanlığına (sipehsâlâr) ancak 35 yaĢında iken ulaĢmıĢtı. Nizâmü‟l-Mülk‟e göre kendisi son derece itimada Ģayan, vefalı, rey ve tedbir sahibi, adam tutucu, kıtalarını seven, civanmerd, tuzu ve ekmeği bol, Allah korkusu olan birisi olarak tanınmakta olup;

Horasan ve Irak‟ı yıllarca elinde bulundurduğu gibi 1700 Türk gulâmında efendisi idi.471

Karahanlılarda ise özellikle satın alınmak yoluyla temin edilen acemi gulâmların yetiĢtirilmesi baĢta hükümdar sarayı olmak üzere devlet ileri gelenlerinin kapılarında (saraylarında) yapılmaktaydı. Gulâmların eğitimi konusunda kaynağımız Kutadgu Bilig‟de Yusuf Has Hâcib Ģöyle demektedir: Küçük yaĢta hizmete girip benlik ve gururdan arınan hizmetkârlar (acemi gulâmlar) önce töre ve usûlü öğrenirlerdi. , Hareketlerini buna göre ayarlarlar, hükümdarın huzuruna giriĢ ve çıkıĢ tarzlarını bilirler, tavır ve hareketleri hep edep dairesinde bulunurdu. Sözlerinde ve hareketlerinde mütevazı olurlar, her iĢi süratle ve vaktinde yaparlardı. Dilini tutmasını bilir, kendinden büyüklere saygı gösterir ve usûlüne uygun hizmet etmesini de öğrenirdi. Böylelikle

468 D. Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, Çev. S. Kortantamer, TĠD, IV, (1988), s.211

469 Gazneliler Devleti‟nin kurucusu olacak Alptegin‟in ancak otuz beĢ yaĢında iken Horasan sipehsâlârlığına yükseldiği gibi Sebüktegin satın alındıktan üç gün sonra Alptegin tarafından terfi ettirilmesi yukarıdaki duruma örnek olarak gösterilebilir. Bkz. Nizamü‟l-Mülk, Siyasetname, Köymen, s.74-75; Nizamü‟l-Mülk, Siyasetname, Bayburtlugil, s.151-153.

470 Nizamülmülk, Siyasetname, Köymen, s.74; M. Enç, Üstün Beyin Gücü, Gündüz Eğitim ve Yay., Ankara 2005, s.294.

471 Nizâmü‟l-mülk, Siyâsetnâme, Köymen, s.74; Nizamü‟l-Mülk, Siyasetname, Bayburtlugil, s.152.

66

acemi gulâmlar hükümdara veya beylere hizmet etmenin âdâbını öğrenir ve birtakım vazifelere tayin edilebilmek için hazır duruma gelmiĢ olurlardı.472

Gulâm eğitimi konusunda en baĢarılı uygulamalardan birine sahip olan Gazneliler Devleti‟nde ise; küçük yaĢlarda toplanan gulâmların beyinleri ve bedenleri efendileri tarafından terbiye edilirler ve büyük bir sadakatle efendilerine bağlı kalırlardı.

Maveraünnehir‟de bulunan okullarda gerekli eğitimi alan gulâmlar, saraylarda özel muhafız olarak istihdam edildikleri gibi baĢta sultan olmak üzere gerek askeri gerek mülki erkânın da kendilerine ait gulâm eğitim merkezleri (vusak) vardı. Vusak adı verilen koğuĢlarda barındırılan bu gulâmlar içerisinde herhangi bir Ģekilde hıyanetleri sezilen veya yaĢı ileri olanları saraydan uzaklaĢtırılırdı. Saray gulâmları, sâlâr-ı gulâmân veya sâlâr-ı gulâmân-ı saray adı verilen bir kumandanın emri altında bulunurdu. Sâlâr-ı gulâmân-ı saray barıĢ zamanlarında gulâmların eğitimiyle meĢgul olur onları her an sefere hazır bir halde bulundurur ve ordu kumandanlığı da yapardı.

