• Sonuç bulunamadı

T.C.

D A N I Ş T A Y Yedinci Daire Esas No : 2002/2135 Karar No : 2005/2362

Özeti : Elektronik Fon Transferi işleminde; müşterinin talimatı üzerine, bir bankada bulunan parasının bir başka bankaya transferinin söz konusu olduğu, bankalararası mevduat muamelelerinde ise, ortada müşterinin bulunmayıp bankanın diğer bir banka ile mevduat ilişkisinde bulunmasının mevzubahis olduğu, buna göre, EFT işlemlerinden elde edilen faizin, diğer banka ve sigorta muameleleri işlemi olması sebebiyle, %5 oranında banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan: … Bankası Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. …

Karşı Taraf : Göztepe Vergi Dairesi Müdürlüğü - İSTANBUL

İstemin Özeti : …bank Anonim Şirketi tarafından elektronik fon transferi (EFT) yolu ile gönderilen paranın bir kısmının bir gün gecikme ile davacı Bankaya transferi nedeniyle davacı Bankanın elde ettiği temerrüt faizinin bankalararası mevduattan kaynaklandığının kabulüyle, faiz tutarı üzerinden %1 oranına göre hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi ödendikten sonra, diğer işlemlerden elde edilen faizlerin tabi olduğu %5 vergi oranı ile %1 vergi oranı arasındaki %4'lük vergi farkı için, pişmanlık dilekçesi ekinde verilen 2001/Mart dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi ek beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilerek tahsil edilen verginin tarhına ilişkin işlemin iptali

istemiyle açılan davayı; 6802 sayılı Kanunun 33'ncü maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulunca, bankalararası mevduat muameleleri sonucu lehe alınan paraların vergi oranının %1, diğer banka ve sigorta muamelelerinde lehe alınan paraların vergi oranının %5 olarak tespit edildiği; olayda, uyuşmazlığın özünü; EFT işleminin bankalararası mevduat mı, yoksa diğer banka ve sigorta muamelesi mi olduğu hususunun teşkil ettiği; EFT işleminde;

müşterinin bir bankada bulunan parasının, bir başka bankaya transferinin söz konusu olduğu, burada aktif tarafın müşteri olduğu; müşterinin, hesabında bulunan paranın, başka bir bankanın hesabına aktarılması talimatı üzerine, hesabın bulunduğu bankaca bir gönderme ameliyesinin gerçekleştirildiği; olayda, …bank Anonim Şirketi tarafından, müşterilerinin talimatları doğrultusunda, davacı banka şubesine gönderilmesi gereken paranın gecikmeli olarak gönderilmesinden dolayı, davacı Bankaca lehe alınan faizin vergilendirilmesinden söz edilebileceği; oysa bankalararası işlemde, arada müşterinin bulunmadığı, bankanın diğer bir banka ile mevduat ilişkisinde bulunmasının söz konusu olduğu, buna göre, EFT işleminden dolayı elde edilen faizin, diğer banka ve sigorta işleminden kaynaklanması sebebiyle, Bakanlar Kurulunca, bu işlemler için belirlenen %5 oranında banka ve sigorta vergisine tabi olduğunun açık olması karşısında, %4'lük fark için davalı vergi dairesince yapılmış olan tarh, tahakkuk ve tahsilat işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul Beşinci Vergi Mahkemesinin 28.12.2001 günlü ve E:2001/952; K:2001/2189 sayılı kararının; elde edilen temerrüt faizinin dayanağı EFT işleminin, niteliği itibariyle bankalararası mevduat muamelesi olduğu, buna göre %1 oranında banka ve sigorta muameleleri vergisi ödenmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Murat ASİLTÜRK'ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin Birinci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin ARISAN'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden; davacı bankanın 2001/Mart dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesini süresinde vergi dairesine verdiği, daha sonra tahakkuk eden matrah üzerinden %4 oranında eksik beyanda bulunması sebebiyle 14.5.2001 günü pişmanlıkla ve ihtirazi kayıtla verilen ek banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilerek tahsil edilen verginin tarhına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın temyize konu vergi mahkemesi kararıyla reddedildiği anlaşılmış olup; bu açıklamaya göre, dava hakkında karar verilebilmesi, öncelikle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371'inci maddesi hukmünden yararlanmak talebiyle verilen beyannamelere ihtirazi kayıt konulup konulamayacağının belirlenmesine bağlıdır.

