• Sonuç bulunamadı

Çalışmanın bu bölümünde gençlerin bir örgüt çatısı altında faaliyet göstermelerinin kendileri açısından ne gibi farklılıklara yol açtığını öğrenmek maksadıyla yöneltilen sorulara verilen yanıtlar değerlendirilecektir. Örgütlü oluşun farkını ortaya koymak adına görüşülenlere “örgütlü bir genç olarak diğer(sokaktaki) gençlerden farkınız nedir? Örgütteki diğer gençlerden farkınız nedir? ve örgütlü olmasaydınız siyasal katılımınızın düzeyi farklı olur muydu?” soruları yöneltilmiştir.

a) Örgütlü Bir Genç Olarak Diğer Gençlerle Aradaki Fark

Bu çalışmanın kilit noktalarından biri çalışmada yer alan gençlerin örgütlü oluşlarıdır. Türk gençliğinin siyasete bakış açısını soğuk, uzak ve apolitik olarak gören bazı yaklaşımlarını aksine gençleri gönüllü siyasal katılıma yönelten ve bir örgüt çatısı altında birçok sorumluluk almalarına yol açan farkların neler olduğu çalışmanın problem durumu açısından temel sorulardan bir tanesini oluşturmuştur. Bu farkı analiz edebilmek için görüşülenlere “örgütlü bir genç olarak diğer (sokaktaki) gençlerden farkınız nedir?” sorusu yöneltilmiştir. Örgütlenmiş bir genç olarak kendilerini nerede hangi konumda algıladıkları ve varsa tespit edecekleri farklılıklar, örgütlülüğün siyasal katılım açısından önemini ortaya koyacaktır.

Şüphesiz sokaktaki ya da diğer sıfatlarıyla nitelendirilen gençlerden kasıt, çalışmanın öznesi olan örgütlü gençlerden siyasal ilgi ve örgütlülük temellerinde farklılık gösteren genç kesimdir. Bu soruya verilen yanıtlar değerlendirildiğinde genel anlamda örgütlü gençlerin kendilerini diğer gençlere göre farklı bulduğu pek çok nokta ortaya çıkmıştır. “Benim bir farkım yok” diyen görüşülenler olmakla beraber aynı iddiada bulunup bir noktada farklı olduğunu kabul eden görüşülenler de olmuştur. Yanıtlar kategorize edildiğinde aradaki farklar, “toplumsal bilinç farkı, örgüt içinde

olmanın farkı ve kişisel farklılıklar” şeklinde sınıflamalar şeklinde ortaya çıkmıştır.

Bununla birlikte görüşülenler tarafından “gençliğin eleştirisi” de yapılmıştır.

Soruya verilen yanıtlar tek tek ele alınacak olursa “örgütlü bir genç olarak diğer

gençlerden farklı olunmadığı” ve “farkın olmaması gerektiğini” ifade edilen yanıtlar

aşağıda yer almaktadır:

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Sokaktaki gençten farkım aslında, ben şunu

söylemeyi sevmiyorum “ben çok okuyorum çok biliyorum o yüzden buradayım”. Hayır.”

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “Sokaktaki gençten aslında bir farkım yok, sokakta

başlayan bir duygu bu aslında, çok romantik bir kavram olarak gelebilir bu, bizde bazen “bu yoldan geçti bu pınardan içti” derler. Aslında bizim hareketin her mensubu gözü kara Anadolu çocuğudur. Sokaktaki gencin kendisine en çekici bulacağı ve ifade edeceği ortam belki de buralardır.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Dışardaki bir gençten kıymetler, değerler adına çok

farklı bir noktada olduğumu düşünmüyorum.”

G4 (MHP, Yaş: 24, C:E) : “Sokaktaki gençten aslında farkım olmasını istemem

çünkü farkım olursa toplumdan kopmuş olurum. Şöyle düşünmek lazım: onlardan daha üstte ya da daha altta olduğumu düşünmek kesinlikle yanlış Türkiye’de şu nokta çok hatalı. Mesela aydınlarımız üç beş kitap okurlar, aydın olurlar. Birileri de onları medyada ön plana çıkartır. Yüksek bir yere çıkarlar alttaki insanları unuturlar. Onlar yüksekte bir yıldız, biz de dünyaya baktıkları insanlarız. Bu çok yanlış bir algılama şeklidir.”

