• Sonuç bulunamadı

Siyasal sosyalizasyon sürecinin temelinde ailedeki mevcut siyasi kültürün etkili bir faktör oluşu çokça değinilen bir konudur. Bu maksatla görüşülenlere siyasal katılım konusunda aile etkisi hakkında yorumlamalar yapabilmek için, ailede siyasal katılımın ne boyutta olduğu ve ailelerinin gençlerin siyasal katılımına nasıl baktıkları sorulmuştur. Verilen yanıtları gösteren model aşağıda yer almaktadır:

Şekil 7: Gençlerin siyasal katılım faaliyetlerinde aile faktörü modeli

Bu konuda bildirilen görüşler ve yapılan yorumlar, verilen cevapları üç temel kategori şeklinde sınıflandırmaya olanak sağlamaktadır. Bu noktada verilen cevaplar

“ailede siyasal katılıma bakış, ailede siyasal katılım ve ailenin siyasal katılıma etkisi”

a) Ailede Siyasal Katılıma Bakış

Görüşülenlerin ailelerinin görüşülenlerin siyasal katılımına bakış açısı “destek” ve “çekinceli” olarak iki ayrı grupta nitelendirilebilir. Çekinceli yaklaşımda “anne

faktörü” yadsınamaz bir etkiye sahiptir.

Gençlerin genel olarak aileleri tarafından desteklendikleri şu yanıtlardan çıkarılabilir:

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Ben ilk defa siyasete atıldığımda daha yaşım

yetmiyordu bir partiye üye olmaya. Ankara’daydım annemi babamı aradım ve dedim ki ben şu siyasi partiye üye olmak istiyorum orada siyaset yapmak istiyorum. Babam olur oğlum dedi. Destek verdi fakat annem tabi daha duygusal…”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Ailelerimiz bizi muhafaza etme gayretinde- oğlum

karışma kızım elleme nasıl olursa öyle devam etsin- şeklinde yaklaşıyor olsalardı belki bugün bizim de durumumuz farklı olurdu.”

G3. (MHP, Yaş:25, C:E): “Ailemin hemen hemen bütün fertleri Ülkü

Ocaklarına bağlıydı. Ağabeyim başkan yardımcısıydı. Ailemin destek olması çok ciddi anlamda beni rahatlatan bir konu, sonuçta burada yaşadığımız şeyler özellikle üniversitede, zaman zaman kendi hayatımızla ilgili aksaklıklara ve fedakârlık yapmamıza yol açıyor. Bunu aileyle aynı paralelde götüremediğinizde sıkıntı oluyor kendinizden verim alamadığınızı hissediyorsunuz ben o verimi aldığım için kendimi çok rahat hissettim.”

G5. (MHP, Yaş:23, C:E): “Bulunduğum konumlardan dolayı ailenin itirazı

konularını çoktan geçtim. Hiyerarşik yapıyı üniversitenin herhangi bir bölümünde de yapabilirdim. Organizma içinde yer alabilirdim. O zaman tepkilerle karşılaşabilirdim bilmiyorum. Lise zamanlarında bu konumum söz konusu değildi yine de tepki almıyordum. Ocaklara gidip geldiğimiz zaman yönetici insanların ailemle tanış olmasından da kaynaklanıyor.”

G6. (AKP, Yaş:22, C:E): “Ailem destek ama onlara zaman ayıramıyorum diye

kızıyorlar. Ama içten içe dışarıda bunu söylediği zaman sevindiği belli oluyor.”

G7. (AKP, Yaş: 24, C:E): “Siyasi düşünceleri bizimle paralel destekliyor.

Annem de aynı şekilde destekliyor. En azından değerlerimizle paralel bir organizasyon içinde olmamı destekliyorlar.”

G12. (CHP, Yaş:27, C: K): “İlk başta çok endişeleniyorlardı ama şunu

biliyorum artık çok mutlular. Siyasetle uğraşmama başarı sağlamama bir şeyler yapma amacıyla sokaklarda olmamdan çok mutlular. Geçen hafta Tunceli’deydik o zaman çok endişelendiler.”

