• Sonuç bulunamadı

Gençlerin Yükseköğretim Tercihi ve Yükseköğretimden Beklentileri 48 

2.  TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİME GİRİŞ 40 

2.3.  Gençlerin Yükseköğretim Tercihi ve Yükseköğretimden Beklentileri 48 

Toplumsal yapının niteliğine bağlı olarak, günümüzde meslek üyeliği bir atıf olmaktan çıkıp, başarı sürecine dönüşmektedir (Arslan, 2001, s.317). Yani, meslek edinmek ve kariyer geliştirmek neredeyse tamamen formal eğitimle mümkün olmaktadır. Sanayileşme, kentleşme ve demokratikleşme ile profesyonel meslekler geniş toplum kesimlerine açık hale gelmiştir. Böylece gençler göreli eğitim fırsatı yoluyla yüksek itibarlı, bol kazançlı, popüler meslekleri edinerek çalışma ve iş hayatına hazırlanabilmektedir.

49

Yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişmiş ülkelerde bilgi toplumuna

(knowledge society) geçiş süreci başlamış ve bilgi ekonomisi (knowledge economy)

adı verilen yeni bir küresel ekonomik yapı oluşmuştur. Bu yapıda ekonomik güç, bilgi ve öğrenim düzeyi ile, ülkelerin rekabet gücü ise beşeri sermayeleri ile ölçülür hale gelmiştir. Bu süreç, bilginin üretilmesi ve paylaşılmasından birinci derecede sorumlu olan üniversitelerden beklentileri artırmış ve hemen tüm ülkelerde yükseköğretim toplumların ilgi odağı olmuştur (YÖK, 2007, s.13)

Üniversiteler bilgiyi bir kuşaktan diğerine aktaran, insanların kişiliğini geliştiren, topluma faydalı olan ve bilimsel araştırma ile yükümlü olan kurumlardır (Akın, 2003, s.207). Toplum için nitelikli işgücü yetiştirmek ve bilimsel bilgi üretmek üniversitelerin iki temel amacıdır (Akdoğan ve Hasanov, 2003, s.1). Bilgi toplumuna ve ekonomisine geçiş sürecinde değişik toplum kesimlerinin üniversiteden artan beklentileri YÖK Raporu’nda (2007) şöyle sıralanmıştır;

“1. Daha fazla öğrenciye ve daha geniş bir yaş grubuna eğitim vermek, yani “yığınlaşmak”(massification),

2. Hızla üretilen yeni bilgilerin ve oluşan yeni bilgi alanlarının tümünü kapsayacak şekilde programlarını genişletmek (academic expansion),

3. Eğitimde, mezunların iş bulabilmesi, araştırmada ise bilginin yanısıra uygulamaya yönelmek (relevance),

4. Toplumla güçlü köprüler kurarak, bölgesel ve ulusal kalkınmaya daha fazla katkıda bulunmak,

5. Paydaşlarına hesap verebilen, açık ve saydam yönetişim modelleri geliştirmek (accountability),

50

6. Tüm bu beklentileri, giderek göreli olarak azalan kamusal kaynaklar ile karşılayabilmek olarak şekillenmiştir denilebilir” (s.13). Lise yılları özellikle son sınıflar, gençlerin geleceğine ilişkin yeni kararlar almasını ve bu kararları uygulamaya koymasını gerektiren yıllardır. Bu dönemde gencin istekleri ve yetenekleri doğrultusunda seçim yapmasına ve karar vermesine izin verilmelidir. Ergenlik döneminin sancılarıyla geçen bu dönemde ailelere ve öğretmenlere sürecin sağlıklı geçirilmesi açısından büyük görev düşmektedir. Gençlerin gelişim görevlerini başarması ve mesleki olguluğa ulaşarak karar vermesi beklenir (Yeşilyaprak, 2007, s.230-231). “Birey; yetenek, ilgi ve istekleri doğrultusunda meslek olarak seçtiği alanda başarılı, verimli ve mutlu olur” (Sarıkaya ve Khorshid, 2009, s.394).

Yükseköğretim, mesleğe hazırlık ve mesleğe giriş şartlarını oluşturan ve meslekte iş bulmayı ve meslekte ilerlemeyi meslekte yüksek kazanç elde etmeyi de kolaylaştıran bir basamak olması vesilesiyle meslek seçimi sürecinin en önemli parçası olarak kabul edilebilir. Zira Işık Üniversitesi tarafından 2010 Mart’ında gerçekleştirilen “Üniversite Tercih ve Algı Araştırması” nda 3617 kişiye bu soru sorulmuş yanıt alınmıştır. Analiz sonuçlarına göre üniversite adayı gençlerin %31’i iyi bir kariyer sahibi olmak için, %25’i iyi bir gelecek sahibi olmak için, %22’si iyi iş imkânlarına sahip olmak için, %20’si iyi bir meslek sahibi olmak için, %9’u iyi bir eğitim almak için, %6’sı kişisel gelişimimi sağlayabilmek için ve %4’ü fazla para kazanmak için, %2’si ailem yüzünden ve kalan %2’si ise diğer cevapları vermiştir. Bu rakamlar dikkate alındığında adayların üniversiteye gitmelerini tetikleyen nedenlerin başında “İyi bir kariyer sahibi olmak”, “iyi bir meslek sahibi olmak” ve “iyi bir geleceğe sahip olmak” konularının geldiği görülmektedir.