Emîrlerin ve sipahsâlârların sultanı takliden kendilerine ait gulâm birlikleri kurmalarına müsaade edilmiĢti. Muhtemelen tamamı Türk olan saray gulâmlarının sayısı hakkında Beyhakî genel olarak iki sayı verir. Ona göre 1037‟ye kadar saray gulâmlarının sayısı 4000 iken 1039‟dan itibaren 6000‟e yükselmiĢtir. Gulâm sayısındaki bu artıĢın Horasan‟da giderek büyüyen Selçuklu tehlikesinden kaynaklanmıĢ olduğu tahmin edilmektedir.473 Gaznelilerde bütün saray hizmetleri, kumandanlık ve valilik gibi önemli görevler; özellikle Türk gulâmlardan yetiĢmiĢ ve hâciblik rütbesini kazanmıĢ kiĢilere verilirdi.474

Büyük Selçuklularda “kara gulâm” adı verilen acemi gulâmların sahipleri tarafından yetiĢtirildikleri ve buna bağlı olarak sarayın en büyük gulâm yetiĢtirme merkezi, bir okul olduğu; bu gulâmları yetiĢtirmek üzere hususî öğretmenler tayin edildiği bilinmekle beraber, eğitimin ne Ģekilde verildiği, plan ve programları, müfredatları gibi konularda fazla bir bilgi bulunmamaktadır. 475 Küçük yaĢtan itibaren

472 ReĢat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilatı, TTK Yay., Ankara 2002, s.198-199 (Yusuf Has Hacib‟in Kutadgu Bilig adlı eserinden naklen)

473 Güller Nuhoğlu; Beyhaki Tarihi’ne göre Gaznelilerde Devlet Teşkilatı ve Kültür, ĠÜSBE, Y.Doktora Tezi, Ġstanbul 1995, s.307-313.

474 Güller Nuhoğlu, “Gazneli Devlet TeĢkilatı”, Türkler, V, Ankara 2002, s.290.

475 Maverdî‟nin “Nasîhatü‟l-Mülûk”unda da saray hizmetçileri ve gulâmlar için özel öğretmenler tayin

67

uzun süreli bir eğitim gören saray gulâmları yılda dört defa maaĢ alırlardı. Saray hocaları çocukların ve gulâmların eğitiminden sorumluydu. Gulâmların sayısı yaklaĢık 4000 kadardı.476 Sâmânî Dönemi esas alınarak kurulduğu ifade edilen bu sisteme göre askerler, sıkı bir disiplin içinde yetiĢtiriliyor ve en küçük bir ihmalkârlığa müsaade edilmiyordu.477 Büyük Selçuklu Ġmparatorluğu‟nun kuruluĢ aĢamasında ordunun temel direği olan göçebe unsurların, herhangi bir otoriteye uzun müddet bağlı kalmaktan imtina etmeleri, zamanla bunların tasfiye edilip yerlerine gulâm sistemine göre yetiĢtirilmiĢ Türklerin ikame edilmesini zorunlu kılmıĢtı.478

Büyük Selçuklularda ordunun üç ana kısımdan birini teĢkil eden Hassa kuvvetleri479 gulâmân-ı saray olarak da adlandırılmakta idi. Gulâman-ı Saray küçük yaĢta saraya alınan ve özel bir eğitimden geçirildikten sonra hassa ordusuna katılan kuvvetlerdi. Bunlar kendi içlerinde bazı guruplara ayrılarak hükümdara hizmet ederlerdi.480 Hükümdarın Ģahsına mahsus gulâmlardan müteĢekkil “gulâmân-ı saray”

birliğinin içinden seçilip merasimlerde ve yine hükümdarın muhafazasında görev alan seçkin askerlere müfred adı verilirdi. Bu birlikler iktâlı değil maaĢlı idiler. Bunlar seçilirken iri yarı, eli yüzü düzgün ve askerlikte mâhir olmalarına dikkat edilirdi.481

Nizâmü‟l-mülk, Siyasetname adlı eserinde; “…gulâmların satın alındıkları günden ihtiyarlamıĢ oldukları ve yükselmiĢ oldukları zamana kadar yetiĢtirilmeleri ve derecelendirilmelerinin bütün eski zamanlarda takdire değer bir düzen içinde olduğunu, fakat bugünlerde (Büyük Selçuklular zamanı) bu sistemin temelinden yıkıldığını…”

söyler ve ardından Sâmânîler zamanında uygulanan gulâm eğitim sisteminin örnek olarak alınması gerektiğini savunur.482

edilmesi gerektiği zikredilmiĢtir. Bkz. Erkan Göksu,“Türkiye Selçuklu Devletinde Gulâm Eğitimi ve Gulâmhaneler”, Nüsha, Yıl 7, Sayı 24, (Güz 2007), s.66; Erkan Göksu, Türkiye Selçuklularında Ordu, GÜSBE, Y. Doktora Tezi, Ankara 2008, s.274.

