• Sonuç bulunamadı

Gettier Sorunu

Belgede EPİSTEMOLOJİ. Temel Metinler (sayfa 118-122)

GEREKÇELENDİRİLMİŞ DOĞRU İNANÇ OLARAK BİLGİ *

2. Gettier Sorunu

Biz bir inancın hem kanıta dayalı (evident) hem de yanlış olabildi-ğini görüyoruz. Bir e önermesinin, tümevarımsal (inductive) bir şekilde veya açık olmayan/burhanî olmayan (nondemonstrative) bir şekilde bir h önermesine kanıt olmasını mümkün kabul eder-sek böyle bir durumda biz e’nin doğru, h’nin de yanlış olmasını da mümkün kabul ederdik. Bu, bildiğimiz her şey dâhil, bizim için kanıta dayalı (evident) olan önermelerin bir kısmının da yanlış olması anlamına gelir ki bu mümkünse geleneksel tanımın yeni-den düzenlenmesi gerekir.

Geleneksel tanımın bu sorununa ilk kez 1963’te yayımlanan

‚Is Justified True Belief Knowledge‛ adlı makalesinde Edmund L.

Gettier dikkat çekmişti.2 Bu nedenle bu sorun, ‚Gettier Sorunu‛

olarak bilinir. Ayrıca bu, ‚dördüncü koşul sorunu‛ diye de anılır çünkü o, şu sorunun sorulmasına yol açar: ‚Geleneksel bilgi

1 Bazı filozoflar, bir önermenin kabul edilmeksizin bilinebileceğini ileri sürdü-ler. Bu iddia için bkz. Keith Lehrer, Knowledge, Clarendon Press, Oxford, 1974, bölüm 3; D. W. Armstrong, Belief, Truth and Knowledge, Cambridge University Press, Cambridge, 1973, ss. 137-149.

* Tanım (Df = Definition)

2 Edmund L. Gettier, ‚Is Justified True Belief Knowledge‛, Analysis, sayı 23, 1963, ss. 121-123.

Bilgi Nedir? | 119

mında yer alan üç koşula ilave edilebilecek uygun bir dördüncü koşul var mıdır?‛

Gettier, bu arada şu durumun geleneksel bilgi tanımına uy-madığına dikkat çekti:

Şu önerme hakkında Smith’in güçlü kanıtları olduğunu dü-şünelim:

(f) Jones’un bir Ford’u vardır.

Smith’in hafızasında Jones’un geçmişte her zaman bir otomo-bili olduğu, bunun da sürekli bir Ford olduğu ve bir defasında Jones’un Smith’i otomobiliyle çevreyi dolaştırdığı şeklinde Smith’in bazı kanıtları olabilir. Şimdi Smith’in, şu anda nerede olduğu konusunda en ufak bir bilgisi olmayan Brown adında baş-ka bir arbaş-kadaşı olduğunu düşünelim. Smith, rasgele üç yer ismi seçer ve şu üç önermeyi kurar:

(g) Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Boston’dadır.

(h) Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.

(i) Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Brest-Litovsk’tedir.

Bu önermelerden her biri f’ye dayanılarak elde edilmiştir.

Smith’in, f’ye bağlı olarak kurmuş olduğu bu üç önermenin her birindeki bu gerektirmenin (entailment) farkında olduğunu ve yine f’ye dayanmanın g, h ve i’yi kabul etmeye doğru götürdüğü-nün farkında olduğunu düşünelim. Smith g, h ve i’yi tamamen sağlam kanıta dayanan bir önermeden çıkarmıştır. O halde Smith, bu üç önermenin her birine olan inancını tümüyle gerekçelendir-miştir; tabi ki Smith’in Brown’un nerede olduğu ile ilgili hiçbir fikri yoktur.

Fakat şimdi başka iki koşulun daha kabul edildiğini hayal edelim. İlki şudur: Jones’un bir Ford’u yoktur fakat şu anda kira-lık bir araba sürmektedir. İkincisi şudur: Sadece şans eseri ve ta-mamen Smith’in bilgisi dışında h önermesinde belirtilen yer ger-çekten de Brown’un bulunduğu yerdir. Bu iki koşul kabul edildi-ğinde,

120 | Epistemoloji: Temel Metinler

(i) h doğru olmasına

(ii) Smith h’nın doğru olduğuna inanmasına ve

(iii) Smith h’nın doğru olduğu inancını gerekçelendirmiş olmasına rağmen Smith, h’nın doğru olduğunu biliyor değildir.3 Bundan sonra Gettier, bir kimsenin belirli bir önermenin doğ-ru olduğunu bildiğini söylemesi için geleneksel bilgi tanımının bize yeterli neden sağlamadığı sonucuna varır. Gettier örneğindeki Smith kişisi ve h önermesi, geleneksel bilgi tanımının koşullarını taşır. Çünkü (1) ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Bar-selona’dadır.‛ önermesi doğrudur, (2) ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.‛ önermesini kabul eder ve (3) Smith için ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barse-lona’dadır.‛ kanıta dayanmıştır. Fakat yine açıktır ki Gettier’in tasvir ettiği bu durumda Smith, ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.‛ önermesini bilmiyor.

Gettier, böylece geleneksel bilgi tanımının yetersiz olduğunu gören ilk filozof oldu. Onun şimdi klasik hale gelen 1963’teki ma-kalesinden bu yana geleneksel tanıma karşı birçok karşı-örnek formüle edildi ve onların birçoğunun alıntılanan örnekten köklü bir farkı yoktur.