G7.(AKP, Yaş: 24, C:E): “Sokaktaki genç gibi bir tanımlamam öyle bir lüksüm

olamaz.”

Görüşülenler başlangıçta bir açıdan sokaktaki gençle aralarında bir fark olmadığına dair görüş belirtmişlerdir. Onlara göre kendilerini sokaktaki gençten ayıran bir yön bulunmamaktadır. Bilgi birikimi, değerler ve hassasiyetler açısından bir fark bulunmadığını hatta sokakta başlayan bir duygunun kendilerini bu noktaya taşıdığını, sokaktaki genç gibi bir kavramın kendilerini toplumdan soyutlayacağını ve böyle bir ayrım yapamayacaklarını belirtmişlerdir ancak yanıtın devamında farklarından bahsetmeden geçememişlerdir. Bu konuda araştırmacının gözlemi ve bunun üzerine tavrı şu yönde olmuştur: Sokaktaki gençten farkım yok diyen görüşülenlerin bu yanıtı verirken tevazu gösterdikleri gözlemlenerek, sorunun cevabı konusunda daha ısrarcı olunmuştur. Bunun üzerine önce “farkım yok” diyen örgütlü gençlerin, kendilerini diğer gençlerden ayıran farklı yönler olduğunu belirttikleri söylenebilir.

Yukarıda yer verilen görüşler bir süreklilik arz etmektedir. Yani fikirleri belirtilen görüşülenler, yanıtlarının devamında diğer gençlerden birtakım farkları bulunduğunu da eklemişlerdir.

Bu yanıtların en temel çerçevede toplumsal bilinç farkını ifade ettikleri söylenebilir. Görüşülenlerin önce kabul etmeyip daha sonra açıkladıkları bu farklılıklar yukarıdaki yanıtların sırasıyla birlikte “cesaret, hassasiyetler, toplumsal yönelim,

müdahale dürtüsü ” gibi vurgularla ortaya konmuştur:

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Ben rahatsızım ve bunun değişmesini istiyorum.

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “Duygu dünyası farkı. Sıradan bir insanın bu

meselelere uzak bir insanın kendi dünyevi meşguliyetleri içerisinde duygu dünyası da bu noktada oluşur. Bizimkisi biraz daha ülkesine ve milletine katkı sağlamak üzere kurulan bir psikolojide gelişiyor.”

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Örgütlü katılımla, bir teşkilata dâhil olmakla

olmamak arasındaki fark gözü karalık-gözü peklik olarak adlandırılabilir. Belki çok fazla gelecek kaygısı içine düşmeden kendine dair birtakım beklentileri geri plana atmak durumu da söz konusu olabilir. Fikirlerimize sempati besleyen ama işin içine bu kadar net bir şekilde dâhil olmak istemeyen isminin mecralarda anılmasını istemeyen arkadaşlarımız da var belki bizimki biraz ailenin etkisiyle biraz cesaret ya da gözü karalığın etkisiyle, arkadaş çevresinin etkisiyle olmuştur. Bir sevgi çok mühim insanlara karşı duyulan gönül bağı ikincisi birbirimizi arkadaş olarak görmek çıkış noktamız ülkücü ülkücünün kardeşidir. Bu bağı kabul edince birbirinize çok zaman faydanız dokunuyor manevi fayda. Birbirimize destek olabilir, faaliyetleri desteklemek, dayanışma şeklinde söyleyebiliriz. Cesaret kırıldığı yerde motivasyon gibi… Siyasi fikirleri olup bunu bir teşkilatta beyan etmekten çekinen gençten bizi ayıran noktalar bunlar olsa gerek…”

G4 (MHP, Yaş: 24, C:E) : “Eğilimler farklı olabilir, aile yapısından,

yetiştirilme tarzından kaynaklanabilir. Biraz toplumda yaşadığınız hayat sizi buna yönlendirebilir. Ahlâki eğitim, inanç yapısı, büyüklerin kattıkları, okuma eğiliminiz varsa buradan kazandıklarınız, bir bütünsellik içinde düşünüldüğü zaman sizi diğer insanlardan biraz daha farklı kılmaya, sorumluluk almaya itiyor. İnsanın doğasında vardır zaten bir bozukluk varsa sizi de ilgilendiriyorsa ona müdahale etmek istersiniz. Bu ailevi bir sorun olabilir bir genç ona el atmak ister, bir genç de aileyi vatan gibi görür onun sorununa el atmak ister. Bizimki biraz daha böyle oluyor. Bütün çerçevede düşünmek lazım.”

