• Sonuç bulunamadı

Örneğe Yakından Bir Bakış

Belgede EPİSTEMOLOJİ. Temel Metinler (sayfa 124-129)

GEREKÇELENDİRİLMİŞ DOĞRU İNANÇ OLARAK BİLGİ *

4. Örneğe Yakından Bir Bakış

Gettier’in kendi orijinal örneği ile ilgili söylenebilecek şeyler, ge-rekli değişiklikler yapılmak koşuluyla diğer örneklere de uygula-nabilir. Bu nedenle sorunu ele alırken kendimizi orijinal örnekle sınırlayabiliriz.

İlk bakışta bu sorunun çözümü kolay görünmektedir. Fakat kolay cevaplar işe yaramıyor. Şimdi böyle dört cevabı düşünelim:

(1) geleneksel bilgi tanımına karşı bir örnek olarak geliştirilen

‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.‛

doğru önermesi, Smith’in sadece tümevarımsal* olarak veya burhanî olmayan (nondemonstrative) bir kanıtla elde ettiği bir önermedir. Bu önermenin onun için apaçık hale gelmesi, bu sonu-cu zorunlu kılmayan önermelerle olmuştur. Bu nedenle bir kimse, bu türden hiçbir önermenin doğru olduğunun bilinemeyeceğini söylemesi mümkündür. Fakat daha önce ortaya koyduğumuz gibi

8 Bir kimse bu örneği düşünürken ‚Jones’un bir Ford’u vardır‛ h önermesi ile

‚Jones’un garajında bir Ford vardır<..‛ türünden Jones için h’yı açapık ya-pan i önermesi arasındaki epistemik ayrımın etkisi altında kalabilir. İkinci önerme Jones için kesin (certain) değildir, hal böyle iken kişi, Jones’un bir Ford’u olduğu kanıta dayalı önermesinin Smith’in düşündüğünden daha yük-sek bir epistemik seviyede (kesinlik seviyesinde) olduğu hissine kapılır. Bi-zim epistemik kategoriler teorimizin bu hisle uyuştuğu söylenebilir çünkü biz daha önce belli veya apaçık olma durumunun (obvious), kesinle (certainty) kanıta dayanma (evident) arasında bir yerde olduğuna dikkat çekmiştik.

* Tümevarımın iki türü olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Tam tümeva-rım ve eksik tümevatümeva-rım. Bilgisine sahip olduğumuz şeyin tüm unsurlarını akıl yürütmeye dâhil ediyorsak veya edebiliyorsak buna tam tümevarım adı verilir. Bu durumda tümevarım burhanî (demostrative) olur. Chisholm’un burada zikrettiği eksik tümevarımdır. Bilgisini elde ettiğimiz şeyin sınırlı tec-rübelerine sahipsek bu eksik tümevarımdır. Gettier’in örneklerindeki tüme-varım, bu türdendir (çevirenin notu).

Bilgi Nedir? | 125

bilebileceğimiz şeyler, kendisini ortaya koyan (self-presenting, seçik) veya a priori şeylerle sınırlanmadıkça bildiğimiz bazı şeyle-rin sadece tümevarımsal veya burhanî olmayan kanıtlarının olma-sı ihtimali ile karşı karşıya geliriz.

Bu durumda biz, ‚Jones’un bir Ford’u vardır.‛ önermesine bakarak bu türden önermeleri bildiğimizi düşüneceğiz. Ve aynı zamanda bizim böylesi önermeler için sahip olduğumuz kanıtla-rın, Gettier’in tasvir ettiği kanıtlardan önemli oranda farklı olma-dığını da düşüneceğiz.9

(2) Smith’in h (Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.) için sahip olduğu e kanıtı, yanlış f önermesine (Jones’un bir Ford’u vardır.) kanıt yapılır. Bu olgu, birçok kişiye Gettier sorununun üstesinden basit bir şekilde gelinebileceğini gösterdi: Onlara göre bizim sadece şu şartı koymamız gerekir:

