• Sonuç bulunamadı

Geleneksel Öykü Anlatımı

2.2. Dijital Öyküleme

2.2.1. Geleneksel Öykü Anlatımı

Uygarlığın ilk günlerinden bu yana, öykü anlatımı bireylerin kendi toplumları içinde bilgilerini, inançlarını, değerlerini, geleneklerini tarih ve kültürlerini birbirleriyle paylaşmasında ve gelecek nesillere aktarmasında kullanılan güçlü bir araç olmuştur (Smeda vd., 2012; Tolisano, 2008; Wang & Zhan, 2010). McDrury ve Alterio’ya (2003) göre öykü anlatımı kendimize ya da başkalarına ait hayali ya da içinde yaşadığımız gerçek dünyaları kelimelerin diliyle aktarmayı sağlayan benzersiz bir deneyimdir. Behmer (2005) öykü anlatımını, kendimiz ya da başkalarının yaşamları hakkında anlamlar oluşturarak kelimeler yoluyla fikir ve deneyimlerin paylaşılması olarak tanımlamıştır. Bu süreçte bireyler duydukları ya da anlattıkları öyküleri kendi bilgi ve bakış açıları ile yapılandırarak kişiselleştirmektedir.

Öykü anlatımı insan iletişimin doğal bir yolu olup, her türlü sosyal etkileşimde yer almaktadır. İnsanlar diğer insanlarla sosyal etkileşimde bulunurken karmaşık fikirleri, kavramları veya bilgileri daha iyi anlatmak için öyküler anlatma eğilimindedir. Aslında iletişim öyküleme yoluyla olduğunda daha etkili ve özel olmaktadır. Öyküler doğasına göre çeşitlenebileceği gibi, biyografik, ailesel, etnik, ticari veya eğitsel olabilmektedir. Bir öykü çoğunlukla tarihi bir olayı, kişiyi veya durumu kim, ne, nasıl, nerede ve ne zaman sorularına cevap verecek şekilde anlatmaktadır (Chung, 2007). Öyküler kendimiz, ailemiz, arkadaşlarımız, meslektaşlarımız, içinde bulunduğumuz toplum, kültür ve tarih hakkında bilgilenmemizi sağlamakta ve bizi bir araya getirmektedir (McDrury & Alterio, 2003).

Öykü anlatımı, eğitimde geçmişten günümüze bilginin nesilden nesile aktarılmasında pedagojik bir araç olarak kullanılmıştır (Smeda vd., 2010, Tolisano, 2008). Eğitimin eski bir biçimi olan öykü anlatımı okul öncesi dönemden yükseköğretime kadar öğretim stratejisi ve öğrenme aracı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde öykü anlatımı öğretme ve öğrenme sürecinin daha etkili, anlamlı, eğlenceli ve yaratıcı bir şekilde olmasını sağlayacak güçlü bir araçtır (Wang & Zhan, 2010). Wang ve Zhan’a (2010) göre eğitim ortamında öykü anlatımının etkileri şu şekilde olmaktadır:

 Öykü anlatımı iletişim, sosyal bilgiler ve hatta matematik gibi farklı alanlarda öğretim stratejisi veya öğrenme aracı olarak kullanılabilir.

 Dünyada neler olduğunun öyküler yoluyla anlatılması sayesinde öğretmenler öğrencilerine dünyada var olan bilgileri açıklayarak onların yeni konuları öğrenmelerine, karmaşık konuları düzenleyerek bilgilerini yapılandırmalarına yardımcı olmaktadırlar.

 Öğrenciler kişisel öyküler veya masallar oluşturma ve anlatma sürecinde konu ile ilgili bilgilerini arttırabilir; öykülerini planlama, yazma, gözden geçirme ve anlatma sürecinde dil becerilerini geliştirebilirler.

 Öykü anlatımı farklı kültürlerden insanlar arasında bilgi ve anlayışın paylaşılmasında eğitsel olarak kullanılabilir.

