• Sonuç bulunamadı

Siyasal katılım kavramı daha önce de belirtildiği gibi sadece siyasal karar alma mekanizmalarında veya iktidar sahipliği amacıyla bir faaliyet göstermek değil, kamusal alanda bir birey olarak her türlü sosyal, siyasal, kültürel, toplumsal konuda yani kamuya ilişkin herhangi bir konuda fikir beyanı ve vatandaşlık hakları çerçevesinde hak talebi şeklinde bir davranış biçimi olarak da kabul edilebilir. Bu maksatla görüşülenlerin bugüne dek “devletin herhangi bir uygulamasına bu hakkı kullanarak etki edip etmedikleri” merak edilmiştir. Soruya verilen yanıtlar, kategorize edildiğinde aşağıdaki model ortaya çıkmıştır:

Şekil 6: Gençlerin siyasi iktidarı etkileme girişimlerine ilişkin model

Gençlerin siyasi iktidarı etkileme çabalarına yönelik yanıtları “başarılı” ve

edebilme konusunda başarılı olduklarını ifade eden görüşülenler, bu etkiyi genel olarak

“örgütsel ve örgüt içinde bireysel” bağlamda ele almışlardır.

a) Başarılı Etkileme Girişimleri

Görüşülenlerin devletin kararları üzerindeki örgütsel etkilerini ifade eden yanıtları aşağıda yer almaktadır:

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “Ülkücüler çoğu zaman Türkiye’de paranoya

olarak görülürdü. Ülkücü hareketin tarihinde bu böyle 70’li yıllar “Türkiye’ye komünizm geliyor Sovyet İhtilali olacak” dendiği zaman pek çok insan ülkücüleri paranoyaklıkla suçladı ama öyle bir dönem olmuş ki o yıllar içinde üniversitelere Türkiye’nin kalbi beyni olan üniversiteler işgal altına alınmış durumda. Bilinçsiz, gafletten ihanet düzeyine gelen bir kitle tarafından üniversiteler işgal edilip silahlarla şiddetle istibdatla kendileri dışında hiçbir düşünceyi kabul etmeyen ve Sovyet İhtilali’ne Türkiye’yi Afganistanlaştırmaya zemin hazırlayan bir anlayış doğunca ülkücülerin haklılığı anlaşıldı. Ülkücülerin o dönem verdiği mücadelenin bugün ne ifade ettiğini daha rahat anlıyoruz bunun dışında “Kıbrıs’a dikkat edin” dedi ülkücüler, “burada Türk varlığı silinecek buradaki Türklere zulüm yapılıyor” diye haykırdığı zaman “Kıbrıs duruyor bir şey olmuyor” dediler sonunda süreç yine ülkücülerin haklılığını gösterdi. 2000’ li yıllarda Kerkük diye kıvrandı ülkücüler, Türkiye çapında mitingler düzenlendi “burada Türkmen varlığına istibdat var buraya dikkat” diye yaza yaza söyleye söyleye boğazı yırtıldı yine aynı muameleyle karşılaştık. Ta ki tapu binaları yıkıldı ta ki orda insanlar öldü şehitlerimiz başladı o zaman ancak ülkücülerin haklılığı çıktı PKK terörü konusunda da aynı şeyi söylemek mümkün. Başbuğ yıllar önce yaptığı bir röportajda bu Barzani’ye güven olmaz diyor o dönem Barzani’yle Talabani’yle ülke arasında bir yakınlaşma var bunlar sürekli söylem değiştirecek ve samimi olmayan insanlar bunlara güvenmeyin diyor bunlara güvendiğimizde neler olduğu ortaya çıktı. Ülkücüler devlet terbiyesini algısını şuurunu aynı zamanda millet olma bilincini algısını çok çalıştığı bildiği için bazı konuları sezgisel kabiliyetlerle yakalıyor bazı konuların öngörüsünü doğru tespitlerle yakalıyor ama bazı noktalarda toplum ülkücüleri dinlemiyor. Türkiye’nin Afganistanlaşma sürecinden bahsettik bu süreç durduruldu, Kıbrıs meselesi keza, “ya taksim ya ölüm” sloganları vardı bu ülkücülerin yapılanmasıyla gerçekleşmişti. Türk dünyasının bağımsızlığa kavuşmasında çok etkili olundu. En son bahsettiğim sözde demokratik açılımın durdurulmasında çok etkili

