• Sonuç bulunamadı

T.C.

D A N I Ş T A Y Yedinci Daire Esas No : 2005/2517 Karar No : 2005/2042

Özeti : Eşyanın beyan edilen kıymetinin doğruluğu konusunda idarece şüpheye düşülmesi nedeniyle, yapılacak kıymet araştırması sonucunda tahakkuk ettirilmesi muhtemel olan vergiye ve kesilecek cezaya karşılık olmak üzere teminat alınması üzerine, söz konusu muhtemel vergi ve ceza tutarlarına karşı yapılacak düzeltme ve itiraz nedeniyle tesis edilen işlemlerin dava konusu yapılamayacağı; ancak, kesin tahakkuk işlemine vaki düzeltme ve itiraz başvurularından sonra tesis edilecek işlemlerin dava konusu yapılabileceği hakkında.

Kararın Düzeltilmesini İsteyen: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına İstanbul Gıda Ürünleri İhtisas Gümrük Müdürlüğü - İSTANBUL

Karşı Taraf : … Gıda Sanayi Anonim Şirketi Vekili : Av. …, Av. …

İstemin Özeti : Davacı adına tescilli 03.07.2001 gün ve 2019 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın beyan edilen kıymetinin aynı eşyanın kıymetinden düşük bulunması üzerine, Dünya Çay İhtisas Borsası fiyatları esas alınarak hesaplanan tutara karşılık olarak alınan teminatın iadesine dair istemin reddine ilişkin işlemi iptal eden İstanbul İkinci Vergi Mahkemesinin 19.3.2002 gün ve E:2001/2100; K:2002/343 sayılı kararını onayan Danıştay Yedinci Dairesinin 30.11.2004 gün ve E:2002/2503;

K:2004/3211 sayılı kararının; davacının ithal ettiği eşyaya ilişkin olarak beyan edilen kıymetin düşük bulunması nedeniyle, aynı eşyanın birim kıymeti esas alınarak yapılan ek tahakkukun yerinde olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunma Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Munise KABAKULAK'ın Düşüncesi: Dava konusu edilen teminat alınmasına ilişkin işlem hakkında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi ile 15'inci maddesinin 1/b bendi uyarınca yapılacak inceleme sonucu bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hatalı nitelendirilmesi suretiyle hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Mukaddes ARAS'ın Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen husular, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (c) bendine uygun

görüldüğünden, Dairemizin 30.11.2004 gün ve E:2002/2503; K:2004/3211 sayılı kararının ortadan kaldırılmasından sonra dosya yeniden incelendi:

4458 sayılı Gümrük Kanununun 23'üncü maddesinde, eşyanın gümrük kıymetinin, bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymet olduğu belirtildikten sonra, 24 ve izleyen maddelerinde, gümrük kıymetinin nasıl belirleneceği açıklanmış; 202'ci maddesinin 1'inci fıkrasında, gümrük mevzuatı uyarınca, gümrük idarelerinin, gümrük vergilerinin ödenmesini sağlamak üzere teminat verilmesini gerekli görmeleri halinde, bu teminatın, yükümlü veya yükümlü olması muhtemel kişi tarafından verileceği; 204'üncü maddesinde de, teminat tutarının, teminata konu gümrük vergileri tutarının kesin olarak tespiti halinde bu miktara, diğer hallerde ise, tahakkuk eden veya edebilecek gümrük vergilerinin en yüksek tutarına eşit düzeyde saptanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun itirazlar başlıklı 242'nci maddesinin 3 ve 5'inci fıkralarında, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri; ilk kararın alındığı gümrük idaresinin gümrük başmüdürlüğü olması halinde, bu karara karşı onbeş gün içinde Gümrük Müsteşarlığına itiraz edilebileceği hüküm altına alınmıştır. İdari kararın tanımı ise, adı geçen Kanunun 3'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının 5'inci bendinde, bağlayıcı tarife ve menşe bilgileri de dahil olmak üzere, gümrük idaresinin, gümrük mevzuatı ile ilgili olarak belirli bir konuda bir veya daha fazla kişi üzerinde hukuki sonuç doğuracak tasarrufları, olarak yapılmıştır.

Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; eşyanın ithali sırasında, idarece beyan edilen kıymetin doğruluğundan şüpheye düşülmesi halinde, ileride doğması olası vergi farkının eldeki verilere göre hesaplanarak, bu tutarın güvenceye alınması amacıyla, Gümrük Kanununun 204'üncü maddesi uyarınca teminat istenilmesine karar verilebileceği;

alınacak teminatın miktarının belirlenmesine yönelik bu hesaplama ile hesaplanan tutarın teminata bağlanması yolundaki işlemin ise; Gümrük Kanununun 24'üncü ve izleyen maddeleri uyarınca bir araştırmaya dayanmaması nedeniyle, tahakkuk olarak nitelendirilemeyeceği ve idari itiraz prosedürüne ya da idari davaya konu edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe ithal edilmek istenilen eşyanın beyan edilen birim kıymeti ile Şirket adına tescilli 19.12.2000 gün ve 2153 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ait faturadaki aynı eşyanın birim kıymeti arasında gönderici firmanın da aynı olmasına rağmen fark bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Dünya Çay İhtisas Borsası fiyatı dikkate alınarak, aradaki kıymet farkı için hesaplanan tutar 17.7.2001 tarihinde depozito olarak alınarak, eşyanın ithaline izin verildiği, davacı Şirketçe, 18.7.2001 günlü dilekçe ile gümrük müdürlüğüne, 15.8.2001 günlü dilekçe ile de İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüne başvurularak, hem alınacak teminatın belirlenmesine yönelik hesaplamaya, hem de eşyanın ithali sırasında teminat alınmasına ilişkin işleme itiraz edildiği, anılan Başmüdürlüğünce istemin reddi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı;Mahkemece ise; yazılı gerekçeyle işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, Mahkemece davanın konusu, davacı Şirket adına yapılan ek tahakkuk olarak kurulmuş ve bu konuda hüküm tesis edilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere, olayda, henüz Gümrük Kanununun 24'üncü ve izleyen maddeleri uyarınca tespit edilmiş bir kıymet farkı ve bu fark üzerinden yapılmış ek tahakkuk olmadığı gibi, dava konusu işlemin, ileride doğması olası vergi farkına esas olmak üzere alınan teminata ilişkin olduğu ve bu nedenle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi uyarınca tesis edilmiş kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliği taşımadığı görülmektedir.

Bu itibarla; Mahkemece, söz konusu işlem hakkında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi ile 15'inci maddesinin 1/b bendi uyarınca yapılacak yargılama sonucu karar verilmesi gerekirken; dava konusu uyuşmazlığın hatalı nitelendirilmesi suretiyle, hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkeme verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.9.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

D A N I Ş T A Y Yedinci Daire Esas No : 2004/248 Karar No : 2005/909

Özeti : GATT'ın 7'nci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın 17'nci maddesine göre, bu anlaşmadaki hiçbir hükmün, gümrük idaresinin, gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı; gümrük idaresinin, beyanının doğruluğunu tespit amacıyla, her zaman, her türlü bilgiyi ve belgeyi inceleyerek, değerlendirme hak ve yetkisine sahip olduğu, ihraç ülkesinin gümrük idaresinden temin edilen ihraç beyannamelerinin incelenme suretiyle saptanan ithale konu eşyanın gümrük vergisine esas gerçek satış bedelinin, yapılan ek tahakkukta yöntem atlanmasının söz konusu olmadığı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

Bursa Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü - BURSA Karşı Taraf : … Dokumacılık ve Emprimecilik Anonim Şirketi

Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli … günlü ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan ek gümrük ve katma değer vergisi tahakkukuna vaki itirazın reddine ilişkin işlemi; olayda, ihracatçı firma ile Güney Kore resmi makamlarından sağlanan sipariş emri, proforma fatura ve satış listesinden hareketle, eşyanın gerçek kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle ek tahakkuk yapılmışsa da, davacı tarafından ibraz edilen, Güney Kore Sanayi ve Ticaret Odası ile Türkiye Cumhuriyeti Seul Büyük Elçiliği Konsolosluk Şubesince onaylı fatura, gümrük çıkış beyannamesi, satış sözleşmesi, banka kayıtları, sigorta poliçesi, menşe şahadetnamesi ve ihraç lisansı gibi belgelerle, ihracatçı firma yetkililerinin noterden onaylı ifadelerinin, beyan edilen kıymetin, eşyanın gerçek satış bedeli olduğunu gösterdiği gerekçesiyle iptal eden Bursa Vergi Mahkemesinin 1.10.2003 günlü ve E:2002/1286; K:2003/2657 sayılı kararının; cevaplı rapor uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in Düşüncesi: Olayda, ithale konu eşyanın kıymetinin, gerçek değerine nazaran düşük beyan edildiği hususu, ihracatçı firma ile ihracatçı firmanın mukim bulunduğu ülke resmi makamları nezdinde yapılan araştırma sonucu, gerçek kıymeti ihtiva ettikleri, ihracatçı firmaya çekilen ve Mahkemece irdelenmeyen, bir örneği dosyada mevcut, gerçek satış bedelinin düşük gösterilmesi ve haricen ödeme yapılacağı istemli faks mesajı ile de doğrulanan, proforma fatura, sipariş emri ile orjinal satış listesi