G7. (AKP, Yaş: 24, C:E): “Farkımızı bizim anlatmamız çok doğru olmaz

dışarıdan birinin aktarması doğru olur. Bizim farkımız nedir? Biz ülke meselelerinde aktif rol almayı tercih ettik. Gündemi sürekli takip ediyoruz. Özelde de mesela otobüse binince bir adamın bir sıkıntısı varsa yardımcı olacağımız bir şey var mı diye soruyoruz. Her olaya karşı biz böyleyiz sadece siyasi değil.”

Görüşülenlerin bu soruya verdikleri yanıtlar, kendileri ve diğer gençlerle aralarında temelde toplumsal bilinçten kaynaklanan bir sorumluluk duygusu farkı ortaya koyduklarını göstermektedir. Çeşitli bireysel özellikler ve toplumsal yönelimlerle sosyal sorunlarla ilgili kaygı duymak, bunun için cesaretli bir biçimde atılımda bulunmak görüşülenlerin kendilerinde sokaktaki diğer gençlere göre tespit etmiş oldukları farklılıklardır.

Görüşülenlerin kendi dışlarındaki gençlere göre kendilerini fark konusunda konumlandırdıkları bu soruya doğrudan farklılıklar özelinde verilen diğer yanıtlara bakıldığında temelde sosyolojik anlamda yine toplumsal bilinci işaret eden öğeler göze çarpmaktadır. Örneğin görüşülenlerden G11. (CHP, Yaş:26, C:K), “Sokaktaki gençten

farkım, herhalde örgütlü olmak, siyasal bilincimi gayet rahat deşifre etmek, bu kendi yaşıtım olan gençler adına mücadele etmek. Siyaset dediğiniz şey sabahtan beri burada gençliği konuşuyoruz ülkeyi konuşuyoruz dünyayı konuşuyoruz gösterdiğimiz çaba bunlar için dolayısıyla bugün sinemaya gideyim alışverişe çıkayım gibi değil sadece. Orada varoştaki çocuk ne olacak atanamayan öğretmen ne olacak, sendikada THY’deki hostesler ne olacak, böyle kara kara düşünüyorum. Uçağa bindiğimde bakıyorum cinsiyetçiliğin o kadar yoğun yapıldığı bir alan hosteslik o kadınların maruz kaldıkları durumlar benim bile onuruma dokunuyor. Aktivist gibi diyelim toplum adına daha fazla kişi adına mücadele etmek diyelim.” cevabıyla öncelikle diğer gençlerle kendisi

arasında bir “örgütlülük” sınırı çizmiştir. Gerçekleştirmiş olduğu siyasal faaliyetleri biçim olarak bir örgüt çatısında ifa ettiğini belirtmekle birlikte bu durumun ve diğer gençlerle arasındaki farkın kendi akran grubu için mücadele etmek olduğunu belirtmiştir. Kendisinde gördüğü fark, sadece bireysel değil kollektif nitelikli bir harekettir. Hem siyasal katılım amacı olan mücadeleyi yani sorunların çözümüne yönelik çabalarını sadece kendi dünyasını ilgilendiren meseleler üzerine değil başta gençler olmak üzere toplumda sorun yaşadığını düşündüğü her kesim için gerçekleştirmekte, hem de bunu tek başına değil bir örgüt çatısı altında örgütten güç alarak yapmaktadır. Meselenin eylemsel boyutu dışında toplumsal bilince yönelik vurgu, görüşülenin mücadele alanı için toplum adına, daha fazla kişi adına sorun çözme çabası ile birlikte, onu bu sorunları düşünmeye iten dürtüleridir. Diğer görüşülenlerle de benzer şekilde G11 toplumun çeşitli kesimlerinden insanların yaşadığı sıkıntılar için

kaygı duymaktadır ve kendisini toplumsal sorunlar için kaygı duymayan ve mücadele

fakat farklı bir üslupla kendini ayıran bir başka görüşülen G8. (AKP, Yaş:22, C:E), kendisini diğer gençlerden ayıran en önemli faktörün “şuur ve dava” bilinci olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir mahkemeye benzeterek şu sözlerle ifade etmiştir:

“Şuur, dava. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Misak-ı Milli benim için bir mahkemedir ben bu mahkemede bir sanığım asla bir tanık değilim. Hayatında kitap okumamış, bir kitapevine girmemiş insanlar benim için bir tanıktır. Gelip geçicidir. Ben sanığım ceza alırsam da ben alacağım tahliye olursam da ben olacağım. Her şey bende. Benim olmadığım yerde hiç kimsenin olmayacağı şuurunda kaptırmış bir insanım. Yani şurada birisi kimse yokken bile kimse var mı yok mu diye sağa sola bakmak yanlış sen varsan herkes oradadır 3000 yıllık tarihin oradadır annen ağabeyin oradadır. Sen yoksan kimse olmaz.”

Görüşülenin diğer gençlerden farkını ortaya koymak için yapmış olduğu hukukî benzetmeler, burada toplumsal bilinç kavramını Ziya Gökalp’in maşerî vicdan kavramına çevirmektedir. Maşerî vicdan yani kamu vicdanı toplumsal bilinç yerine kullanılsa da Gökalp’in kuramında vicdan, bir konunun dini, ahlaki, siyasi, hukuki, lisani, bedii, iktisadi, mantıki olarak değerlendirilmesi, kıymetler demektir. Vicdan, bu kıymetleri ruhumuzda yaşamamız demektir (Tokluoğlu, 2013: 123). Kamu vicdanının varlığı bireylerin toplum için toplum adına düşünmesi odaklıdır. Görüşülen, kurduğu farazi mahkemede kendisini bir sanık olarak nitelendirerek doğrusuyla yanlışıyla kendisini adil bir biçimde yargılamaya tabi tutma amacı gütmüştür. Tanık olarak nitelendirdiği “diğerlerine” pasif bir konum addederek aslında yine diğer görüşülenler gibi toplumsal sorunlar için kaygı duymayan, bunun yanı sıra araştırmayan, bilgi birikiminden yoksun, kendini yargılamayan sorgulamayan insanlardan farklı olduğunu ifade etmek istemiştir.

Görüşülenlerin bir kısmı örgütlü bir genç olarak diğer gençlerden siyasal katılım boyutunda ayrıldıkları noktaları ifade ederken örgütteki faaliyet alanlarının özel hayatlarını kısıtladığını ifade etmiş ama siyasi bir teşkilata bağlı olmanın kendilerine birtakım avantajlar ve kolaylıklar getirdiğine değinmişlerdir. “Gündelik hayat akışı,

bulunulan konumda etkili olma ve somutlaştırma” ekseninde verilen bu cevaplar

aşağıda yer almaktadır:

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Özel yaşantımdan kız arkadaşımdan ödün vermek

ama şunu herkesten beklerim en azından düşünmelerini 3-4 kurumda değil de bir yerde bir konuda bir şeyler yapmalarını beklemek çok da şey olmasa gerek mevcut durumda…. Çok fazla bildiğimden ya da mistik bir gücüm olduğundan değil yalnızca bunun için kendimden ödün veriyorum.”

G1. (MHP, Yaş: 23, C: E): “Sokaktaki gençten anlamam gereken eğer burada

normal sıradan bir insan, siyasetle ülke meseleleriyle alakası olmayan bir insandan fark ise bir kere gündelik yaşantımı kendi arzu ettiğim şekilde organize etmiyorum. Bunu çok bencilce buluyorum gündelik yaşantımı mensup olduğum davaya hizmet ettiğim ideale göre organize etmekle mükellefim dolayısıyla sıradan insandan gündelik yaşantı farkım var.”