olundu. İlk başta teşkilatlı olarak müdahale ettiğimize inandığım son dönemde demokratik açılım aslında bizim PKK açılımı olarak gördüğümüz o süreci kesinlikle MHP’nin, Ülkü Ocaklarının sağduyusu öngörüsüyle aştığımız düşünüyorum en son gözlemlediğime inanıyorum. O dönemde genel başkanımız 2010 Oslo görüşmelerini açığa vurmuştu başbakan da bu görüşmelerin yapıldığı ispatlandığı takdirde kendisini şerefsiz olarak niteleyecekti. Bu görüşmeler 2012 de açığa çıktığında başbakanın tutumu tavrı bambaşka bir hale dönüştü ve bu demokratik açılım sürecinde genel başkanımızın kararlı dik tutumu, ülkücü hareketin ortak kararlılığı ve tutumu demokratik açılım sürecinin önüne bir ket vurdu. (Demokratik açılım demek istemiyorum ama öyle adlandırdılar bir kere)”

G11. (CHP, Yaş:26, C:K): “1 Mart tezkeresine bu insanların tepkileri siyasi

partilerimizin tepkileri ortaya koydu.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Ülkü Ocakları genelinde bakarsak biz eğitim ve

kültür vakfıyız bu minvalde politika yapıyoruz. Aynı zamanda üzerinde fikir ürettiğimiz siyasi meseleler de var örneğin Suriye meselesi şu an çok gündemde bu konuyla alakalı fikirlerimizi hem yazılarımız çıkardığımız dergiler yoluyla hem de legal faaliyetler mitingler yoluyla toplum nezdinde hükümetle devletle paylaştığımız faaliyetler. Yapıldığı anda dikkate alınmıyormuş gibi lanse edilirken ben devlet politikalarına yansıdığını düşünüyorum geçmişte de birtakım örneklerini gördük siyasi zümre elitler toplumu başka bir yöne çekmeye çalışırken ülkücülerin bu konuda özellikle Ülkü Ocaklarının reaksiyon hatta aksiyon gösterdiğini bunu uzun vadede devleti bu yöne gitmekten alıkoyduğunu bulunduğu çizgide yürümeye devam ettiğini sağladığını görüyoruz. Yine bugün pek çok meselede biz zaten tek bir meselede fikir beyan eden bir örgüt değiliz eğitim, kültür bizim için güncel meseleler ben zaten sosyal ve kültürel faaliyetlerle ilgileniyorum. Siyasi fikirleri yüzünden görmezden gelinen yazarlar hakkında çalışmalar yapıyoruz. Görmezden gelinen edebiyatı, sanatı parlatmaya olması gerektiği yere koymaya çalışıyoruz. (…) Şu an aklıma gelen Irak Savaşı’nda Amerika’nın Irak’a müdahalesinde Mart 2003 tarihli bir tezkere meselesi vardı bu tezkerenin meclisten geçmemesi konusunda çalışmalarımız oldu ve bunun sonuç verdiğini gördük. Kıbrıs, Azerbaycan ve Karabağ Kürt açılımı… Kürt açılımını toplumun temelini dinamitleme gibi gördüğümüz atılımları hükümetin terk ettiğini ve milliyetçi muhafazakâr çizgiye kaydığını gördük. Bu örnekler “ülkücüler doğru

söylüyor biz onların söylediğini yapalım” şeklinde yansımamış olabilir uzun bir sürece yayılarak ve adımız zikredilmeden yapıldığını gördük.”