üzerinden tespit edildiğinden; davacı Şirket adına ek tahakkuk yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığından, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu, davacı adına tescilli gümrük giriş beyannamesi kapsamı eşyanın beyan edilen kıymetinin, tespit edilen gerçek kıymetinden daha düşük bulunduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına tescilli … tarih ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında, Güney Kore'de mukim Overseas Limited firmasından satın alınarak ithal edilen % 100 Polyester Woven Fabric isimli emtianın metre birim fiyatının, faturasına uygun olarak, 0,65 Amerikan doları üzerinden beyan edildiği; ancak, Gümrük Kontrolörlüğünce düzenlenen ve bir örneği dosyada mevcut … tarih ve … sayılı cevaplı raporda; ihracatçı firma tarafından tanzim edilen ve anılan Güney Kore gümrük makamlarınca gönderilen orijinal sipariş emri, proforma fatura ve satış listelerinde, eşyanın gerçek birim kıymetinin 1,70 Amerikan doları ve gerçek toplam fiyatının ise 38.250- Amerikan doları olarak gösterildiğinin tespit edildiğinden bahisle, dava konusu ek tahakkukun yapıldığı anlaşılmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 23'üncü maddesinde, eşyanın gümrük kıymetinin, Gümrük Tarifesinin ve eşya ticaretine ilişkin belirli konularda getirilen tarife dışı düzenlemelerin uygulanması amacıyla bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymet olduğu belirtilmiş; 24'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında, ithal eşyasının gümrük kıymetinin, eşyanın satış bedeli; satış bedelinin ise, Türkiye'ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28'inci maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu öngörülerek, eşyanın satış bedelinin gümrük kıymetine esas alınabilmesi için gerekli koşullara yer verilmiş; 3'üncü fıkrasının (a) bendinde ise, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat, ithal eşyası için alıcının, satıcı veya satıcı yararına yaptığı veya yapması gereken ödemelerin toplamı olarak tanımlanmış; ödemelerin, para transferi şeklinde olabileceği gibi, akreditif veya ciro edilebilir bir kıymetli evrak kullanılarak ya da doğrudan veya dolaylı da yapılabileceği kurala bağlanmıştır.

Öte yandan, sözü edilen Kanunun 26'ncı maddesinde ise, 24 ve 25'inci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII. Maddesinin ve bu bölüm hükümlerinin prensip ve genel hükümlerine uygun yöntemlerle ve Türkiye'de mevcut veriler esas alınarak belirleneceği öngörülmüş; GATT'nın VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın 17'nci maddesinde de, bu Anlaşmada yer alan hiçbir hükmün, gümrük idaresinin, gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı ve bu hakkı tartışma konusu haline getirecek şekilde yorumlanamayacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu düzenlemelerden, gümrük idaresinin, beyanın doğruluğunu tespit amacıyla, her zaman, her türlü bilgi ve belgeyi inceleyerek değerlendirme hak ve yetkisine sahip bulunduğu sonucuna varılmaktadır.

Olayda; her ne kadar, Vergi Mahkemesince, proforma fatura, sipariş emri ve satış listesinde yazılı kıymetin teklif edilen kıymet olduğu; bu belgelerde yazılı kıymetin gümrük vergisi tahakkukuna esas alınamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş ise de;

satıcı firmanın kayıtlarında ve sipariş belgeleri ile proforma faturada yazılı satış bedelinin 38.250-Amerikan doları olduğu; davalı idarece ele geçirilen ve bir örneği dosyada mevcut 27.3.2000 günlü faks mesajında da, davacı Şirket tarafından, ihracatçı firmadan, proforma fatura ve satış belgelerinde, gerçek satış bedelinin düşük gösterilmesinin istendiğinin; gerçek satış bedeli ile belgelerde gösterilecek satış bedeli arasındaki farkın ise sevkiyattan bir hafta önce ödeneceğinin bildirildiğinin anlaşılmış olması karşısında; davacı Şirketin gümrüğe ibraz ettiği faturada yazılı kıymetin, gerçek satış bedeli olmadığının, gerçek satış bedelinin, satıcı firmanın kayıtlarında ve ilgili belgelerinde yazılı olan ve sözü edilen faks mesajıyla doğrulanan bedel olduğunun kabulü zorunludur. Bu bakımdan; söz konusu belgelerde yazılı gerçek kıymeti doğrulayan faks mesajı dikkate alınmaksızın, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 5.5.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

D A N I Ş T A Y Yedinci Daire Esas No : 2001/4212 Karar No : 2005/675

Özeti : Geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan vergilerin, geçici ithal şartları ihlal edildiğinde, 6183 sayılı Kanunun 56'ncı maddesi uyarınca, tahsili amacıyla işlem tesis edilmeden önce, aynı Kanunun 37'nci maddesi uyarınca bildirimde bulunularak, alacağın vadesinin belirlenmesinin zorunlu olduğu hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