Görüşülenlerin ailelerinin siyasal katılım konusunda çocuklarına destek vermeleri, her ne kadar endişelenseler de bir bakıma gurur duydukları mutlu oldukları bir durumdur. Her ailenin kendine has kuralları ve özellikleri olduğu düşünülmekle beraber, ailelerin de ideolojik olarak çocuklarıyla uyum içinde oldukları, ailedeki sosyalizasyon sürecinde siyasi kültüre ilişkin belli kodların çocuklarına aktarıldığını söylemek mümkündür.

Görüşülenlerin siyasal katılımına ailelerinin, özellikle annelerinin daha çekinceli yaklaştığı belirlenmiştir. Bunu duygusal gerekçelerle açıklamak mümkündür. Toplumsal cinsiyet özellikleri bağlamında kadınların ve çoğunlukla anne olan kadınların daha duygusal mizaçlı oldukları söylenebilir. Aşağıda sorunun bu boyutuyla ilgili cevaplara yer verilmiştir:

G10. (AKP, Yaş:22, C:E): “Beni bir noktaya kadar destekliyorlar. Haftada iki

gün partiye gittiğimde sorun olmuyor ama haftada 4-5 gün gidince “derslerine bak sana bir faydası mı olacak sanki gitme şey yapma” demiyorlar ama ölçülü yap dersini de.”

G11. (CHP, Yaş:26, C:K): “Ben ODTÜ’ye ilk başladığım zaman annem “ne

olur siyaset yapma orada” dedi ki annem içerde kısa bir süre bulunmuş gözaltına alınmış bu dönemi yaşamış biri.”

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Annem “sakın oğlum gitme orada ne olur ne

olmaz fişlenirsin zarar görürsün hem fiziksel hem manevi olarak yapma gitme” dedi. Gençlerin önü kesinlikle kapatılmış annemin bana söylediği ilk sözlerden biri “ne yani milletvekili mi olacaksın başbakan mı cumhurbaşkanı mı ne işin var orada?” Evet dedim olacağım ben milletvekili olacağım gerekirse bakan olacağım neden olmayayım? Hâlâ annem “ya oğlum orada harcanırsın yapma etme” diyor hâlâ biraz duygusal davranıyor bu konuda ama eskisi kadar değil. İlerledikçe “bak anne böyle böyle oldu” deyince tamam diyor ama anne duygusallığından başbakan olsam da vazgeçmeyecek.”

G8. (AKP, Yaş:22, C:E): “Annem biraz kızıyor. Okulunu bırakmayacaksın

okulun uzayacak nedir bu başkanlık vs. Gece saat iki buçukta eve gitmek sıkıntı oluyor. Babam da çok fazla istemiyor aslında.”

G9. (AKP, Yaş: 22, C:K): “Annem çok karşıdır benim siyasetle uğraşmama.

Özellikle de bayan olduğumuz için mi bilmiyorum sürekli toplantılar oluyor dışarı gidip geliyoruz annem “yardım etmiyorsun bana” tarzında şeyler… O yönden de annem bir milletvekili filan olsam desem ki “ben bırakacağım”, “bırak kızım boş ver gel evine otur” der.”

Ailelerin, görüşülenlerin siyasi katılımı konusunda çekinceli duruşlarının gerekçeleri konjonktürel sebeplerle açıklanabilir. Görüşülenlerin yorumlarında da yer verildiği üzere, öncelikli olarak “gelecek kaygısı” siyasi katılım konusunda olumsuz bakışın en önemli etkeni halindedir. Çoğunluğu üniversite öğrencisi olan bu görüşülenlerin aileleri daha realist bir biçimde, öncelikli olarak çocuklarının gelecekleri konusunda kaygılanmakta, siyasi katılım faaliyetlerine ayırdıkları zaman ve enerji sebebiyle mesleki eğitimlerini ihmal edeceklerini düşünmektedirler. Gelecek kaygısının yanı sıra bir başka konjonktürel etken de 80 döneminin ülke üzerinde bıraktığı olumsuz izlerdir. Bu dönemde aileler siyasi anlamda aktif olsalar da olmasalar da olumsuz etkilenmişlerdir. Toplumsal bir olgu olarak ele alınması gereken 80 darbesi sonrası ülkenin içine düştüğü durum, toplumun hafızasında son derece acı dolu anılarla yer etmiştir. Bu yüzde ailelerin, toplumsal bellekten çağırdıkları olumsuz izlenimler, gençlerin siyasal katılım faaliyetleri konusunda çekinmelerine yol açmıştır.