G3. (MHP, Yaş:25, C:E): “Üniversiteden örnek vereceğim. Çok ciddi olaylar

yaşanıyor zaman zaman ölüme yakın olaylar. Burada emniyet güçlerini ya da polisi durdurduğumuz, görmedikleri hataları onlara gösterdiğimiz oldu. O anlamda zaman zaman bunu yaşadık. Üniversitede liderlik yaptığım dönemlerde kendi üniversitemde bunu yaşadığımı ifade edebilirim. Polis müdahalesinde veya yaşanan soruşturmalar dekanlığın resmi anlamda gösterdiği tavır gibi meselelerde bunları değiştirdiğimiz etkilediğimiz durumlar oldu.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “…Aynı şekilde lisedeyken Türk dil bilincinin

geliştirilmesi için TDK genel merkezinde bir araya geldik oradaki daire başkanlarıyla onların afiş çalışmalarını okulumuzda ilçemizde yayınladık.”

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “Bireysel katılım konusunda dil meselesini biz çok

önemseriz. Türkçe’yi doğru güzel kullanmak, milletimizin en önemli değerinin dil olduğunu söyleriz devamlı bu anlamda çalışmalar yaparız etrafımda lise çağlarında çok insanın Türkçe dışında bir dil kullanmasını millet varlığımıza bir tehdit olarak görüp kendi özverimle kendi çabamla durdurabildiğime inanıyorum. İlk başta bireysel mücadeleyle oldu daha sonra çok enteresan bir yapıya ulaştık bir iki arkadaş imza topladık belediye başkanına götürdük. Yabancı isim taşıyan işyerlerine ruhsat verilmesin diye, kameraları basını çağırdık, köşe yazılarına konu olduk, (Elazığ’da) o dönem Sadık Kemal Tuğal gelmişti o bizi sahiplendi dönemin o zaman belediye yetkilisine bizi götürdü. Onun dışında çevre konusunda çok duyarlı olmaya çalışırım çevre temizliğinin Türk milliyetçileri için gerekli bir hassasiyet olduğunu düşünüyorum çok basit belki ama kendi önemimi sağlarım daha sonra etrafımda duyarlılık oluşturmaya çalışırım ufak uyarılarla. Devamlı mail atarım katkısı olmayacaksa bile, ifade etmeye çalışırım doğru gördüğümü takdir etmeye tebrik etmeye çalışırım. Farklı camiadan olsa bile Türk milleti yararına olacak.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Sosyal sorumluluk projeleri içinde bulunduk

kanserli çocukların yararına faaliyetler yaptık Gazi Hastanesi Onkoloji biriminde yatan hastalara moral gecesi organize etmiştik bunlar sosyal sorumluluk olarak kabul edebiliriz.”

G6. (AKP, Yaş:22, C:E): “Fikirsel anlamda kendi açımdan şu an çok büyük bir

değişiklik yaptığımı düşünmüyorum. Geleceğe katkı sağladığım için onun gözlemlenmesi zor olduğu için şu an çok bir şey değiştirdiğimi düşünmüyorum ama örnek vereyim; illere gittik bir eve giriyoruz evde ailenin buzdolabı yok mesela bunun karşılanması noktasında milletvekilimiz kendi cebinden çıkarıp buzdolabını temin ediyor. Mesela valilikten yoksulluk maaşı bağlanması noktasında ricada bulunuyoruz. Onlar gereken bilgileri veriyorlar. Evraklar işleme konuyor. Bu noktada benim için çok büyük bir sorun olmayan şey aile için sorun oluyor ve onu çözüme kavuşturuyoruz. Mesela çocuğun eğitim masraflarının karşılanması burs sağlanması konusunda kolaylık sağlayabiliyoruz. İldeki arkadaşlarımızın aktifliği, belediye parti belediyesi ise belediye yardımlarından yararlanma noktasında sorun çözülüyor rahatlıkla. Mesela ağaçlandırma sorunu varsa bir proje hazırlayıp iletiyoruz. Bunun en kolay yöntemi bakana ulaşılıyorsa ona iletilir ulaşılamıyorsa bakan yardımcılarına ulaşma noktasında aktif rol oynuyoruz.”

