• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE TERÖR

5) Tasarıda, terörizmin uluslararası boyutu ihmal edilmektedir.

2.1. Dinci Terör

2.1.1. Genel Bilg

107 A.g.e., s.607.

Din, belli bir gerçekliğin felsefesini ve etiğini belirleyen kuramsal çerçevedir. Terör, amacını belli bir dinden aldığı takdirde; buna “dinci terör” denmektedir. Bunlar, İslamcı-köktenci hareketler olarak ortaya çıkar ve amaçlarına ulaşmak için terör yolunu benimserler. İslamcı köktencilik, günümüze dek çeşitli biçimler almıştır; modern çağda uzun bir geçmişe sahiptir. 18. ve 19. yüzyılda güçlü olan İslamcı canlanma ve reformculuk hareketleri, günümüzdeki İslamcı radikalizm biçimleri ile belirgin benzerlikler taşımaktadırlar. İslamcı köktenci hareketlerin en belirgin kuramı, modernlik ve modernleşmeye kararlı bir biçimde karşı olma noktasında kurulur. Politik ve kültürel modernleşme bir sekülerleşme süreci olduğundan, İslamcı köktencilik politik kuruluşların merkezine kutsal metinleri; politik iktidar konumuna da hem din adamı hem de yasa koyucu olarak dini liderleri koyarak buna karşı çıkmaktadır.109

Terör olgusunun ortaya çıkmasına neden olan ideolojik temellerden biri de din duygusudur. Din, özgür olması gereken bir inanç sistemi olduğu halde, kimi örgütler tarafından siyasi amaç için kullanılan bir araç haline getirilmiştir. Dinin dogmaları sorgulanamaz ve değiştirilemez olduğu için dinin siyasallaşması ve bir akım olarak görülmesi de kitleler tarafından kolaylıkla kabul görmüştür. Dinin siyasete yansımasında ve terörizm kapsamında bir araç olarak kullanılmasındaki en önemli neden; ‘din’in, muhalefetin olmadığı toplumlara meşru ve kabul gören bir kanal ve kurum olarak katılmayı hedeflemesi ve alternatif politikayı kullanabilme amacı olarak doğmasıdır. Dinsel örgütlerin ortak özellikleri şeriat ile yönetilen bir devleti amaçlamaları ve diğer güçlere, dinlere ve özellikle ABD ve Batı’ya karşı

109 M.Hardt ve A. Negri, İmparatorluk, Çev. Abdullah Yılmaz, (İstanbul: Ayrıntı Yayınevi, 5.Baskı,

olmalarıdır. Bütün eylemlerini Allah adına yaptıklarını savunarak eylemlerini meşru gösterme eğilimleri vardır.110

Son yıllarda İslam ve terör kelimelerinin sık sık birlikte kullanıldığına şahit olunmaktadır. Dinsel terör, özellikle Batı tarafından İslamiyet’e yüklenmiştir. Fakat bu terör eylemlerinin sorumluluğu dinde değil, bireydedir. Bir insanlık suçu olan terör ile ahlaki açıdan insanları eğitmeye, iyiye, doğruya yöneltmeye çalışan bir dinin bir arada düşünülmesi mümkün değildir. Nitekim Hıristiyanlık, Yahudilik, İslam olsun bütün dinler terörü reddeder ve lanetler. Buna ilişkin olarak değerlendirmelerde bulunanKarlığa, bazı gruplar tarafından din aracı ile yapılan terörün kendi içerisinde beş ayrı suçu barındırdığını ifade etmiştir; “Terörist, hem Yaratıcı’ya, hem tür olarak insanlığa, hem fert olarak insana, hem kendisine, hem de mensubu bulunduğu camiaya karşı suç işlemektedir.”111

İslami terör, 11 Eylül sonrasında Batı tarafından ciddi bir sorun olarak ele alınmaya başlamıştır. Terör ve şiddet, İslam dininin özellikle yasakladığı şeylerdir. Ancak, günümüzde her Müslüman İslamiyet tarafından öngörülen şeyleri harfiyen yerine getirmemektedir (başörtü takmaması, hırsızlık yapması, faiz alması vb.); dolayısıyla İslamiyet’in şiddete karşı olması da bir Müslüman’ın terör amacı ile şiddete başvurmasına engel olmamaktadır. İslam, şiddete, teröre müsait bir inanç sistemi değildir. Nitekim teröre “İslami” bir vasıf yakıştırmak da doğru bir tez olarak kabul edilmemektedir.

110Doğu Ergil, Ders Notları, (Ankara: Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve

Uygulama Merkezi, 28. Dönem Uluslararası İlişkiler Uzmanlık Programı )

111Bekir Karlığa, “ Din, Terör, Savaş ve Global Etik İhtiyacı”, Der. Ergün Çapan, İslam’a Göre