b) Ailede Siyasal Katılım

Görüşülenlere ailede siyasal katılım olup olmadığı varsa ne boyutta olduğu sorulmuştur. Cevaplar bakıldığında ailelerin siyasal katılımlarını aktif ve pasif olarak değerlendirmek mümkündür. Siyasal olarak aktif katılım “eylemsel ve düşünsel” şeklinde sınıflandırılabilir:

G14. (CHP, Yaş: 28, C:E): “Zamanında annem ve babam çok aktiftiler. Ama

milletvekilliği ya da yöneticilik gibi bir statüleri olmamış. Hâlâ bir seçim olunca çalışırlar. Seçim dönemi dışında geriye çekilirler. Ama seçim olduğu zaman var güçleriyle çalışırlar.”

G15. (CHP, Yaş:26, C:E): “Ben solcu bir ailenin çocuğuyum. Cezaevi görmüş

evi kurşunlanmış sendikacılık yapmış bu uğurda bedel ödemiş bir ailenin çocuğuyum. Bu ailemin bir tarafı. Diğer tarafı da sermaye tarafından biri emek biri sermaye o da müteahhitlik yapmış para kazanmış elinde bir tahta bavulla Ankara’ya gelmiş zengin olmuş sülalesine bakmış. Ben emek-sermaye çelişkisinin çocuğuyum.”

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “… MHP konvoylarına giden, mitinglerine giden

bir aileden geliyorum. Açıkçası daha 7-8 yaşında veya 4-5 hayal meyal hatırlarım kendi ilçemizde MHP’nin düzenlediği mitinge babamla katıldığımızı rahmetli başbuğumuzun sağlığında Kocayayla şenliğinde (sağlığını hatırlayacak durumdayım). Onun bir şölenine ailecek katıldığımı hatırlarım ülkücü gelenekten gelen bir ailedenim.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Adaylık durumu yok arkadaşları içinde seçim

kampanyalarında bulunmuşlukları var. Sendikal yolun kapalı olduğu dönemde Türk Eğitim-Sen bünyesinde faaliyet gösterdiler.”

G3. (MHP, Yaş:25, C:E): “Ailem çok fazla apolitize olmadı düşünen insanların

bu ülkeyle ilgili insanların kötü de olsa fikirleri olduğunu gördüm annem babam ilkokul mezunu ama bir şekilde bu ülke üzerinde sorumluluk hissediyorlar aileden aldığım terbiye, ahlâk beni buna itti. Aslında çok da meraklı olduğum bir konuydu. O dönem önümüzde çok ciddi bir Türkeş profili vardı onun şahsına bağlılık ailemde özellikle çok ön plandaydı. Türkeş’in öldüğü günü hatırlıyorum daha on yaşındaydım iki gün bizim evde yemek yapılmadı kimse konuşmadı, gülmedi on yaşındaki bir çocuğun psikolojisini düşünün. Sanki o cenaze bizim evden çıktı.”

G5. (MHP, Yaş:23, C:E): “Ailede siyasal katılım oranı yüksek. Aidiyet duygusu

bu aslında biraz. Siyasi partiye değil siyasi fikre o ideolojiye bir aidiyet duygusu söz konusu benim ailemde. Şu an babamla bir baba-oğul ilişkisinden ziyade politika ve siyaset konuşuyorum.”

G6. (AKP, Yaş:22, C:E): “Ailede siyasal katılım aktif olarak çalışma ailede

yok ama sandığa gidip oy verme gönül bağı olarak düşünürsek var.”