Gettier her şeyden önce geleneksel tanımın yetersizliğine odaklandı. O, daha önceki filozoflarda şaşkınlık meydana getiren diğer bazı örneklerin geleneksel tanımın yeniden düzenlenmesi ihtiyacını göstermek için kullanılabileceğini gözler önüne serdi.

Bunlardan ikisini burada zikredeceğiz: Biri 1906’da A. Meinong tarafından, diğeri de 1948’de Bertrand Russell tarafından öneril-miştir.

Meinong, Avusturya tarzı bir bahçe düşünür. Bu örnekte rüzgâr eserken ıslığa benzer bir ses çıkarması için yapılmış bir rüzgâr harbi (düzeneği) vardır ve bu şekilde kuşların yaklaşması

3 Gettier, agm, ss. 122-3.

Bilgi Nedir? | 121

engellenir. ‚Şimdi şunu düşünelim.‛ der o: ‚Böyle bir düzeneğe yakın bir yerde yaşayan birisi, zamanla duyma zorluğu çekmeye başlamış ve işitsel halüsinasyonlara eğilimli hale gelmiş olsun.

Onun uzun zamandan beri duyduğu ve yanılmasına neden olan bu seslerin, aslında bildiği rüzgâr düzeneğinin sesleri olması muhtemeldir.‛4 Eğer böyle olduysa o zaman bu işte söz konusu algı teorisi öne sürülür. Bir kimse, düzeneğin o anda çıkarmış ol-duğu sesin etkisiyle doğru ve apaçık/kanıta dayalı (evident)* bir inanca sahip olduğunu söyleyebilir. Fakat ‚bu kişi, düzeneğin o anda ses çıkardığını biliyor‛ demek, hiç de doğru değildir.

Russell şöyle yazdı:

Bilgi olmayan doğru inançlarla ilgili örnekler vermek çok ko-laydır. Çalışmayan bir saate bakan bir adam vardır. Fakat o ça-lıştığını sanır ve adam, saat doğru olduğu anda saate bakmak-tadır. Bu adam günün tam o zamanına dair doğru bir inanç edinir fakat onun bilgiye sahip olduğu söylenemez. 1906’daki başkanın soyadının B ile başladığına doğru olarak inanan bir adam vardır. Bu kişi, o dönemin başbakanının Balfour oldu-ğunu sanır. Fakat o dönemde başkan, Campbell Bannerman’dır.5

4 A. Meinong, Über die Erfahrungsgrundlagen unseres Wissens, 1906. Meinong, kulak çınlama rahatsızlığı olan bir adamın şans eseri kulağının çınlaması ile kapı zilinin aynı anda çalmasını anlattığı başka bir örneği daha vardır. Bu iki örnek de Meinong’un şu kitabının beşinci bölümünde bulunabilir: Meinong, Gesamtausgabe, Graz: Akademische Druck-und Verlagsanstalt, 1973, ss. 398-399, 619.

* ‚Evident‛ terimini ‚kanıta dayanma‛ şeklinde çevirmeme rağmen bu karşı-lık, zaman zaman anlamı tam olarak verememektedir. Bu nedenle onu bazen

‚apaçık‛ şeklinde çevirmeyi uygun gördüm. ‚Evident‛ terimine her zaman

‚apaçık‛ demememin nedeni, Chisholm’un bilmenin daha fazla pekiştirilmiş seviyesi olarak gördüğü ‚obvious‛ ile karıştırmamaktır. ‚Evident‛ bilgide kesinlik (certainty) ile kanıta dayanma (evident) arasında bir kesinlik seviye-sine işaret eder. Bu nedenle ‚evident‛ı genel olarak ‚kanıta dayanma‛,

‚obvious‛u ise ‚apaçık‛ terimleri ile karşılayacağım (çevirenin notu).

5 Bertrand Russell, Human Knowledge: Its Scope and Limits, Simon and Schuster, New York, 1948, s. 155.

122 | Epistemoloji: Temel Metinler

(Russell’ın ikinci adamı, George McGovern’i destekleyenlerle mukayese edilebilir. İlk adı ‚G‛ ile başlayan George McGovern’in destekçileri, 1972’de onun başkan Nixon’ın halefi olabileceğine inanıyorlardı) Eğer biz, söz konusu bu doğru önermelerin aynı zamanda kanıta dayanmış olduğunu bu örneklere ilave edersek bu örnekler geleneksel bilgi tanımına aykırı düşer.

Biraz farklı bir örnek düşünelim. Bir kişi, ileride çayırda bir koyun görür ve şu şartla ki gerçekten de orada bir koyun vardır.

Bu şartlar altında bu kişi, ileride çayırda bir koyun olduğunu gör-düğü zaman bu kişi için çayırda bir koyun olduğu kanıta dayan-mıştır. Fakat aslında bu kişi, her nasılsa köpeği koyunla karıştır-mıştır ve böyle olunca onun gördüğü şey, bir koyun değildir. Bu-na rağmen çayırın diğer tarafında bir koyun bulunmaktadır. Bu nedenle orada çayırda bir koyun olduğu önermesi, hem doğru hem de kanıta dayanmıştır ve aynı zamanda o kişi bunu kabul ediyor olacaktır. Fakat bu durum, o kişinin çayırda bir koyun ol-duğunu bildiğini söylememizi sağlamaz (warrant).

Belgede EPİSTEMOLOJİ. Temel Metinler (sayfa 118-122)