476 Erdoğan Merçil, “Selçuklular”, DĠA, XXXVI, Ġstanbul 2009, s.390-391.

477 Nizâmü‟l-mülk, Siyâsetnâme, Köymen neĢri, s. 74.

478 Alptekin, “Selçuklu Devletinin Askeri TeĢkilatının Eyyubi Devleti Askeri TeĢkilatına Tesiri”, s.119.

479 Kapıkulu askeri de denilen Hassa kuvvetleri kendi arasında Müfret (Müfadere), Halkaî Has (Dergâh), Gulaman-ı Dergâh, Mülazıman-ı Yatak veya Yayak gibi sınıflara ayrılmıĢtı. Bkz. CoĢkun Alptekin, “Selçuklu Devletinin Askeri TeĢkilatının Eyyubi Devleti Askeri TeĢkilatına Tesiri”, Belleten, LIV, S.209-211, s.117.

480 Alptekin, “Selçuklu Devletinin Askeri TeĢkilatının Eyyubi Devleti Askeri TeĢkilatına Tesiri”, s.117

481 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı ; Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, IV.Baskı, TTK Yay., Ankara 1988, s.53

482 Nizâmü‟l-mülk, Siyâsetnâme, Köymen neĢri, s.73.

68

Nizâmü‟l-mülk‟ün sunduğu Samanoğulları modeli kadar düzenli olmasa da Büyük Selçuklu gulâmlarının da silah kullanma, harp ve hükümdara hizmet adabı gibi konularda eğitim aldıkları Ģüphesizdir. Nitekim Büyük Selçuklu gulâmlarının 18 ila 20 yıl süren bir eğitimden sonra önemli mevkilere gelebildikleri ve devlete sadakat ve liyakatle hizmet ettikleri görülmektedir ki bu durum aldıkları eğitim sayesinde olmalıdır. 483 Nizâmü‟l-mülk, yine Siyasetname‟sinde devlet üzerinde çok hakları olan küskün Türkmenleri tekrar devlete bağlamak için Türkmen çocuklarından alınacak 1000 kiĢinin, saray gulâmları tarzında yetiĢtirilmesi, silah ve hizmet terbiyesi almaları teklifinde bulunur. Bu Ģekilde Türkmenlerin tıpkı gulâmlar gibi devlete hizmet edeceklerini, sultana karĢı kalplerinde tekrar muhabbet oluĢacağını, ihtiyaç duyulacağı zaman hizmete hazır olacaklarını ifade etmiĢtir.484 Bununla birlikte, Nizamü‟l-Mülk‟ün bu sistemle ilgili olarak bazı ıslah teklifleri mevcuttur. Ona göre, gulâmlar sadece tek bir soydan seçilmemeliydi. Eğer her soydan gulâm alınırsa, savaĢ anında her soy kendi ad ve Ģerefini korumak için çalıĢacak ve kimseye filan soy mensupları savaĢta gevĢeklik gösterdi dedirtmeyeceklerdi.485 Buna karĢın, yüksek makam sahipleri herhangi bir hata iĢlediklerinde, onlar hemen azarlanmamalı, gizlice çağrılarak dikkatleri çekilmeliydi.

Aksi takdirde haysiyetleri kırılır ve vakarları kaybolabilirdi. Diğer taraftan askerler, ihtiyaçlarını kumandanları vasıtasıyla dile getirmeliydiler.486 Bu Ģekilde iyi bir hizmet yaptıklarında, bu kimseler takdir edilmeliydi. Ancak, bir zaruret olmaksızın kusur iĢleyenleri de diğer gulâmların hizmette gayretlerinin artması için kusurları nispetinde cezalandırmak gerekirdi.487 Aynı Ģekilde, onlara yapılacak iyilikler de kumandanları yoluyla olmalıydı. Böylece, onlar kumandanlarına karĢı saygıyı muhafaza ederlerdi. 488

Kirman Selçuklu Devleti‟nde satın alınan gulâmlar, sahipleri tarafından yetiĢtirilmekteydi. Hükümdara bağlı gulâmlar ise, sarayda özel öğretmenler tarafından yetiĢtirilirdi. 489

483 Göksu,“Türkiye Selçuklu Devletinde Gulâm Eğitimi ve Gulâmhaneler”, s.67-68; a.mlf., Türkiye Selçuklularında Ordu, s.275-276.

484 Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Köymen neĢri, s.73;Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Bayburtlugil, s.149.

485 Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Köymen neĢri, s 72.

486 Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Köymen neĢri, s.87.

487 Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Köymen neĢri, s.86,91.

