• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.2. Germiyanoğulları Döneminde Kurulan Vakıflar

Sancağı dâhilinde de vakıfların kurulduğu tesbit edilmiştir. Her ne kadar sonraki dönemlerde kurulmuş olma ihtimali olsa da Yalıncak Şeyh, XIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan bir şahsiyet olduğundan Selçuklu devri evkâfı arasında değerlendirilmesi uygun görülmüştür. Eğrigöz Nâhiyesi’nde kadimden tasarruf edilen Yalıncak Şeyh Zâviyesi için Arapşah Derekınık Köyü bağışlanmış olup, vakfın toplam hâsılı 150 akçe olarak kaydedilmiştir. Sultan Bâyezid Han’dan mukarrernâme verilmiş olan zâviyenin mutasarrıfları ise sırasıyla Derviş, Hüseyin ve Ali olarak defterde mukayyeddir (TADB. TTD. EV. 560, v. 156b).

1.2. Germiyanoğulları Döneminde Kurulan Vakıflar

Germiyanoğulları döneminde kurulan vakıflara defterde bolca rastlanmaktadır. Bununla beraber, beyliğin bânisi Germiyanoğlu Yakub Bey’in ismine sadece Hacım Sultan Zâviyesi adına düzenlenen vakfiye dolayısıyla rastlanmakta olup, bu vakfiyedeki tarihin bir istinsah hatası olabileceği üzerinde durulmuş, ancak bu ihtimalin zayıf bulunduğuna yönelik bir araştırma da son dönemlerde ortaya konulmuştur. Bu durumda Germiyanoğulları’nın ilk iki beyi adına sadece Hacım Sultan Zâviyesi’nin kayıt altına alındığı söylenebilir. Üçüncü Germiyan Beyi olan ve belgelerde “Şah Çelebi” şeklinde kaydedilen Süleymanşah’ın Mevlâna Celaleddin’in torunu Mutahhara Hatun ve Savcı oğlu Umur Bey’in ismi bilinmeyen bir kızı ile evlendiği bilinmektedir. Şah Çelebi, Mutahhara Hatun’dan doğan kızını Yıldırım Bâyezid ile evlendirirken, Kula hariç olmak üzere memleketin bütün topraklarını çeyiz olarak Osmanlılara ısmarladığı da Osmanlı kroniklerinde zikredilmektedir. Bu tarz bir siyasetin izlenmesinde, Germiyanoğlu toprakları üzerindeki Karamanoğlu tehdidinin etkisinin büyük olduğu araştırmalarda ortaya konulmuştur. Şah Çelebi’den sonra Germiyan Beyi olan II. Yakub Bey’in ise, Umur Bey’in kızından doğduğu bilinmektedir. Ankara Savaşı’ndan biraz önce ve hemen sonraki kısa dönemler haricinde Osmanlılar ile olan ilişkisi gayet müsbet olan bu beyin, topraklarını vasiyet yoluyla Osmanlılara ısmarlamasının sebebinin anne tarafından Osmanlılar ile olan sıhriyeti olduğu, son dönemlerde ortaya konan ilginç konulardandır. Yakub Çelebi’nin bu vasiyeti yaparken erkek evlâdının olmadığı yönündeki bilgi de çürütülmüştür. Onun Babuk Bey adında bir oğlu ve hatta Babuk Bey üzerinden erkek torunlarının bulunmasına rağmen Osmanlılara topraklarını vasiyet etmesi, Osman Gazi

19

adına okunan hutbenin Bithynia’nın sınırlarını aşmış olmasıyla yakından ilgili olduğu düşünülmektedir (Turğut, 2017: 6-13).

Germiyanoğlu evkâfı arasında değerlendirilenlerin başında Şah Çelebi ve torunu Babuk Bey’in türbe ve mescid vakıfları, Hacı Bektâş-ı Veli’nin halifelerinden Hacım Sultan’ın Uşak ve Homa’da bulunan zâviyeleri, yukarıda Selçuklu devri evkâfı arasında değerlendirilen Yalıncak Şeyh’in neslinden asıl adı İsmail Seydi olan Gökbaşlu Abdal zâviye ve evlatlık vakıfları gelmektedir.

