• Sonuç bulunamadı

1.4. ÖVD’NİN FAYDALARI

2.1.2. Yenilikçilik ile İlişkili Kavramlar

2.1.2.1. Girişimcilik

OECD (2005) Türkiye’deki dinamik KOBİ raporunda girişimcilik; bir kişinin ya da grubun yeni bir düşünceyi ya da olanağı belirleyerek bunu başarılı bir biçimde kullanılmasına imkan veren kafa yapısı ve süreçler şeklinde tanımlamaktadır (Taşkın ve Duran, 2016:16). Bir diğer tanıma göre; yaşadığı çevrenin fırsatlarını hızlı bir şekilde görme, bu fırsatları projelere dönüştürme, dönüştürdüğü projeleri yaşama aktarma ve refah üreterek insan hayatını kolaylaştırma işlemine girişimcilik denmektedir (Gemlik ve Kıraç,2007:164).

Girişimcilik herkesin göremediğini görme, farklı açılardan bakabilme, vizyoner olma, değişim, gelişim ve büyüme ve yenilikçi bakıştır. Girişimciler; değişim sürecini gözlem yaparak fırsatları görür, sorunları analitik düşünerek çözümler, değişimi rekabet

üstünlüğü sağlamada kararları ile destekleyen ve kahraman olarak algılanan kişilerdir (Karadal, 2013:24). Girişimcilik faaliyetleri özünde dengesizlik oluşturma halidir. Bu dengesizlik yeni bir şeyin potansiyeli ile bunun gerçekleştirilmesi arasındaki durumdur. Bu dengesizliğe yaratıcılık katılırsa fırsata dönüştürülüp daha önceden olmayan mal/hizmetler yaratılmış olmaktadır (Duran ve Saraçoğlu, 2009: 2).

Girişimciyi diğerlerinden ayıran özellikleri bağımsız düşünebilmesi, yaratıcı yetenekleri, ikna kabiliyeti, sorunlara pratik çözümler getirmesi, liderlik becerileri, başkalarının kariyerini yönlendirmesi, başarıya duydukları inanç sayılabilir (Duran vd., 2013:35). Girişimcilik kişinin bir organizasyon içerisinde veya kendi başına fırsatları görerek bir değer yaratma teşebbüsü ile gördüğü fırsatlardan başarı elde etmesi kapasitesi olarak tanımlanabilir (Serhateri ve Coşkun, 2006:111).

İster kamu sektöründe isterse de özel sektörde bireyin başlattığı atılım yenilikçiliğin özgül niteliğidir. Girişimcinin yeni refah sağlayıcı kaynakları oluşturmada veya mevcut kaynakları refah üretmek için ek potansiyel ile donatmada kullandığı araçlardan biri de yenilikçiliktir (Mess Yayınları, 2011:211).

2.1.2.2. Yaratıcılık

Haris (1998)’e göre yeniliğin temelindeki düşünce becerisi olan yaratıcılık, problemlere çözüm bulma, alternatif seçimlerden en iyiyi seçme ve kişinin kendini ifade edebilmesiyle ilgili yetilerdir. Bir yeti olan yaratıcılık, hali hazırdaki fikirlerin toplanması, dönüştürülmesi ve terkip edilerek yeni fikirler oluşturmayı kapsamaktadır (Akt. Duran ve Saraçoğlu, 2009:58). Yeni fikirler yaratma yeteneğimiz olan yaratıcılık, çoğu zaman özel bir şey ya da sıra dışı bir şey olarak görülmektedir. Bu durum zihinsel bozukluk ve delilik ile de ilişkilendirilebilir. İnsanın sahip olduğu, gizemli ve sihirli, analize direnç gösteren, bir yere zaptetmesi zor olan en olağanüstü ve ayırt edici zihinsel özelliklerinden biridir. Bu zihinsel özellik iki temel süreç ile şekillenmektedir. Fikirler arasında alışılmadık ilginç bağlantılar kurmak ve düşünülen sorunun bazı yönlerini tersine çevirmek ve sorgulamaktır (Barker, 2001:39-40).

Yaratıcılık, bir ruh hali veya kişisel bir sinir sisteminin aksine problemleri çözmek, gereksinimleri gidermek için yeni fikirler üretmek ve bunları dile getirmektir. Bunun üç temel bileşeni ise uzmanlık, yaratıcı düşünce yetisi ve motivasyondur

(Luecke, 2008:99-100). Bir diğer tanıma göre yaratıcılık, sorunlara, bilgi noksanlığına, uyumsuzluklara karşı duyarlı olma, sıkıntıları bulma, çözüm yolları üretme, öngörüde bulunma ve eksikliklere ilişkin hipotezler oluşturma ya da onları değiştirebilmek ile ifade edilebilir (Chen ve Chen, 2012:1627).