İslami terör örgütleri, amaçları doğrultusunda kullanılabilecek en uygun aracın “cihad” olduğunu düşünmektedirler. “Cihad” kelimesi ilk olarak 11. yüzyılda Haçlı Seferleri’ni nitelendirmek amacıyla Batı tarafından üretilen “kutsal savaş (Holy War)” sözcüğünün karşılığı olarak çıkmıştır. Arapça kökenli “çabalama” kelimesinden türetilen ve “Allah adına çabalamak” manasına gelen “Cihad” kavramı, özü itibariyle “savaşmak” gibi bir anlamı ifade etmemektedir. Genel anlamda, “Cihad”, Allah’ın dinini her tarafa ulaştırmak için yapılan her türlü faaliyet ve hareketi kapsamaktadır. Bu nedenle, “Cihad”, yapıldığı eylemler itibarıyla farklılık gösterir. Bunlar; cehalete, fakirliğe, ihtilafa, münafıklara, iç ve dış düşmanlara karşı cihattır112. “Modern Cihat” kitabının yazarı Loretta Napoleon ise cihadın iki farklı yönü bulunduğunu belirterek, kavrama açıklık getirmiştir. “Biri, cinsel istekleri ve kötü eğilimleri yenme savaşı demek olan “Büyük Cihad”, diğeri, İslam’ın saldırganlara karşı silahla savunulması demek olan “Küçük Cihad”dır. Ama “Cihad” terimi, özellikle çeşitli silahlı gruplar tarafından Batı ile olan şiddetli çatışmalarında kullanılmıştır.”113

İslami hoşgörünün gerekli şartlarını göz önüne almadan hareket eden İslami terör örgütleri için “Kutsal Savaş” her türlü teorinin, ilkenin, siyasetin üzerinde rol oynamaktadır. İnsanları ve devletleri Kutsal Savaşları uğruna ölmeye çağıran bu yaklaşımla örgütler, kimi zaman ikna kimi zaman tehdit yolları ile “İman Misyonerleri”114 adı altında görev yapmaktadırlar. Laisizmin İslami sentezin en büyük düşmanı olduğu düşüncesiyle hareket eden ve yalnız dini mücadelelerini

112 Şadi Eren, Cihad ve Terör, (İstanbul: Zafer Yayınları, 2004), s.29

113 Loretta Napoleoni, Modern Cihad, Çev. N.Domaniç ve N. Avhan, (İstanbul: Bulut Yayınları,

2004), s.284

kazanım için yaşayan bu radikal örgütler, Türkiye gibi İslam ve demokrasi dengesini iyi kullandığı düşünülen ülkeleri kendilerine hedef olarak seçmektedirler.

Genel olarak baktığımızda İslami örgütler yaptıkları eylemlerin Allah için olduğunu savunurlar ve çoğunlukla kendilerine “Allah’ın askerleri” nitelendirilmesini yaparlar. Bu örgütlerin propaganda alanları geniştir; propaganda alanları içinde de en başta camiler gelir. Dinsel örgütlerin mensupları genellikle yoksul, muhafazakâr ve kimlik sorunu olan genç, bilgisiz insanlardan oluşmaktadır. Bu şahıslar, bir canlı bomba ya da bombacı olarak kendilerini Allah için öldürmeye hazırdırlar, cahilliğin verdiği inançla bu dünyada bulamadıkları mutluluğu diğer dünyada bulacaklarını düşünürler ve örgütün amaçları doğrultusunda kullanılırlar.115

1970’li yılların sonlarında radikal İslami terörizm tehdidi altına giren Türkiye’de, kırkı aşkın yasadışı dini örgüt vardır. Örgütlerin Türkiye içerisinde halen doğrudan ya da dolaylı yollardan eylemlerini gerçekleştirdiklerini söylemek mümkündür. Örgütlerin devamlılığını sürdürmelerine etken olan nedenleri ise kısaca şu şekilde sıralayabiliriz: Türk toplumunda ve yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları arasında kökleşmiş bir radikal İslamcı tabanın mevcut bulunması, Türkiye’deki bazı radikal Müslümanların yurtdışında faaliyet gösteren diğer terörist örgütler ile işbirliği yapması, Türkiye’nin sahip olduğu jeostratejik konumu itibariyle radikal İslami terörizm örgütlerinin dış güçler tarafından desteklenmesine elverişli olması, geçmişten günümüze süregelen siyasi partilerin oy almak uğruna radikal İslami görüşlere sahip kitleleri desteklemesi ve bunun sonucunda toplum içerisinde İslami

örgütlerin kabul görmesi, demokrasiyi kullanarak örgütlerin sivil toplum içerisinde kendilerini meşrulaştırma çalışmalarıdır.116

Daha önce de belirtildiği üzere, 1979 yılında gerçekleşen İran Devrimi tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. İslamcı radikal hareket olarak başlayan bu akım, 1980’lerde Endonezya’dan Cezayir’e kadar bütün Müslüman ülkelerde politik hedeflere yönelik şiddet olgusunu beraberinde getirdi. Buradan hareketle, 1980’li yılların başında Türkiye’de din odaklı radikal gruplar oluşturulmuş, dinin bir idare sistemi olmasını savunan bu örgütler, 1990’lı yılların başında eylemlerinin zirvesine ulaşmışlardır. Hought’a göre, 1990’lı yıllarda Sovyet sisteminin yıkılması ve Soğuk Savaş döneminin sona ermesi inançlardan kaynaklanan sorunları beraberinde getirmiştir. Zira inançlardan kaynaklanan ideolojik farklılıklar dinin nefrete ve nefretin de savaş ve terörizme doğru evrilmesine neden olmuştur.117

2.1.2.Türkiye’deki Dini Terör Örgüt Örnekleri ve AB’nin Bu Örgütlere