Banka ve sigorta muameleleri vergisi, beyanname üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergi türüdür.Beyana dayanan; yani, mükelleflerin belli dönemlerde vermiş oldukları beyannamelerde bildirilen matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerde verimliliğin sağlanması, vergiyi doğuran olay ile bu olaya ilişkin muamelelerin Vergi Usul Kanununda ve bu Kanunla verilen yetkiye dayanılarak idarece yapılan düzenlemelerde gösterilen usule

uygun olarak belgelendirilmeleri, bu belgelerin kayıt düzenine uygun olarak yine kanunda tutulması öngörülen defterlere işlenmeleri ve, nihayet, defter kayıtlarına dayanılarak hesaplanacak vergi matrahının kanunlarda belli edilen zamanlarda doğru olarak beyan edilmeleri koşuluyla olanaklıdır.

Kanun koyucu, Vergi Usul Kanununun 371'inci maddesinde getirmiş olduğu pişmanlık müessesesi ile, mükellefler için vergi ödevi olan bu işlemlerin herhangi bir biçimde hiç yapılmaması, eksik veya hatalı yapılması suretiyle vergi zıyaına neden olunması durumunda, ilgili vergi mükellefine, yeni bir fırsat tanıyarak, kimi koşullarla, ceza uygulamasından vazgeçmekte ve, böylece, vergi mükelleflerini vergi zıyaına neden olan kanuna aykırı eylemlerini vergi dairesine bildirmeye özendirerek, vergi verimliliğini korumaya çalışmaktadır.

Kanun koyucu'nun ceza uygulamasından vazgeçme karşılığında getirmiş olduğu koşullardan biri ve en önemlisi, kanuna aykırı davranışın ilgili makamlara kendiliğinden bildirilmiş olmasıdır. Burada kastedilen, mükellefin, dıştan gelen herhangi bir korku, baskı veya tehdit olmaksızın, yapmış olduğu davranışın vergi kanunlarına aykırılığının farkına kendiliğinden vararak, dürüst bir vergi mükellefi gibi davranma bilinç, istek ve istenci ile hareket etmiş olmasıdır. Mükellefin içinde bulunduğu bu durum, Ceza Hukukundan Vergi Ceza Hukukuna geçen "faal nedamet hali"nden başka birşey değildir. Hukuk Düzeninde,

"nedamet" duygusunun sonuç doğurabilmesi, koşulsuz olmasına bağlıdır. Hiç kimse, yapmış olduğu kanuna aykırı davranışı, belli bir koşulun gerçekleşmesi halinde kabul ve bundan nedamet duyacağını söyleyerek, bu bildirim doyayısıyla Hukuk Düzeninin sağlamış olduğu avantajlardan yararlanamaz.

Oysa; "İhtirazi kayıt", Vergi Daireleri İşlem Yönergelerinin 58'inci maddesinde de belirtildiği üzere, mükelleflerce, kanuni gerekçe gösterilerek, beyan edilen matrah veya matrah kısmı üzerinden tarh edilen vergiye karşı dava haklarının saklı tutulduğu yolunda beyannameye yazılı not konulması veya ayrı bir dilekçe ile söz konusu hakkın saklı tutulduğunun vergi dairesine bildirilmesidir. Yani; beyannameye konulan "ihtirazi kayıt", beyanın hukuki sonuç doğurabilmesi için mükellefçe ileri sürülen bir koşuldur. Bu anlamda, Vergi Usul Kanununun anılan 371'inci maddesi uyarınca pişmanlıkla beyanda bulunarak, maddede öngörülen diğer koşulları usule uygun biçimde yerine getirmek suretiyle pişmanlık müessesesinin hukuki sonuçlarından, yani sağlamış olduğu cezai avantajlardan yararlanan davacı bankanın, beyannameye koymuş olduğu ihtirazi kaydın geçerli kabulüne olanak yoktur.

Bu bakımdan; davacı Şirketin söz konusu 371'inci madde hükmünden yararlanmak talebiyle vermiş olduğu beyanname üzerinden yapılan vergi tahakkukuna karşı açılan davanın, Vergi Usul Kanununun 378'inci maddesinin ikinci fıkrasının, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere dava açamayacakları yolundaki hükmü uyarınca incelenmeksizin reddi gerektiğinden, işin esasına girilerek davanın reddi yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 7,2 oranında ve 22,90 (YirmiyeniTürklirasıdoksanyenikuruş) Yeni Türk lirasından az olmamak üzere hesaplanacak nisbi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının davacıdan alınmasına, 11.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.