İnsanoğlunun ilerlemesinde önemli bir yer tutan ve insanın da önemli bir yetisi olan yaratıcılık, doğuştan gelen gizil bir güç, bilinç hali, esneklik ve yeniliğe açıklık, orijinal olma, sezgi ve anlama yeteneği gibi bilişsel süreçleri kapsayan bir kavramdır (Reinartz ve Saffert, 2013:108). İnsan hayatının her anında olan bu yeti ile gündelik yaşamdan bilimsel çalışmalara kadar birçok süreçte tutum ve davranış biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır (Aral vd., 2006:1).

Genellikle yaratıcılık ile yeniliğin eş anlamı olduğu varsayılır. Fakat iki kavram arasında farklılıklar vardır (Durna, 2002:8). Yaratıcılık yeni fikirlerin oluşturulması süreci ile ilgili iken yenilik bu fikirlerin ticarileştirilerek ürün/hizmetlere dönüştürülmesi sürecini temel alır (Tekin ve Durna 2012:94). Kısaca yenilik yeni fikirlerin ticarileştirilerek paraya dönüştürülme süreciyle alakalıdır. Yenilik, yaratıcı fikirler üzerinde uğraş verecek yetenekli ve birbirini tamamlayan kişilerin emeğini de katmasıyla sonuçlanan zorlu bir iştir. Yenilik ile yaratıcı düşünceler somut ürün/hizmet süreçlerine dönüştürülmesinde tüketici istek ve beklentilerine yönelik hizmetlerini geliştirmek, maliyetleri düşürmek ve organizasyon içinde yeni kazanç alanları oluşturmakla da ilgilidir (Rosenfeld ve Servo, 1994: 29).

Barker (2001)’e göre yaratıcı yetkinliğe sahip kişilerde şu özellikler bulunmaktadır;

 Kişisel bir estetiğe sahip olma,

 Problem arama yeteneğine sahip olma,  Zihinsel hareketliliğe sahip olma,  Risk almaya istekli olma,

 Kendi yaptığı işe nesnel yaklaşabilme,

Luecke (2008)’e göre; yaratıcılığı artırmanın 6 yolu şunlardır;  İşinizle ve hayat felsefenizle uyumlu olmaya çalışma,

 Kişisel inisiyatif kullanma,

 Resmi olmayan etkinliklerden yararlanma,  Beklenmedik durumlara hazırlıklı olma,  Kendinizi ve varlık sebebinizi çeşitlendirme,

 Resmi olmayan iletişim olanaklarının oluşturulmasıdır (Luecke, 2008:115-116). 2.1.2.3. Teknoloji

Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlükte teknoloji “Bir sanayi dalı ile ilgili

yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri, bunların kullanım biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi, uygulayım bilimi” ve “ İnsanın maddi çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği araç gereçlerle bunlara ilişkin bilgilerin tümü”

olarak ifade edilmektedir (www.tdk.gov.tr). Bir başka tanıma göre teknoloji; insan gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik olarak insanın yaşadığı ortamı değiştirmek ve kontrol altına almak için ürettiği bilgi, dar kapsamda ise üretim bilgisi olarak ifade edilebilir (Bülbül, 2008:14).

Bilimsel araştırmalar yenilik sürecindeki araştırmalar için mükemmel bir ana kaynaktır. Geliştirdiği teknoloji ile dünya pazarlarında önemli yere sahip ülkelerin rekabet üstünlüğü sağlamasında teknoloji başat rol oynamıştır. Bilim, teknoloji ve yenilik üçlü bir sarmalın kolları gibidir. Kollardan birinin yükselmesi diğerlerinin de yükselmesi ve gelişmesine katkıda bulunmaktadır (TÜSİAD, 2003:29). Teknoloji sayesinde mesafeler kısalıp önemini yitirmiş ve bilgiye erişim kolaylaşmıştır. Bunun sonucunda; bilginin elde edilmesi, işlenip saklanması ve gerektiğinde çoğaltılıp paylaşımını da kolaylaşmıştır (Gökcek, 2007:14).

Uygulama alanlarına bakıldığında teknoloji ve yenilik birbirini tamamlayan ve birbiri için itme/çekme etkisi yapan güç olmuştur. Bazı durumlarda işletmeler yenilikçi bir fikrin geliştirilmesinde var olan teknolojiyi de geliştirerek itici güç olmuşlardır. İşletmeler yoğun rekabet ortamında ve değişen müşteri istek ve beklentilerini karşılamada teknolojik bilgi ve iletişim teknolojilerine uyum sağlamak zorunda kalmışlardır. Teknoloji hem organizasyonel yapıların hem de bireylerin sahip olmak

isteyecekleri özellikleri, üretim yöntemlerini ve işletme performansını etkileyen bir unsur olmuştur (Karakuş, 2014:9).