Eğer bir kimse, bir şeyi biliyorsa o zaman o kişinin sahip olduğu bu kanıt, yanlış olan bir şeye kanıt yapılmamalıdır (Elde ettiği bilgi doğrudur fakat bu bilgi, yanlış bir şeyin kanıtı olarak kulla-nılmamalıdır). Böyle bir şart, çok fazla göz ardı edilemez. Zira Smith’in e kanıtı, onun doğru olduğunu bildiği kendi başına bir önermedir ve e, o kişi için f’yi kanıta dayalı hale getirir. O halde önerilen bu çözüm, hatalı bir şekilde bizim ‚Smith, e’nin doğru olduğunu bilmez‛ dememizi gerektirecekti.*

9 Aslında Gettier’den aktarılan (Smith’in hafızasında Jones’un geçmişte her zaman bir otomobili olduğu, bunun da sürekli bir Ford olduğu ve bir defa-sında Jones’un Smith’i otomobiliyle çevreyi dolaştırdığı şeklindeki) e kanıtı, Smith’in f’yi kanıtlaması için (evident) tek başına yeterli değildir. O, en fazla f’yi (Jones’un bir Ford’u vardır) gerekçeleyebilir ki bu da h için duyulan şüp-heleri ortadan kaldırmaya yetecek kadar güçlü değildir. Bu nedenle biz bu örneği düşünürken Smith’in e kanıtının hala (Jones’un garajında bir Ford vardır gibi daha birçok) diğer önermeleri ve tüm bu bileşik önermelerin Smith’e f’yi kanıtladığını (evident) hayal edeceğiz.

* Jones’un garajında bir Ford olduğu (e) doğru olabilir ancak bu, bizim Jones’un bir Ford’u vardır (h) diyebilmemize yeterli kanıt olamaz. Smith, e’nin doğru olduğunu bilir fakat Jones’un bir Ford’u olduğunu bilemez.

126 | Epistemoloji: Temel Metinler

Bu nedenle biz, kendimizi şu olguya alıştırmak zorundayız:

Her ne kadar bir önermeye kanıt yapılan şey, yanlış olan bir önermeye de kanıt yapılabiliyor olsa da bu önerme bilinebilir. (3) ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselo-na’dadır‛ şeklindeki Gettier’in rastgele söylediği önermesinde Smith’in şansı yaver gitmiştir. Bu, Alvin Goldman’ın dikkatle bakmasına neden oldu: ‚Bu örnekte p’yi doğru hale getiren olgu ile (veya yalnızca p olduğu olgusu ile) S’nin p olduğuna inanması arasında kurulması gereken sebebe dayalı ilişki gözden kaçırıl-mıştır.‛10 O halde şu ihtimal, kendi kendine ortaya çıkar: Eğer bir önerme biliniyorsa o zaman bu önermenin doğru olduğunun bi-linmesi olgusu, bu önermeye inanılıyor olması olgusuna sebebe dayanacak şekilde bağlanmıştır. Fakat şimdi bu öneriye daha yakın-dan bakalım.

Dışsalcılık (externalism) konusunda görüldüğü gibi olduğu-muz gibi bir olayı belirli bir olayın belirgin bir sebebi olarak tespit edip almamız kolay değildir. Bu olay, bir inanç oluşturduğunda bu daha da zor hale gelir. Normal şartlarda belki en fazla söyleye-bileceğimiz şey, bunun bir kimsenin inancına sebebe dayanacak şe-kilde katkı sağlayabileceğidir. Gettier’in örneğine tekrar geri dönerek

‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır‛ı bilen bir kişiyi düşünelim, bu kişi Brown’un kendisi de olabilir. Bu ayrık olgunun (disjunction fact) Brown’un bir inanca sahip

Jones’un garajında bir Ford olmasının doğruluğu, Jones’un bir Ford’u oldu-ğunu doğru yapmaya yetmez (çeviren).

e, h’ye kanıttır; e, doğrudur; h, yanlıştır. e, h’ye kanıt yapılabilir. Aynı anda e, doğru ve h, yanlış olabilir. Bu durumda biz, e’yi bildiğimizi ancak h’yi bil-mediğimizi söyleyebiliriz.