488 Nizamü‟l-mülk, Siyasetname, Köymen neĢri, s.86.

489 Erdoğan Merçil, “Kirman Selçukluları”, DGBĠT, VII, Ġstanbul 1989, s.281-282.

69

Eyyûbî Devleti‟nde gulâm/memlûk askerleri, genellikle Karadeniz‟in kuzeyindeki Türk illerinden, Kıpçak bozkırlarından ya da Anadolu gibi benzer yerlerdeki köle pazarlarından satın alınmak suretiyle toplanıyordu. Müslüman olmayan Türklerin oluĢturduğu bu gulâmlar/memlûkler “tibâk” denilen kıĢlalarda çok sıkı bir askerî eğitimden geçtikten sonra Müslüman oluyorlar ve bağlı bulundukları hükümdarın veya emîrin ismine nisbet en-Nuriyye, el-Esediyye, en-Necmiyye, es-Salâhiyye, et-Takaviyye, el-Âdiliyye Ģeklinde anılıyorlardı.490 Eyyûbîler Devleti‟nde es-Salih Necmeddin Eyyûb devrinde, Kıpçaklar ve Hârezmlilerden oluĢan memlûk sınıfı, Nil nehri üzerinde müstahkem bir hâle getirilen Ravzâ kalesinde yetiĢtirilmiĢlerdi.491 Eyyûbî sultanları tıpkı Mu‟tasım gibi bu Memlûk gruplarına öylesine önem veriyorlardı ki, bunlar için hususi kaleler ve Ģehirler inĢâ ettirmiĢlerdi. Meselâ Selahaddin döneminde, 1176 senesinde inĢâsına baĢlanılan ve El-Kâmil döneminde tamamlanan Kahire‟deki Kal‟atü‟l-Cebel‟in bir saray veya idare binası olarak kullanılmasının yanı sıra gulâmları/memlûklerin en önemli eğitim merkeziydi.492

Gulâm/memlûk eğitim sisteminin493 en geliĢmiĢ Ģekillerinden biri Mısır‟da kurulan Memlûk Devleti tarafından uygulanmıĢtı. Genellikle küçük yaĢta satın alınan acemi gulâm/memlûk zorlu eğitim aĢamalarından geçer, azad edildikten sonra esas görevine baĢlar, baĢarılı olduğu sürece sultanlığa kadar yükselebilirdi. Memlûkler sınıfına ulaĢmak için kölelikten geçip belli Ģartları yerine getirmek gerekirdi. Bu Ģartların en önemlileri Ģunlardır: 494

1. Müslüman kökten olmamak;

2. Memlûk Devletinin dıĢında, tercihli olarak Kıpçak bozkırlarında veya sonraki devir için Kafkas‟ta ve hattâ baĢka bölgelerde doğmuĢ olmak;

3. Küçük yaĢta satın alınmıĢ olmak.

490 AyĢe D. KuĢçu; Eyyubi Devleti Teşkilatı, GÜSBE, Y.Doktora Tezi, Ankara 2005, s.315.

491 Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.77; ġimalden Ġslâm ülkelerine sevkedilen Kıpçak köleler Eyyubi ordusunun da temelini teĢkil etmiĢtir. Bkz. Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Yay., Ġstanbul 2008, s.270.

492 AyĢe D. KuĢçu, “Eyyubiler Döneminde Ordu ve Askeri TeĢkilat”, ATAD, S.11, (ġubat 2008), Yıl:6, s.85-86.

493 Gulâm eğitimi hakkında en kapsamlı bilgiler Memlûk Devleti dönemine aittir. Bu dönemde uygulanan gulâm/memlûk eğitimi hakkında detaylı bilgi için bkz., Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, s.221-235;

Altan Çetin, “Memlûk Askerinin Eğitimi”, TÜSAD, VII/2, (Ağustos 2003), s. 219-235; Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.57-78.; Salim Koca, “Türkiye Selçuklularında Ordu ve Askeri Kültür”, Anadolu Selçukluları ve Beylikler Dönemi Uygarlığı , I, KTB Yay., Ed. Ahmet YaĢar Ocak, (Ankara 2006), s. 215-227; Göksu,“Türkiye Selçuklu Devletinde Gulâm Eğitimi ve Gulâmhaneler”, s.65-84.

494 Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, s.235.