G6. (AKP, Yaş:22, C:E): “Sokaktaki gençten farkım aslında şöyle şu anda

bulunduğum konum itibariyle ulaşabileceğim insan sayısının artması yoksa bunun dışında temel olarak pek fark yok. Kendi eğitim seviyemdeki kişiyle karşılaştırıyorum. Ortalama bir tip belirlemek imkânsız. Eğitim seviyesine göre tipler vardır. Bulunduğu konuma göre vardır. Üniversite açısından söylüyorum üniversitedeki çevremle kendimi kıyasladığımda kendi taleplerimi kendi şeylerimi sorun çözücü konumunda olmak fark ettiriyor. Onların bir talep istediklerinde sorun gördüklerinde o sorunun çözümü noktasında fark ortaya çıkıyor. Mesela çok basit bir örnek; harç meselesi harçların kaldırılması noktasında hükümet şöyle oldu böyle oldu diye bir söylemde bulunur ya da kaldırılmadan önce kaldırması gerekiyor vs… Ben işin içinde olduğumda aldığım talepler noktasında raporlaştırılması düzenlenmesi noktasında gerekli mercilere iletilmesi noktasında teşkilat içinde yer aldığım için daha etkili olurum. Fikir anlamında oturduğumuz zaman insanlar çoğu zaman işin iç yüzünü fark etmiyor. Onu fikri yönden düşüncesi gördüğü yüzüyledir. Ben işin içinde olduğumdan bir karar verildiği zaman onun neye etki edeceğini düşünerek yapıldığını bildiğim için arka planı bildiğim için kendi somut olay üzerinden söylüyorum fikir değerlendirmesi daha rahat oluyor. Onun dışında ideolojik anlamda düşünürsek daha teorik bir seviyede düşünürsek onun farkı çok olacağını zannetmiyorum çünkü burada şu an örgütlü bir şekilde ilerlemeye çalışıyoruz. Amacımız daha çok pratik hayatta ilerlemek, pratik hayatın içinde yer alıyoruz mesela burada var olan fikirler üzerinden daha ilerletilmesi, daha iyi kullanılması daha iyi sonuçlar doğurması için çalışıyoruz. Yeni bir fikir oluşturulması noktasında çok büyük adımlar olmuyor. Kişi dışarıda okuduğu kitaplarla fikirsel

dünyasını geliştirmesi daha rahat olur. Burada gene kendisi kişisel olarak fikirsel şeyini değiştirir geliştirir ama partinin fikirsel yapısını değiştirmesi daha zordur.”

G13. (CHP, Yaş:22, C: E): “Somutlaştırıyorum. Bir siyasi parti çatısı altında

bunu yapıyorum. Üniversitede mücadele ediyorum. Topluluk kurdum onun adı altında siyasi çalışmalar yapıyorum. Bunun dışında bir dernek siyaset üstü bir kurumda bunu gerçekleştirmeye çalışıyorum.”

Görüşülenlerin sokaktaki gençten farklı olarak yüklenmiş oldukları örgütsel sorumluluklar özel hayatları konusunda taviz vermeye ve yaşamlarını örgütsel faaliyet öncelikli olarak planlamaya sevk etmiştir. Ancak örgütteki varlıkları kendi siyasal katılımları çerçevesinde onlara hem kolaylıklar sağlamakta hem de siyasal katılım davranışlarını somutlaştırma konusunda bir avantaj olarak bir fark yaratmaktadır. Şüphesiz örgütlü oluş, aynı örgütten üyelerle beraber hareket etme ve bağlı bulunulan kurumun çeşitli olanaklarından faydalanma, siyasal katılım davranışının etkenliğini arttıran sebepler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir örgüt çatısı altında faaliyet göstermek görüşülenler açısından gerçekleştirdikleri siyasal katılım faaliyetlerini soyuttan somuta, teoriden pratiğe, düşünceden eyleme dökebilmek açısından en önemli farkı yaratmaktadır. Bundan önce değinilen farklar görüşülenlerin dünyaya, hayata ve topluma bakış açısıyla ilgili birtakım düşünce ve tutumlarını yansıtmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Fakat tüm görüşülenlerin ortak noktası olan örgütlülük, “diğer” olarak nitelendirilen herhangi bir genç ele alındığında görüşülen ile birebir aynı düşünceleri ve hassasiyetleri taşıdığı varsayılsa dahi örgütlülük çizgisiyle görüşülenler diğer gençlerden ayrılmaktadırlar. Örgütlülük bağlamındaki farklılaşmanın en temel gerekçesi görüşülenlerin hayat biçimlerini siyasal katılım faaliyetlerine göre şekillendirerek, kendilerinden tavizler vererek daha önce belirtilen düşünce ve kaygılarını giderebilmek için toplumsal sorunlara çözüm bulabilmek adına mücadeleci faaliyetler içine girmeleridir.

