• Sonuç bulunamadı

BİLGİ VE DAYANAKLAR: GETTIER’İN MAKALESİ ÜZERİNE BİR YORUM

Belgede EPİSTEMOLOJİ. Temel Metinler (sayfa 55-61)

Michael CLARK, Çeviren: Hasan Yücel BAŞDEMİR

Gettier, ‚Is Justified True Belief Knowledge‛ adlı makalesinde1

‚gerekçelendirilmiş doğru inancın‛ bilgi olamayacağını gösteren iki karşı örnek vermiştir. Her bir örnekte gerçekten de doğru olan bir önermeye, aslında yanlış olan dayanaklarla inanılmaktadır.

Her bir örnekte dayanak olarak kullanılan önerme, bu doğru önermeyi gerektirdiği için dayanak olan önerme, doğru sonucun gerekçesi olur ve bu dayanak olan önermeye, her ne kadar yanlış olsa da gerekçeli bir şekilde inanılmış olduğu için bu doğru sonu-ca da gerekçeli bir şekilde inanılmış olur.

Gettier’in örnekleri, gerçekleştirmeye çalıştığı amaçtan daha güçlüdür. Dayanakların (kanıtların çv.) iyi dayanaklar olabilmesi için elbette sonuçlarını zorunlu yapması gerekmez. Örnekler, tümdengelime dayanmayan yanlış bir temelden dolayı doğru gerekçelendirilmiş inancın bilgi olmasını engelleyecek şekilde kurgulanmış olabilir. Bunu göstermek için Gettier’in şu ikinci ör-neğine bakalım:

Michael Clark, ‚Knowledge and Grounds: A Comment on Mr. Gettier Paper‛, Analysis, sayı 24/2, 98, 1963, ss. 46-48.

1 Edmund L. Gettier, ‚Is Justified True Belief Knowledge‛, Analysis, sayı 23/6, 1963, ss. 121-123.

56 | Epistemoloji: Temel Metinler

(1) Jones’un bir Ford’u vardır.

Smith buna inanır çünkü onun güvenilir ve dürüst olan arka-daşı Brown, kendisine Jones’un sürekli olarak bir Ford’u olduğu-nu söylemiştir, buolduğu-nunla ilgili başka şeyler de söylemiş (gerekçe-ler/kanıtlar ortaya koymuş) olabilir: Şimdi genel olarak güvenilir olmasına rağmen Brown, pek de sık rastlanmayan bir hata yapar:

O, Jones’u bir başkası ile karıştırır. Jones’un asla bir Ford’u olma-mıştır. Fakat tam da bu günlerde bir tane Ford satın alolma-mıştır. Bu nedenle Smith’in Jones’la ilgili inancı doğrudur fakat o, bu inanca yanlış dayanaklarla sahip olduğu için Jones’un bir arabası oldu-ğunu bildiğini söyleyemez. Buna karşın o, şuanda Jones’un bir Ford’u olduğu (tümdengelimsel olmayan) çıkarımına dayanarak hem bu dayanakların kabulünü hem de Jones’un geçmişte bir Ford’u olduğu vb. kabulünü gerekçelendirmiş olur.

Bir önermeyi bilmenin gerekli ilave bir koşulu olarak Gettier’in eleştirdiği türden bir tanıma, dayanakların doğruluğu-nu ilave etmek yeterli değildir. Aşağıda verilen bilgi tanımı, hala yeterli koşulları vermekten uzaktır:

S, p’yi ancak ve ancak (i) p doğruysa

(ii) S, p olduğuna inanıyorsa

(iii) S, p olduğuna inancını gerekçelendirmişse ve

(iv) S’nin p olduğuna inanmasının doğru dayanakları varsa bilir.

Şimdi bu örnekteki ilave koşulu düşünelim: Jones’un sürekli bir Ford’u olduğu ve şuanda da bir Ford’a sahip olduğu doğru-dur. Smith tarafından genellikle güvenilir ve dürüst olarak bilinen Brown, Smith’e Jones’un sürekli bir Ford’u olduğunu söylemekte-dir. Fakat aslında Brown, Jones’la ve onun Ford’uyla ilgili hiçbir şey bilmiyordur; o, Smith’e söylediği şeyi, (karakterine hiç uyma-yan bir davranış olarak) şuanda uydurmuştur ve o, şans eseri doğru bir şey yapmıştır. Şimdi bu durumda Smith’in inancı, sade-ce doğru ve gerekçelendirilmiş olmakla kalmaz aynı zamanda

Bilgi ve Dayanaklar: Gettier’in Makalesi Üzerine Bir Yorum| 57

onun inancını benimsemesini sağlayan dayanaklar2 da doğrudur.

