• Sonuç bulunamadı

I. 2.2.2.8.Petrol Fiyatlarının Hisse Senedi Fiyatlarına Etkisi

I.3. Gelişmekte O lan Ülkelerin Hisse Senedi Piyasalarına Genel Bir Bakış

I.3.2. Gelişmekte Olan Ülkelerin Hisse Senedi Piyasalarının Ortak Özellikleri

Gelişmekte olan piyasalarda 1990’lara kadar finansal ürün çeşitliliğinin kısıtlı olması, yüksek volatilitesi ve piyasa riski nedeniyle yatırımlar sınırlı kalmıştır. Gelişmekte olan hisse senedi piyasalarına yapılan yatırımlar, 1990’lı yıllardan itibaren yatırım kısıtlamalarının kaldırılması ve piyasalar arasında finansal entegrasyonun yükselişi ile birlikte önemli ölçüde artmıştır. 1980’li yıllarda başlayan ve 1990’lardan itibaren hızlanan finansal liberalizasyon ve entegrasyon faaliyetleri dünya ekonomisini olduğu gibi gelişen ülke ekonomilerini de olumlu etkilemiştir.

Gelişmekte olan ülkelerin hisse senedi piyasaları bazı ortak noktalarda buluşmakta ve gelişmiş hisse senedi piyasalarından ayrılmaktadır. Bu ortak noktalar şu şekilde sıralanabilmektedir;

29

 Gelişmekte olan hisse senedi piyasaları gelişmiş ülkelerin hisse senedi piyasalarına oranla daha yüksek risk ve dolayısıyla daha yüksek getiri oranlarına sahiptirler.

 Gelişmekte olan ülkelerin hisse senetlerinin getirilerinin volatilitesi gelişmiş ülke hisse senedi getirilerinin volatilitesine göre daha fazladır. Yüksek volatilitenin nedenlerinden ilki piyasa yoğunluğunun yüksek olmasıdır. Piyasada az sayıda şirket işlem görüyor ise volatilite nispeten yüksek olmaktadır. Hisse senedi piyasalarının kapitalizasyon oranları ile belirlenen gelişim seviyeleri de volatiliteyi etkilemektedir. Piyasa kapitalizasyonunun GSYH’ya oranı düşük olan hisse senedi piyasalarının volatilitesinin yüksek olması beklenmektedir. Hisse senedi piyasalarının ait olduğu ülkelerdeki makroekonomik koşullar da piyasaların volatilitesi üzerinde etkili olabilmektedir.

 Gelişmekte olan hisse senedi piyasalarının piyasadaki yüksek faaliyet düzeyini gösteren piyasa devir hızı oranı genellikle yüksektir. Bu da gelişen piyasaların likiditelerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Yatırım portföylerinde ağırlıklı olarak tercih edilen hisse senetlerine sahip piyasalardır.

 Gelişmekte olan piyasalar küresel olaylardan daha kolay etkilenen, savunmasız ve spekülatif piyasalardır.

 Finansal liberalleşme, Berlin Duvarı’nın yıkılması ve özelleştirmelerin artmasıyla birlikte gelişmekte olan ülke piyasalarının pazar hacmi son yirmi yılda ciddi bir artış göstermiştir. Fakat gelişmekte olan piyasaların toplam pazar hacmi daha köklü piyasalar olduğu bilinen gelişmiş piyasaların gerisinde kalmaktadır.

 Gelişmekte olan piyasaların yabancı yatırımlara açılma derecesini ifade eden piyasa açıklığı gelişmiş ülkeler ile aralarındaki en önemli farklılıklardandır. Bazı gelişmekte olan ülkelerde yetkili makamlar yabancı yatırımlara kısıtlamalar getirmektedir. Bazıları ise gelişmiş piyasalarda olduğu gibi yabancı yatırımlara tamamen açıktır. Finansal liberalleşme de gelişmekte olan hisse senedi piyasalarında piyasa açıklığının artmasında etkili olmuştur.

30

 Ayrıca nispeten yüksek getiri oranları gelişmekte olan ülke piyasalarının yabancı yatırımcıları çekmesine neden olmaktayken yüksek volatilite yabancı yatırımcılar için sorun teşkil edebilmektedir. Genel anlamda piyasa açıklığının gelişmiş ülke hisse senedi piyasalarında daha yüksek olduğu ifade edilebilir.