G11. (CHP, Yaş:26, C:K): “Bireysel olarak düşünüyorum kendi örgütüm

adına söyleyeyim, bu örgütte daha fazla gencin yönetim kademelerine girebilmesi için gençlik ve kadın kontenjanlarının geliştirilebilmesi için bir etkim oldu. Örgütümün politikaları üzerinde etkim oldu ama ülkeyle alakalı bir etkim olabildi mi bilmiyorum.”

G5. (MHP, Yaş:23, C:E): “Anayasa çalışmalarını ülkü ocakları olarak

hazırlayıp sunduk meclise. 6-7 aylık bir şey bu. Bir anayasa çalışması siyasi partiler bu yönde çalışıyor. Ülkü ocakları olarak yapı gereği biraz sıkıntılıydı ama böyle bir çalışmamız söz konusu oldu. Gerekli mercilere ulaştı. Dikkate alırlar, almazlar…”

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Buraya ilk geldiğimde 2010 da ne gençlik kotası

ne kadın kotası vardı. Ne gençlerin bu kadar söz sahibi olma hakkı vardı fakat bugün bu haklara kendim sahibim bu tüzüğü yazan kişilerle çok ciddi görüşmelerimiz oldu. Hatta bir tüzük önerisi verdim. Bu tüzüğün hazırlanmasında emeği geçen Ankara Baro Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile baro başkanı olmadan önce tanışıyordum. Ona tüzük önerisi verdim: “Partide gençler böyle yer almalı gençlik kolları genel başkanı Merkez Yönetim Kurulu’nun bir parçası olmalı” dedim ve bugün oldu. Hatta Metin hoca da “al istediğiniz oldu” diye espri yaptı.”

Görüşülenlerin örgütsel ve örgüt içinde bireysel anlamda işlerlik kazanan bu siyasal katılım girişimleri “geçmiş faaliyetler, siyasal faaliyetler, kültürel faaliyetler,

sosyal sorumluluk projeleri ve örgüt içi faaliyetler” şeklinde gruplandırılan yanıtlardan

oluşmuştur. Bu yanıtlara bakıldığında geçmişteki bazı siyasal olaylar karşısında bağlı bulundukları örgütün meclisteki varlığı açısından siyasal birtakım adımlar atıldığının ve bunlarda doğrudan ya da dolaylı etkileri bulunduğunun altı çizilmiştir. Örgüt kimliği ile gerçekleştirilen birtakım siyasal faaliyetlerin de amacına ulaştığı belirtilmiştir. Ayrıca yapılmış olan kültürel faaliyetlerin ve sosyal sorumluluk projelerinin çeşitli yollarla sonuca ulaştığı ve sosyal anlamda gerçekleştirilen yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı ifade edilmiştir. Bunların yanı sıra örgüt içindeki birtakım olumlu değişiklikler ve yenilikler karşısında çaba gösterildiğinden bahsedilmiştir. Kısacası örgütle birlikte ve örgütlü olarak gerçekleştirilen birtakım siyasi etkileme faaliyetlerinin doğrudan ya da dolaylı olarak başarıya ulaştığı iddia edilmiştir.

Sosyal ve siyasal anlamda pek çok talebin devlet kademelerine iletilmesi ve sonuçlanması konusunda sözü edilen bu örgütsel siyasal katılım çabalarının yanı sıra görüşülenler, birtakım “bireysel” faaliyetlerle de böyle bir hareket içinde olduklarını belirtmişlerdir:

G11. (CHP, Yaş:26, C:K): “İmza kampanyaları, 4+4+4 ile ilgili olsun

bunların sonuca ulaşıp ulaşmadığı ile ilgili size cevap veremem ama günlük bazda bunlar müthiş derecede oldu bizde. Bu hak aktif bir şekilde kullanılıyor.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Görevlerimiz dolayısıyla mümkün olduğunca

siyaseti anlık değişen gündemi yakından takip ediyoruz twitter, internet, köşe yazıları TV üzerinden olabilir. Köşe yazarlarıyla çok mailleşmelerim oldu Ahmet Takan’la referandum döneminde mailleştik.”