1.2.1. Şah Çelebi Türbesi Vakfı

Memleketini Osmanlılara bıraktıktan sonra ömrünün kalan kısmını Kula’da geçiren Şah Çelebi, burada vefat etmiş ve türbesine defnedilmiştir. Kula merkezindeki türbesi için vakfedilen Keklik Köyü’nün 124 vergi neferinden hâsıl olan 2428 akçe hâsılı tesbit edilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 184b-185a). Sultan Mehmed ve Sultan Bâyezid Han’dan mukarrernâmeleri bulunduğu anlaşılan vakıf, Derviş Mahmud ve Hoca Seyfeddin tarafından tasarruf edilirken mensûh olup, timara verilmiştir. Vakfın sonraki mutasarrıfları ise sırasıyla Halil veled-i Mahmud, Ali veled-i Kulu ve Seyfullah veled-i Davud Fakih olarak kaydedilmiştir. Türbe için Kula’da harab durumda olan bir hamam ve Burçakovası Mezrâsı ile Celal Çiftliği’nin de vakfedildiği anlaşılmaktadır. Böylece, Şah Çelebi Türbe Vakfı’nın toplam hâsılı 3428 akçe olarak hesaplanmaktadır. Vakfın meşihâtında ise, sırasıyla Mevlâna Sultanşah Çelebi ve Şeyh Eyûb kaydedilmiştir. Daha sonra mensûh olduğu anlaşılan vakfın son mutasarrıfları ise, Mevlâna Muhyiddin veled-i Hacı Dervveled-iş ve Zeyneddveled-in veled-veled-i Sultanşah’tır (TADB. TTD. EV. 560, v. 186a).

1.2.2. Babuk Bey Mescidi

Babuk Bey, her ne kadar bir Osmanlı umerâsı olsa da soy olarak Germiyanoğlu ailesine mensup bulunmasından dolayı Germiyanoğlu dönemi evkâfı arasında değerlendirilmiştir. Yakub Çelebi’nin oğlu olduğu anlaşılan Babuk Bey’in Eğrigöz Nâhiyesi sınırları içindeki Ak Kasabası’nda bir mescid binâ ettirdiği tesbit edilmiştir. Mescid için 194 nefer ile mütemekkin bulunan Ak Kasabası’nın vergi gelirleri (7570 akçe) vakfedilmiştir. Vakfın, Sultan Mehmed ve Sultan Bâyezid Han tarafından da mukarrer tutulduğu anlaşılmaktadır. Vakfın tevliyeti, Babukoğlu Murad Çelebi ve Murad Çelebi’nin oğlu İsmail Bey’e bırakılmıştır. Defterde vakfın masraf kalemleri de ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Buna göre, hitâbet ve imâmete günde beş, revgân-ı çerağ ve hasır

20

için günde dört, rakabeye ise günde bir akçe cihet tayin edilmiştir. Vakfa akar olarak kaydedilen hamamın tamiri için ise, Bababağı mahsulünün vakfedildiği anlaşılmaktadır. Vakfın son mütevellisi olarak İnebey oğlu Mustafa kaydedilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 157a-158a).

1.2.3. Hacım Zâviyesi

Asıl adı Recep olan Hacım Sultan, Hacı Bektaş Veli’nin müridlerindendir. Hayatı hakkındaki bilgileri müridlerinden Derviş Burhan tarafından oluşturulan velâyetnâmeden öğrenilmektedir. Velâyetnâmeye göre soyu Hz. Ali’ye bağlanmaktadır. “Koluaçık” ismini Hacı Bektâş Veli’nin verdiği söylenmektedir. Anadolu’ya Hacı Bektâş Veli ile birlikte geldikleri ve daha sonra Hacı Bektâş’ın kendisini Uşak bölgesinde Susuz adlı yere gönderdiği söylenir. Nitekim burada kendisine bir zâviye inşâ edilen Hacım Sultan irşâd faaliyetlerine başlamış ve bölgede yaşayan konar-göçer Türkmenlerle sıkı ilişkiler içerisinde olmuştur (Gündüz, 2010: 72-73). İncelediğimiz defterde bulunan kayıtta, Uşak Nâhiyesi’nde bulunan Hacım Zâviyesi için Kulacık Köyü, Hacım ve Yahşi Değirmeni’nden hâsıl olan 8146 akçe, gelir olarak kaydedilmiştir. Defterde “kadimden” ifadesiyle yer bulan Hacım Zâviyesi adına düzenlenen vakfiye, H. 721 tarihini taşımakta ve vakfın Yakub Bey bin Mehmed Bey tarafından yapıldığı belirtilmektedir. Sultan Mehmed, Sultan Bâyezid ve Sultan Selim Han tarafından da mukarrer tutulan vakfı, Hacım Sultan oğlu Dede Bali oğlu Şeyh Çelebi tasarruf ederken mezkûr vakıf mensûh olup timara verilmiştir. Daha sonra eski statüsüne dönüştürülen vakıf Sultan Bâyezid tarafından evladdan Kemal veled-i Şeyh, Veli veled-i Şeyh ve Zeynel Abidin’e sadaka edilmiş ve son mutasarrıflar da bu şekilde deftere kaydedilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 198b).