Bandırma Gümrük Müdürlüğü - Bandırma/BALIKESİR Karşı Taraf : … Salça Konserve Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Bandırma Gümrük Müdürlüğünde tescilli … gün ve … sayılı, … gün ve … sayılı, … gün ve … sayılı giriş beyannameleriyle, olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 118'inci maddesi uyarınca, … gün ve … sayılı ihracatı teşvik belgesi kapsamında geçici olarak ithal edilen ham maddelerin yurt dışı edilmediklerinden bahisle, geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergilerinin tahsili amacıyla, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56'ncı maddesi uyarınca tesis edilen işlemi; dosyanın incelenmesinden, geçici olarak ithal edilen ham maddelerin işlenmesinden sonra mamul hale getirilen eşyaların yurt dışı edildiklerine dair çıkış beyannamelerinin tamamı üzerinde, ihracatın, ihracatı teşvik belgesi kapsamında olduğu, beyan edilen eşyanın cinsi, nev'i, niteliği, kapların marka ve numarası ile adedinin yazılı olduğunun anlaşılması; her ne kadar, davalı idarece, çıkış esnasında ayniyat tespitinin yapılmaması sebebiyle, ihraç edilen eşyanın, geçici ithale konu eşyadan mamul olup olmadıklarının anlaşılamadığı iddia edilmekte ise de, çıkış esnasında gümrük görevlilerince herhangi bir tereddüt bulunmaması sebebiyle ayniyat tespitinin

yapılmaması ve davacının beyanına itibar edilmiş olması karşısında, geçici ithale konu eşyaların tamamının yurt dışı edildiğinin kabulünün icap ettiği gerekçesiyle iptal eden Balıkesir Vergi Mahkemesinin 17.5.2001 gün ve E:2001/44; K:2001/166 sayılı kararının; tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti

:

Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Çağlar IŞIK'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Emel CENGİZ'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden, olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 118'inci maddesi uyarınca, … gün ve … sayılı ihracatı teşvik belgesi kapsamında, işlendikten sonra ihraç edilmek üzere geçici olarak ithal edilen ham maddelerin yurt dışı edilmediklerinden bahisle, geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergi ve resimleri ile fon payının tahsili amacıyla, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56'ncı maddesi uyarınca işlem tesis edildiği anlaşılmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56'ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği hükme bağlanmış; 37'nci maddesinde de, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

6183 sayılı Kanunun yukarıda yer alan 56'ncı maddesine göre, bir kamu alacağının teminatın paraya çevrilerek tahsil edilebilmesinin ön koşulu, vadesinin geçmiş olmasına karşı ödenmemiş olmasıdır. Olayda; geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilen ancak tahsil edilmeyen vergiler için, geçici ithal rejimi şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, yukarıda yer alan madde uyarınca yapılan tebligat tarihinden itibaren işlemeye başlayan bir aylık ödeme süresinin dolması beklenilmeksizin, yukarıda sözü edilen 56'ncı madde uyarınca işlem tesis edilmiştir. Dolayısıyla, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, işlemin iptali yolundaki mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 13.4.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

A Z L I K OYU

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56'ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme

alacağının tahsil edileceği hükme bağlanmış; 37'nci maddesinde de, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda değinilen mevzuat hükümlerine göre, geçici olarak yurda getirilen eşyalara ait gümrük vergi ve resimleri giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlandığından söz konusu vergi ve resimlerin yeniden tahakkuk ettirilmesine gerek bulunmamakta; söz konusu teminatlı alacağın 6183 sayılı Kanunun teminatlı alacakların takip ve tahsiline ilişkin 56'ncı maddesine göre tesis edilen işlemle, alacağın yedi gün içinde ödenmesinin istenilmesi suretiyle vade de belirlenmiş olduğundan, sözü edilen Kanunun 37'nci maddesi uyarınca ayrıca işlem tesisine gerek bulunmadığından, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

YARGILAMA USULÜ

T.C.

D A N I Ş T A Y Yedinci Daire Esas No : 2002/1593 Karar No : 2005/2219

Özeti : Davanın açıldığı tarih itibarıyla, her biri ayrı dava konusu edildiğinde tek hakimle çözümlenmesi gereken dava sınırında kalan birden fazla işlemin, tek dilekçe ile dava konusu edilmesinin, kamu düzeniyle ilgili görev kuralını ihlal edici olması nedeniyle, dilekçenin reddi gerektiği hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan: Yıldırım Beyazıt Vergi Dairesi Müdürlüğü-ANKARA

Temyiz İsteminde Bulunan: Yıldırım Beyazıt Vergi Dairesi Müdürlüğü-ANKARA