Günümüzde öyküler tarihsel süreçte de olduğu gibi öğrencilerin eğitiminde kullanılmaktadır. Sözlü ya da yazılı öyküler öğretme ve öğrenme aracı olarak kullanılabilir. Öğretmenlerin sınıfta sözlü ya da yazılı öyküleme yapması öğrencilerin bu öykülerden öğrenerek bilgilerini yapılandırmasını sağlamaktadır (Behmer, 2005). Özellikle çocuklarda öykü anlatma veya dinleme önemli bir olaydır. Öyküler, iletişim ve okuma becerilerini geliştirmesinin yanında çocukların yaşadıkları ve hissettiklerini eğlenceli bir şekilde paylaşmalarını sağlar (Miller, 2009). Öykü anlatımı okuma yazma, işbirlikli öğrenme ve eleştirel düşünme becerilerinin öğretilmesi ve bilginin farklı bağlamlarda yapılandırılması amacıyla kullanılabilir. Öğrenciler okuma yazma becerileri kazandıktan sonra öğretmenler yazılı öyküleri öğrencilerin öğrenmelerinde kullanabilirler (Mello, 2001). Öykü anlatımı iletişim için benzersiz bir yöntem olup öğrenciler bu yaklaşımı düşünce ve

fikirlerini kendilerine göre anlatmada kullanabilirler. Öğrencilerin öyküleri hazırlama ve yazma sürecinden geçmesi kendi bakış açılarını yansıtmalarını ve sosyal etkileşimlerini arttırmalarını sağlamaktadır (Craig, Hull, Haggart & Crowder, 2001). Öykü yazma ve okuma süreci öğrencilerin diğer arkadaşları ile birlikte çalışmalarını gerektirmektedir. Bu durum onların arkadaşları ve öğretmenleri ile ilişkilerini geliştirmekte ve birbirleri ile olan etkileşimlerini arttırmaktadır (Mello, 2001)

Alterio (2003) ise, eğitimde öykü anlatımının faydalarını şu şekilde belirtmektedir:

 İşbirlikli etkinlikleri teşvik etme

 Bütüncül bakış açısı sağlama

 Duygusal gerçeklere değer verme

 Teori ve uygulamayı birleştirme

 Öğrencilere eleştirel düşünme becerisi kazandırma

 Karmaşık durumları anlamayı sağlama

 Çoklu bakış açılarını gösterme

 Deneyimleri anlamayı sağlama

 Öz-değerlendirme yapmaya teşvik etme

 Yeni bilgiler oluşturma

Son zamanlarda öykülerin nasıl oluşturulduğu, hangi ortamlarda yayıldığı, izleyicilerin bu öykülere nasıl ulaştığı konusunda birçok değişiklik olmaktadır. Geçmişten günümüze eğitim ortamlarında etkili olarak kullanılan öykü anlatımı çeşitli donanım ve yazılımların artması, özellikle bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile farklı şekillere dönüşmeye başlamıştır (Van Gils, 2005). Bu dönüşüm ile öykü anlatımı sözlü anlatımdan çoklu ortamların kullanıldığı görsel ve işitsel öğeler bakımından zengin bir anlatıma dönüşmüştür (Alexander, 2011; Wang & Zhan, 2010). Bu aşamada karşımıza dijital öyküleme kavramı çıkmaktadır. Dijital öyküleme, dijital kamera, fotoğraf düzenleme yazılımları, yazarlık araçları ve Web 2.0 araçları gibi bilişim teknolojilerinin ortaya çıkması ve yaygınlaşması ile öykü anlatımında yeni bir pedagojik uğraş haline gelmiştir (Meadows, 2003; Alexander & Levine, 2008). Geleneksel öykülemenin pratikteki uygulamalarına benzer şekilde

dijital öykülemede eğitimciler tarafından öğretim programlarına bütünleştirilerek farklı alanlarda kullanılabilir (Wang & Zhan, 2010).