Hacım Zâviyesi için Homa’da da vakıflar kurulmuştur. Buna göre vakfa gelir olarak Homa Nefsi’nde Hacım Değirmeni, ceviz ağaçları, zemin mukâtâsı ve 20 dönüm arsadan hâsıl olan 415 akçe deftere kaydedilmiştir. Bâyezid-i Hüdâvendigâr’dan berât alındığı anlaşılan vakfın son mutasarrıfarı ise, Hüseyin, Derviş Bâyezid ve Hızır’dır (TADB. TTD. EV. 560, v. 251a).

1.2.4. Gökbaşlu İsmail Seydi Vakfı

Defterde Yalıncak Şeyh neslinden olduğu belirtilen ve asıl adı İsmail Seydi olan Gökbaşlu Abdal adına Anadolu’nun pek çok yerinde zâviyeler kurulmuştur. Bu

21

vakıflardan Hüdâvendigâr Sancağı’ndaki Akhisar’ın iki hisse olan Çökre-i Sagir Köyü’nün, Gökbaşlu Abdal’ın vefat etmesinden sonra Dedebali ve evlâdından Mevlâna Kasım tarafından tasarruf edildiği ve Sakarya Köprüsü’ne hizmet için avarızdan muaf ve müsellem tutulduğu anlaşılmaktadır. En son İbrahim Çelebi tarafından tasarruf edilen köyün hâsılı 1.070 akçeden 1.300 akçeye yükselmiş, nüfusu ise 11 hâne ve beş mücerredden oluşan 16 neferden, 13 hâne ve 21 mücerredden oluşan 34 nefere çıkmıştır (Barkan-Meriçli, 1980: 496). İnceleme alanımız içinde bulunan Honaz’da Çağlayık Mezrâsı, ikisi harab yedi bağ, iki zemin, iki bahçe, iki âsiyâb ile kestane ve koruluklardan hâsıl olan 350 akçe vakfa gelir olarak kaydedilmiş olup, zâviyeye hizmet eden 13 neferin yanında 14 nefer vakıf evladı da defterde ayrıca mukayyed görülmektedir. Sultan Mehmed ve Sultan Selim Han tarafından mukarrer tutulduğu anlaşılan vakfın tevliyeti İsmail Seydi’den sonra sırasıyla evladdan Seydi Ahmed, Hasan, Hasan oğlu Hüseyin, Mehmed Şah ve Nuh’a bırakılmıştır (TADB. TTD. EV. 560, v. 241b). Honaz Nâhiyesi’nde bir değirmen ve kestane bahçelerinin vakfedildiğine dair diğer bir kayıtta ise vakfın mutasarrıfları sırasıyla Gökbaşlu neslinden Hüseyin, Murad, Mehmed Şah, Hızır Şah ve Nasuh veled-i Seydi Ahmed olarak kaydedilmiştir ve mezkûr vakıf yukarıda vakfın mükerrer halidir (TADB. TTD. EV. 560, v. 243b). Şeyhlü Nâhiyesi’nde kurulan diğer bir Gökbaşlu Zâviyesi’nin ise Şah Çelebi ve Bâyezid-i Hüdâvendigâr nişanlarıyla kurulduğu ve vakfın toplam hâsılının aynı ismi taşıyan köyde mütemekkin olan 10 neferden sağlanan 659 akçe olduğu anlaşılmaktadır. Gökbaşlu Köyü için Sultan Bâyezid ve Sultan Selim Han’dan da nişanlar verildiği anlaşılmaktadır. Sultan Mehmed zamanında mensûh olup timara verilen köyün son mutasarrıfları ise Pir Mehmed, Süleyman ve Mevlâna Yahya Fakih’tir (TADB. TTD. EV. 560, v. 276a).