1980’lerden sonra değişen yeni dünya ekonomik düzeninde finansal serbestleşme ve yetkili kurumlar ya da hükümetler tarafından çeşitli finansal reformlar gerçekleştirilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde hükümetler bu finansal reformları uygulamaya çalışmış ve bunların sonucunda yabancı yatırımlarla ilgili kısıtlamalar büyük oranda kaldırılmış ve uluslararası sermaye akışı serbest bırakılmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin hisse senetleri fiyatlarında önemli sıçramalar gözlenmiştir. Küreselleşme sonrasında oluşan yeni ekonomik düzenin; sermaye maliyeti, yatırım ve gelir seviyesi açısından olumsuz koşullara karşı daha savunmasız olduğu bilinen gelişmekte olan ülkelere de potansiyel faydası olmuştur (Martin ve Rey, 2006: 1647). Gelişmekte olan ülke piyasaları özellikle son zamanlarda hem değer hem de hacim olarak önemli gelişimler göstermişlerdir. Bu da piyasa katılımcılarına muazzam bir ticaret ve yatırım fırsatı sağlamıştır. Gelişmekte olan piyasalara yatırım, gelişmiş piyasalara yatırıma kıyasla daha yüksek getiri elde etme fırsatları sunmaktadır. Bu nedenle gelişmekte olan piyasalar, büyük küresel finansal yatırımcılar açısından yatırım cennetleri haline gelmiş ve bu da gelişmiş piyasalardan gelişmekte olan piyasalara önemli miktarda sermaye girişine neden olmuştur. Bununla birlikte, gelişmekte olan piyasalar, genellikle piyasaya giren ya da çıkan kurumsal yatırım akışlarının sonucu olan olumsuz haber ya da olaylara karşı daha savunmasızlardır. Gelişmekte olan piyasaların daha savunmasız olmaları bu piyasalarda yüksek volatilite ve belirsizlik ortamı yaratmaktadır.

Küresel finansal piyasalar son bir kaç on yıldaki bir dizi kriz ve karışıklıktan etkilenmiştir. Bu krizlerin kökenleri farklı ekonomilere ait olmuş olsa da yayılma etkileri tüm dünyadaki önemli finansal piyasalarda görülmektedir. 21. Yüzyılda tüm dünyayı olduğu gibi gelişmekte olan piyasaları da derinden etkileyen krizlerden ilki

31

1990’lı yılların sonunda internet ve teknolojinin gelişimiyle ortaya çıkan dotcom balonu (dotcom bubble) 2000-2001’de bir borsa balonu krizi olarak tarihe geçmiştir. İnternet kullanıcılarının artışı ve yatırımcıların aşırı değerlemelerle piyasalarda işlem görmeye başlayan internet şirketlerine büyük yatırımlar yapmasıyla hız kazanmıştır. Dotcom balonu 2000 yılında teknoloji şirketlerinden oluşan borsa endeksi NASDAQ’daki hisselerin olağanüstü değer kaybı yaşamasıyla sönmüş bir balon ve yatırımların geri dönmemesi sonucunda yaşanmış olan krizdir (Korkmaz, Erer ve Erer, 2016:31). İkinci önemli kriz 2007-2009’da dünyanın en büyük ekonomilerinden olan ABD’nin yüksek riskli (sub-prime) kredi kriziyle başlayan ve 2008’de tüm dünyayı etkisi altına almış olan Mortgage Krizi’dir. Basit bir kredi krizi olarak başlamış olan kriz kısa süre içerisinde küresel finansal krize dönüşmüştür. Üçüncü önemli kriz ise, 2010-2012 yılları arasında birkaç euro bölgesi üyesi ülkenin kendi borçlarını ödeyemez hale gelmesiyle yaşanan Avrupa borç krizidir. Dünyayı etkisi altına alan tüm bu kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasaları değerlerinde, politika yapıcılar, finansal kurumlar, portföy yöneticileri ve finansal analistler için endişe kaynağı olan aşırı volatilite ve sert düşüşler gözlenmiştir. Finansal piyasalardaki aşırı volatilite nedeniyle ortaya çıkan belirsizlik ortamı ve birbiri ardına gelen krizler, piyasa katılımcılarının büyük oranda etkilenmesine neden olmuştur. Bu nedenle portföy yöneticileri ve kurumsal yatırımcıların yatırım kararlarını verirken çok dikkatli olmaları ve potansiyel riskten korunma araçlarına yönelmeleri gerekmektedir. Çalışmamızın konusunu oluşturan altın da, önemli bir riskten korunma aracı olarak işlem görmektedir.

Küreselleşme ve yüksek finansal entegrasyon nedeniyle son zamanlarda uluslararası piyasalar arasındaki ilişkiler artmıştır. Uluslararası portföy çeşitliliği ve riskten korunma amacı bu piyasalar arasındaki ilişkileri daha da cazip hale getirmiştir.

I.4.Gelişmekte Olan Ülkelerin Ekonomik Göstergeleri ve Hisse Senedi