10 Alvin Goldman, ‚A Causal Theory of Knowing‛, Essays on Knowledge and Justification, edit.: George S. Pappas ve Marshall Swain, Cornell University Press, Ithaca, NY, 1978, s. 68 (ss 76-86). Chisholm, bu yazısını Goldman’ın makalesinden önce yazmıştır. Ancak bu bölümler, kitabın 3. (1989) baskısın-da eklenmiş olmalıdır.

Bilgi Nedir? | 127

sının nedeni olduğunu söylemek için hiçbir nedenimiz yoktur. Ve gerçekten de, Brown’un Barselona’da olduğu olgusundan ayrı olarak, diğer ayrık olgunun (Jones’un bir Ford’u vardır) Brown’un inancına sebebe dayalı bir katkı sağlamış olduğunu söyleyebilmek de zordur.

Aynı şekilde Brown’un Barselona’da olmasının da Smith’in sahip olduğu inanca, sebebe dayalı bir katkı da yapmamış olması Gettier örneğinin özünü oluşturur. Aslında Gettier örneğinin özünü oluşturan şey bu değildir. Varsayalım ki Smith, Robinson’un Miller’a Barselona’nın İspanya’da olup olmadığı ile ilgili sorusuna kulak misafiri olmuş olsun ve bu, onun Bratislava ile ilgili değil de Barselona ile ilgili düşüncesine sebebe dayalı şekilde katkı sağlayan olgular arasında olsun. Daha ötesini de düşünelim ve diyelim ki Robinson’un sorusuna sebebe dayalı bir şekilde katkı sağlayan şeyler arasında Smith’in hakkında hiçbir şey bilmediği ve Brown’un karısının Robinson’a söylediği, bugün-lerde Barselona’da havaların iyi gittiği olgusu da olmuş olsun. Ve son olarak şunu da varsayalım: Brown’un karısının söylediği bu bilgiye sebebe dayalı olarak katkı sağlayan şeyler arasında, koca-sının ona bunu (bugünlerde Barselona’da havalar iyi) söylemiş olduğu olgusu da olsun. Smith’in inancı ile Brown’un Barselo-na’da olduğu arasında bu şekilde kurulan sebebe dayalı bir ilişki, bizim ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselo-na’dadır.‛ önermesini bilmemizi sağlayamayacaktır.

(4) Bir kimse, kendisini şunu söylemek zorunda hissedebilir-di: ‚Brown Barselona’da olmasa bile Smith yine de bu inanca sahip olabilecekti.‛ Ve bu karşı-olgusal koşulluluk, bu sorunu ele alma-nın başka bir yolu olabileceği izlemini verir. Biz inanılan önerme-nin bilgisi konusunda ‚eğer inanç yanlış olsaydı zaten kişi onu kabul etmeyecekti‛ tabirini kabul mü edeceğiz? Robert Nozick, bu şekilde bir karşı olgusal tanım ileri sürmüştü. Ona göre ‚S, h ol-duğunu bilir‛ önermesi, şu şekilde açımlanabilir:

(i) ‚S, h’yı kabul eder,

128 | Epistemoloji: Temel Metinler

(ii) h doğrudur ve

(iii) S, inancını elde ederken şöyle bir yol (method) izler: Eğer h yan-lış olsaydı ve S, bu yolu izlemişse o zaman S, h’yı kabul etme-yecekti.‛11

Ne yazık ki her halükarda karşı-olgusal durumlara dayanıla-rak yapılan tanım, oldukça risklidir çünkü bu tür tanımlar, açıkça kendi kendilerine karşı-olgusal örneklere dayandırılarak kolayca yıkılabilir.