G10. (AKP, Yaş:22, C:E): “BİMER’i de çok kullanırım.”

G9. (AKP, Yaş: 22, C:K): “Birey olarak partide olmasam da BİMER’i

kullanırım.”

G10. (AKP, Yaş:22, C:E): “Belediyede işlerimi yaptım AKP’ye katılmadan

önce. Çöpler alınmıyordu. TEDAŞ belediyenin elektriğini mi kesmiş borcu mu varmış belediye inat etmişti. Aradım söyledim. Önce bir şey olmadı iki gün sonra tekrar arayıp “başbakanlığa mı şikâyet edeyim?” dedim sorun çözüldü.”

G14. (CHP, Yaş: 28, C:E): “İstanbul’da ulaşım zammı. Belki bizim etkimiz

olmuştur olmamıştır ama geri aldı Topbaş ulaşım zammını. Otopark ücretlerini iptal ettirdim ama Gökçek hala para alıyor o ayrı konu.”

G5. (MHP, Yaş:23, C:E): “Trafikte çok kişinin polis gelmeden anlaşmalarını

sağladım.”

G8. (AKP, Yaş:22, C:E): “Çok oldu. Rektörle kavga ettim. Konsey başkanı

olarak. Ödenek çıkarmadı. Senato toplantısında tartışma çıktı terk etmek durumunda kaldım. Okuldaki dört kantini boykot ettirdim kantinler iflas etti kira ödeyemedi sıkıştırdım. Pes etmedi. Yapacak fazla bir şey kalmadı, cumhurbaşkanının genel sekreterine arattım. Böyle bir siyasi gücüm olmasaydı sonuç alabilir miydim? Bu kadar net ve acele bir çözüm olmazdı. Hızlı olmazdı.”

Şüphesiz ki bağlı bulundukları organizasyonun bir üyesi oldukları için kendilerini tamamen siyasi kimliklerinden, tüzel kişiliklerinden soyutlayamasalar da bu grupta değerlendirilen yanıtlar, genel anlamda “bireysel” etki edişler olarak yorumlanabilir. Özellikle “kamu hizmetleri” konusunda “Dilekçe, sosyal medya ve

elektronik posta, BİMER, telefon” gibi araçlarla taleplerini ilettiklerini ifade eden

görüşülenlerle birlikte siyasal gücünü kullandığını belirten bir görüşülenimiz de mevcuttur.

b) Başarısız Etkileme Girişimleri

Görüşülenlerden bu soruyla ilgili olumsuz yorumlar da gelmiştir. Yani çabaların sonuç vermediğini ifade eden görüşülenler olmuştur:

G15. (CHP, Yaş: 26, C:E): “Protesto ettiğim rahatsız olduğum çok şey oldu

ama devlet beni takıp bunu değiştirmedi.”

G12. (CHP, Yaş:27, C:K): “Aleyhimize gelişenler oldu. Etki edemedim ters

yönde etkiledi oturduğum sokaktan otobüs geçmez, bir üst sokaktan geçer, o sokağa çıkabilmek için de bir yokuş çıkmamız gerekiyor. O kadar çok öğrenci var ki, öğrenciler okuldan çıkınca otobüs yarım saatte bir geliyor sıkıntı yaşıyorlar. Ben de duyarlı bir vatandaş olarak Büyükşehir Belediyesine gittim. Dilekçe yazdık imza da topladık. Ankara’nın en büyük sokaklarından biri dilekçe üzerine otobüsü iptal etti. Düşünüyorum mesela çok ciddi eylemler yaptık ama sonuç alamadık. Mesela UYAP sistemine geçelim dedik ulusal yargı ağı projesi. Elektronik imzayla işlem hem kâğıt

hem zaman tasarrufu oluyor. Ağır aksak işliyor ama uygulanıyor ama ücretli. Biz de barolar birliğine bir dilekçe verdik dedik ki bu çok yüksek bir ücret çünkü her işlem başı 5 lira para alıyor bunu düşürün dedik. İşlem başı 10 liraya çıktı.”

