• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE TERÖR

A. Liderlik 1) Siyasi lider,

9) Kürdistan Ulusal Meclisi(KUM)

2.2.3. Abdullah Öcalan’ın Yakalanması Sonrası Gelişmeler

2.2.3.1. Abdullah Öcalan’ın Yakalanması

Öcalan’ın yakalanması hem Türk hükümeti hem de PKK açısından karşılıklı kazanç getirebilecek bir olgu olarak görülmüştür. Kimilerine göre Öcalan’ın yakalanması sonucu uzun ve kanlı bir PKK ayaklanması gerçekleşmeyecekti ve böylece daha istikrarlı bir ekonomi ve daha demokratik bir Türkiye oluşacaktı. Demokratik ve ekonomik anlamda daha iyiye giden bir Türkiye ise AB’ye girme sürecinde yerine getirmesi gereken kriterleri yerine getirmiş olacaktı. Böylelikle Türkiye’nin Kürt sorunu, aynı zamanda AB’nin sorunu ve sorumluluğu olacaktı.

Buna ilaveten, AB’ye kabulü Türkiye’nin toprak bütünlüğünü koruması konusunda yardımcı olacaktı. Öcalan, “Zafer, demokrasiye dayanır. Herhangi birisi Amerika’ya ya da İngiltere’ye baktığı zaman dünyayı nasıl yönlendirdiklerini ve şekillendirdiklerini iyi anlar. Demokrasi, Batı’nın üstünlüğünü sağlamıştır.”272 diyerek demokrasiyi savunduklarını ifade etmiştir.

PKK’ya yardım ve yataklık yapan ülkelerden birinin de Suriye olduğunun bilinmesine rağmen bu konuda net bir siyasi adım atılamamıştır. Bunun en önemli nedeni, Suriye’nin ülkesindeki teröristlere ilişkin takındığı tutumdur. Suriye, topraklarındaki teröristleri iade etmemiştir; çünkü ülkesindeki bu kişileri “siyasi mülteci” olarak görmekteydi ve iadeyi gerçekleştirmeme nedeni olarak bunu göstermekteydi. Suriye’nin bu tutumu, Türkiye’nin baskısı ve Suriye’nin içinde bulunduğu ortam nedeniyle zamanla değişmiştir. Burada Türkiye’nin baskısından kasıt, Türkiye’deki yetkili ağızların, Türkiye’nin artık Suriye’ye karşı net bir tavır alacağının sinyallerinin vermesidir. Bu değişime giden süreçte yaşanan gelişmeler şöyledir: 1998 yılında Suriye’nin örgüte o zamana kadar verdiği desteğin ulaştığı boyut, Türkiye’nin kararlı bir tutum içine girmesini zorunlu kılmıştır. Buna bağlı olarak Türkiye, diplomatik atağa geçilmiştir. Türkiye, aynı yılın Eylül ayında askeri anlamda da harekete geçmiştir. Türkiye, Suriye sınırına asker yığmaya başlamıştır. 1 Ekim 1998 tarihinde ise Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, T.B.M.M. açılış konuşmasında sert bir şekilde Suriye’yi uyarmıştır.273

272 Michael M. Gunter, “The continuing Kurdish problem in Turkey after Ocalan’s capture”, Third

World Quarterly, 21, 2000, passim

Suriye içinde bulunduğu olumsuz iç ortam ve dış baskılar nedeniyle yumuşamaya başlamıştır. Gösterilen çabalar 1998 yılında etkisini göstermiş ve 9 Ekim 1998’de Öcalan Suriye’yi terk etmek zorunda kalmıştır.274 Türkiye kararlı

tutumundan geri adım atmamış ve sonunda PKK terör örgütünün bu ülkede sürdürdüğü faaliyetlere son vermek amacıyla, Suriye ile Türkiye arasında 20 Ekim 1998 tarihinde Adana’da bir mutabakat belgesi imzalanmıştır. Türkiye etkili bir ilişki yürütmüş ve başarılı olmuştur.

Öcalan, yıllar boyu kendisine her türlü lojistik destek veren, örgüte topraklarında kamplar açan bir ülkeden ayrılıp aynı yardımları yapan ve uluslararası platformda siyasal destek verecek güçte bir başka ülke olan Yunanistan’a gitmek istemiştir; fakat Yunanistan’dan önce Rusya’ya gitmiştir. Avrupa ülkelerine yaptığı sığınma başvurusu kabul edilmeyen Öcalan, 16 Ocak 1999’da yeniden Rusya’ya dönmüştür. Rusya ise Öcalan’a ülkeden ayrılması için 10 günlük müddet tanımıştır. Suriye’den sonra Rusya’ya gittiği Mesut Yılmaz tarafından açıklanan Öcalan, Türkiye’nin diplomatik girişimlerinin sonucu olarak buradan da İtalya’ya geçmiştir. Roma havaalanında sahte pasaport nedeniyle 12 Kasım 1998 tarihinde tutuklanmıştır; ancak Öcalan Türkiye’ye verilmemiştir. MED TV’ye Amsterdam’daki Kürdistan Enformasyon Merkezi tarafından 13 Kasım 1998 tarihinde gönderilen haberde Öcalan’ın Roma’ya İtalyan hükümetinin bilgisi dâhilinde gittiğini belirttiği ifade edilmiştir. İtalyan hükümeti Ankara’nın iade talebine olumsuz cevap vermiş; Öcalan’ın iadesi konusunda Ankara 1957 tarihli Avrupa İade Sözleşmesi’ni dayanak olarak göstermiştir. Bu sözleşmenin