Görüşülenler örgütlü bir genç olarak sokaktaki gençten bazı “kişisel” farklılıklarının da olduğunu beyan etmişlerdir. “Okuma araştırma merak etme, siyasi

terbiye, duyarlılık ve kaygı” gibi kavramlarla ifade edilebilecek bu kişisel farklılıklar,

görüşülenlerin cümleleri ile şu şekilde ortaya çıkmaktadır:

G2. (MHP, Yaş:22, C:K): “Belki herhangi bir gençten farkım biraz daha fazla

diyebiliriz. Yaratılıştan gelen birtakım özellikleri kendi artımmış gibi sunmayı da çok olumlu görmüyorum sonuçta ben yaradılış gereği belki daha meraklı bir çocuğumdur bir başka gencin bu şekilde bir yapı üzerine yaratılmamış olmasını onun eksiğiymiş gibi görmeyi uygun bulmuyorum.”

G4 (MHP, Yaş: 24, C:E) : “Belki de bu Allah vergisidir bilemiyorum toplum

için bazı şeyleri merak etmem, tarih okumam. Sokaktaki gençten tek farkım biraz daha fazla bakabiliyor, görebiliyor olmak. Bunun dışında ben de onlar gibi bir insanım.”

G15. (CHP, Yaş:26, C:E): “Ben aslında köken olarak yetişme tarzı olarak

Murat Karayalçın’ın öğrencisiyim. Bu nedenle bizim belediyecilik yönümüz ağırdır. Siyasal katılım içinde olan bir genç olarak farkımız şudur: Millet yolda yürürken ağaca kuşa böceğe bakar ben tabela yamuk mu yerde çukur var mı kaldırım doğru yapılmış mı burada trafik niye böyle akıyor gibi şeylere bakarım. Bu çok sağlıklı bir ruh hali değil ama maalesef böyle. Yoksul birini gördüğünüzde siyasal katılımın içinde olmayan biri üzülür. Siyasal katılımın içindeki biri onun bu yoksulluğunu nasıl gidereceğini düşünür.”

G11. (CHP, Yaş:26, C:K): “En başta kaygı duymak, çok daha güzel bir

şeylerin var olabileceğine dair inancım. Sosyal adalet daha adil bir yaşam. Herhalde aile eğitim ne bileyim dediğim gibi verilmiş olan ödenmiş olan bedeller, siyasi bilinçte büyümüş olmanın etkisi çok yüksek. Öğretmen aile karşılaştığım kişiler okuduğum okul ODTÜ. Hepsi bir bütün.”

G12. (CHP, Yaş:27, C: K): “Ben ve benim gibi olan arkadaşların en büyük

farkı özverili olmamız yani biz kaygı duyuyoruz çünkü bu ülkeden biz gelecek bekliyoruz bizim yaş grubumuz ve bizden alt jenerasyon gelecek bekliyor. Biz bu ülkenin geleceğinden kaygı duyduğumuz için böyle bir çalışma içindeyiz bireysel olarak herkes siyaset yapabilir herkesin bir düşüncesi vardır. Doğru ya da yanlışları tartışamayız ama herkesin dünyaya bir bakış açısı var önemli olan size yanlış gelen şeyleri bir şekilde ifade edip onları değiştirebilmek. Örgütlü siyaset burada devreye giriyor.”

G14. (CHP, Yaş: 28, C:E): “Günümün çoğu siyasetle geçiyor. Hani şu doğru

olur mu daha duyarlı olduğumu düşünüyorum fark burada. Bazıları siyaseti ego tatmini için yapabilir ne bileyim iş bulmak için olabiliyor önemli insan olmak insanların hoşuna gidebiliyor bizde o çok yok. Bizim gençlik kollarımızda ciddi anlamda olaya idealist yaklaşan arkadaşlar var. Ben de onlardan biriyim bu konuda hiç mütevazılık

yapamayacağım. Avukatlık yapıyorum beş yıldır. Ekonomik durumumda hiçbir sıkıntı yok. Siyaset olmasa da daha rahat yaşarım. Hiçbir çıkarım yok bu kadar aktif olmadan önce zaten hayatımda mesleğimde ileri adım atmışım ekonomik bir beklentim yok. Bu anlamda rahatım. Kafanız rahat olunca daha da odaklanabiliyorsunuz. Bir yaşlı görünce içim burkulur sıkıntılı biri görünce uyuyamam gece. İyi niyetli siyaset yapan insanlarda bu vardır. Arkadaşlarımda da böyle bir şeyler yapmamız gerektiğini hissediyoruz üzülüyoruz bunu içten dile getiriyoruz. Yıpratıyor, TV’de mesela ülke ile