2.2.2. Dijital Öyküleme

Tarih boyunca öykü anlatımı bilgi, bilgelik ve değerleri paylaşmak için farklı ortamlarda ve biçimlerde kullanılmış ve günümüzde ise bilgisayar ortamlarına aktarılmıştır (Sadik, 2008). Öyküleme yeni bir kavram olmamasına rağmen, dijital öyküleme yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Meadows, 2003). İlgili literatürde dijital öyküleme ile ilgili yapılan bazı tanımlar şunlardır:

 Porter (2004), dijital öykülemeyi, bireyin geleneksel sözlü öykü anlatımı ile kişisel öykülerini resim, grafik, müzik ve kendi sesli anlatımı ile birleştirmesi olarak tanımlamıştır.

 Dupain ve Maguire’ye (2005) göre dijital öyküleme grafik, ses, video ve animasyon gibi çoklu ortam öğelerinin bir araya getirilerek bir öykü anlatılmasıdır.

 Jakes ve Brennan’a (2005) göre dijital öyküleme öykü yazma, bu öyküye ses, görsel, müzik gibi çoklu ortam öğelerini ekleyerek görsel bir öykü oluşturma sürecidir.

 Chung’a (2007) göre dijital öyküleme metin, görsel, video ve ses gibi dijital öğelerin estetik bir şekilde bilgisayar ortamında çoklu ortam sunumu olarak sunulmasıdır.

Dijital öyküleme ile ilgili birçok tanım olmasına rağmen genel olarak, tümü öykü anlatma sanatını resim, ses, video gibi çeşitli çoklu ortam öğeleri ile bütünleştirme fikri etrafında birleşmektedir. Hemen hemen tüm dijital öyküler belirli bir konu ile ilgili bilginin sunulması için grafik, metin, seslendirme, video ve müzik gibi öğelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulur (Robin, 2006). Dijital öyküler bilgisayar kullanma becerisi düşük olan insanların bile bazı basit bilgisayar donanım ve yazılımlarını kullanarak kişisel öykülerini resim, video, fon müziği ve yazılı veya sesli anlatımla birleştirerek oluşturabileceği kısa videolardır. Bu yaklaşım geleneksel öykü anlatımının modern bir yaklaşımla sunulmasıdır (Wang & Zhan, 2010). Geleneksel hikâyelerde olduğu gibi dijital öykülerde belirli bir tema ve bakış açısı

içermektedir. Bu öyküler genellikle kişisel öykülerin ve tarihi olayların anlatılması veya belirli bir konunun öğretimi gibi çeşitli amaçlarda kullanılmak üzere birkaç dakika uzunluğunda olmaktadır (Robin, 2006).

Dijital öyküleme, bilgisayar kullanıcılarına bir konu seçme, bu konu üzerinde biraz araştırma yapma, elde edilen bilgileri kullanarak bir metin yazma ve tümünü bir bütün olarak ilginç bir öykü haline getirme fırsatı vermektedir. Daha sonra bu öykü ile grafik, resim, ses, metin, video ve müzik gibi değişik türdeki çoklu ortam öğeleri birleştirilerek video oluşturulup bilgisayarda ya da web ortamında izlenebilir hale getirilmektedir (Robin, 2008). Başarılı bir öykü oluşturmak için çoklu ortam öğelerinin iyi bir şekilde bütünleştirilmesi gerekmektedir. Günümüz bilgisayar teknolojileri bu öğelerin daha iyi şekilde bütünleştirilmesine ve öğrencilerin kendi öykülerini oluşturmasına imkân sağlamaktadır. Özellikle internet teknolojileri bireylerin kendi bilgilerine göre dijital öyküleme yapmasını mümkün hale getirmiştir. Bu teknolojiler öğrencilere kendi fikirlerini gerçek hayata yönelik geliştirme ve sunma imkânı sağlamaktadır (Chung, 2007). Şekil 2.1’de dijital öyküleme sürecinin bileşenleri gösterilmektedir (Tolisano, 2008).