1.2.5. Bâyezid-i Veli Vakfı

Selendi’de bulunan ve Germiyanoğlu Yakub Çelebi’den berât verildiği kaydedilen vakfın hâsılı 212 akçe olup Mevlâna Müslim, Ali, Hamza, Seydi Fakih, Yusuf ve İsa mutasarrıflar olarak deftere kaydedilmişlerdir (TADB. TTD. EV. 560, v. 178a).

1.2.6. Kırk Beyi Zâviye ve Medresesi

Germiyanoğlu Şah Çelebi ve Murad Hüdâvendigâr zamanında Simav’da kurulmuş olan vakfın toplam hâsılı 7360 akçedir. Söz konusu hâsılın 137 vergi neferi ile mütemekkin olarak kaydedilen Yenice Köyü’nden sağlandığı anlaşılmaktadır. Vakfın

22

mutasarrıfları ise sırasıyla evladdan Veli, Doğan ve oğulları Ece ve Ali, Celal, Elvan, Ali bin Mehmed, Cemal Seydi, Ali Seydi, Bahşâyiş Seydi, Hasan, Veli ve diğer Hasan şeklinde kaydedilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 166a-167a).

1.2.7. Derviş Kadim Zâviyesi

Germiyanoğlu Şah Çelebi zamanında Selendi Nâhiyesi’ndeki Başkilise Mezra’sı Derviş Kadim için vakfedilmiştir. Söz konusu vakıf yerde 64 neferden hâsıl olan 748 akçe zâviyeye gelir olarak kaydedilmiştir. Vakıf, sırasıyla Seydi, Şeyh Hasanî, Şeyh Hüseynî ve Şeyh Ali tarafından tasarruf edilirken mensûh olup timara verilmiş ve Sultan Bâyezid zamanında yeniden mukarrer tutulduktan sonra Şeyh Abdurrahim, Mevlâna Ahmed, Nebi Fakih ve Hacı Hasan tarafından tasarruf edilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 174a).

1.2.8. Şeyh Tunuslar Zâviyesi

Kula’daki zâviye için Akçaaydın Köyü’nde bir çiftlik yerdeki iki neferden hâsıl olan 485 akçe vakfedilmiş olup, vakfın Sultan Murad ve Sultan Mehmed Han tarafından da mukarrer tutulduğu anlaşılmaktadır. Vakfa sırasıyla evladdan Şeyh Paşa, Yiğid ve yeğenleri Ahmed Fakih, Ali Fakih veled-i Seydi ve Hacı Yakub veled-i Mahmud mutasarrıf olmuşlardır (TADB. TTD. EV. 560, v. 186a).

1.2.9. Şeyh Davud oğlu Şeyh İnebeyi Zâviyesi

Kula’daki zâviye için Balçık Köyü Göztepesuyu Çiftliği’nde meskûn bulunan altı neferden hâsıl olan 250 akçe vakfedilmiştir. Sultan Mehmed ve Sultan Bâyezid Han’dan berât-ı şeriflerin görüldüğü vakfın, İnebeyi oğlu Derviş Mesud tarafından tasarruf edilirken mensûh olduğu kaydedilmiştir. Sultan Bâyezid’in yeniden mukarrer tutmasından sonra evladdan Pir Ahmed Fakih ve oğlu Kulu Dede ile Lütfi vakfın son mutasarrıfları olarak deftere kaydedilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 187b).

1.2.10. Derviş Senedlü Zâviyesi

Kula’da kurulduğu anlaşılan zâviyeye Bâyezid Hüdâvendigâr’ın biti verdiği anlaşılmaktadır. Germiyanoğlu Yakub Çelebi tarafından da nişân verilen vakfın hiçbir hâsılı deftere kaydedilmemiştir. Bununla beraber zâviyeyi sırasıyla Rahmet Fakih, Sadık, Sıddık ve Seydi Haşimî’nin tasarruf ettikleri mukayyeddir (TADB. TTD. EV. 560, v. 188b).

23

1.2.11. Hacı Ulaca Zâviyesi

Uşak Nâhiyesi’nde kaydedilen vakfa Gökçeoğlu Köyü’ndeki Şadoğlu Çiftliği’nde meskûn 24 vergi neferinden sağlanan 1800 akçe gelir olarak yazılmıştır (TADB. TTD. EV. 560, v. 191b). Vakfın Sultan Mehmed Han tarafından da mukarrer tutulduğu anlaşılmaktadır. Zâviye Haydar Fakih ve oğlu Davud Fakih tarafından tasarruf edilirken mensûh olup timara verilmiş, Sultan Bâyezid’in mukarrer tutmasından sonra ise sırasıyla Mehmed, Seydi Cafer, Seyyid Ruşen, Cafer ve Seyyid Kılıç tarafından tasarruf edilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 191b).