2.1.2.4. Buluş Yapma

Trott (2005)e göre buluş yapmak; kavramsallaştırılan yeni bir fikir veya düşüncenin somutlaştırılması ile yeniliğe, keşfedilmemiş fikirlere, bilinmeyene ulaşmanın çabaları olarak değerlendirilebilir. Bu çabalar yeniliğe ulaşmaktaki gerekli olan başlangıç noktalarından biridir. Buluşlarla ortaya çıkarılan yeniliklerin ticarileştirilerek bir fayda sağlaması önemlidir (Akt. Ovacı, 2015:19).

Buluş, çoğu zaman bir araştırmanın nihai çıktısıdır ve bu çıktı araştırmacının bir uyarı hissiyle başlar, sonrasında kavramsallaştırma ve önerilerin geliştirilmesiyle bir model oluşturulur. Yenilik ile buluş arasındaki fark da burada meydana gelir. Oluşturulan modelin kabul görmesi, üretimine başlanması ve pazara sunulması süreci yeniliği meydana getirir (Budak, 1998:20-21).

İki kısımdan oluşan yenilik süreci; bir fikrin veya buluşun meydana gelmesi ve bunun faydalı kullanıma dönüştürülmesidir. Buluş, ticari ve kullanışlı bir değere ulaştığında ise Şekil 2.2’de gösterildiği gibi yenilik oluşmaktadır (İntepe, 2016:8).

Şekil 2.2: Yenilik Süreci

Kaynak: İntepe, 2016:9.

2.1.2.5. AR-GE (Araştırma-Geliştirme)

AR-GE; araştırma ve geliştirme anlamlarında kullanılmaktadır. Araştırma; bilinmeyen bir teknoloji, ürün ya da bilgiyi ortaya çıkarmak ve bunları uygulamak iken, geliştirme ise mevcut bilginin veya teknolojinin yeniden düzenlenerek daha iyiye yöneltilmesi faaliyetleridir (Güleş ve Bülbül, 2004:348). Frascati Klavuzunda “Araştırma ve deneysel geliştirme (AR-GE); insan, kültür ve toplumun bilgisinden

Buluş Değerli Hale

oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar” olarak

ifade edilmektedir (Frascati Klavuzu, 2002:30).

Aynı klavuza göre AR-GE üç faaliyeti (Temel, Uygulama ve Deneysel geliştirme) kapsamaktadır. Temel araştırma, özel bir uygulamanın veya kullanılmayan olgu ve gözlemlenebilir gerçeklerin özüne ilişkin yeni bilgiler elde etmek için yürütülen deneysel ya da teorik çalışmalardır. Uygulamalı araştırma ise yeni bilgi edinmek için yürütülen özgün çalışmalardır. Uygulamalı araştırma, belirlenen amaç ve hedefe yönelik olmaktadır. Deneysel geliştirme, geçmiş tecrübelerden sağlanan bilgiden yararlanarak yeni ürünler, yeni malzemeler ya da aygıtlar üretmeye; yeni süreçler, sistemler ve hizmetler kurarak ya da hali hazırda üretilmiş veya tesis edilmiş olanları geliştirmeye yönelmiş sistematik çalışmalardır (Frascati Klavuzu, 2002:30).

Yenilik için en önemli faaliyetlerden biri de AR-GE’dir. AR-GE’yi yapanların girişimcilik özellikleri yoksa istenen değer yaratılamaz ve AR-GE sonuçları da beklenen yeniliğe dönüşmez. Bu sebeple, teknoloji tabanlı işletmeler haricindeki işletmelerde yapılan yenilik çalışmaları teknolojik yenilikten ziyade örgütsel ve pazar yeniliğini kapsamaktadır. Teknoloji tabanlı işletmeler kaynak planlamasında teknolojik yeniliğe önem verseler de, örgütsel ve pazarlama yeniliği için de yeterli kaynağı ayırmaları gerekmektedir (Avcı, 2007: 22).

2.2. ÖRGÜTSEL YENİLİKÇİLİK

Küreselleşmenin etkisiyle yoğun rekabet baskısı altında kalan işletmeler rekabetçi olabilmek ve pazarın beklentilerini karşılayabilmek amacıyla çeşitli yollar aramaktadır. İşletmeler bu yolları kullanabilmek için, üretecekleri ürün/hizmet, yönetim yaklaşımları, pazarlama teknolojileri ve üretim yöntem ve süreçlerinde bir farklılık oluşturacak araçlara sahipliği zorunlu kılmıştır. İşletmelerin verimlilik ve kârlılık elde etmesini sağlayacak değişim, dönüşüm ve farklılıklar örgütsel yenilik olarak kabul görmektedir (Uzkurt, 2008:13).