Şekil 2.1. Dijital Öyküleme Sürecinin Bileşenleri

Dijital Öykü

Proje: medya yükleme, düzenleme, oluşturma Medya oluşturma ya da seçme: metin, ses, resim, video Öyküleme: yazma, hikayeleştirme, düzenleme

Günümüzde dijital öyküleme için gerekli olan teknolojilerin ucuzlaması, bu konuda gerekli bilgi ve donanıma ulaşımın kolay olması ve özellikle oluşturulan öykülerin web ortamında kolayca paylaşılabilmesi bu yaklaşıma ilgiyi arttırmakta ve farklı alanlarda da dijital öykü kullanımı yaygınlaşmaktadır (Meadows, 2003). Robin’e (2008) göre eğitim ortamlarında dijital öyküleme, öğretmenlerin ve öğrencilerin bilgi elde etmek, problem çözme becerilerini arttırmak ve işbirlikçi ekip çalışmasını kolaylaştırmak için kısa öyküler oluşturma sürecidir. Wang ve Zhan (2010) ise eğitim ortamlarında dijital öykülemeyi öğrencilerin belirli bir konudaki bilgi ve düşüncelerini resim, video, sesli anlatım ve müzik ile birleştirip kısa bir film oluşturmaları ve bu filmlerin sınıf ortamında eğitsel bir uygulama olarak kullanılması olarak tanımlamıştır. Sınıf ortamında bilgisayar, düzenleme yazılımları ve diğer teknolojilerin daha kolay ulaşılabilir hale gelmesi, öğrencilerin eskiye göre daha kolay dijital öyküler oluşturmasını sağlamaktadır (Armstrong, 2003). Özellikle gelişen bilişim teknolojilerinin sağladığı avantajlar öğrenme ortamlarında dijital öykülerin pedagojik olarak kullanımlarını arttırmaktadır (Smeda vd., 2012).

Dijital öyküleme kavramı aslında yeni bir fikir değildir. Uzun yıllardır yurtdışında öğrenciler ve öğretmenler tarafından kullanılmaktadır. ABD’de bu konu da araştırma yapan ve dijital öykülemenin yayınlaştırılması konusunda eğitimler sunan iki merkez bulunmaktadır. Joe Lambert’in öncülüğünü yaptığı Dijital

Öyküleme Merkezi (Center for Digital Storytelling, www.storycenter.org) ve Houston Üniversitesi’nden Dr. Bernard Robin’in öncülüğünü yaptığı Dijital Öykülerin Eğitsel

Kullanımı Merkezi (The Educational Uses of Digital Storytelling, digitalstorytelling.coe.uh.edu/index.html) bu konuda iki farklı yaklaşıma öncülük etmektedirler. Joe Lambert ve Dana Atchley 1980’lerin sonlarına doğru dijital öyküleme hareketini oluşturmuş ve kar amacı gütmeyen toplum sanat organizasyonu olarak Dijital Öyküleme Merkezi’nin kurulmasında rol almışlardır. Bu merkez 1990’lı yıllardan beri bu konuda meraklı olan kişilere kendi kişisel öykülerini oluşturma ve paylaşma konusunda eğitim ve yardım hizmeti sunmaktadır. Houston Üniversitesinde ise Bernard Robin öncülüğünde dijital öyküleme yaklaşımın öğrenciler ve öğretmenler tarafından K-12 ve yükseköğretim sınıflarında farklı derslerde eğitim amaçlı olarak nasıl kullanılabileceğine yönelik bilgi ve örnekler sağlamak amacıyla bir web sitesi kurulmuş ve halen bu konudaki çalışmalarına

devam etmektedir. Bu tez çalışması kapsamında eğitsel dijital öyküleme uygulamaları daha çok Bernard Robin’in dijital öyküleme yaklaşımı çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.