G4 (MHP, Yaş: 24, C:E) : “Keşke Amerika’da yaşamış olsaydım Amerika

Türkiye olmuş olsaydı ben de bir birey olarak devlete bir şikâyette bulunduğum zaman ya da bir dilekçe verdiğim zaman sonuç alabileceğimi bilseydim… Burada Amerika’yı övmüyorum tabii ki o ayrı mesele. Türkiye’de siyasal yapı dediğim gibi ülkeyi yönetmek nasıl daha iyi olur mantığı değil iktidarın gücünden yararlanmak olduğu için iktidar sahiplerinin düşüncesinin dışında bir düşünce önem arz etmiyor amaç Türkiye’yi daha iyi yönetmek olsa ben bir aksaklık görsem gidip o adama ifade etsem onun da aklına yatarsa değiştirir. Çünkü daha iyi yönetmek için oraya gelmiş karşısına giden insanı tehlike olarak görmüyor. O adam rahatsızlığını belirttiğinde başkan bunu çözüyor. Türkiye’de bu yok bu yüzden bunun için uğraşmanın mantığı yok. Ben bir aksaklık gördüğümde oraya dilekçe vermek yerine belediye başkanı olmayı düşünüyorum şu an.”

En iyi ifadeyle “eylem var sonuç yok” şeklinde yansıtılabilecek bu görüşler,

eleştiri ve aleyhe gelişen ters tepki örnekleri içermektedir. Siyasal katılım hakkı

çerçevesinde gerçekleştirilen etkileme faaliyetlerinin sonuç bulamadığı bu örneklerde etkileme çabasının karşılık bulamamasının yanı sıra durumun daha da kötüye gittiğini ifade eden görüşler vardır. Ayrıca Türkiye’de bu konuda sistemin işlevsizliği eleştirilmiş, siyasi iktidara talip olma fikrinin bir araca dönüştüğü, ülke yönetiminde bireylerin daha iyi hayat standartlarına sahip olması gibi bir amaca hizmet etmediği şeklinde bir sonuca varılmıştır.

Bu soru hakkında en son yer verilen bu eleştirel görüşe bir başka görüşülenin sağlama niteliğindeki şu ifadesi de eklenebilir:

G9. (AKP, Yaş: 22, C:K): “Zaten iktidar partisinde olduğumuz için yaptığımız

her çalışma bir karşılık buluyor.”

Görüşülenlerin bu soruya verdikleri yanıtlara genel olarak bakıldığında, örgütsel ve bireysel olarak çeşitli yasal yollar ve siyasal katılım hakkı çerçevesinde siyasi iktidar mekanizmasını etkileme girişimlerinde bulundukları, bu girişimlerin bazen doğrudan ve bazen dolaylı olarak sonuç verdiğini ancak sonuç alamadıkları durumlar da yaşandığını söylemek mümkündür.

Ayrıca bu soruya verilen yanıtlar bir kez daha göstermiştir ki gençler, sadece alışılageldik siyasal katılım biçimleri olan konvansiyonel katılım değil konvansiyonel olmayan katılım biçimlerini ve post-modern siyasal katılım biçimlerini de kullanmaktadırlar. Bu anlamda kendilerini siyasi düzlemde ifade edebilmek için sorunlara karşı farklı katılım yolları ile siyasi süreçle etkileşim içine girme çabaları olduğu söylenebilir.