Ancak Brown’un uydurduğu halde rastgele (şans eseri) tutan tahmininin, sırf doğru olduğu için Smith’e bilgi verdiğini düşün-mek zor göründüşün-mektedir. O halde bu durumda Smith’in (‚Jones’un bir Ford’u vardır‛ önermesine) inanmasını sağlayan dayanaklar, doğrudur fakat onun bu dayanakları kabul etmesini sağlayan da-yanaklar yani Brown’un bunları bildiğini düşünmek hatalıdır fakat Smith’in bunun doğru olduğuna inanmasının gerekçesi, (bunu kendisine söyleyen) Brown’un genel olarak dürüst ve gü-venilir bir kişi olmasıdır.

Çok sık bir şekilde biz, uzunca bir zaman niçin sorusunun peşine düşeriz ve dayanakların dayanaklarını ararız. Bu ikinci dereceden dayanakların da dayanaklarını sorarız ve arayış, bu şekilde devam eder gider. Fakat eninde sonunda bu soru tuhaf olmaya başlayacaktır. Örneğin,

(2) ‚Jones’un bir Ford’u olduğunu söylemen için dayanakların ne-lerdir?‛

(3) ‚Brown bana, onun sürekli bir Ford’u olduğu söyledi.‛

(4) ‚Brown’un bunu bildiğini ileri sürmek için senin dayanakların nelerdir?‛

(5) ‚Genel olarak o, güvenilir ve dürüst bir kişidir.‛

(6) ‚Brown’un güvenilir ve dürüst bir kişi olduğunu söylemen için senin dayanakların nelerdir?‛

(7) ‚Ben neredeyse sürekli onunla birlikteyim ve onun güvenilmez ve sahtekâr davranışlarına hiç şahit olmadım.‛

Smith, şahit olmadığını söylüyorsa ona dayanaklarını sor-mak, şüphesiz uygun olmayacaktır. (Biz onun hafızasının lirliğini sorgulayabiliriz. Bu örnekte ben, onun hafızasının

2 Dayanaklar: ‚Brown, Smith’e sürekli olarak Jones’un bir Ford’u olduğunu söylemektedir.‛, ‚Brown, Jones’un samimi arkadaşıdır.‛, ‚Brown, dürüst ve güvenilir bir kişidir.‛, ‚Brown’un yalan söylemesini gerektirecek bir durum yoktur.‛ ve benzerleri (çeviren).

58 | Epistemoloji: Temel Metinler

lir olduğunu varsayıyorum. Bu şekilde çok uzun bir sebepler zin-cirini önleyebiliriz.) Eğer bu zincirdeki herhangi bir temel yani (3), (5) veya (7)’den herhangi biri yanlışsa biz haklı olarak Smith’in

‚Jones’un bir Ford’u vardır.‛ önermesini bildiğini reddederiz.

Eğer bu zincirdeki her bir dayanak doğruysa bu durumda inancın

‚tam olarak temellendirildiğini‛ söyleyeceğiz. Şimdi (iv)’de deği-şiklik yaparak söz konusu tanımı şu şekilde düzeltebiliriz:

(iv)' S’nin p’ye olan inancı tam olarak temellendirilmiştir.

(i) - (iv)' arasındaki şartlar, bir arada bulunduğunda p’yi bil-menin gerekli ve yeterli koşulları sağlanmış olacaktır.

(iv)'’in ilave edilmesinin bizi (iii)’e geri götürebileceği düşü-nülebilir. Zira p, belirtilen şekilde tam olarak temellendirildiyse bu durumda S’nin p olduğu inancını gerekçelendirdiği konusunda hiç şüphe yoktur. Fakat Smith, tüm bu dayanaklara inanabilir ve bunların iyi dayanaklar olduğunu görmeden de bunlar iyi daya-naklar olabilir. O, inanılan şeylerden emin olabilir fakat bunun için o, inancını ne tür kanıtların gerekçelendirdiğini takdir ede-meyebilir.3 Böyle bir durumda biz, S’nin inancını tam olarak ge-rekçelendirdiğini inkâr etmek isteyebiliriz, bunu engellemek için (iii)’ü olduğu gibi tutmak gerekir.