51

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Lisansüstü Eğitim Kalitesi’nin artırılması için yapılan alan araştırması anketine katılan Lisansüstü öğrencilerinin “Lisansüstü eğitim alma amaçları” bakımından dağılımı incelendiğinde; ankete katılan toplam 357 katılımcının 202 ‘sinin (% 56,6) kariyer, amaçlarından dolayı lisansüstü eğitimi tercih ettikleri görülmektedir. Veriler incelendiğinde katılımcıların yarısından fazlasının kariyer edinmek amacı ile lisansüstü eğitim yapmayı, dolayısıyla mesleki gelişimi, yaklaşık % 30’unun uzmanlaşmayı amaçladıkları görülmektedir (Sözer vd., 2002).

Ülkemizde her yıl yükseköğretim kurumlarına başvuru yapanların kısıtlı bir kısmı yükseköğretim kurumlarına yerleşebilmektedir. Açıkta kalma korkusuyla öğrenciler çoğu zaman yanlış tercihler yapabilmektedirler. Ancak; “Günümüzde hiçbir toplum, meslek seçiminde ve mesleğe girişte yapılacak yanlışlıklara bigâne kalamaz. Çünkü toplumun varlığını idame ettirmesi ve kalkınması, fertlerin istidat ve kabiliyetlerine en uygun mesleklere girmesiyle çok yakından ilgilidir” (aktaran, Aytekin, 2005, s.72). Meslekler nitelik ve nicelik yönünden arttıkça mesleğe yöneltme bir ihtiyaç haline gelir. Yöneltmede mesleki eğitim veren sistem, ekonomik yapısı ve bu ekonominin gelecekteki gelişimi gözden kaçırılmamalıdır (s.73).

Kişi önünde duran meslek tercih listesinden kendince en uygun olanını diğerlerinden ayırarak benimser. Böylece gelecekte girmeyi düşündüğü mesleği diğer mesleklerden ayırmış olur. Bu eleme işlemi bireyin meslek seçimi olarak ifade edilebilir. Meslek seçmek bir anlamda diğer mesleklerden vazgeçmek anlamına gelmektedir. Irvın Yalom (aktaran, Aytekin, 2005) karar vermenin zorluğunu, İngilizce’nin inceliklerini kullanarak zengin bir zihinsel çağrışım kullanarak göstermektedir. Ona göre, “karar vermek diğer olasılıklarla bağımızı koparır. Bir kadını, bir kariyeri, bir okulu seçmek diğer olasılıkları terk etmek anlamına gelir”

52

Özetle İngilizce’deki karar verme (decide) sözcüğü ile intihar etmek (suicide) sözcüğünün aynı kökten gelmesine dikkat çekerek, karar vermenin birey için büyük bir öneme sahip olduğunu vurgular. En basit kararlarımızda dahi biz seçeneklerden birini yaşatıp diğerlerini öldürüyoruz (ss.73-74). Lise son sınıftaki bir öğrenci de en azından hangi meslekleri yapmayacağına karar vermek durumundadır.

Bu noktada günümüzde meslek seçimi, bir yükseköğretim programı ve üniversite tercihiyle koşutluk içindedir. O halde bir yükseköğretim programı ve üniversite tercihi, meslek seçimini etkilemeleri nispetinde bireyin, zihinsel, psikolojik, akademik, ailesel, çevresel, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri ve mesleğin çeşitli özelliklerinin yanı sıra, ülkenin yükseköğretime geçiş sisteminin uygulamalarının ve yükseköğretim programı/fakülte/bölüm ve üniversiteyle ilgili özelliklerin de etkisi altındadır.

Gelişmiş ülkelerde mesleğe yöneltme görevini resmi kurumlar üstlenmiştir. Mesleklerin nitelik ve nicelik yönünden arttığı her ülkede, mesleğe yöneltme bir ihtiyaç haline gelir. Bu bakımdan mesleğe yöneltme ülkelerin eğitim sistemleriyle de sıkı bir ilişki içindedir. Aytekin (2005), bu nedenle mesleğe yöneltmede sorumluluk alan rehber öğretmenlerin, meslek, iş ve kariyer danışmanlarının çalıştıkları ülkedeki mesleki eğitim ve formasyon veren sistemi çok iyi bilmek zorunda olduklarını özellikle vurgulamıştır (s.71).

Öğrencilerin ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nü tercih nedenlerini araştıracak olan bir çalışma bu nedenle, bireysel ve çevresel faktörlerin yanı sıra, üniversiteye giriş sistemine, üniversite ve bölüme ilişkin sorgulamaları da yapmalıdır. Yüksek öğrenim kurumları ve programları, bilime, insanlığa ve topluma katkıları ölçüsünde, bireylerin ihtiyaçlarına da karşılık verir ve kabul görürler. Böylece “öncelikle tercih edilen” üniversite ve bölüm kimliğine kavuşurlar.

53