1.2.12. Derviş Müsafir Zâviyesi

Uşak Nâhiyesi’nde kurulan zâviye için Saraycık Köyü’nde 300 akçe hâsılı ile mukayyed bulunan Halifeoğlu çiftliği vakfedilmiştir. Fatih döneminde nesh edilen vakıflar arasında yer alan zâviye, Bâyezid Han tarafından mukarrer tutulduktan sonra Hasan Bali oğlu Derviş Müsafir, Mahmud Fakih i Hasan, Bahşâyiş ve Musa veled-i Bala tarafından tasarruf edveled-ilmveled-iştveled-ir (TADB. TTD. EV. 560, v. 194a).

1.2.13. Kara Abdal Zâviyesi

Anadolu’nun pek çok yerinde Kara Abdal2 adına zâviyeler tesbit edilmekte fakat bunların aynı şahsiyetleri işaret edip etmediği bilinmemektedir. Banaz’daki Kara Abdal Zâviyesi için Kara Abdal Köyü’nde bir çiftlik yerden hâsıl olan 585 akçe vakfedilmiştir. Vakıf, Kara Abdal, Kıran ve İsa tarafından tasarruf edilirken mensûh olup, timara verilmiştir. Sultan Bâyezid tarafından mukarrer tutulmasından sonra ise sırasıyla evladdan Veli, Hamza ve İsa, Halil i İsa, Rüstem birader-i İsa, Veli Mustafa veled-i İsmaveled-il ve Şah Kulu veled-veled-i Hamza, Mevlâna Alveled-i Fakveled-ihveled-i Nasuh ve Sündük veled-veled-i Oruç tarafından tasarruf edilmiştir (TADB. TTD. EV. 560, v. 204a).

1.2.14. Hatib Muhyiddin Vakfı

Uşak’da Germiyanoğlu ve selâtin-i mâziye ahkâmlarıyla tasarruf edildiği kaydedilen vakfın gelir kalemleri arasında Akkilise Köyü’nde 20 dönüm bağ ve 400 dönüm yer bulunmaktadır. Vakfın mutasarrıfları ise sırasıyla Muhyiddin, Cafer, Yahya,

2 Kara Abdal’ın Kayseri bölgesindeki Hasan Dağı’na adını veren Şeyh Turasan’ın müridi olabileceği akıllarda tutulmalıdır.

24

Ebubekir, Süleyman, Sitti, Bekir, Dualıca, Ayşe ve Mükerrime’dir (TADB. TTD. EV. 560, v. 209b).

1.2.15. Şeyh Mustafa Zâviyesi

Lazkiye’de kurulan vakfın 400 akçe hâsılı olup, gelirleri arasında Kara Abdal Köyü’ndeki bazı yerler kaydedilmiştir. Sultan Murad, Sultan Mehmed, Sultan Bâyezid ve Sultan Selim tarafından mukarrer tutulan vakfın son mutasarrıfı ise evladdan Hasan’dır (TADB. TTD. EV. 560, v. 238b).

1.2.16. Şeyh Yiğid Zâviyesi

Homa’da kurulan ve Gâziviran Köyü ile Âşıktekke Köyü’ndeki bazı yerlerin gelir olarak kaydedildiği anlaşılan zâviyenin toplam hâsılı 550 akçe olup, Derviş Kemal mutasarrıf olarak mukayyeddir (TADB. TTD. EV. 560, v. 252b-254a).

1.2.17. Şeyh Bâyezid Paşa

Şeyh Bâyezid Paşa’nın Güre’de bulunan ve kadimden tasarruf olunduğu anlaşılan vakfının gelirleri arasında Çataltepe Mevzi’nde bir değirmen kaydedilmiştir. Vakfın hâsılı ise 500 akçe olarak mukayyeddir. Germiyanoğlu’ndan nişân verilen vakfın mutasarrıfları; Veli veled-i Şeyh Paşa, Drazkotlu Bali ve Dursun olarak defterde kayıtlıdır (TADB. TTD. EV. 560, v. 177b).