3.maddesinin 2. fıkrasına göre bireyin ırk, din, ulus ya da siyasi görüşü nedeniyle cezalandırılmasının söz konusu olduğu bir durumda iade edilmeyebileceği belirtilmektedir. İadeyi düzenleyen 11. maddeye ise İtalya çekince koymuş ve ölüm cezasının olduğu ülkelere suçluları iade etmeyeceğini beyan etmiştir. Gerekçe olarak da İtalyan anayasasının ölüm cezasını yasaklayan 2. madde ve 27. maddenin 4. fıkrası olarak göstermiştir.275

İtalya’nın Öcalan’ı Türkiye’ye vermemesinin üzerine halk tarafından İtalyan malları boykot edilmeye başlanmış ve bu boykot Türkiye’nin birçok yerine yayılmıştır. Bu boykot devam ederken 17 Kasım 1998 tarihinde Öcalan, İtalya’da ilk kez sorgulanmış ve sorgulama sırasında Öcalan, kanlı eylemlerden pişmanlık duyduğunu belirtmiştir. Bu olaydan hemen bir gün sonra Avrupa Parlamentosu hiçbir Avrupa ülkesinde Öcalan’a siyasi sığınmacı statüsü ve hakkı verilmemesiyle ilgili aldığı kararı açıklamıştır. 20 Kasım 1998 tarihinde Öcalan, Roma İstinaf Mahkemesi tarafından serbest bırakılmıştır. Bu tarihten 10 gün sonra yani 30 Kasım 1998’de terörist başı Abdullah Öcalan’ın Türkiye'ye iadesi istemini içeren 900 sayfalık dosya İtalyan yetkililere verilmiştir.276

İtalya’nın Öcalan’ı iade etme gerekliliğinin temelinde 1977 tarihli Avrupa Terörizmi Önleme Sözleşmesi yatmaktadır. Bu sözleşmenin 2. maddesi, siyasi içerikli şiddeti içeren eylemlere katılanları iade kapsamına almaktadır. Bu çerçeve içinde olayı değerlendiren ve üzerinde Washington’un artan oranda baskısını

275 Emin Gürses, Ayrılıkçı Terörün Anatomisi IRA-ETA-PKK, s.143

276 Abdullah Manaz, Türkiye’ye Yönelik Terör Odakları, (İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık,

hisseden İtalya, Öcalan’ın Türkiye’ye iade edilmemesi ve Yunanistan’a gönderilmesiyle üzerindeki yükten kurtulmuş olmaktadır. Öcalan, Yunan büyükelçisinin Nairobi’deki rezidansında kalmayı istemiştir. Yunanlı yetkililer, Öcalan’a siyasi sığınma verebilecek diğer Afrika ülkeleri ile görüşmelere başlamıştı. Güney Afrika, Öcalan’ı kabul edebilecek gibi görünmüştü. Yunan İstihbarat Teşkilatı’na göre Öcalan’ın Yunan diplomatik temsilciliğinden uzaklaştırılması gerekmekteydi. Yerinin bilindiğinden endişe edilmeye başlanmıştı. Öcalan’ın komşu bir ülkeye ya da Kenya’daki bir Yunan Ortodoks kilisesine götürülmesi yönünde görüşmeler 12 Şubat 1999 tarihinde başlamıştı. Kenya güvenlik kuvvetleri, 14 Şubat 1999’da Yunanistan büyükelçiliğine ve büyükelçinin rezidansını kuşatmış ve bundan bir gün sonra Öcalan, Yunan Büyükelçisinin rezidansında Hollanda’ya gitmek üzere havaalanına giderken ortadan kaybolmuştur.

16 Şubat 1999 tarihinde Türk kuvvetleri tarafından Öcalan’ın yakalandığı açıklanmıştır.277 Türkiye, Abdullah Öcalan’ın yakalanıp getirildiğini dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in, 16 Şubat 1999 günü saat 01.00’de düzenlediği basın toplantısıyla öğrenmiştir. Türkiye’de sadece en üst düzey 10 kişinin bildiği operasyon gizli tutulmuş ve Abdullah Öcalan’ı taşıyan özel uçak İstanbul’a, oradan Bandırma’ya ve askeri bir gemiyle İmralı Adası’na götürüldükten sonra Başbakan Ecevit açıklama yapmıştır. Ecevit, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’la birlikte basının karşısına çıkıp canlı yayında, Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirildiğini duyurmuştur. 15 Şubat 1999’da Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalanan Öcalan, Genelkurmay Özel Kuvvetleri Komutanlığı ve MİT’in oluşturduğu özel tim

tarafından, eski devlet bakanlarından Cavit Çağlar’a ait özel uçak ile 15 Şubat’ı 16 Şubat’a bağlayan gece sabaha doğru 03.00’da Türkiye’ye getirilmiştir.278

Öcalan’a göre; yakalanması, dünya çapında bir komplo sonucu gerçekleşmiştir. Öcalan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne verdiği savunmada, yakalandığı dönemde dünyada yaşanan birçok gelişmeyi yakalanmasıyla ilişkilendirmiştir. O kadar ki, ABD Başkanı Clinton’ı sıkıntıya sokan Monica skandalından, Türkiye’nin Rusya ile imzaladığı Mavi Akım projesine kadar birçok olayı yakalanmasının gerekçeleri arasında saymıştır.279 Öcalan’a göre ABD Başkanı

Clinton, Monica skandalı nedeniyle, Yunanistan Ege ve Kıbrıs nedeniyle, Rusya IMF’den aldığı 8 milyarlık kredi ve Mavi Akım Doğalgaz projesi nedeniyle, İsrail de Türkiye’yi yanında tutmak istemesi nedeniyle Türkiye ile işbirliği yapıp kendisini yakalatmıştır. Öcalan dünya gündemindeki tüm olayların merkezine kendisini koymaktaydı; ama savları ciddi bulunmamaktaydı.280