Burada Gettier örneğine başvurmak suretiyle karşı-olgusal bir bilgi tanımı formüle etme beklentisi vardır. Bu, Smith’in ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.‛ öner-mesini bildiğini söylememize yetmeyecektir. Bu açıklamaya baş-vurmakla aslında Nozick’in amacı şu idi:

S, ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselo-na’dadır.‛ önermesini şu koşullar altında bilir:

(1) S, ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselo-na’dadır.‛ önermesini kabul eder,

(2) Söz konusu önerme doğrudur ve

(3) S bu inancını elde ederken eğer bu önerme yanlış olsaydı ve S, bu yolu (method) takip ettiyse o zaman S, bu önermeye inanmış olmayacaktı şeklinde bir yol izler.

Böyle bir tanıma nasıl itibar edilir?

Bir tanımı test etmek için biz, birinci kısmın (the definiendum) doğru, ikinci kısmın (the definiens) yanlış olabile-ceği herhangi bir mümkün durumun olup olmadığını sorarız ve yine birinci kısmın yanlış, ikinci kısmın doğru olabileceği herhan-gi bir mümkün durumun olup olmadığını da sorarız. Kesinlikle daha da öteye giderek tanımın her iki kısmının birbirinden ba-ğımsız durumlarına bakar ve bu şekilde bir taraf doğruyken diğer

11 Robert Nozick, Philosophical Explanation, Belknap Press, Cambridge, 1981, ss.

178-180. Nozick’in tanımı, benim (burada) formüle ettiğimden daha karma-şıktır fakat tüm bu karmaşıklık, benim burada ortaya koyduğum fikri etki-lemez.

Bilgi Nedir? | 129

tarafın yanlış olduğu durumları araştırırız. Eğer bu tür durumlar-la karşıdurumlar-laşmazsak ancak o zaman bu tür durumdurumlar-ların olmadığını umut edebiliriz. Fakat eğer bu tür durumlarla karşılaşırsak bu durumda da bu tanımın yetersiz olduğunu anlarız.

Şimdi biz yukarıda önerilen tanıma tekrar göz atalım. Tanı-mın ikinci kısTanı-mının (the definiens) üç koşulunu yerine getirebile-cek ve S’nin ‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselo-na’dadır.‛ önermesini bilmesini engelleyen herhangi mümkün durumlar var mıdır? Açıkçası bu türden mümkün durumlar çok fazladır. Biri şu olabilir: Smith için durum şöyledir: eğer o, söz konusu yolu (method) izleseydi ve Jones’un bir Ford’u olmasaydı o zaman Smith, Jones’un bir Ford’u olduğuna inanmayacaktı. Bir diğeri şu olabilirdi: Eğer Smith söz konusu yolu (method) izlemiş olsaydı ve Jones’un bir Ford’u olmasaydı o zaman Smith’in artık herhangi bir inancı olmayacaktı. Bu türden şeylerin olabilmesi man-tıksal olarak mümkündür. Ve bizim bu tür durumlarda Smith’in

‚Ya Jones’un bir Ford’u vardır ya da Brown Barselona’dadır.‛

önermesini bildiğini söyleyebilmemiz çok zordur. Bu nedenle de önerilen karşı-olgusal tanım, yetersizdir.

Bazı filozoflar, bu sorunun yankılarından sonra bilginin hiç-bir şekilde tam olarak tanımının yapılamayacağı ümitsizliğine kapıldılar ve belki de bizim yapabileceğimiz en iyi şeyin sadece belirli bilgi türleri ile ilgili belirli zorunlu koşullar belirlemek ol-duğunu ileri sürdüler. Fakat şimdi biz geleneksel bilgi tanımını onarmaya/iyileştirmeye çalışalım.

Belgede EPİSTEMOLOJİ. Temel Metinler (sayfa 124-129)