G7. (AKP, Yaş: 24, C:E): “Babamda amcamda çekirdek olarak soruyorsanız

siyasi katılım var. Babam çok ilgilidir.”

G8. (AKP, Yaş:22, C:E): “Bizim sülalemiz her zaman devletçidir her zaman da

müdürü. Babam baş müşaviri, ağabeyim başbakanlık müşavirliğinde halamın oğlu başbakanlık başmüfettişi. Hükümete göre değişen bir aile değiliz.”

G9. (AKP, Yaş: 22, C:K): “Babam hep kameranın arkasındaki kişilerdendi.

Elazığ’da görevler almış kişiler arasında. O da şu an nasıl diyeyim aslında Hoca’ya sadakat gibi bir şey onlardaki. Onlar da biliyorlar SP’nin artık bir aile partisi olduğunu. Geçen seçimlerde CHP’ye kadar desteklemeye çalıştılar. Karışıklıklar falan. Bence dava işte o, dava aslında onlarınki. Kazanacaklarını bilmiyorlar kazanamayacaklar biliyorlar ama mücadele ediyorlar.”

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Babamın geçmişte bir siyasi parti üyeliği yok ama

okuyan yazan iki üniversite bitirmiş biri.”

G11. (CHP, Yaş:26, C:K): “Ailemin birçoğu solcu hepsi bir hapis nezarethane

görmüş insanlar. Siyasal katılım çok üst düzeyde. Ama buna rağmen ODTÜ gibi bir okula giderken bana verilen nasihat “ne olur siyasete bulaşma.”

Görüşülenlerin ailelerindeki siyasal katılım düzeyinin anlaşılabilmesi için sorulan bu soruda, ailelerin siyasal katılım konusunda hem eylemsel olarak aktif hem de düşünsel olarak siyasal ilgi sahibi olduğuna dair sonuçlara ulaşılmıştır. Verilen yanıtlara bakıldığında bir davranış biçimi olarak siyasal katılım hem siyasal ilgi duyma bakımından ailelerin gerçekleştirdiği bir tutum olarak, hem de oy verme, çeşitli siyasi örgütlenmelerde görev alma, seçimlerde aday adayı olma gibi siyasi katılımın üst düzey faaliyet biçimlerini kapsayan davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Görüşülenlerin siyasal katılım konusundaki tutumlarının ve aktif siyasi katılım göstermelerinin aile desteği ile birlikte ailedeki tutumlar tarafından da teşvik edildiği sonucu çıkarılabilir. İdeolojik anlamda görüşülenlerin ailelerinin siyasal katılım açısından benimsedikleri fikirlerle, görüşülenlerin fikirleri ve mensubu oldukları örgütler uyum göstermektedirler.

Siyasal katılım konusunda pasif olarak değerlendirilebilecek aileler de söz konusudur:

G10. (AKP, Yaş:22, C:E): “Benim ailemden hiç kimse siyasette değil.”

G12. (CHP, Yaş:27, C: K): “80 döneminde annem ve babam üniversite

öğrencisiydiler. Babam bu işlerin en kaynak noktası Ankara Hukuk mezunu, bilfiil tüm çalışmaların içinde olmuş o sıkıntıları yaşamış. Gözünün önünde arkadaşları

öldürülmüş, işkencede ölen arkadaşları olmuş. Böyle bir süreçten gelen öğrencilik yılları var. Ailede ilk siyasi parti üyesi benim. Babam zaten devlet memuru olduğu için katılmadı. Annem de siyasetten uzaktır. Ülke sorunlarıyla ilgilenir ama siyasete girmez.”