70

Tâcirü’l-memâlik tarafından küçük yaĢlarda satın alınan memlûkler bir süre eğitilip yetiĢtirildikten sonra çeĢitli görevlere dağıtılırlardı. Bunların en kabiliyetlileri sultan sarayında hizmet için ayrılır ve kendilerine hasekiyye denirdi.495 Memlûklere çocukluğunda önce Kuran, hadis ve Ġslam hükümlerinin yer aldığı dini eğitim verilir ardından askerî eğitime alınırlardı.496 Kölelik, bir sultan tarafından satın alınma, tibâk497 adı verilen (Kal‟etul Cebel‟deki) askerî okulda öğrenim, okuldan basit bir asker olarak çıkıĢ gibi açılardan memlûklerin büyük bir çoğunluğunun baĢlangıçları aynıydı. Ancak okuldan çıktıktan sonra iktidara doğru (zirvesinde sultanlık olan bir piramidin yükseliĢi gibi) olan bir mücadele baĢlardı. Genç memlûk için bu kariyeri kolaylaĢtıran faktörlerin arasında Ģunlar sayılabilir: Güzellik, ırk, ailevî iliĢkiler, himaye görme ve sonunda kabiliyet ile eğitim. Son iki faktörün genç memlûkun ilerlemesi için ağır basan etkileri vardı ve bu Müslüman ordularının en iyilerinden birinin ve hatta belki de dünyanın en iyi ordularından birinin Memlûk Devleti‟nde kurulabilmesinin sebeplerinden biridir.498 Kendilerinden mükemmel bir asker olmaları beklenen memlûk adayları, idareciler tarafından en iyi Ģekilde eğitimden geçiriliyor, barınma ve beslenme ihtiyaçları ideal koĢullarda karĢılanıyordu.499 Ayrıca bu köleler eğitilirken ve normal hayatta yaĢarken diğer insanlardan tamamen uzak bir hayat yaĢıyorlardı. Bu askeri sınıf içerisinde yer almak için Türkçe konuĢmak Ģarttı.500 Sultan tarafından satın alınan genç memlûk, kendi milletinden olanlarla beraber askerî kıĢlalara yerleĢtirilirdi.501 Kahire kalesinin kıĢlalarında yer alan bu okullara genellikle yetiĢkin olmayan genç köleler alınırdı.502 Bu okullarda memlûklere has bir eğitim usûlü tatbik olunduğu gibi eğitimin ana konusunu savaĢ bilgisi ve Kur‟an-ı Kerim öğretimi teĢkil ederdi.503 Onların eğitimi yetiĢkin olmalarına ve askeri bakımdan mükemmel yeteneklere ulaĢmalarına kadar devam ederdi.504 Sultanlar, memlûklerin yetiĢkin yaĢa gelmeden önce âzâd505 edilmemelerine

495 Seyyid Muhammed es-Seyyid, “Hasekiyye”, DĠA, XVI, Ġstanbul 1997, s.373.

496 Memlûk eğitiminden geçenler arasında edipler ve âlimler de yetiĢmiĢtir. Fârabî (ö.950), Ġbn Cevzî (ö.1257), Ġbn Dukmak (ö.1386), Ġbn Tağrıberdî (ö.1496), Ġbn Ġyâs (ö.1528) bunlardan bazılarıdır. Bkz. Ġbrahim Ethem Polat,

“Kıpçak Türklerinin Arap Medeniyetine Katkıları”, USAD, S.2/7, (2009), s.208.

497 “Tibâk”,tabaka kelimesinin çoğuludur. Burası kalede (Kal‟at el-Cebel) memlûklerin kaldıkları, eğitim gördükleri yerlerdir. (Askeri kıĢla) Bkz. Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.81 (Duhman, Macem‟den naklen);

Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.332 (Ġbn Iyas‟tan naklen); “Tibâk”, veya "atbâk" (tekil: tabaka) diye adlandırılan askerî okul Kahire kalesinin kıĢlalarında yer alırdı. Bkz. Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, s.222-223.

498 Ayalon, “Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi”, s.237.

499 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.321.

500 KeleĢ, “Memlûkler Döneminde Sosyal Yapı”, s.394.

501 Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.74-75.

502 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.332.

503 L.Rasonyı, Tarihte Türklük, TKAE Yay., Ankara 1988, s.160; Çetin, Memlûk Devleti’nde Askeri Teşkilat, s.81.

504 Kızıltoprak, “Memluk Sistemi”, s.332.

71

dikkat ederlerdi. Bir memlûk okula çok genç yaĢta girdiyse âzâd edilmek için uzun yıllar orada kalmak zorundaydı.506 Okuma ve yazmada yeteneği keĢfedilenler kalem erbabına seçilirlerdi. Bunlardan fakih, arif, edib, Ģair ve muhasib olanlar vardı. Ġbn Hacer‟in ifadesine göre; Kalavun‟un memlûklerinden olan Baybars ed-Devedârî meĢhur bir tarihçi; Argun ġah en-Nâsırî ise yüksek bir ilim ve sanat seviye ve zevkine sahipti.507

Halil b. ġahin el-Zâhirî‟ye göre XV. yüzyılda Kahire‟de 12 tibâk (askeri okul)

Halil b. ġahin el-Zâhirî‟ye göre XV. yüzyılda Kahire‟de 12 tibâk (askeri okul)