Onarılmış olan bu tanımın, düzeltilemez diye söz edilen bil-ginin, bilgi olarak kabul edilip edilemeyeceği konusundaki soru-nu açıklığa kavuşturduğusoru-nu düşünüyorum. Eğer benim, örneğin acı çekip çekmediğim konusunda (mantıksal olarak) yanılmam mümkün değilse o zaman bunun haklı olarak bilgi ile ilgili bir sorun olmaması gerekir. Zira bilme, göstermeyi (finding out) ge-rektirir ve gösterme de benim yapabileceğim bir şey değildir. Eğer ben acı çektiğimi söylüyorsam ve siz de bana bunu nerden çıkar-dığımı soruyorsanız açıkçası aptalca bir soru sormuş olursunuz.

3 L. J. Cohen, ‚Claims to Knowledge‛, Proceedings of the Aristotelian Society, Supplementary Volumes, sayı 36, 1962, ss. 35 vd.

Bilgi ve Dayanaklar: Gettier’in Makalesi Üzerine Bir Yorum| 59

Şimdi bu iddianın bilmenin gösterilmiş olmayı (ortaya koyulmuş olmayı) gerektirdiği reddedilerek savunulunabileceği düşünülebi-lir: Ben belirli kavramlara sahip olarak ve belirli hakikatleri bile-rek doğmuş olabilir miyim? Ancak herhangi bir bilgi tanımında (iv)' için gerekli olan şeyler, ‚Nasıl gösterirsin?‛sorusunun uygun olmadığı yerde ‚bilme‛ teriminin de uygun olmadığını gösterir.

Çünkü bu, genel olarak tıpkı ‚Hangi dayanaklarla acı çektiğini söylüyorsun?‛ sorunu sormak kadar tuhaftır. Bir şeyin dayanak-larla bilindiği yerde bunun göstermekle/ortaya koymakla (finding out) ilgili bir durum olduğunu söylemek makul görünmektedir.

Sözü geçen örneklerde bahsedilen bilgi hakkında konuşmak, tek bir bilme tanımı yapmaya engel olur çünkü (iv)' koşulunun bu örneklere uygulanamayacağını söylememiz gerekir.

Özellikle ‚Eğer ben p olduğunu biliyorsam, bu durum, benim p olduğunu bildiğimi bilmemi izler mi?‛ sorusu, (bu soru, benim sahip olduğum bilgi anlayışımla ilgili olmadıkça) tuhaf görün-mektedir. Zira diğer tüm sorular arasında bu soru, ‚p olduğunu biliyorum‛ şeklindeki inancımın tam olarak temellendirilip temel-lendirilmediğini sorar. Yine tüm diğer sorular arasında bu soru, bu inancın tam olarak gerekçelendirilmiş olmasının, kendi içinde tam olarak gerekçelendirilip gerekçelendirilmediğini sorar. Yani p’ye ait tüm dayanaklar zincirinin gerçekte p’nin dayanaklarını oluşturduğunu söylemenin dayanaklarının doğru olup olmadığı sorgulanır. Bu nedenle eğer p, ‚O, gidiyor.‛ şeklinde ise ve benim p olduğuna inanmamın dayanakları, onu gözlerimle görüyor ol-mam ise (bu örnekte zincirin sadece bir halkası vardır) bu du-rumda sorulabilecek soru şudur: ‚Sizin onu görüyor olmanız, niçin onun yaptığı şeyi söylemenizin dayanağıdır?‛ Burada bu soru çok tuhaftır; bununla ilgili ayrıntıyı verecek özel durumlar geliştirilebilir fakat genel olarak dayanaklar konusuna gelince bunun hiç de tuhaf olmayan özel ve felsefî mahiyetle ilgili iyi bir temel olduğu konusunda sorun yoktur.

Belgede EPİSTEMOLOJİ. Temel Metinler (sayfa 55-61)