Görüşülenlerden sadece birinin yanıtı net bir şekilde ailede siyasi etkenlik olmadığını ortaya koyarken, ailesini pasif olarak niteleyen bir diğer görüşülenin de her ne kadar siyasi süreçlerde yer almasa da ailesinin yaşamış olduğu dönemler ve bulundukları ortamlar sebebiyle siyasi bir donanımdan uzak kalamadıkları,, siyasette faal olarak yer almasalar dahi güncel sorunlar konusunda siyasi ilgi gösterdikleri sonucu çıkarılabilir.

c) Ailenin Siyasal Katılıma Etkisi

Ailelerin gençlerin siyasal katılıma etki edip etmediği konusunda ortaya çıkan görüşler şu şekildedir:

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Ailenin –empoze ettiği demeyelim- aktardığı bir

ülkücülük var hem Türklük bilinci hem de İslamiyet bilinciyle yoğrularak ilerleyen bir dönem var.”

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “Bu durumun etkisi bende ne derece yansıyor

herhalde bilinçaltımdan kaynaklı bir güdü oluşuyordur fakat bu durum bende bilinçli bir tercih olmasını da engellemiyor. Şu an bulunduğum camiada çok bilinçli bir şekilde kendi tercihimle olduğumu düşünüyorum.”

G4 (MHP, Yaş: 24, C:E) : “Türkiye’de şu âdet vardır. Sabah 7 ile 9 arasında

haber izlenir. Oradan öğrenilen bilgilerle de ertesi gün gün boyunca kahvede o gelişmeler ve siyaset konuşulur. Anadolu’daki siyasi katılım algısı budur. Sandığa da gidince o haberlerden aldığı ya da kendi dünyasına daha yakın hissettiği duygusal bir bağ kurabildiği liderin peşinde gider. Mesela benim babam Türkeş döneminde Türkeş’i desteklerdi sonra Necmettin Erbakan’ı şimdi de Tayyip Erdoğan’ı destekliyor. Lideri biz ekonomik ve sosyal faaliyetlerden çok o insanın konuşması, duruşu, bizi ne kadar yansıtabildiği, aramızda nasıl bir duygusal bağ var buna göre seçiyoruz. Benim babamın ekonomik durumdan çok his ve duyguları Tayyip Erdoğan’a daha yakın gördüğü daha babacan bulduğu için seviyor. O yüzden seçimi o noktada oluyor. Ortaokul mezunu. Büyük bir siyasi vizyonu olduğundan değil sadece kendine yakın

gördüğü için onu destekliyor. Bu noktada beni sağlıklı yönlendireceğini düşünmüyorum.”

Ailelerin siyasal katılımlarına olan etkisi konusunda görüşülenlerden alınan bu üç yanıt, etki varlığından etkinin olmamasına doğru bir eğilim göstermektedir. Görüşülenlerden G2 aile içi kültürlenme vesilesiyle kendisine siyasi kültür kodlarının aktarılmış olmasını kabullenmektedir. Diğer görüşülenlerden G1 ise, siyasi katılım hakkındaki algılarının ve faaliyetlerinin kendinden menkul olduğunu düşünerek, etkilenme varsa bile bunun pasif nitelikli bir bilinçaltı etkisi olduğunu düşünmektedir. G4, öncelikle ailesinin sosyal ortamından bahsederek, siyasi katılım konusundaki eğilimlerini açıklamıştır. Ailesinde siyasi tercihlerin duygusal bağlarla oluştuğunu ifade ederek, kendisini bu düzlemin dışında tutmuş, tercihlerini duygusal yollarla yapmadığını ifade etmiştir.

Sonuç olarak siyasal katılımı etkileyen faktörlerden biri olan aile faktörünün çalışma grubunu oluşturan gençler üzerinde ne denli etkili olduğunu analiz etmek üzere yöneltilen bu sorudan alınan yanıtlar, ailelerinin gençler üzerinde bilinçli ya da bilinçsiz etkili olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Ailelerin siyasal ilgi ve birikimleri, siyasi etkenlik dereceleri ve görüşülenlerin siyasal katılım faaliyetlerine yönelik algılarını ortaya çıkaran bu yanıtlarda her ne kadar siyasi anlamda pasif ve görüşülenler üzerinde etkisiz ailelerden söz edilse de çoğunluklu olarak ailenin siyasi kabullerinin gençlerin siyasal katılımını şekillendirici ve destekleyici konumda varlık gösterdiği söylenebilir.